İmanınızı Koruyunuz!
1 sayfadaki 1 sayfası
İmanınızı Koruyunuz!
Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: Allah'ın Resulü sallallahu aleyhi vesellem, bir keresinde yanındakilere: "İmanınızı yenileyiniz" dedi. Sahabiler: "Ey Allah'ın Resulü! Biz imanımızı nasıl yenileyeceğiz?" diye sordular. Hz. Peygamber: "Lâ ilâhe illallah sözünü çokça tekrarlayınız" buyurdular. [Taberani]
Ebu Zerr (ra) anlatıyor: Bir gece çıktım, baktım ki Resûlullah tek başına yürüyor. Yanında herhangi bir insan yok. Kendi kendime 'Herhalde Hz. Peygamber herhangi bir insanın kendisiyle yürümesini istemiyor. O halde ben de onun arkasından yürüyeyim!' dedim ve böylece ayın ışığında onun arkasından yürümeye başladım. Bir müddet sonra Allah Resulü geriye bakarak beni gördü ve 'Sen kimsin?' buyurdu.
"Ben Ebu Zerr'im, Allah beni sana feda etsin!" dedim. Hz. Peygamber: "Ey Ebâ Zerr! Gel" dedi ve ben böylece peygamberle birlikte bir saat yürüdüm. Bu esnada: "Adam bugün ne kadar çalışırsa çalışsın kıyamet gününde az bulacaktır. Ancak Allah bir insana mal verir ve o da bunu sağına-soluna, önüne ve arkasına bunu dağıtarak hayır yolda infak ederse o müstesnadır" buyurdu.
Peygamber'le yine bir müddet daha yürüdük. Bana "Sen burada otur. Ben bir yere kadar gidip geleceğim" dedi ve beni taşlık bir düzlükte oturttuktan sonra ilerleyip gözden kayboldu. Geri dönmesi uzun sürdü. Sonra uzaktan bir karartı görünmeye başladı ve bana yaklaşınca "Zina da yapsa, hırsızlık da yapsa" dediğini duydum. Yanıma gelince dayanamadım ve "Ey Allah'ın Peygamberi! Allah beni sana feda kılsın, sen şu düzlüğün kenarında kimle konuşuyordun? Sana cevap veren bir kimseyi işitmedim" dedim.
Hz. Peygamber: "O Cebrail'di. Tam düzlüğün kenarında benimle karşılaştı ve "Ümmetine müjde ver! Allah'a bir şeyi ortak koşmadığı halde ölen bir kimse cennete girecektir" dedi.
"Ey Cebrail! Zina etseler; hırsızlık yapsalar da mı?" dedim. Cebrail "Evet" dedi.
Ben "Ey Allah'ın Resulü! Hırsızlık yapsalar, zina etseler de mi?" diye tekrarladım. Hz. Peygamber "Evet" dedi. Ben yine "Hırsızlık yapıp zina etseler de mi?" dedim. Hz. Peygamber "Evet" dedi. "İçki içse de" ibaresini de ekledi. [Müslim, Buhari]
Öyleyse Allah da seni seviyor!
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, sahabilerinden birini bir askerî birliğin başına komutan olarak tayin etmişti. Komutan olarak birliğin başına tayin edilen bu adam, sefer boyunca kıldırdığı namazların son rekâtında İhlâs Suresi'ni okudu.
Medine'ye döndüklerinde onun bu yaptığı Hz. Peygamber'e haber verildi. Hz. Peygamber: "Gidin sorun bakalım niçin böyle yapmış?" buyurdular. Kendisine sorulduğunda sahabi:
"Bu sure Rahman'ın sıfatlarını içermektedir. Bu yüzden onu okumayı çok seviyorum" dedi.
Onun cevabını işittiğinde Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: "Öyleyse ona Allah'ın da kendisini çok sevdiğini söyleyiniz" buyurdular. [Beyhaki, Buhari, Müslim]
Abdullah'ın ailesi şirke muhtaç değildir!
Abdullah İbn Mes'ud'un Hanımı anlatıyor: Abdullah İbn Mes'ud, bir ihtiyacı için evine geldiğinde kapıda öksürüyor, burnunu siler gibi sesler çıkarıyordu. Bunu evde hoşuna gitmeyen bir şeyle karşılaşmamak için yapıyordu. Bir gün yine gelerek kapıda öksürüp birtakım hareketler yaptığı sırada yanımda bir kocakarı vardı. Ben kızamık çıkarmıştım. Bana muska yapmak için gelmişti. Kocamın sesini duyunca kocakarıyı sedirin altına/arkasına sakladım. Kocam içeri girip yanıma oturunca, boynumda asılı bir ip gördü. "Bu iplik de nedir?" dedi. "Hastalığım için okunup üfürülen bir ipliktir" dedim. Abdullah ipi çekip kopardı, sonra da: "Abdullah'ın ailesi şirke muhtaç değildir. Ben Allah'ın Resulü'nden "Muska, hamail, tılsım ve nazar boncukları şirktir" dediğini duydum" dedi. Ben Abdullah'a: "Niçin böyle söylüyorsun? Hâlbuki benim gözüm acıyordu. Ben falan Yahudi'ye gittim, muska yapıyordu. O muska yaptığı zaman gözümün ağrısı kesildi" dedim. Abdullah: "Bu şeytandır. Şeytan kendi eliyle onu acıtıyor, Yahudi ona muska yaptığında şeytan ondan uzaklaşıyor. Sana, Resûlullah'ın dediği gibi şu duaları söylemek kâfi gelir: "Ey insanların Rabbi! Şiddeti gider. Şifa ver. Şifa verici sadece sensin. Senden başka kimsenin şifası olmaz. Öyle bir şifa ver ki arkada herhangi bir hastalık bırakmasın." [İmam Ahmed]
İman edenlerin ateşten çıkışı!
Ebu Musa'nın naklettiğine göre Allah'ın Resulü sallallahu aleyhi vesellem şöyle anlatmıştır: "Cehennem ehli cehennemde bir araya geldiklerinde onlarla beraber Allah'ın dilediği kadar kıble ehli de bulunur kâfirler Müslümanlara: "Siz Müslüman değil miydiniz?" diye sorarlar.
Onlar: "Evet, biz Müslüman idik" derler. Kâfirler: "O halde İslâm sizi bu azaptan kurtaramadı. Siz de bizimle beraber ateşe sevk edildiniz" derler. Müslümanlar "Bizim günahlarımız vardı. O günahların cezasını çekiyoruz" derler. Müslümanların bu sözünü işiten Allah, meleklere cehennemde ne kadar kıble ehli varsa çıkarılmalarını emreder.
Kâfirler onların çıktığını görünce: "Keşke biz de Müslüman olsaydık, cehennemden çıksaydık!" derler. Sonra Hz. Peygamber: "Taşlanmış ve kovulmuş şeytanın şerrinden Allah'a sığınıyorum. "Elif lâm râ. Bunlar kitabın; apaçık Kur'an'ın ayetleridir. Bir zaman gelir ki, inkâr edenler "Keşke Müslüman olsaydık" diye arzu ederler" [Hicr Suresi 15/1-2] ayetlerini okudu. [Taberani]
Ebu Zerr (ra) anlatıyor: Bir gece çıktım, baktım ki Resûlullah tek başına yürüyor. Yanında herhangi bir insan yok. Kendi kendime 'Herhalde Hz. Peygamber herhangi bir insanın kendisiyle yürümesini istemiyor. O halde ben de onun arkasından yürüyeyim!' dedim ve böylece ayın ışığında onun arkasından yürümeye başladım. Bir müddet sonra Allah Resulü geriye bakarak beni gördü ve 'Sen kimsin?' buyurdu.
"Ben Ebu Zerr'im, Allah beni sana feda etsin!" dedim. Hz. Peygamber: "Ey Ebâ Zerr! Gel" dedi ve ben böylece peygamberle birlikte bir saat yürüdüm. Bu esnada: "Adam bugün ne kadar çalışırsa çalışsın kıyamet gününde az bulacaktır. Ancak Allah bir insana mal verir ve o da bunu sağına-soluna, önüne ve arkasına bunu dağıtarak hayır yolda infak ederse o müstesnadır" buyurdu.
Peygamber'le yine bir müddet daha yürüdük. Bana "Sen burada otur. Ben bir yere kadar gidip geleceğim" dedi ve beni taşlık bir düzlükte oturttuktan sonra ilerleyip gözden kayboldu. Geri dönmesi uzun sürdü. Sonra uzaktan bir karartı görünmeye başladı ve bana yaklaşınca "Zina da yapsa, hırsızlık da yapsa" dediğini duydum. Yanıma gelince dayanamadım ve "Ey Allah'ın Peygamberi! Allah beni sana feda kılsın, sen şu düzlüğün kenarında kimle konuşuyordun? Sana cevap veren bir kimseyi işitmedim" dedim.
Hz. Peygamber: "O Cebrail'di. Tam düzlüğün kenarında benimle karşılaştı ve "Ümmetine müjde ver! Allah'a bir şeyi ortak koşmadığı halde ölen bir kimse cennete girecektir" dedi.
"Ey Cebrail! Zina etseler; hırsızlık yapsalar da mı?" dedim. Cebrail "Evet" dedi.
Ben "Ey Allah'ın Resulü! Hırsızlık yapsalar, zina etseler de mi?" diye tekrarladım. Hz. Peygamber "Evet" dedi. Ben yine "Hırsızlık yapıp zina etseler de mi?" dedim. Hz. Peygamber "Evet" dedi. "İçki içse de" ibaresini de ekledi. [Müslim, Buhari]
Öyleyse Allah da seni seviyor!
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, sahabilerinden birini bir askerî birliğin başına komutan olarak tayin etmişti. Komutan olarak birliğin başına tayin edilen bu adam, sefer boyunca kıldırdığı namazların son rekâtında İhlâs Suresi'ni okudu.
Medine'ye döndüklerinde onun bu yaptığı Hz. Peygamber'e haber verildi. Hz. Peygamber: "Gidin sorun bakalım niçin böyle yapmış?" buyurdular. Kendisine sorulduğunda sahabi:
"Bu sure Rahman'ın sıfatlarını içermektedir. Bu yüzden onu okumayı çok seviyorum" dedi.
Onun cevabını işittiğinde Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: "Öyleyse ona Allah'ın da kendisini çok sevdiğini söyleyiniz" buyurdular. [Beyhaki, Buhari, Müslim]
Abdullah'ın ailesi şirke muhtaç değildir!
Abdullah İbn Mes'ud'un Hanımı anlatıyor: Abdullah İbn Mes'ud, bir ihtiyacı için evine geldiğinde kapıda öksürüyor, burnunu siler gibi sesler çıkarıyordu. Bunu evde hoşuna gitmeyen bir şeyle karşılaşmamak için yapıyordu. Bir gün yine gelerek kapıda öksürüp birtakım hareketler yaptığı sırada yanımda bir kocakarı vardı. Ben kızamık çıkarmıştım. Bana muska yapmak için gelmişti. Kocamın sesini duyunca kocakarıyı sedirin altına/arkasına sakladım. Kocam içeri girip yanıma oturunca, boynumda asılı bir ip gördü. "Bu iplik de nedir?" dedi. "Hastalığım için okunup üfürülen bir ipliktir" dedim. Abdullah ipi çekip kopardı, sonra da: "Abdullah'ın ailesi şirke muhtaç değildir. Ben Allah'ın Resulü'nden "Muska, hamail, tılsım ve nazar boncukları şirktir" dediğini duydum" dedi. Ben Abdullah'a: "Niçin böyle söylüyorsun? Hâlbuki benim gözüm acıyordu. Ben falan Yahudi'ye gittim, muska yapıyordu. O muska yaptığı zaman gözümün ağrısı kesildi" dedim. Abdullah: "Bu şeytandır. Şeytan kendi eliyle onu acıtıyor, Yahudi ona muska yaptığında şeytan ondan uzaklaşıyor. Sana, Resûlullah'ın dediği gibi şu duaları söylemek kâfi gelir: "Ey insanların Rabbi! Şiddeti gider. Şifa ver. Şifa verici sadece sensin. Senden başka kimsenin şifası olmaz. Öyle bir şifa ver ki arkada herhangi bir hastalık bırakmasın." [İmam Ahmed]
İman edenlerin ateşten çıkışı!
Ebu Musa'nın naklettiğine göre Allah'ın Resulü sallallahu aleyhi vesellem şöyle anlatmıştır: "Cehennem ehli cehennemde bir araya geldiklerinde onlarla beraber Allah'ın dilediği kadar kıble ehli de bulunur kâfirler Müslümanlara: "Siz Müslüman değil miydiniz?" diye sorarlar.
Onlar: "Evet, biz Müslüman idik" derler. Kâfirler: "O halde İslâm sizi bu azaptan kurtaramadı. Siz de bizimle beraber ateşe sevk edildiniz" derler. Müslümanlar "Bizim günahlarımız vardı. O günahların cezasını çekiyoruz" derler. Müslümanların bu sözünü işiten Allah, meleklere cehennemde ne kadar kıble ehli varsa çıkarılmalarını emreder.
Kâfirler onların çıktığını görünce: "Keşke biz de Müslüman olsaydık, cehennemden çıksaydık!" derler. Sonra Hz. Peygamber: "Taşlanmış ve kovulmuş şeytanın şerrinden Allah'a sığınıyorum. "Elif lâm râ. Bunlar kitabın; apaçık Kur'an'ın ayetleridir. Bir zaman gelir ki, inkâr edenler "Keşke Müslüman olsaydık" diye arzu ederler" [Hicr Suresi 15/1-2] ayetlerini okudu. [Taberani]
CageOfMan- • HızLı üye •
- Mesaj Sayısı : 159
Rep Sayısı : 190
Kayıt tarihi : 25/05/10
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz