Chatta tanıştığı Erkek Abisi Çıkınca...
1 sayfadaki 1 sayfası
Chatta tanıştığı Erkek Abisi Çıkınca...
Evet biraz uzun ama lütfen okuyun..
Anneciğim..
3 yıl kadar önceydi 16 yaşındaydım hatırlıyor musun? Doğuşta
yayımlanan Bir Annenin Feryadı başlıklı bir yazıyı kaç kere okutturmuş
ve gözyaşları arasında o acılı anneye dualar etmiş onun için üzülmüş ve
kimsenin böyle bir duruma düşmemesi için dilekler dilemiştik...
özellikle bizim aile ve kendimiz için dualar etmiştik...
Dizinin dibine oturur başımı gül kokulu göğsüne
yaslar; bal akıtan dilinden nasihatler dinlerdim. Yüreğinin atışında ve
her anlatışında bizler vardık. Verdiğin o öğütler yolumu aydınlatır ufkumu açar kendime olan güvenimi
artırır hayata bakışımı
şekillendirirdi.
Beynim dinç ruhum diri yüreğim huzura kavuşmuş
olarak ayrılırdım yanından... Ve biz aile olarak asla parçalanmayacağı
derdim kendi kendime...
Arkadaş seçimine dikkat et; Sibelle ilişkilerini sınırlı ve mesafeli tut
derdin... Dinlerdim ve tutardım da nasihatlerini...
Ama ne oldu da bu hale geldik hala anlayabilmiş ve
sırrını çözebilmiş değilim... Gelsem kapını çalsam; hem
evinden hem de yüreğinden içeri alacaksın biliyorum; ama yüzüm yok.... Utanç
yığınıyım anne... Hep 16 yaşındaki bebeğin olarak kalsaydım da sana bu acı ve utancı
tattırmasaydım...
iki yıl Atheneumda okudum; benimle gurur duyuyordunuz. Yüzümüzü
güldürecek topluma hizmet eden bir
insan olacaksın yavrum; diye benden herkese övgüyle
bahsediyordunuz... ikinci yıl sınıfta kaldım üzerinde durup nedenlerini
araştırmadınız; sorup/soruşturmadınız...
O yıl ben Sibelin internet
alışkanlığının kurbanı oldum. Sanal ortamda yazışmalar hoşuma gitmişti
ve uzun zaman biriyle haberleşmiştim. Dersleri askıya almış gece-gündüz bilgisayarın
başında arkadaşımla yazışıyorduk... Benim bu halimden bile övgüyle
bahsediyor Aferin benim yavruma!
Gece-gündüz ders çalışıyor diyordunuz...
Ağabeyimle chat arkadaşlığım
Uzun zaman intenette yazıştığımız hatta kim olduğunu
bilmeden yüzünü görmeden aşık
olduğum gençle tanışmak üzere randevulaştık. Korkuyor çekiniyordum; ama daha
fazla dayanamadım ve randevu sözü verdim...
Okanla bir kütüphanede buluşacak ve ben elimde Kerime Nadirin hiçkırık adlı romanının
okuyor olarak onu karşılayacaktım... Okan tarif ettiği giyimiyle
sözleştiğimiz saatte karşımda duruyordu...
Ama bu olamazdı anne!!! çünkü karşımda ağabeyim Erhan duruyordu...
Aylarca yazıştığım şiirler gönderdiğim sevda şarkıları
bestelediğim ve hatta sevdiğimi haykırdığım kişi kardeşim Erhanmış...
Göz göze geldik bakışlarımız mum gibi
birbirimizi eritiverdi. Bir utanç yığınıydık.. Kanımın donduğunu dünyanın durduğunu
hissettim bir an... Gözlerinde yanan ışığın söndüğünü alev fışkıran bir ocağa
döndüğünü gördüm. Onurluydu namusluydu ve o bir
erkekti... Dövmedi sövmedi; beni utancımla
baş başa bıraktı ve çekip gitti...
Onunla dövüşür kapışır kırgın ve küsülü gezerdik
ya anne; şimdi onu ne çok özlüyorum bir bilsen!.. Gömlek ve
pantolonlarını ütülemeyi odasına çay-kahve
götürmeyi yatağını düzletmeyi bile
özledim anne... O gidince dünyanın yükü omzuma bindi sanki...Ağabeyimin
evi neden terk ettiğini hep merak ederdin ya anne işte gizlenen bu sır ve
utançtandı...
Ağabeyimi görmedim ondan sonra; ama onu görenlerden haberini
aldım. iyiymiş sağlıklı ve çalışıyormuş.
Evlenmiş ve bir de kızı olmuş... ismini de bu yaşamıyasıca kızının
adını koymuş...Elif diyorlarmış yeğenime... Ağabeyimin beni affettiğinin
bir işareti mi bu anne?
Onun evden gidişinin ve ailenin büyük bir acıyla karşılaşmasının
müsebbibi olarak her şeyi askıya almış okulu boşlamış ve
sigaraya başlamıştım.
Aşk çocuklarıyla Tanışıklığım
Anne yine Doğuşt editör
imzalı bir yazıda genç kızlar;Fuhuş
Tuzağına düşmemeleri hususunda uyarılıyordu hatırlıyor musun? insanoğlu
ne çok unutkan oluyor...
Okula artık lafolsun diye takılıyor ve yaşadığım o olayın etkisinden bir
türlü kurtulamıyor değişik yollar deniyor bir çıkış arıyordum...
Okul önünde sarı saçları yeşil gözleri pahalı giysileri ve son
model arabası olan bir genç sürekli beni izlemeye başladı. Her türlü
konuşma ve arkadaşlık tekliflerini reddettim; diretti inat etti ve beni pes
ettirdi. Beraberce çıkmaya başlamıştık. Beni her gün güllerle; bazen de
pahalı hediyelerle karşılıyordu...
önceleri sadece elimi tutuyor öpmeye bile yanaşmıyordu.
Her hali tavrı beni kendine
bağlamış ve sırılsıklam aşık olmuştum. Onunda beni sevdiğinden ve dürüst
olduğundan emindim. çünkü benden istifade etmeye asla yanaşmıyordu. Her
şeyi evliliğe saklamalıyız seni tertemiz olarak ak
duvağınla kabul etmek istiyorum iyordum
Romantizmin doruğunda bir aşk yaşıyorduk. Ayaklarım yer değmiyordu.
Annem canım anneciğim!
Senin öğütlerini ve başıma nelerin geleceğinin hesabını çoktan
unutmuştum.
Bir gün Serhanın oldum; nasıl oldu hala anlamış değilim. şu an müptelası
olduğum uyuşturucuyu ilk o gün içirmiş
olabilir mi diye zaman zaman düşünüyorum.. Ama ne fayda!
Zordayım dardayım dipsiz karanlık
kuyulardayım anne!... Feryadımı duyduğunu ve her gün gözyaşları
içerisinde yolumuzu beklediğini biliyorum...
Anne! Ağabeyimin evi terk edişine alışamamışken benim de ortalardan
kayboluşum sizi fena halde yıktı biliyorum. Benimle ilgili gerçekleri
öğrendiğinizde kahrolacağınızı bildiğimden gitmek zorundaydım anne...
Her şeyi anında sana anlatsam bu hallerin hiçbiri başıma gelmeyecekti;
ama bunun için artık çok geç...
Serhan kendisiyle olduğum
o utanç anını video olarak görüntülemiş. Bu rezil kaseti size gösterme
tehdit ve şantajıyla beni sizden kopardı. Birbirimizi seviyorsak ailemi evliliğe razı
ederim böyle bir
çirkefliğe neden gerek duydun diye sorduğumda verilen cevap benim
bitişimin başlangıcıydı....
Ne evliliği be! Bundan böyle benim malımsın ve istediğim şekilde hareket
etmek zorundasın! Aksi halde başına gelebilecekleri sen hesapla!..
Fuhuş ve uyuşturucu bataklığındayım
Parasız kaldığını söyleyerek başka erkeklere pazarlandım uyuşturucu bulamama
korkusuyla her denilene boyun eğdim. insanlığımdan kadınlığımdan zerre
kalmadı anne. içimde yanan koca bir ateş her gün beni yakıp bitiriyor.
Ateşten sıcak olan o kucağını özledim gül kokunu yüreğinin atışını şefkatli bakışını özledim
anne!..
Bir gün bu hayata elveda diyeceğim belki de senden önce
göçeceğim.. Saçlarım ve gözlerim artık gece siyahı değil!.. Sarı ve
yeşil oldular anne.. Burnum düzeltildi...
öldüğümde teşhis için seni çağırırlarsa tanımakta zorlanır ve belki debu benim nazlı kızım
Elifim değilder çeker gidersin.. Beni yadellere bırakma anne beni de al yanına; beni
de götür gideceğin yere....
Beni sol göğsümün tam yüreğimin üstüne
yaptırdığım ve ANNEM; yazdırdığım dövmeden tanı anne!..
Pe..venkler bu dövmeyi fuhuş pazarında kimse
kimsenin de malını kullanmasın diye kazdırırlarmış ama ben sana olan
sevgimin bir nişanesi olarak kazdırdım ve beni ölünce rahat tanıyasın
diye yazdırdım anne!...
Serhanı polise şikayet ettim üç gün sonra çıkıp geldi
ve daha da azıttı korkuyorum anne!.. Bu
şebekeyi durduracak tek güç; aileler ve özgüvenle donatılmış gençlerdir
anne...
Anne bu mektubu sana mı
yazdım yoksa benden
sonra bu tuzağa düşmesini istemediğim genç kızlara mı bilemiyorum...
Ben söylenen sözlerden edilen nasihatlerden ders
alsaydım bu hale gelmezdim elbette benim yazdıklarımdan da
gençlik ibret almayacak ve bu fuhuş şebekesi bu uyuşturucu ve organ
mafyası kirli çarklarını işletip duracaklardır.
Nice masum gencin canı yanacak onuru namusu incinecektir. Ama
ben son bir kez bana düşen insanlık görevimi yapayım ve sana sesimi
ulaştırayım istedim... Sen beni mutlaka duyacak ve affedeceksin
biliyorum ama Müslüman-Türk kızları bu
çığlığıma kulak verecek mi bilmiyorum...
Seni seven kızın Elif...
Anneciğim..
3 yıl kadar önceydi 16 yaşındaydım hatırlıyor musun? Doğuşta
yayımlanan Bir Annenin Feryadı başlıklı bir yazıyı kaç kere okutturmuş
ve gözyaşları arasında o acılı anneye dualar etmiş onun için üzülmüş ve
kimsenin böyle bir duruma düşmemesi için dilekler dilemiştik...
özellikle bizim aile ve kendimiz için dualar etmiştik...
Dizinin dibine oturur başımı gül kokulu göğsüne
yaslar; bal akıtan dilinden nasihatler dinlerdim. Yüreğinin atışında ve
her anlatışında bizler vardık. Verdiğin o öğütler yolumu aydınlatır ufkumu açar kendime olan güvenimi
artırır hayata bakışımı
şekillendirirdi.
Beynim dinç ruhum diri yüreğim huzura kavuşmuş
olarak ayrılırdım yanından... Ve biz aile olarak asla parçalanmayacağı
derdim kendi kendime...
Arkadaş seçimine dikkat et; Sibelle ilişkilerini sınırlı ve mesafeli tut
derdin... Dinlerdim ve tutardım da nasihatlerini...
Ama ne oldu da bu hale geldik hala anlayabilmiş ve
sırrını çözebilmiş değilim... Gelsem kapını çalsam; hem
evinden hem de yüreğinden içeri alacaksın biliyorum; ama yüzüm yok.... Utanç
yığınıyım anne... Hep 16 yaşındaki bebeğin olarak kalsaydım da sana bu acı ve utancı
tattırmasaydım...
iki yıl Atheneumda okudum; benimle gurur duyuyordunuz. Yüzümüzü
güldürecek topluma hizmet eden bir
insan olacaksın yavrum; diye benden herkese övgüyle
bahsediyordunuz... ikinci yıl sınıfta kaldım üzerinde durup nedenlerini
araştırmadınız; sorup/soruşturmadınız...
O yıl ben Sibelin internet
alışkanlığının kurbanı oldum. Sanal ortamda yazışmalar hoşuma gitmişti
ve uzun zaman biriyle haberleşmiştim. Dersleri askıya almış gece-gündüz bilgisayarın
başında arkadaşımla yazışıyorduk... Benim bu halimden bile övgüyle
bahsediyor Aferin benim yavruma!
Gece-gündüz ders çalışıyor diyordunuz...
Ağabeyimle chat arkadaşlığım
Uzun zaman intenette yazıştığımız hatta kim olduğunu
bilmeden yüzünü görmeden aşık
olduğum gençle tanışmak üzere randevulaştık. Korkuyor çekiniyordum; ama daha
fazla dayanamadım ve randevu sözü verdim...
Okanla bir kütüphanede buluşacak ve ben elimde Kerime Nadirin hiçkırık adlı romanının
okuyor olarak onu karşılayacaktım... Okan tarif ettiği giyimiyle
sözleştiğimiz saatte karşımda duruyordu...
Ama bu olamazdı anne!!! çünkü karşımda ağabeyim Erhan duruyordu...
Aylarca yazıştığım şiirler gönderdiğim sevda şarkıları
bestelediğim ve hatta sevdiğimi haykırdığım kişi kardeşim Erhanmış...
Göz göze geldik bakışlarımız mum gibi
birbirimizi eritiverdi. Bir utanç yığınıydık.. Kanımın donduğunu dünyanın durduğunu
hissettim bir an... Gözlerinde yanan ışığın söndüğünü alev fışkıran bir ocağa
döndüğünü gördüm. Onurluydu namusluydu ve o bir
erkekti... Dövmedi sövmedi; beni utancımla
baş başa bıraktı ve çekip gitti...
Onunla dövüşür kapışır kırgın ve küsülü gezerdik
ya anne; şimdi onu ne çok özlüyorum bir bilsen!.. Gömlek ve
pantolonlarını ütülemeyi odasına çay-kahve
götürmeyi yatağını düzletmeyi bile
özledim anne... O gidince dünyanın yükü omzuma bindi sanki...Ağabeyimin
evi neden terk ettiğini hep merak ederdin ya anne işte gizlenen bu sır ve
utançtandı...
Ağabeyimi görmedim ondan sonra; ama onu görenlerden haberini
aldım. iyiymiş sağlıklı ve çalışıyormuş.
Evlenmiş ve bir de kızı olmuş... ismini de bu yaşamıyasıca kızının
adını koymuş...Elif diyorlarmış yeğenime... Ağabeyimin beni affettiğinin
bir işareti mi bu anne?
Onun evden gidişinin ve ailenin büyük bir acıyla karşılaşmasının
müsebbibi olarak her şeyi askıya almış okulu boşlamış ve
sigaraya başlamıştım.
Aşk çocuklarıyla Tanışıklığım
Anne yine Doğuşt editör
imzalı bir yazıda genç kızlar;Fuhuş
Tuzağına düşmemeleri hususunda uyarılıyordu hatırlıyor musun? insanoğlu
ne çok unutkan oluyor...
Okula artık lafolsun diye takılıyor ve yaşadığım o olayın etkisinden bir
türlü kurtulamıyor değişik yollar deniyor bir çıkış arıyordum...
Okul önünde sarı saçları yeşil gözleri pahalı giysileri ve son
model arabası olan bir genç sürekli beni izlemeye başladı. Her türlü
konuşma ve arkadaşlık tekliflerini reddettim; diretti inat etti ve beni pes
ettirdi. Beraberce çıkmaya başlamıştık. Beni her gün güllerle; bazen de
pahalı hediyelerle karşılıyordu...
önceleri sadece elimi tutuyor öpmeye bile yanaşmıyordu.
Her hali tavrı beni kendine
bağlamış ve sırılsıklam aşık olmuştum. Onunda beni sevdiğinden ve dürüst
olduğundan emindim. çünkü benden istifade etmeye asla yanaşmıyordu. Her
şeyi evliliğe saklamalıyız seni tertemiz olarak ak
duvağınla kabul etmek istiyorum iyordum
Romantizmin doruğunda bir aşk yaşıyorduk. Ayaklarım yer değmiyordu.
Annem canım anneciğim!
Senin öğütlerini ve başıma nelerin geleceğinin hesabını çoktan
unutmuştum.
Bir gün Serhanın oldum; nasıl oldu hala anlamış değilim. şu an müptelası
olduğum uyuşturucuyu ilk o gün içirmiş
olabilir mi diye zaman zaman düşünüyorum.. Ama ne fayda!
Zordayım dardayım dipsiz karanlık
kuyulardayım anne!... Feryadımı duyduğunu ve her gün gözyaşları
içerisinde yolumuzu beklediğini biliyorum...
Anne! Ağabeyimin evi terk edişine alışamamışken benim de ortalardan
kayboluşum sizi fena halde yıktı biliyorum. Benimle ilgili gerçekleri
öğrendiğinizde kahrolacağınızı bildiğimden gitmek zorundaydım anne...
Her şeyi anında sana anlatsam bu hallerin hiçbiri başıma gelmeyecekti;
ama bunun için artık çok geç...
Serhan kendisiyle olduğum
o utanç anını video olarak görüntülemiş. Bu rezil kaseti size gösterme
tehdit ve şantajıyla beni sizden kopardı. Birbirimizi seviyorsak ailemi evliliğe razı
ederim böyle bir
çirkefliğe neden gerek duydun diye sorduğumda verilen cevap benim
bitişimin başlangıcıydı....
Ne evliliği be! Bundan böyle benim malımsın ve istediğim şekilde hareket
etmek zorundasın! Aksi halde başına gelebilecekleri sen hesapla!..
Fuhuş ve uyuşturucu bataklığındayım
Parasız kaldığını söyleyerek başka erkeklere pazarlandım uyuşturucu bulamama
korkusuyla her denilene boyun eğdim. insanlığımdan kadınlığımdan zerre
kalmadı anne. içimde yanan koca bir ateş her gün beni yakıp bitiriyor.
Ateşten sıcak olan o kucağını özledim gül kokunu yüreğinin atışını şefkatli bakışını özledim
anne!..
Bir gün bu hayata elveda diyeceğim belki de senden önce
göçeceğim.. Saçlarım ve gözlerim artık gece siyahı değil!.. Sarı ve
yeşil oldular anne.. Burnum düzeltildi...
öldüğümde teşhis için seni çağırırlarsa tanımakta zorlanır ve belki debu benim nazlı kızım
Elifim değilder çeker gidersin.. Beni yadellere bırakma anne beni de al yanına; beni
de götür gideceğin yere....
Beni sol göğsümün tam yüreğimin üstüne
yaptırdığım ve ANNEM; yazdırdığım dövmeden tanı anne!..
Pe..venkler bu dövmeyi fuhuş pazarında kimse
kimsenin de malını kullanmasın diye kazdırırlarmış ama ben sana olan
sevgimin bir nişanesi olarak kazdırdım ve beni ölünce rahat tanıyasın
diye yazdırdım anne!...
Serhanı polise şikayet ettim üç gün sonra çıkıp geldi
ve daha da azıttı korkuyorum anne!.. Bu
şebekeyi durduracak tek güç; aileler ve özgüvenle donatılmış gençlerdir
anne...
Anne bu mektubu sana mı
yazdım yoksa benden
sonra bu tuzağa düşmesini istemediğim genç kızlara mı bilemiyorum...
Ben söylenen sözlerden edilen nasihatlerden ders
alsaydım bu hale gelmezdim elbette benim yazdıklarımdan da
gençlik ibret almayacak ve bu fuhuş şebekesi bu uyuşturucu ve organ
mafyası kirli çarklarını işletip duracaklardır.
Nice masum gencin canı yanacak onuru namusu incinecektir. Ama
ben son bir kez bana düşen insanlık görevimi yapayım ve sana sesimi
ulaştırayım istedim... Sen beni mutlaka duyacak ve affedeceksin
biliyorum ama Müslüman-Türk kızları bu
çığlığıma kulak verecek mi bilmiyorum...
Seni seven kızın Elif...
Similar topics
» erkek misiniz kız mı?
» erkek dili
» doğru erkek
» Erkek yüzük modelleri
» Erkek Ve KadınLarın ArkadaşLığı..
» erkek dili
» doğru erkek
» Erkek yüzük modelleri
» Erkek Ve KadınLarın ArkadaşLığı..
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz