Join the forum, it's quick and easy

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mehmet Akif Alakurt Hayatı,Resimleri(Ayrıntılı)

Aşağa gitmek

Mehmet Akif Alakurt Hayatı,Resimleri(Ayrıntılı) Empty Mehmet Akif Alakurt Hayatı,Resimleri(Ayrıntılı)

Mesaj tarafından GoDFaTHeR Ptsi Mayıs 31, 2010 10:36 pm

MEHMET AKIF ALAKURT

HAYATI
İstanbul, 23 Temmuz 1979 doğumlu olan Mehmet Akif Alakurt Ordu Fatsa
nüfusuna kayıtlıdır. Aslan burcundan olan oyuncu Kadırga ve Kumkapı'da
hareketli bir çocukluk dönemi geçirmiştir. M. Akif, o yılları büyük bir
özlemle anıyor. “Farklı bir yerdir orası. Mesela, bir karakolu vardı,
torpil atıp kaçardık sürekli. Polisler bizi kovalardı. Halkalı'ya,
Bakırköy'e giderdik. Balık tutardık, denize girerdik” diyor (Sabah,
Günaydın, 15.06.2006).
M. Akif, Türk örf ve geleneklerine bağlı bir aileden geliyor. Mehmet
Akif, kendisini de öyle yetiştirdiklerini belirtiyor. “Küçük yaşımda,
büyük şeyler öğrettiler” diyen Mehmet Akif’in hayatında ailesinin ne
derece önemli bir yer kapladığını da belirtiyor. "Tabii onların
anlatmasıyla olacak değil, demek ki benim karakterim de buna
yatkınmış.” diyen oyuncu kendi karakterinin de bu oluşumda önemli bir
yeri olduğunu ifade etmekten de geri durmuyor.
Bu terbiyenin bir yansıması olarak o, gerçek hayatta da şu ana kadar
oynadığı rolerdeki gibi tam bir 'ağır abi'. Hoppa bir insan olmadığını
söyleyen Alakurt '15 yaşındayken 20 yaşında gibi gösterdiğim
söylenirdi, şimdi de 35 yaşında bir insanın düşüncelerine sahibim'
diyor (Hülya Dergisi, Nisan 2006).

KARİYERİ
Genç yaşlarında hayata atılması onun eğitimini de etkilemiş ve
üniversite eğitimine devam edememiştir. Askerlik sonrasında
üniversiteye gitmeyi düşünse de hayatındaki önemli gelişmeler onu bu
hedefinden alıkoymuştur.

Televizyonda gördüğü bîr modellik yarışmasından etkilenen ve çevresinin
teşvikiyle modelliğe yönelen Alakurt, ''Benim Best Model Türkiye olmam
gerekiyor" dediğini, o günden sonra bu işi nasıl yapabileceğiyle
alâkalı kafa yorduğunu ve sonunda da bunu başardığını ifade ediyor.

Ona yöneltilen, “Herkes televizyonda gördüğü bir şeyden etkilenir de,
amacına bu kadar kolay ulaşamaz, idealinize ulaşmak hiç kapı çaldınız
mı? “ sorusuna: “Hayatta şans ve inanç çok önemli. Eğer temiz
kalpliysen, Allah karşına çıkarıyor. Tabii fırsatları da, iyi
değerlendirmek lazım. Kararımı verdikten sonra hemen gidip ajansa
kaydoldum. İki ay sonra Best Model teklifi geldi. Yani, ben kimsenin
kapısına gitmedim, onlar teklif etti. “ diyerek, bir bakıma insanların
hayatında bazı sonuçların onların elinde olmadan da gerçeklebileceğine
dikkat çekiyor.

“Orada birincilik kazanma duygusu beni çok etkiledi. Mesela birincinin
boynuna kurdeleyi taktıklarında ben o resimde kendimi hayal ettim.
Kendi kendime "Bu yarışmaya katılıp birinci olacağım" dedim. Gerçekten
de yarışmaya katıldım, birinci oldum ve modelliğe başladım. Modellikte
çok güzel işler yaptım. Lacoste’un dünya kataloğunu çektim. Lacoste’un
çalıştığı ilk Türk modelim. Reklam filmlerinde oynadım, kaliteli
işlerde yer aldım. Modellik hayatım en fazla iki yıl sürdü ama hep
güzel işler yaptım...” diyen Alakurt, gerçekte hayallerin büyük
gayretler ve akıllı adımlarla desteklendiğinde zorlanmadan
gerçekleşebileceğini gözler önüne seriyor.
Kendi ifadesiyle: “Bu süreç hiçbir şey kolay olmadı tabii. İşin arka
tarafında bir sürü şey var. Bu yolda ilerlemek için çok iradeli olmak
gerekiyor. İnandığım bir söz vardır: "Yerde değilsen kimse üstüne
basamaz." Ben hiçbir zaman yerde olmadım. Birçok kez düşme noktasına
geldim. Ayağımın tökezlediği, endişe yaşadığım zamanlar da oldu. Ama
zorluklar beni hep daha güçlü kıldı.”
Çevrenin teşvikiyle mankenliğe yönelen oyuncu, genç yaşında Best
modellik kariyerine devam ederken beklenmedik bir anda kendisini
televizyon ekranlarında buldu. İdeali modellik olan ve yurtdışında bir
şeyler yapmak istediği bir dönemde Alakurt, Gold filmden Faruk
Turgut’un, "Kırık Ayna" dizisindeki Ali Kirmen rolüyle tanıştı.
Böylelikle bir anda kendisini yeni bir başlangıcın ilk basmaklarında
buldu.
Rol aldığı birkaç yapım arasında, onu 'popülerlik' mertebesine taşıyan
ise Mardin'de geçen 'Sıla' dizisinde oynadığı 'Boran Ağa' rolü oldu.
'Sıla'nın Boran Ağa'sı, 'Hacı'nın radikal İslamcı militanı Mehmet Akif
Alakurt, modelliği geri plana almış, oyunculuğa odaklanmış durumda.
Bu çerçevede bir çok röportajında doğru öğreticiyi bulması durumunda
oyunculuk eğitimi almayı düşündüğünü ifade ediyor. Bir gün kameranın
arkasına geçme tutkusu açıkca ortaya koyan oyuncu, doğru zaman ve doğru
tercihi beklediğini de söylemekten kaçınmıyor.

Kariyerinde yeni bir sayfa oluşturan oyunculuk döneminde bir çok ünlüyü
örnek alsa da kendisinin ifadesiyle o, Al Pacino’nun rahatlığını,
Anthony Quinn’in oyunculuğunu beğeniyor ve örnek alıyor. Onların o anki
ruh halini çözebilmek onun için son derece önemli. O da, bunu yapmaya
çalışıyor.
Fatsalı olduğundan, doğal olarak Kadir İnanır hayranı. Zaten oyunculuğa başlamasında Kadir İnanır'ın çok büyük etkisi olmuş.
Onun gelecek adına en önemli hedeflerinden birini sinema oluşturuyor.
Ona göre: “dizi oyunculuğunda süresiz bir akış var. Sinema ise
konsantre olacağı, kendini geliştireceği ve sınayacağı bir süreç söz
konusu.”. “Bunu er ya da geç yapacağım.” , diyen oyuncu, acele karar
almak istemediğini, kalbinde hissetmesi gerektiğini ifade
ediyor.(Takvim, 21.02.2007)

Kendisine yöneltilen modelliğe yönelmeseydiniz bugün hangi mesleği icra
ediyor olurdunuz sorusuna “Muhtemelen baba mesleğini devam ettirirdim;
ticaretle uğraşırdım.” diye cevap veriyor. Buda müziğini beğenerek
baktığı bir yarışmanın kendi ifadesiyle bir anın insan hayatını ne
kadar değiştirebileceğini hatırlatıyor.

DÜNYA GÖRÜŞÜ

23 Temmuz 1979 doğumlu Mehmet Akif Alakurt kendisini beğeniyor ve çok
güveniyor. 'Kendini beğenmiyorsan kendini beğenmek için uğraşmalısın.
Çünkü kendini sevmeyen biri başkasını da sevemez' diyor.
Gururlu. Gurur onun için önemli. Bu da hiç şüphesiz Aslan burcu olmasının doğal bir sonucu. (Aksam, 28.10.2006).

Alakurt, büyük değerlerle temelleri atılmış, kurallarını kendinin
belirlediği ve kendisinin uyguladığı bir ışık ülkesinde, derinliği olan
bir hayat sahnesinde yaşıyor. Zira, Onun hayatına insanların girmesi
son derece zor, çıkarılmak ise onun ellerinde. O bir röportajında:
“Hayatımdan kimse çıkmadı, ben çok insan çıkardım. Hayatıma girenler
çıkmaz, istemez açıkçası, zorla kimseye bir şey yaptırmam. Zamanında
yaptım, ama kimseyi değiştiremeyeceğimi öğrendim. Hassas düşünürüm, çok
vericiyimdir. İnsanlar, birbirini maddi ve manevi olarak sömürmek
üzerine bir ilişki yaşıyor. Benim elimde bir şey varsa, o
yanımdakilerindir. Ama samimi olursa... “ diyor. (Hülya, 2007) Bu onun
temel değerlerini ve ilkelerini ortaya koyuyor.

“Dışarıdan bakıldığında küçük bir hayata sahip gibi görünüyor
olabilirim. Ama benim yaşadığım, çok büyük bir dünya. İstersem, her gün
farklı bir insanla görüşürüm, aklınıza gelecek her şeyi yaparım. Ama bu
beni yıpratır. Ben yalnızken daha mutluyum. Gözlerini kapadığında,
içinde konuştuğun biri daha vardır, eğer onla iyi anlaşıyorsan mutlu
insansındır.” (Hülya, 2007) diyen Alakurt, kendine has dünyasının
yükseldiği temelleri ortaya koyuyor.

Ona göre , insanları inançlarıyla değerlendirmek cahilliğin en büyüğü.
“Ben çağdaş yaşam koşullarında yaşayan ve böyle eğitilen biriyim,
zamanın ilerlediğinin de, bazı şeylerin değiştiğinin de farkındayım.
Dış görünüş değil, paylaştığınız şeyler önemlidir. Ben kapalı olup da
çok modern düşünceye sahip insanlar tanıdım. İnanç çok farklı bir boyut
çünkü. Fakat en tehlikeli şey türbanı siyasi amaçlar için kullanmaktır”
diyen oyuncu "Kıstasları uyarsa" türbanlı bir kızla evlenebileceğini de
dile getirmekten çekinmiyor. (Elle Dergisi, 01.12.2006)

Günümüzde çokca konuşulan “maçoluk” konusunu delikanlılık olarak
algıladığını ifade eden oyuncu: “ Bende dengeli bir maçoluk var.
Korumacı bir tarafım vardır, kadınıma sahip çıkarım. Sahiplenirim.
Delikanlılık anlamında bir maçoyum. Ama benim için delikanlılık farklı
bir anlama geliyor, serserilikle delikanlılık birbirine çok
karıştırılıyor...” diyor. Ve ardından “Beyefendi olmak. Delikanlılık
beline silah takıp, adam dövmek değildir. Bunu yaptığın zaman delikanlı
değilsin, it kopuksun. Delikanlılık, kadına saygı göstermektir.” diye
görüşünü açarak yanlış anlamaların karşısına geçmeye çalışıyor.

Günümüzde kadın erkek ilişkileri son derece önemli bir yer tutuyor.
Neredeyse hayatın olmazsa olmazları arasına girmiş. Bu nedenle
Alakurt’un bu konudaki görüşleri bir çok insanı yakından
ilgilendiriyor. Özellikle de onun hayranlarını. Bu nedenle bu konuya
ilişkin görüşlerini sıralamakta fayda var.

Mehmet Akif aslında tam bir Osmanlı kadını tipinden hoşlanıyor. “Ben,
kimseyi gözünde büyütmeyecek ve özgüvenli olacak. Zaafları olmayacak,
ben zaaf konusuna çok takığım. Bir zaaf hissettiğimde çok rahatsız
olurum ve giderim. Kendisinin ne olduğunu ve olmadığını bilecek, kendi
ayakları üzerinde duracak, becerikli olacak. Arkamı döndüğümde onu
merak etmemeliyim. Öyle ezik insanları sevmiyorum.” diyen oyuncu
kendisinin hiç te kolay tatmin olmayan yapısı olduğunu açık olarak
ifade ediyor.

Ona göre: “Zaaf çok tehlikeli bir şey, başka şeylere yol açabilir. Boyumu posumu herkes sever, karakterimi kişiliğimi sevmeli”

Ben, çok ince eleyip sık dokuyorum, çünkü ben palavradan ilişki insanı
değilim. Hayatımı doldurmak için bir kadınla beraber olmaya ihtiyacım
yok. Evlilik kurumuna çok önem veriyorum. Evlenmeyi ve çocuk sahibi
olmayı düşünüyorum. Benden iyi aile babası olur. İlişkide gaddarımdır.
Gözüme hoş gelen belli bir kadın tipi var ama söylemeyeceğim.
Benim için bakışlar çok önemlidir. Ben insan bakışına hayranım. Göz
hastasıyım, hele de doğru bakmayı bilen bir insansa. Sadakati, güveni,
teslimiyeti gözlerden almak çok önemli. Ben çok ince şeylere takılırım,
pek çok ilişkimi böyle şeyler yüzünden bitirmişimdir. Mesela bir an
samimiyetsiz bir bakış yakalarsam biter. Gaddarımdır. Böylece üç sene
sonra bitecek bir şeyi önceden algılayıp yolu baştan kapatırım. Domuzun
boynuna inci takmam!

Ben tam bir aşk adamıyım, çok severim. Sevginin olmadığı bir ilişkide
var olmam. Sevdiğimi de gösteririm. Ama hak edene hak ettiği kadar.

Ben ilişkilerimde çok farklıyımdır. Güzel şeyler yaşarım ve güzel
şeyler hissettiririm. İyi bir sevgiliyim. Ama doğru şeyler doğru
insanla ortaya çıkar. Bir insanın bana ruhunu teslim ettiğini
bakışlarından anlarım. Ruhunu teslim ettiği zaman her şey güzel olur.
(Elle Dergisi, 01.12.2006), diyen Alakurt, aşk ve sevgiye çok farklı
anlamlar yüklemektedir.

HAYATA DAİR


*Halktan gelen tepkiyi seviyorum. Çok güzel tepkiler alıyorum. Sevilmek
güzel bir şey! Ama henüz öyle sokakta yürüyememek gibi bir durumum yok.
Arkamdan 'Boran Ağa' diye sesleniyorlar, selam veriyorlar. Ama öyle 'ne
oldum ben' duygusu yaşatacak şeylerle karşılaşmıyorum.... (Aksam,
28.10.2006).
Alakurt boş zamanlarında ne yapar diye merak edebilirsiniz. Kendi
ifadesiyle o boş zamanlarında, bol bol sinema filmi seyrediyor. Evinde,
haftada en az dört beş tane film seyrediyor. Yeni çıkan filmlere
gidiyor.
Gezmeyi seviyor, her sene en az bir ülaaae gidiyorum. En büyük
isteklerimden biri, belli bir yaşa geldiğimde dünya üzerindeki her
ülaaai görmüş olmak. (Radikal, Haziran 2006).

Ona gore bu hayatta kendisini insanlar zorlar. “Benim güzel bir dünyam
var, kendi içimde çok mutluyum. Ama bunu yıkmak isteyenler oluyor.
Hayattan her zaman faydalı şeyler istemişimdir, kimseye zararım olmaz.
Ama insanoğlu bunları zorluyor, zorlaştırıyor. Kendilerinin huzursuz
dünyaları olduğu için, başkalarını da o dünyanın içine çekmeye
çalışıyor, İnsanlar dünyaya her zaman tertemiz gelirler; insanı,
insanlar kirletir. “ diyen oyuncu sık sık ifade ettiği
hayalkırıklıklarının aslında esasını açıklıyor.

Yolunu tesadüflerin belirlediği Alakurt hayatın süprizleri karşısında
her zaman bir B planı olduğunu söylüyor. “Kötü şeylere hazırlıklıyım.
Güç, saldırıya hazırlıklı olmaktır, saldırmak değildir. Ben hiçbir
zaman ne oldum delisi olmadım. Başka bir yola girebilirim, dibe de
vurabilirim. Ama kişiliğime güveniyorum; azınlıkta olan bir insanım. O
yüzden de seviyorum kendimi. Bu küstahlık olarak düşünülmesin. Ben
içimde mutluyum. Düşersem, kalkabilirim.” Diyen oyuncu hayatla
mücadelesinin püf noktalarını ortaya koyuyor.

Genç yaşlarında hayata atılan ve hep yıldızlar arasında dolaşan Alakurt
dolu dolu yaşamak adına farklı görüşleriyle son dönem popülarite
yaşantısına açıkca meydan okuyor. O, “Dolu doluluktan, kimin ne
anladığı önemli tabii. Gece kulüplerine gidiyorsan ve ne kadar çok kız
arkadaşın varsa, o kadar sosyalsindir gibi şeyler bana çok "dolu
doluluk" gelmiyor açıkçısı. Benim için dolu doluluk... Ya aslında bunu
kimse anlamaz; benim için huzurdur, dolu doluluk. Sevdiklerinle bir
sabah kahvaltısı yapmak bile olabilir bu. Biraz önce söz ettiğim şeyler
arkasından entrika getirir ve aslında büyük bir hoşluktur o. Yıkıcı
hırslar da bana göre değildir. Ben Best Model olmak için ne kendimden
Ödün verdim, ne de başka bir şeyden. Sadece gerekeni yaptım. o yüzden
de mutluyum, kimse hana hak etmedin diyemez. Hak etmediğim hiçbir şey
yok hayatımda. Gerekeni yaparım, olmazsa kendimi suçlarım, "Gerekeni
yapamamışsın Akif derim.”, şeklindeki açıklamasıyla doluluğun nasıl
anlaşılması gerektiğini de ifade ediyor.

Bu kadar kısa sürede büyük mesafeler kateden oyuncu bunu nasıl başardı.
Kısaca o hırslı birisi mi? Bu yolları hırsı sayesinde mi aştı? soruları
akla gelebilir. O bu soruları, “Kesinlikle hayır. Hedeflerim vardır ve
onlara ulaşmak için yapılması gerekenleri düşünürüm. Plan yaparım yani;
ama hırslı olduğumu söyleyemem. Bence hırs insanı insanlıktan çıkartan
bir şey olabilir. Önemli olan ne istediğini bilmek ve onu gerçekten
istemektir.” Şeklinde cevaplıyor.

Kazandıklarıyla hep gündemde olan Alakurt’u hayatta korkutan şeylerde olmalıydı şüphesiz. Yine kendi ifadeleriyle:
“Sevdiklerimi kaybetmek beni korkutuyor. Bu duyguyu hiç yaşamadım ben.
Küçükken köpeğimi kaybetmiştim. Bunu bir insanla kıyaslamak saçma
gelebilir; ama burada önemli olan o “kaybetme”, “onsuz kalma hissi
bence.”
“Ben duygusal bir insanım esasında. Yani, mantıkla her şeyi
halledebilenlerden değilim. Bu yüzdende bu konuda biraz fazla hassasım.
Kendimi alıştırmaya çalışsam da bir şeyi yada bir kişiyi kaybetme
düşüncesi hala canımı fazlasıyla yakıyor. Ama insan mucizevi bir
varlık. Kendimiz hakkında bilmediğimiz o kadar çok şey var ki. Esasında
o kadar güçlüyüz ki vardır elbet her şeyi atlatmanın bir yolu…”


Ve onun hayatta korktuğu bir diğer konu ise hassasiyeti. Hatta elinde
olsa değiştirmek isteyebileceği kadar onu yıpratan bir özelliği. O,
“Hassasiyetimi değiştirmek isterdim. Hayatın her alanında, duyarlı,
hassas bir insanım, bunun beni kişisel olarak, insan olarak yıprattığı
çok zamanlar oldu.”diyor.

Hatta O, hassas olduğum durumlarda, hassasiyetimi yenebildiğim zaman
kendimi mutlu hissediyorum. Fazlasıyla düşünen bir insanım ve bunu
yapabildiğimde kendimi daha iyi hissediyorum, şeklindeki ifadesiyle
hassasiyetin kendi hayatındaki önemini vurguluyor.

Aynaya baktığında karşısında dünyaya güzel bakan bir insan gören Mehmet
Akif, gözlere verdiği önemle hatırlarda kalan bir insan. Ona göre
herşey gözlerde başlıyor, gözlerde bitiyor. Ona gore: “Gözler çok şey
anlatır. Uzak, aslında 'gitmiş' bakışları gördüğümde her şey biter
benim için. Bakış benim için çok şey söyler ve önemlidir. Aşk biter.”

Bu kadar duygu yüklü bir insan olan Mehmet Akif: “Duygularını
kolaylıkla dile getiren biri olmadığını ama inandığı insanlara da
sonuna kadar açık olduğunu. Bir insanda samimiyetsizlik hissetteğinde,
onu yok saydığını, belirtiyor. “Ben beden dilinden, özellikle de
gözlerden alıyorum elektriği. Sezgisel bir iç okuyuş bu” diyen oyuncu
onun enerji merkezinin kalbi olduğunu bizlere gösteriyor.

Böylesine duygu yüklü, tam bir kalp insanı olan Mehmet Ali, “Hiçbir
zaman kolay aşık olmadığını. Dahası da aşkı bir hayli ciddiye aldığını.
Bir gün aşık olduğunda kadınını sahipleneceğini “ ifade ediyor. Doğrusu
yukarıda ifade edildiği gibi yüksek değerler arayışında olan Alakurt’un
aşkı dillere destan olacak büyüklükte bir potansile sahip olacağı
şüphesiz.

Klasik Türk kültürüyle yetiştirilmiş, yıldızlar arasında dolaşsa da bu
değerlerini korumayı başarmış, popüler yaşam tarzından olabildiğince
uzak kalmayı başarmış olan Alakurt evlilik konusunda son derece
istekli. “Kesinlikle evliliğe çok yakın duruyorum ve çocuğumun olmasını
istiyorum. Ben her şeyi yaşadım. Daha fazlasına tokum. Doğru insanı
bulduğumda evleneceğim.” (Takvim Gazetesi,21.02.2007) diyen Mehmet Ali,
açıkca olmasa da artık evlenme vaktinin geldiğini bizlere fısıldıyor.

Genel olarak zayıf bir yönünün olmadığını ifade etmekten çekinmeyen
oyuncu. En zayıf tarafının duygusal olmasını gösteriyor ve bunun da
kendisine zarar verdiğini açılamaktan kaçınmıyor. Bu duygusallığı ona
başka bir boyut kazandırıyor. Müziği ve dansı seven oyuncu, bunları iç
derinliğinde de yaşabiliyor. O, içinde de dans edebilen, mutluluğu
içimde de yaşabilen birisi. Bunun için illa kendini teşhir etmeye gerek
yok. Kendini rezil etmediğin sürece, istediğin gibi dans edebilirsin.
Bir şeyi yapacaksam tam yapmak isterim, yapamayacaksam içimden dans
ederim, diyen oyuncu iç derinliğinin dışa yansımasının bir başka
boyutunu ortaya koyuyor.

O, günümüzün klasikleşmiş eğlence anlayışına karşı birisi. Ben,
her yerde eğlenirim. Bir kafe de otururken bile. Bir dünya politikası
var: "Bugün cumartesi, gece dışarı çıkacaksın ve eğleneceksin!"
deniyor, insanlar da buna itaat ediyor. Ben bunu reddediyorum. İçimden
gelmediği sürece, biz genciz, gece çıkmalıyız, içki içip eğlenmeliyiz,
kızlarla beraber olmalıyız diye bir şey yok. Zorlama şeyler bana ters.
Dün akşam evimde film seyrettim, playstation oynadım; çok eğlendim.
Bazen de hiç eğlenmiyorum. En büyük idealim dünyadan huzurlu bir
şekilde göçüp gitmek. Para pul için yaşayan biri değilim, diyen oyuncu
günümüz insanının kutsallaştırdığı değerlere karşıtlığını da ifade
ediyor.

O sadece eğlence kültürüne değil, aynı zamanda bazı sosyal yaklaşımlara
da karşı. Günümüzde herşeyin para hırsına bağlandığı değerler kültürüne
inşa edilen yaşama o, gerçeklikler ölçüsünde karşı çıkıyor. “Benim için
para hiç önemli değil. Ama hayatta istediği bazı şeyler var ve maalesef
parayla satın alınıyorlar. İhtiyacım olan şeyi alırım. Onun dışında
"Paramız var, yiyelim arkadaşlar" gibi bir durum yok. Aldığım şeyin
bana ne kadar katkısı olacak diye bakıyorum. Çok istediğim bir şeyin ne
kadar olduğu da çok önemli değildir.” diyen oyuncu aslında hayatın
gerçekliğinden bir kesit sunuyor.

Mehmet Akif hiç aşık olmadığını ifade etse de aslında o gerçek bir aşk
insanı. Bunu röportajlarında aşk ile söylediği cümlelerde bulmak mümkün
aslında.
Âşık olacağım kadında bağlılık ve kendine güvenin bulunmasını ararım
diyor. En önemlisi de zaafsız olmaya. Ben zaafa katlanamıyorum, diyor.
Bir kere içinde bulunduğu durumdan memnun olmalı. Bu memnuniyetsizliği
hissedersin. Zaafı olan insanı kandırmak kolaydır, o zaafını bilmek
yeterli.

Benim yanımdaki kadın her zaman güvendedir. Hak ettiği her şeyi vermeye
çalışırım, elimden geldiği ölçüde. İlgi, şefkat, her şeyi...

Erkekler genelde sevgilerini gösteremez diye biliriz. Ben gösteririm, öyle bir poz durumum yoktur.

Bir kadın beni nasıl mutlu eder biliyor musun? İçtenliğiyle. Ama
gözlerinde çakallık varsa, benimle zekâ yarışına giriyorsa, hayatımda
yeri olamaz.

Kadını bir hizmetçi olarak görmem. Eğer onun yapması gerekiyorsa o
yapsın. Yeri gelir, ben de yaparım. Ama genel anlamda hoşuma gider
sabah kahvaltının hazır olması, yemeğin yapılması...

Ben de bunun karşılığını, kahvaltı sırasında çay doldururum. At
gözlüğüyle bakan bir insan değilim hayata. Mesela, bazen hata yaparım
ve özür dilemeyi de bilirim. Aslında hata yapmak bana yasak. Çünkü, ben
kendi kendimi yiyip bitiriyorum. Uyuyamıyorum, kafam allak bullak
oluyor. Onun için kimseyi üzmemeye çalışırım.

Ona göre, popülarite çok tehlikeli işler. O, “Kimseyi tanımıyorsun ama
seni herkes tanıyor. Bu işlere girmeden önce dikkat çekmeyen biriysen
ve bu işlerden sonra insanlar sana ilgi göstermeye başladıysa, onun
sersemliğini yaşayabilirsin. Bunu önemsemekle de alakalı. Bazı insanlar
bir mekâna girdiğinde itibar görmek ister. Ama benim hiçbir zaman öyle
dertlerim olmadı. Ben kişiliğime gösterilen saygıyla ilgileniyorum,
yakışıklılığıma gösterilen itibarla değil.” diyerek, bu tehliaaai
ortaya koyuyor. Aynı zamanda kendisinin değer verdiği kriterleri de.

Ona göre mutluluk, “Gününü yaşayabilmek, kendi işinle ilgilenmek,
ideallerinle, kendi kapındaki çöple ilgili olmak. Başkasını mutsuz
ederek mutlu olan insanlar var. Akşam yatağında için rahat
uyuyabilmektir.”

Onun hayattaki önceliklerine gelince:
* Gurur çok ön planda. Sonra aile ve sonra da sevgi.”

*Saygısızlık ve terbiyesizliğe hiç katlanamaz. Hatta kontrolünü kaybedebilecek kadar.

* İnsanlara fazla güvenmemek.

En sevdiği söz: 'Düşmanımı cesur ve kuvvetli yap, onu yenersem utanç duymayayım.' Kızılderili Atasözü.

Son olarak ta, Mehmet Akif Alakurt' hayatın vazgeçilmezlerine nasıl bakıyor?

Toprak: Ölmek ve doğmak
Güç: Merhamet
Doğa: Güzellik, şiirsel, mucize
Deniz: Hayal gücü
Karanlık: Huzur
Kazanmak: Başarmak
Kaybetmek: Yeni başlangıçlar
Ölüm: Tekrar doğmak
Aşk: Geçici bir durum
Sadakat: Saygıdan sadakat doğar
Bilinmeyen: Öğrenilmesi gereken
Politika: Sevmediğim bir şey
Şöhret: Tehlike
Güzel: Herkes için farklı
Sevgili: Dost
Uzak: Özlem
Gurur: Benim için her şey
Şans: Özel insanlara Allah'ın verdiği bir özellik
İnanç: Var olmanın amacı
Cazibe: Enerji
Se.ks: Ruhların da katıldığı bütünlük (Aksam, 28.10.2006)
GoDFaTHeR
GoDFaTHeR
Farkımız*Tarzımız*
Farkımız*Tarzımız*

<B>Mesaj Sayısı</B> Mesaj Sayısı : 3016
<B>Rep Sayısı</B> Rep Sayısı : 455
<B>Kayıt tarihi</B> Kayıt tarihi : 30/04/10

https://kopuk1.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Mehmet Akif Alakurt Hayatı,Resimleri(Ayrıntılı) Empty Geri: Mehmet Akif Alakurt Hayatı,Resimleri(Ayrıntılı)

Mesaj tarafından GoDFaTHeR Ptsi Mayıs 31, 2010 10:36 pm

Mehmet Akif Alakurt Hayatı,Resimleri(Ayrıntılı) 2mmbytf
Mehmet Akif Alakurt Hayatı,Resimleri(Ayrıntılı) 344tyq8
Mehmet Akif Alakurt Hayatı,Resimleri(Ayrıntılı) 24lq1p4Mehmet Akif Alakurt Hayatı,Resimleri(Ayrıntılı) 25ge1s6
GoDFaTHeR
GoDFaTHeR
Farkımız*Tarzımız*
Farkımız*Tarzımız*

<B>Mesaj Sayısı</B> Mesaj Sayısı : 3016
<B>Rep Sayısı</B> Rep Sayısı : 455
<B>Kayıt tarihi</B> Kayıt tarihi : 30/04/10

https://kopuk1.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz