Tagut
1 sayfadaki 1 sayfası
Tagut
TAĞUTA ÖRNEKLER
1-Allah (c.c) faiz hakkında:
“Allah alış-verişi helal faizi haram kıldı.” [Bakara: 275]
buyurarak faizi kesin olarak haram (yasak) kıldığını bildiriyor. Bir kişi çıkar da Allah’ın yasakladı ğı faizi serbest bırakırsa faizle çalışan bankaların açılması için kanun koyarsa bu kişi açık bir şekilde: “faiz helal” demese bile Allah’ın haram kıldığı faizi helalleştirmiş olur. Bu kişi kendisinde bu yetkiyi gördüğü için: “Ben ilahım” demese bile ilahlık taslamış ve tağut olmuş olur. Kim buna itaat ederse desteklerse veya tekfir etmezse veya buna itaat edip destekleyenleri reddetmeyip tekfir etmezse veya onları tekfir etmeyenleri tekfir etmezse kafir olur. bu kişinin kafir oluşunun nedeni tağutu inkar etmemesinden dolayıdır.
2-Allah (c.c) başörtüsü hakkında:
“(Ey Muhammed!) Mü’min kadınlara söyle! Başörtülerini omuzlarına ve göğüslerinin üzerine indirsinler.” [Nur: 31] buyurarak mü’min kadınların örtünmeleri için emir veriyor. Bir kişi çıkar da: “Bu şekilde giyinmek şart değildir isteyen istediği gibi giyinebilir” diye bir kanun koyarsa bu kişi Allah’ın koyduğu ölçüler dışında bir ölçü koyduğu ve yalnızca Allah’a aid olan bir sıfatı yetkiyi kendisine verdiği için ilahlık taslamıştır. Bu kişi açık bir şekilde “ben ilahım” demese bile namaz kılsa oruç tutsa hacca gitse yine de tağut olmuş olur. Kim buna itaat ederse desteklerse veya tekfir etmezse veya buna itaat edip destekleyenleri reddetmeyip tekfir etmezse veya onları tekfir etmeyenleri tekfir etmezse kafir olur. Bu gibi kişiler müslüman olduğunu söyleseler namaz kılsalar oruç tutsalar hacca gitseler bile yine de kafirdirler. Çünkü bunlar; Allah katında imanın geçerli olması için gerekli olan tağutu inkar şartını yerine getirmemişlerdir.
3-Allah (c.c) gayb hakkında şöyle buyuruyor:
“Gaybın anahtarları O’nun katındadır. O’ndan başkası onu bilemez. Karada ve denizde olanı yalnız O bilir.” [En'am: 59] Yine bu konuyla ilgili bir başka ayette Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Görülmeyeni bilen Allah görülmeyeni kimseye muttali kılmaz (göstermez). Ancak elçileri (nebi ve rasulleri) içinde razı olduğu seçtiği kimseler müstesna. Çünkü O bunların önüne ve arkasına izleyiciler (gözetleyiciler) dizer.” [Cin: 26-27] Allah (c.c) bu ayetlerde gaybı ve gayb ile ilgili tüm gerçekleri sadece kendisinin bildiğine ve bu konuda hiç kimsenin söz sahibi olamayacağına işaret ediyor. Ancak bazı gaybi bilgileri de seçmiş olduğu rasullerine sürekli olmamak suretiyle vahiyle bildirmiştir. Ve onlara inen vahyi de şeytanın etkisinden korumuştur. Yani rasullere gelen vahiy ve onlara bildirilen birtakım gaybi olayların gerçekliği muhakkaktır. Çünkü o bizzat Allah tarafından bildirilmedir.
Öyleyse günümüzde her kim kalkıp da gaybi bir takım gerçekleri örneğin; kalplerden geçeni bilebildiğini veyahut ileride olacak birtakım olayları bilebileceğini öne sürerse işte bu kimse (kendisine vahiy geldiğini iddia etmiş olacağından) her ne kadar: “Ben ilahım” demese de Allah’a ait olan bir sıfatı kendisinde gördüğü için ilahlık taslamış ve dolayısıyla tağut olmuş olur. Çünkü bu kişi Kur’an`ın vahyin kesildiğine dair haberini yalanlamakla kalmamış aynı zamanda da Allah’a ait olan gaybı bilme yetkisini kendisinde görmekle Allah’a asi olmuş ve böylece kendisini ilah konumuna getirmek suretiyle tağutlaşmıştır. İşte bu kişiler her ne kadar müslüman olduklarını söyleseler namaz kılsalar oruç tutsalar hacca gitselar zekat verseler de Allah’a karşı iftira atmak suretiyle tağutlaşmış ve dolayısıyla kafir olmuşlardır. Kim bunlara itaat ederse desteklerse veya tekfir etmezse veya bunlara itaat edip destekleyenleri reddetmeyip tekfir etmezse veya onları tekfir etmeyenleri tekfir etmezse o da kafir olmuş olur. Bu şekilde inanmayıp amel etmeyen kişi de müslüman olduğunu söylese namaz kılsa oruç tutsa hacca gitse yine de kafirdir. Çünkü bu kişi Allah katında imanın geçerli olması için gerekli olan tağutu inkar şartını yerine getirmemiştir.
Yukarıdaki örneklerde bir mü’minin Allah’ın koyduğu ölçüleri değiştiremeyeceğini ve bu ölçüleri değiştirenlere de mü’min diyemeyeceğini net bir şekilde gördük.
Allah (c.c) mü’mini bir başka ayette şöyle tarif ediyor:
“Hayır! Rabbine andolsun ki aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin etmedikçe ve sonra haklarında verdiğin hükümden dolayı kalplerinde hiçbir sıkıntı bulunmadan teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.” [Nisa: 65] Allah (c.c) kendi nefsine yemin ederek diyor ki: “Bir kişi herhangi bir konuda Rasulullah’ın getirdiği hükümlere başvurmazsa hatta başvurduğu halde verilen hükümden dolayı kalbinde bir sıkıntı duyarsa bu kişi mü’min değildir. İnsanın mü’min ve müslüman olabilmesi için insanlar arasında vuku bulan ihtilaflarda Kur’an ve sünnetin hükmüne başvurması ve o hükümlere zahiren ve batınen tam bir teslimiyet göstermesi gerekir.”
Süheyb (r.a) anlatiyor. Resulullah(s.a.v) buyurdular ki : "Kuran´in haram kildigi seyleri helal addeden kimse Kuran´a inanmamistir." Hadisi Serif (tirmizi)
1-Allah (c.c) faiz hakkında:
“Allah alış-verişi helal faizi haram kıldı.” [Bakara: 275]
buyurarak faizi kesin olarak haram (yasak) kıldığını bildiriyor. Bir kişi çıkar da Allah’ın yasakladı ğı faizi serbest bırakırsa faizle çalışan bankaların açılması için kanun koyarsa bu kişi açık bir şekilde: “faiz helal” demese bile Allah’ın haram kıldığı faizi helalleştirmiş olur. Bu kişi kendisinde bu yetkiyi gördüğü için: “Ben ilahım” demese bile ilahlık taslamış ve tağut olmuş olur. Kim buna itaat ederse desteklerse veya tekfir etmezse veya buna itaat edip destekleyenleri reddetmeyip tekfir etmezse veya onları tekfir etmeyenleri tekfir etmezse kafir olur. bu kişinin kafir oluşunun nedeni tağutu inkar etmemesinden dolayıdır.
2-Allah (c.c) başörtüsü hakkında:
“(Ey Muhammed!) Mü’min kadınlara söyle! Başörtülerini omuzlarına ve göğüslerinin üzerine indirsinler.” [Nur: 31] buyurarak mü’min kadınların örtünmeleri için emir veriyor. Bir kişi çıkar da: “Bu şekilde giyinmek şart değildir isteyen istediği gibi giyinebilir” diye bir kanun koyarsa bu kişi Allah’ın koyduğu ölçüler dışında bir ölçü koyduğu ve yalnızca Allah’a aid olan bir sıfatı yetkiyi kendisine verdiği için ilahlık taslamıştır. Bu kişi açık bir şekilde “ben ilahım” demese bile namaz kılsa oruç tutsa hacca gitse yine de tağut olmuş olur. Kim buna itaat ederse desteklerse veya tekfir etmezse veya buna itaat edip destekleyenleri reddetmeyip tekfir etmezse veya onları tekfir etmeyenleri tekfir etmezse kafir olur. Bu gibi kişiler müslüman olduğunu söyleseler namaz kılsalar oruç tutsalar hacca gitseler bile yine de kafirdirler. Çünkü bunlar; Allah katında imanın geçerli olması için gerekli olan tağutu inkar şartını yerine getirmemişlerdir.
3-Allah (c.c) gayb hakkında şöyle buyuruyor:
“Gaybın anahtarları O’nun katındadır. O’ndan başkası onu bilemez. Karada ve denizde olanı yalnız O bilir.” [En'am: 59] Yine bu konuyla ilgili bir başka ayette Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Görülmeyeni bilen Allah görülmeyeni kimseye muttali kılmaz (göstermez). Ancak elçileri (nebi ve rasulleri) içinde razı olduğu seçtiği kimseler müstesna. Çünkü O bunların önüne ve arkasına izleyiciler (gözetleyiciler) dizer.” [Cin: 26-27] Allah (c.c) bu ayetlerde gaybı ve gayb ile ilgili tüm gerçekleri sadece kendisinin bildiğine ve bu konuda hiç kimsenin söz sahibi olamayacağına işaret ediyor. Ancak bazı gaybi bilgileri de seçmiş olduğu rasullerine sürekli olmamak suretiyle vahiyle bildirmiştir. Ve onlara inen vahyi de şeytanın etkisinden korumuştur. Yani rasullere gelen vahiy ve onlara bildirilen birtakım gaybi olayların gerçekliği muhakkaktır. Çünkü o bizzat Allah tarafından bildirilmedir.
Öyleyse günümüzde her kim kalkıp da gaybi bir takım gerçekleri örneğin; kalplerden geçeni bilebildiğini veyahut ileride olacak birtakım olayları bilebileceğini öne sürerse işte bu kimse (kendisine vahiy geldiğini iddia etmiş olacağından) her ne kadar: “Ben ilahım” demese de Allah’a ait olan bir sıfatı kendisinde gördüğü için ilahlık taslamış ve dolayısıyla tağut olmuş olur. Çünkü bu kişi Kur’an`ın vahyin kesildiğine dair haberini yalanlamakla kalmamış aynı zamanda da Allah’a ait olan gaybı bilme yetkisini kendisinde görmekle Allah’a asi olmuş ve böylece kendisini ilah konumuna getirmek suretiyle tağutlaşmıştır. İşte bu kişiler her ne kadar müslüman olduklarını söyleseler namaz kılsalar oruç tutsalar hacca gitselar zekat verseler de Allah’a karşı iftira atmak suretiyle tağutlaşmış ve dolayısıyla kafir olmuşlardır. Kim bunlara itaat ederse desteklerse veya tekfir etmezse veya bunlara itaat edip destekleyenleri reddetmeyip tekfir etmezse veya onları tekfir etmeyenleri tekfir etmezse o da kafir olmuş olur. Bu şekilde inanmayıp amel etmeyen kişi de müslüman olduğunu söylese namaz kılsa oruç tutsa hacca gitse yine de kafirdir. Çünkü bu kişi Allah katında imanın geçerli olması için gerekli olan tağutu inkar şartını yerine getirmemiştir.
Yukarıdaki örneklerde bir mü’minin Allah’ın koyduğu ölçüleri değiştiremeyeceğini ve bu ölçüleri değiştirenlere de mü’min diyemeyeceğini net bir şekilde gördük.
Allah (c.c) mü’mini bir başka ayette şöyle tarif ediyor:
“Hayır! Rabbine andolsun ki aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin etmedikçe ve sonra haklarında verdiğin hükümden dolayı kalplerinde hiçbir sıkıntı bulunmadan teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.” [Nisa: 65] Allah (c.c) kendi nefsine yemin ederek diyor ki: “Bir kişi herhangi bir konuda Rasulullah’ın getirdiği hükümlere başvurmazsa hatta başvurduğu halde verilen hükümden dolayı kalbinde bir sıkıntı duyarsa bu kişi mü’min değildir. İnsanın mü’min ve müslüman olabilmesi için insanlar arasında vuku bulan ihtilaflarda Kur’an ve sünnetin hükmüne başvurması ve o hükümlere zahiren ve batınen tam bir teslimiyet göstermesi gerekir.”
Süheyb (r.a) anlatiyor. Resulullah(s.a.v) buyurdular ki : "Kuran´in haram kildigi seyleri helal addeden kimse Kuran´a inanmamistir." Hadisi Serif (tirmizi)
CageOfMan- • HızLı üye •
- Mesaj Sayısı : 159
Rep Sayısı : 190
Kayıt tarihi : 25/05/10
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz