Felsefik Öyküler....
1 sayfadaki 1 sayfası
Felsefik Öyküler....
Felsefik Öyküler....
Derviş Kaşıkları
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine; "Sevginin sadece sözünü edenlerle onu yaşayanlar arasında
ne fark vardır?" "Bakın göstereyim" demiş ermiş. Önce sevgiyi dilden
gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış.
Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar
gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda
kaşıklar.
Ermiş; "Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart
koymuş. "Peki" demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne?
Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar
ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar öylece aç kalkmışlar
sofradan.
Bunun üzerine "Şimdi..." demiş ermiş "Sevgiyi gerçekten
bilenleri çağıralım yemeğe." Yüzleri aydınlık gözleri sevgi ile
gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş
oturmuş sofraya bu defa. "Buyrun" deyince her biri uzun boylu kaşığını
çorbaya daldırıp sonra karşısındaki
kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını. Böylece her biri diğerini
doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.
"İşte" demiş ermiş "Kim ki hayat sofrasında
yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim
kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır.
Şüphesiz şunu da unutmayın. Hayat pazarında alan değil veren kazançlıdır her
zaman..."
Gül Yaprağı
Uzakdoğu'da bir budist tapınağı bilgeliğin gizlerini
aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik anlatmak istediklerini
konuşmadan açıklayabilmekti.
Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve
bekledi. Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu o yüzden kapıda herhangi
bir tokmak veya çan zil yoktu. Bir süre sonra
kapı açıldı. İçerideki budist rahip kapıda duran yabancıya
baktı. Bir selamlaşmadan sonra sözsüz konuşmaları başladı.
Gelen yabancı tapınağa girmek ve burada
kalmak istiyordu. Budist bir süre kayboldu. Sonra elinde ağzına kadar
suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı. Bu yeni bir arayıcıyı kabul
edemeyecek kadar doluyuz demekti.
Yabancı tapınağın
bahçesine döndü. Aldığı bir gül yaprağını kabin içindeki suyun üstüne
bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı içerideki
budist rahip saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı.
Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı.
Filtre Testi!!
Eski Yunan’da Sokrat bilgiyi saklaması
sebebiyle saygıdeger bir ün yapmıstı…Bir gün bir tanıdık büyük filozafa
rastladı ve dedi ki’’Arkadasınla ilgili ne
duydugumu biliyor musun?’’
Bir dakika bekle diye cevap verdi Sokrat..Bana birsey söylemeden evvel
senin kücük bir testten gecmeni istiyorum..Buna üclü filtre testi
deniyor.Üclü filtre??? ‘’Dogru’’ diye devam etti Sokrat..Benimle
arkadasım hakkında konusmaya baslamadan öncebir süre durup ne
söyleycegini filtre etmekiyi bir fikir
olabilir.Buna 3 filtre testi dememin sebebi ;
Birinci filtre ‘’Gercek Filtresi’’
Bana birazdan söyleyecegin seyin tam anlamıyla gercek oldugundan
eminmisin ???
‘’Hayir’’ dedi adam.’’Aslında bunu sadece duydum ve…
‘’Tamam’’dedi Sokrat.
Öyleyse sen bunun gercekten dogru olup olmadıgını bilmiyorsun.
Simdi ikinci filtreyi deneyelim.’’İyilik Filtresini’’
Arkadasım hakkında bana söylemek üzere oldugun sey iyi birsey mi???
‘’Hayır’’tam tersi..’’Öyleyse’’diye devam etti Sokrat.
Onun hakkında bana kötü birsey söylemek istiyorsun ve bunun dogru
oldugundan emin degilsin.Fakat yinede testi gecebilirsincünkü geriye bir filtre
daha kaldı.
‘’İse Yararlılık Filtresi’’
Bana arkadasım hakkında söyleyecegin sey benim isime yarar mı???
‘’Hayır’’ gercekten degil.
‘’İyi’’diye tamamladı Sokrat.
Eger bana söyleyecegin
sey dogru degilseiyi degilse ve yararfaydalı degilse bana niye
söyleyesin ki?
Bu Sokratın iyi bir Filozof olmasının ve büyük itibarsaygı görmesinin
sebebiydi.
Derviş Kaşıkları
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine; "Sevginin sadece sözünü edenlerle onu yaşayanlar arasında
ne fark vardır?" "Bakın göstereyim" demiş ermiş. Önce sevgiyi dilden
gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış.
Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar
gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda
kaşıklar.
Ermiş; "Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart
koymuş. "Peki" demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne?
Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar
ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar öylece aç kalkmışlar
sofradan.
Bunun üzerine "Şimdi..." demiş ermiş "Sevgiyi gerçekten
bilenleri çağıralım yemeğe." Yüzleri aydınlık gözleri sevgi ile
gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş
oturmuş sofraya bu defa. "Buyrun" deyince her biri uzun boylu kaşığını
çorbaya daldırıp sonra karşısındaki
kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını. Böylece her biri diğerini
doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.
"İşte" demiş ermiş "Kim ki hayat sofrasında
yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim
kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır.
Şüphesiz şunu da unutmayın. Hayat pazarında alan değil veren kazançlıdır her
zaman..."
Gül Yaprağı
Uzakdoğu'da bir budist tapınağı bilgeliğin gizlerini
aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik anlatmak istediklerini
konuşmadan açıklayabilmekti.
Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve
bekledi. Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu o yüzden kapıda herhangi
bir tokmak veya çan zil yoktu. Bir süre sonra
kapı açıldı. İçerideki budist rahip kapıda duran yabancıya
baktı. Bir selamlaşmadan sonra sözsüz konuşmaları başladı.
Gelen yabancı tapınağa girmek ve burada
kalmak istiyordu. Budist bir süre kayboldu. Sonra elinde ağzına kadar
suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı. Bu yeni bir arayıcıyı kabul
edemeyecek kadar doluyuz demekti.
Yabancı tapınağın
bahçesine döndü. Aldığı bir gül yaprağını kabin içindeki suyun üstüne
bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı içerideki
budist rahip saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı.
Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı.
Filtre Testi!!
Eski Yunan’da Sokrat bilgiyi saklaması
sebebiyle saygıdeger bir ün yapmıstı…Bir gün bir tanıdık büyük filozafa
rastladı ve dedi ki’’Arkadasınla ilgili ne
duydugumu biliyor musun?’’
Bir dakika bekle diye cevap verdi Sokrat..Bana birsey söylemeden evvel
senin kücük bir testten gecmeni istiyorum..Buna üclü filtre testi
deniyor.Üclü filtre??? ‘’Dogru’’ diye devam etti Sokrat..Benimle
arkadasım hakkında konusmaya baslamadan öncebir süre durup ne
söyleycegini filtre etmekiyi bir fikir
olabilir.Buna 3 filtre testi dememin sebebi ;
Birinci filtre ‘’Gercek Filtresi’’
Bana birazdan söyleyecegin seyin tam anlamıyla gercek oldugundan
eminmisin ???
‘’Hayir’’ dedi adam.’’Aslında bunu sadece duydum ve…
‘’Tamam’’dedi Sokrat.
Öyleyse sen bunun gercekten dogru olup olmadıgını bilmiyorsun.
Simdi ikinci filtreyi deneyelim.’’İyilik Filtresini’’
Arkadasım hakkında bana söylemek üzere oldugun sey iyi birsey mi???
‘’Hayır’’tam tersi..’’Öyleyse’’diye devam etti Sokrat.
Onun hakkında bana kötü birsey söylemek istiyorsun ve bunun dogru
oldugundan emin degilsin.Fakat yinede testi gecebilirsincünkü geriye bir filtre
daha kaldı.
‘’İse Yararlılık Filtresi’’
Bana arkadasım hakkında söyleyecegin sey benim isime yarar mı???
‘’Hayır’’ gercekten degil.
‘’İyi’’diye tamamladı Sokrat.
Eger bana söyleyecegin
sey dogru degilseiyi degilse ve yararfaydalı degilse bana niye
söyleyesin ki?
Bu Sokratın iyi bir Filozof olmasının ve büyük itibarsaygı görmesinin
sebebiydi.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz