Join the forum, it's quick and easy

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Abdurrahman Şen Gazeteci,yazar

Aşağa gitmek

Abdurrahman Şen Gazeteci,yazar Empty Abdurrahman Şen Gazeteci,yazar

Mesaj tarafından GoDFaTHeR Ptsi Mayıs 31, 2010 10:39 pm

1 Ağustos 1955 tarihinde Sivas’ın Hafik ilçesinde doğdu. 1958’de
ailesinin göç ettiği İstanbul’da, Fatih İlkokulu’nu bitirdi. Daha sonra
sırasıyla; Düzce İmam Hatip Okulu, İstanbul İmam Hatip Okulu ve
Zeytinburnu Akşam Lisesi’nde okudu. Yüksek öğrenimini, İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili Ve Edebiyatı Bölümü’nde
tamamladı. Gazeteciliğe profesyonel olarak 1978’de Yenidevir
gazetesinde başladı. “Cemre”, “Beyazsanat” ve "Sarmaşık Kültür" isimli
dergileri yayınladı. Bulvar gazetesi’nde 3 yıl çalıştı. Zaman
gazetesinde; haber müdürü, kültür sanat sayfası sorumlusu, spor sayfası
şefi olarak çalıştı, köşe yazarlığı yaptı. Ortadoğu gazetesinde kısa
bir süre çalıştı. 23 Aralık 1993/ 23 Aralık 2003 tarihleri arasında tam
10 yıl Yeniasya gazetesinde “Cemre” başlığı altında kültür sanat
ağırlıklı olarak günlük köşe yazarlığı yaptı. Şimdilerde aynı gazetede
haftada bir gün yazılarını sürdürüyor. Beyoğlu Belediyesi’nde 1995
Haziran ayından, 2004 Aralık sonuna kadar kültür sanat konularında
başkan danışmanlığı yaptı. Bu süre zarfında, birçoğu “ilk” olma
özelliği taşıyan çeşitli etkinliklere imza attı.

TC Kültür Bakanlığı’nın, “Türk Kültürü’ne Hizmet Özel Ödülü”nü aldı
(1995). Evli ve bir çocuk babası. Çeşitli kültür kuruluşlarında; kurucu
başkanlık, başkanlık ve yönetim kurulu üyeliklerinde bulundu. Ağustos
2004’de, doğduğu ilçe olan Hafik’te bir kütüphane oluşturulması için
3500 kitabını bağışladı. Yıl içerisinde yapılan kültür merkezi ve
içindeki kitaplık, 5 Eylül 2005 tarihinde yapılan bir törenle hizmete
sokuldu.


ESERLERİ:
Cemre- (1990)
Hilal’i Beklerken-(1992)
Renk Renk Sinema-(1996)/ genişletilmiş 2. baskı(2001)
Son Sultanü’ş Şuara Necip Fazıl (2005)
İstiklâl Marşı Ve Mehmet Âkif Ersoy (2006-derleme)

xxx

SARMAŞIK SAYI 10, SOOON!
Abdurrahman Şen
SanatAlemi.Net | Hergün Güncellenen Kültür Sanat ve Edebiyat Sitesi | Eskader

Gazetecilikte 2-3 yılı geride bırakmış, fakültede 4. sınıfa gelmiştim
ki… Bir dergi yayınlama heyecanı sardı beni… Aslında heyecandan da öte,
dergi alanında o yıllarda ideolojik açıdan yaşanan dengesizliğe
içerliyordum ve bu açığın mutlak surette kapanması gerektiğine
inanıyordum…
O yıllarda yayınlanan edebiyat dergilerine de genel anlamda “sağ” ve
“sol” olarak bakınca görüyorduk ki yayınlanan dergilerin sayfaları
açısından 2000 sayfaya 150-200 sayfalık bir fark vardı. “Sol”un lehine!
Üstelik o sayfa sayısının dışında, “hayatın içinde” olma farkı ve
“gazetecilik” yapılmasının getirdiği sevimlilik de ekleniyordu…
İyi de… Bunca geniş bir kitleye sahip olan “sağ” niye daha çok ve daha kaliteli dergiler çıkaramıyordu?
Sancılar çekiyor, şikâyetler ediyordum yakın çevreme… Fakültedeki
arkadaşlarım da fakülte dışından kimi görüştüklerim de bana hak
verenler kervanına katıldı giderek… O günlerin heyecanını yaşayanlardan
sevgili Seyfi Şirin kardeşim, Türkiyat koridorundaki sohbetleri
hatırlayacaktır. Özellikle Mehmet Aydın’la üçlü olarak attığımız
voltalarla…
İlk olarak, “neler yapabiliriz?” sorusuna cevaplar aradık… Bir komite
bile kurduk bu sebeple Marmara Kıraathanesi’nde… Ve sonunda 3 kişilik
temsilci grubu kurup, -merhum- Kemal Ilıcak ile konuşma kararı aldık…
Nazlı Ilıcak ile konuşup randevuyu aldım. Komitemizin aldığı karar
gereği Kemal Ilıcak’a dedik ki; “Mesela Milliyet, ‘Milliyet Sanat’ı
yeniden yayınlıyor da siz niye ‘Tercüman Sanat’ı yayınlamıyorsunuz? Bu
sizin boynunuzun borcudur. Gerekirse biz buna tâlibiz!”
Bu hatırlatmamız üzerine Kemal Ilıcak’ın yaptığı savunmayı, bizimle
paylaştıklarını, o gün için anladığımızı söyleyemeyeceğim… Ancak
meslekte ilerledikten ve o gün geçen isimleri biraz daha yakından
tanıdıktan sonra Kemal Ilıcak’ın aslında haksız da olmadığını anladım…
Ve işin başa düştüğüne karar verdim!
O görüşmeden sonra bizim komitede de “sağ içi” çatlaklar oluştu ve dağıldık.
Ben hariç!
“Abdurrahman… Görünen o ki bu işi senden başka yapan olmayacak… Bu
senin boynunun borcu… Biz de elimizden geleni yapacağız, sana destek
olacağız.” diyenlerin manevî ittirmeleriyle bir de baktım ki ben
Lâleli’de bir büro tutmuşum bile… Yeşil Tulumba Sokak’ta… Yanımda
sadece, yazmaya da okumaya da uzak, Murat Şimşek’ten başka kimse yok… O
derginin sahibi oluverdi ben de yayın sorumlusu…
Devir sıkıyönetim devri… Başvurumuz üzerine valiliğin 19 Mart 1982’de
sıkıyönetim komutanlığına yaptığı havaleye; “ İlgili yazıda konu edilen
Kültüre, Sanata ve Edebiyat’a CEMRE isimli derginin basımı ve yayınına,
sıkıyönetim yasaklama ve sınırlamalarının ihlal edilmemesine özen
gösterilmesi koşulu ile izin verilmiştir…” cevabını aldık… 1 Ordu ve
Sıkıyönetim Komutanı namına sıkıyönetim kurmay yarbaşkanı Tuğgeneral
Celal Demirtel imzalı bu izin yazısı valiliğe 26 Nisan 1982’de gitti ve
valilikten de 3 Mayıs 1982 günü resmî müsaadeyi almış olduk.
“Kültüre, Sanata ve Edebiyat’a CEMRE”nin ilk sayısını yayınladığımızda
edebiyat dünyasındaki büyüklerimizden çok ciddî eleştiriler aldık.
Destekler gördük… Fakültedeki birçok hocamız da çok ciddî övgüler
yönelttiler… Özellikle merhum Mehmet Çavuşoğlu hocamı başa yazarak
ifade etmeliyim ki; değerli hocalarımız Mehmet Kaplan, Faruk Timurtaş
ve Abdülkadir Karahan’dan, Mertol Tulum’dan, Kemal Eraslan’dan büyük
destekler gördük. “Dergiyi elime alınca sanki eski Hisar’ımızı
canlanmış gördüm.” diyerek heyecanımızı paylaşan hocalarımızın yanında;
“Öğrenciler sanki bize nazire yapıyorlar da dergi yayınlıyorlar. Size
mi kaldı dergi çıkarmak?” diyen hocalarımız da olmadı değil ama… O
kadar da olsundu!
Dergiye manevî moral verenler yanında kimse maddî destek vermeyince,
biz de “daha geniş çevreye ulaştıralım” diye dergiyi bedava dağıtınca,
Cemre 2. sayıdan sonra düştü! Sonra 1991’deki ikinci deneme geldi… Daha
tecrübeli daha geniş çevreliydik ya…
Dergicilik alanındaki eksikliğimiz, edebî ve kültürel alandaki
zayıflığımızdan dert yanmayı sürdüren herkes; “Bak Abdurrahman kardeş…
Sen niye kolları sıvamıyorsun?” diyorlardı… Ben de görevden kaçan
konumunda olmamak için bir kere daha sıvadım kolları… Özellikle Hasan
Aycın dostumun ciddi katkılarıyla birkaç sayı çıkarabildim ama…
Arkasını getiremedim yine. Sonunda biriken borçları ödemek için işçi
emeklisi babamın 30 yıllık birikimi olan bir arsayı sattırıp borçları
ödedim. Duyan herkes” Helal olsun sana!” dediler…
O günlerden bir-iki anımı burada paylaşmak isterim… İmam hatip
okulundan sınıf arkadaşım olan biri müteahhitliğe başlamıştı ve işleri
oldukça iyiydi. Dergiyi çıkarınca yanına gittim… Dergiler çantada…
Çayımızı içerken muhabbeti kültür sanat ortamına getirdim ve arkadaşıma
şu sözü bile söylettim; “ Kardeşim… Yıllardır gazetecisin… Daha önce
acemiyken bile dergi yayınladın. Şimdi bu tecrübeyle uçurursun. Niye
oturuyorsun kollarını sıvamıyorsun… Bak solcular nasıl çalışıyor…”
O son kelimelerini söylerken çantamı açtım, dergiyi çıkardım, masasına
koydum ve dedim ki; “Hah… Bak kardeşim… Ben üzerime düşeni yaptım ve
aynen söylediğin gibi kolları sıvadım. Hamallık, amelelik benden,
benzini sizlerden!”
Önce bir ne yapabileceğini sordu dostum, kısılmış sesiyle… Reklâm
verebileceğini, toplu dergi alabileceğini ve abone olabileceğini
söyledim… Elcevap; “Ya Abdurrahman’ım… N’oldu biliyor musun? Geçen yıl
umreye gittiydim. Gelirken de çocuklara bir şeyler getirdim ama evden
hiçbirini beğenmediler… Bu yıl başımın etini yediler… Hanımı da alıp
çocuklarla birlikte umreye niyetlendik. Şimdi fazla açılmamam lâzım.
İleride inşallah!”
Dergiyi masanın üzerinde bıraktım, “o ileri dediğin zaman geldiğinde bakalım dergiyi bulabilecek misin?” deyip çıktım.
Sosyal ve kültürel alanlarda ön saflarda olmayı seven, holding sahibi
bir ağabeyim de üniversiteye giden kızına, güvenliği açısından yeni bir
Mercedes aldığı için elinin dar olduğunu söyleyip, 90 liraya dergiye
abone olamamıştı! Kısmet işte…
Tam da o kapıyı kapatmanın kısa bir süre sonrasında bir başka kapı
açıldı ve “Beyazsanat Şirketi”ni kurarak “Beyazsanat Dergisi”ni
çıkardık 2 arkadaşla… O da yapılanmadaki aksaklıklardan kısa ömürlü
oldu… Ayrıldım.
Ve meslekte 28 yılı geride bırakırken; Beyoğlu Gençlik Tiyatrosu’nun
gençleriyle “Sarmaşık Kültür”ü yayınlamak üzere kolları sıvadık. Nisan
2005’de ilk sayısını yayınladığımızda, tahminimizin çok çok üzerinde
methiyeler aldık… Taraflı tarafsız herkes hiçbir olumsuzluktan
yılmamamızı, birkaç sayı direnmemiz halinde “Sarmaşık”ın tutacağını,
kök salacağını söylüyorlardı… Biz de direndik… Özellikle Mehmet Yavuz
kardeşimin işin matbaa tarafını üstlenmesiyle süren bu direnmemiz bir
yere kadardı bu ekonomik belirsizlik ortamında… Zaman zaman bizim için
çok ciddi sayılacak boyutlarda borçlandık yine… Sonrasında başka işler
yaparak kapatabildik borcun kabasını… Ve aradan geçen 21 ayın sonunda
ancak 10. sayıya ulaşabildik…
Kitap gibi hacimli ve dolu dolu bu 10. sayımızdan sonrasını getirebilmem ise mümkün gö-rün-mü-yooooooor!
Buraya kadarmış dostlar.
“Sarmaşık”ı edebiyatımızın tozlu tarihine bırakıyorum 10. sayıyla…
Bundan sonrasındaki çabalarım arasında – ben niyetlenmeyeceğim, başkası
da dergisinin yönetimini bana vermeyeceği için- kolay kolay dergi
olmayacak…
İlk Cemre’den Sarmaşık’a kadar gelen dergicilik seyrinde her zaman
desteğini gördüğüm ağabeylerime, arkadaşlarıma ve kardeşlerime buradan
yürek dolusu teşekkürler…
Her yıl umre yapan, Mercedes değiştiren dostlar gibi düşünenlere de –kısmetlerinde varsa- kültürlü günler diliyorum.
Arefe günü yazdığım bu yazıyla kültür dostlarını üzdüğüm için haklarını helal etmelerini diliyorum.
Bundan sonrasında sanatalemi.net’teki yazılar, Yeni Asya’daki haftalık
Cemre’ler ve yönelmeyi düşündüğüm kitap çalışmalarıyla devam… Allah’ın
verdiği nasip kadarıyla.
Yazarıyla ve okurlarıyla, bütün sanatalemi ailesinin Kurban Bayramı’nı
kutluyor, sağlıklı ve kültürle süslenmiş nice mutlu yıllar diliyorum
efendim…
Dergicilik seyrimiz içerisinde her ne kadar sürç-i lisan etmişsek affola…
Adımız Hıdır, elimizden gelen budur!
Omuzlarım çürüdü dostlar!
Buraya kadar…
Şimdi farklı alanlarda yeni şeyler söylemek zamanı bence…
GoDFaTHeR
GoDFaTHeR
Farkımız*Tarzımız*
Farkımız*Tarzımız*

<B>Mesaj Sayısı</B> Mesaj Sayısı : 3016
<B>Rep Sayısı</B> Rep Sayısı : 455
<B>Kayıt tarihi</B> Kayıt tarihi : 30/04/10

https://kopuk1.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz