G.Saray'ın papazı yok!
1 sayfadaki 1 sayfası
G.Saray'ın papazı yok!
Galatasaray'da son yıllarda lider oyuncu
kültürü yok edilmeye başlandı.
Futbolda "papaz" diye
tabir edilen oyuncular vardır. Belki anlam olarak çok güzel bir kelime
değil... Ama futbolda "papaz" kelimesi takımda sözü geçen ağırlığı olan abi olarak görülen
futbolcular için kullanılır. Takımın içinde böyle oyuncu kalmadığı zaman
sorun yaşanıyor. Böyle futbolcular gerektiğinde takımı ateşler gerektiğinde hata
yapanları uyarır. Birlik ve beraberliği sağlar.
Takım olma olgusunu besler
Mesela Sabri bir şımarıklık yaptı. Hemen Hasan Şaş'a bir bakardım. Bana
gözleriyle "Merak etme abi" derdi. Sonra da gerekli uyarıları güzel bir
dille yapardı. Çünkü yönetici olarak ben diyaloğa girersem güzel sonuçlar
çıkmayabilir. Takımda her zaman böyle göz temasıyla bile iş yapabilecek
futbolculara ihtiyaç vardır. Fatih hoca zamanından beri Galatasaray'da
böyle bir kültür vardı. Ama artık bu kültür kalmadı. Fatih hoca
döneminde küçük bir ceza kasası vardı. Kasa takım kaptanına emanetti.
Bir futbolcu idmana geç mi kaldı veya yemeğe terlikle mi geldi. Hemen
ceza kesilir para kasaya konurdu.
Sonra o para birikince teknik heyet futbolcular ve eşleri hep
beraber yemeğe çıkardı. Böyle olaylar arkadaşlığı takım olma olgusunu
beslerdi. Mesela Hakan Şükür... Çoğu insan onu golleriyle ' hatırlar.
Fakat saha dışında da en az saha içindeki kadar takıma katkısı vardır.
Hakan'ın kramponlarını bile koy takımın içine mutlaka etkisi olur.
İddia ediyorum Hakan Şükür son iki
sezonda takımda olsaydı hiç oynamasa bile
Galatasaray mutlaka ilk ikiye girerdi. Takım içinde Hakan Şükür'ün
sözüne karşı çıkacak bir isim olabilir mi! 2008'de şampiyonluk nasıl
geldi? Hakan Şükür ve Hasan Şaş sayesinde. Çok önemli isimler bunlar.
Başarı mümkün değil!
Sen yönetici olarak bu isimleri kullanmak zorundasın. Barcelona'da bir
futbolcu çıkacak da Puyol ve Xavi'nin
dediğini yapmayacak. Mümkün değil... Galatasaray'da 3-4 sezondur
Florya'da bir olay oluyor. Ki olmaması mümkün değil. 3 kişilik ailelerde
problem yaşanıyor. Biz burada 100 kişinin yaşadığı bir yerden
bahsediyoruz. Ama sorun şu. Yaşanan olayı 5 dakika sonra
televizyonlardan izliyoruz. Bu nasıl bir şeydir! Arkadaşlığın birlik ve beraberliğin olmadığı bir takımda başarıdan da söz etmek
mümkün değildir.
'Sami Yen takımı' oldular!
Sadece evinde kazanarak başarılı olmak mümkün değil. Galatasaray son iki
sezonda deplasmandaki 33 maçın 18. kazanamadı. Bu tablo çok düşündürücü
Galatasaray'ın kadrosunda iki yıldır dünya yıldızları var. Fakat bu
yıldızlar sadece Ali Sami Yen'de oynayıp deplasmanda susunca büyük bir
hüsran yaşandı. Bir düşünün Galatasaray son iki yılda
deplasmanda 33 maça çıkmış. Ve bu maçların sadece 15'inden 3 puan
çıkmış. Geride kalan 18 maç ise hayal kırıklığı olarak geçmiş. Bir
takımın sadece evinde maç kazanarak başarıya ulaşması mümkün değil.
Galatasaray bir an önce 'Sami Yen' takımı olma özelliğinden kurtulmalı.
Milan Baros'un sakatlanması
Çek yıldızın yaşadığı sakatlık Galatasaray'da tüm sezon
çözülemeyen sorun yarattı
Geçen sezon gol kralı olmuş yürekli futboluyla
taraftarların gönlünde taht kurmuştu. Baros buna rağmen "İleride top tutamıyor pas veremiyor" diye de
hep eleştirilmişti. Fakat 10. haftada oynanan Fenerbahçe maçından sonra
Baros'un Galatasaray için önemi öyle bir anlaşıldı ki bu tüm sezona maloldu.
Derbide tarak kemiği kırılan Çek yıldız uzun süre formasından uzak
kaldı. Onun yokluğu Galatasaray için adeta
kabus oldu.
Antrenör niyeispiyon yapar!
Lincoln ve Hakan Şükür uyarılmıyor. Feldkamp'a ispiyonlanıyor. Zararı
kime? Takıma! İşte problemler de buradan başlıyor
Feldkamp dönemi... Lincoln'ün yeğeni gelmiş Brezilya'dan. Ertesi gün
Beşiktaş maçı var. Çamların altında oturmuş çay içiyorlar. Yardımcı
antrenör Lincoln ve yeğenini
görüyor bir şey demiyor.
Sonra kendi evinde kalan Feldkamp'ı arayıp "Gece 01.30'a kadar
oturdular" diye haber veriyor. Sen git antrenör olarak yanlarına adama "Hoşgeldiniz. Yarın
akşam çok önemli bir maç var. Size bir araç ayarlayalım. Otelinize
gönderelim. Yarın da sizi arabayla aldıralım kahvaltıya getirelim" diye
konuş. Bunlar gayet insani şeyler. Fakat Galatasaray'da ne oldu? İspiyon
ve kadro dışı... Peki zararı kime? Tabii ki takıma. Ve bu olay pazar
sabahı televizyonlarda alt yazı geçiyor. Hakan'a da aynı şey hasta kızını tesislere
getirdiği için yapılıyor... Sen evde çay bardağını deviren küçük
çocuğunu bütün sokağa anlatıyorsun. Farklı bir tarafı yok. İşte buradan
başlıyor problemler.
Ergün Penbe: Hakan ve Hasan'la çok farklı olurdu
Galatasaray'da bu sezon futbolculara ağabeylik yapacak onlara gerektiği zaman
sözünü dinletebilecek bir ismin ihtiyacı vardı. Bu sezon kadroda bir
Hakan Şükür bir Hasan Şaş bir Bülent Korkmaz
olsaydı çok daha farklı sonuçlar alınabilirdi. Geçmişe de baktığımızda
Galatasaray şampiyonluk mücadelesi verdiği son haftalarda arkadaşlıkla birlik ve beraberlikle
her zaman başarıya ulaştı. Krizi yönetecek insanlarla engelleri aşmayı
başardılar.
Gökmen Özdenak: Takım çocuğa emanet edersen!..
Hakan Şükür Hasan Şaş Ergün Penbe gibi isimler
Galatasaray'ın tarihine geçen başarıları kazandırdılar. İki sene önce
Kalli kovulduktan sonra çok zor şartlarda şampiyon olundu. Galatasaray'ı
kim şampiyon yaptı sanıyorsunuz? Hakan Şükür ve Hasan yaptı. Bu takıma
böyle ağabeyler gerekli. Ya içeride ya dışarıda. 23 yaşında kaptana bir
takımı bırakırsanız başınıza babamın
söylediği bir deyim gelir. "Çocukla çocuk olmayın şapkanı alır kaçar. Ya
da üstüne başına sıçar!"
kültürü yok edilmeye başlandı.
Futbolda "papaz" diye
tabir edilen oyuncular vardır. Belki anlam olarak çok güzel bir kelime
değil... Ama futbolda "papaz" kelimesi takımda sözü geçen ağırlığı olan abi olarak görülen
futbolcular için kullanılır. Takımın içinde böyle oyuncu kalmadığı zaman
sorun yaşanıyor. Böyle futbolcular gerektiğinde takımı ateşler gerektiğinde hata
yapanları uyarır. Birlik ve beraberliği sağlar.
Takım olma olgusunu besler
Mesela Sabri bir şımarıklık yaptı. Hemen Hasan Şaş'a bir bakardım. Bana
gözleriyle "Merak etme abi" derdi. Sonra da gerekli uyarıları güzel bir
dille yapardı. Çünkü yönetici olarak ben diyaloğa girersem güzel sonuçlar
çıkmayabilir. Takımda her zaman böyle göz temasıyla bile iş yapabilecek
futbolculara ihtiyaç vardır. Fatih hoca zamanından beri Galatasaray'da
böyle bir kültür vardı. Ama artık bu kültür kalmadı. Fatih hoca
döneminde küçük bir ceza kasası vardı. Kasa takım kaptanına emanetti.
Bir futbolcu idmana geç mi kaldı veya yemeğe terlikle mi geldi. Hemen
ceza kesilir para kasaya konurdu.
Sonra o para birikince teknik heyet futbolcular ve eşleri hep
beraber yemeğe çıkardı. Böyle olaylar arkadaşlığı takım olma olgusunu
beslerdi. Mesela Hakan Şükür... Çoğu insan onu golleriyle ' hatırlar.
Fakat saha dışında da en az saha içindeki kadar takıma katkısı vardır.
Hakan'ın kramponlarını bile koy takımın içine mutlaka etkisi olur.
İddia ediyorum Hakan Şükür son iki
sezonda takımda olsaydı hiç oynamasa bile
Galatasaray mutlaka ilk ikiye girerdi. Takım içinde Hakan Şükür'ün
sözüne karşı çıkacak bir isim olabilir mi! 2008'de şampiyonluk nasıl
geldi? Hakan Şükür ve Hasan Şaş sayesinde. Çok önemli isimler bunlar.
Başarı mümkün değil!
Sen yönetici olarak bu isimleri kullanmak zorundasın. Barcelona'da bir
futbolcu çıkacak da Puyol ve Xavi'nin
dediğini yapmayacak. Mümkün değil... Galatasaray'da 3-4 sezondur
Florya'da bir olay oluyor. Ki olmaması mümkün değil. 3 kişilik ailelerde
problem yaşanıyor. Biz burada 100 kişinin yaşadığı bir yerden
bahsediyoruz. Ama sorun şu. Yaşanan olayı 5 dakika sonra
televizyonlardan izliyoruz. Bu nasıl bir şeydir! Arkadaşlığın birlik ve beraberliğin olmadığı bir takımda başarıdan da söz etmek
mümkün değildir.
'Sami Yen takımı' oldular!
Sadece evinde kazanarak başarılı olmak mümkün değil. Galatasaray son iki
sezonda deplasmandaki 33 maçın 18. kazanamadı. Bu tablo çok düşündürücü
Galatasaray'ın kadrosunda iki yıldır dünya yıldızları var. Fakat bu
yıldızlar sadece Ali Sami Yen'de oynayıp deplasmanda susunca büyük bir
hüsran yaşandı. Bir düşünün Galatasaray son iki yılda
deplasmanda 33 maça çıkmış. Ve bu maçların sadece 15'inden 3 puan
çıkmış. Geride kalan 18 maç ise hayal kırıklığı olarak geçmiş. Bir
takımın sadece evinde maç kazanarak başarıya ulaşması mümkün değil.
Galatasaray bir an önce 'Sami Yen' takımı olma özelliğinden kurtulmalı.
Milan Baros'un sakatlanması
Çek yıldızın yaşadığı sakatlık Galatasaray'da tüm sezon
çözülemeyen sorun yarattı
Geçen sezon gol kralı olmuş yürekli futboluyla
taraftarların gönlünde taht kurmuştu. Baros buna rağmen "İleride top tutamıyor pas veremiyor" diye de
hep eleştirilmişti. Fakat 10. haftada oynanan Fenerbahçe maçından sonra
Baros'un Galatasaray için önemi öyle bir anlaşıldı ki bu tüm sezona maloldu.
Derbide tarak kemiği kırılan Çek yıldız uzun süre formasından uzak
kaldı. Onun yokluğu Galatasaray için adeta
kabus oldu.
Antrenör niyeispiyon yapar!
Lincoln ve Hakan Şükür uyarılmıyor. Feldkamp'a ispiyonlanıyor. Zararı
kime? Takıma! İşte problemler de buradan başlıyor
Feldkamp dönemi... Lincoln'ün yeğeni gelmiş Brezilya'dan. Ertesi gün
Beşiktaş maçı var. Çamların altında oturmuş çay içiyorlar. Yardımcı
antrenör Lincoln ve yeğenini
görüyor bir şey demiyor.
Sonra kendi evinde kalan Feldkamp'ı arayıp "Gece 01.30'a kadar
oturdular" diye haber veriyor. Sen git antrenör olarak yanlarına adama "Hoşgeldiniz. Yarın
akşam çok önemli bir maç var. Size bir araç ayarlayalım. Otelinize
gönderelim. Yarın da sizi arabayla aldıralım kahvaltıya getirelim" diye
konuş. Bunlar gayet insani şeyler. Fakat Galatasaray'da ne oldu? İspiyon
ve kadro dışı... Peki zararı kime? Tabii ki takıma. Ve bu olay pazar
sabahı televizyonlarda alt yazı geçiyor. Hakan'a da aynı şey hasta kızını tesislere
getirdiği için yapılıyor... Sen evde çay bardağını deviren küçük
çocuğunu bütün sokağa anlatıyorsun. Farklı bir tarafı yok. İşte buradan
başlıyor problemler.
Ergün Penbe: Hakan ve Hasan'la çok farklı olurdu
Galatasaray'da bu sezon futbolculara ağabeylik yapacak onlara gerektiği zaman
sözünü dinletebilecek bir ismin ihtiyacı vardı. Bu sezon kadroda bir
Hakan Şükür bir Hasan Şaş bir Bülent Korkmaz
olsaydı çok daha farklı sonuçlar alınabilirdi. Geçmişe de baktığımızda
Galatasaray şampiyonluk mücadelesi verdiği son haftalarda arkadaşlıkla birlik ve beraberlikle
her zaman başarıya ulaştı. Krizi yönetecek insanlarla engelleri aşmayı
başardılar.
Gökmen Özdenak: Takım çocuğa emanet edersen!..
Hakan Şükür Hasan Şaş Ergün Penbe gibi isimler
Galatasaray'ın tarihine geçen başarıları kazandırdılar. İki sene önce
Kalli kovulduktan sonra çok zor şartlarda şampiyon olundu. Galatasaray'ı
kim şampiyon yaptı sanıyorsunuz? Hakan Şükür ve Hasan yaptı. Bu takıma
böyle ağabeyler gerekli. Ya içeride ya dışarıda. 23 yaşında kaptana bir
takımı bırakırsanız başınıza babamın
söylediği bir deyim gelir. "Çocukla çocuk olmayın şapkanı alır kaçar. Ya
da üstüne başına sıçar!"
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz