Benligimizin Felsefi Boyutu
1 sayfadaki 1 sayfası
Benligimizin Felsefi Boyutu
„ Varolus bize özümüzün kendisini
kazanmamiz icin verilmistir . Varolusun önceden
ileri sürülmüs bir özü var etmek icin degil onu kendi secimimizi
belirlemek ve onunla birlikte olmak icin müsade edildigi vakit bir
anlami olabilir. Biz özü varolusun
olabilirligi diyecek yerde var olusu özün
olabilirligi sayan varlik icinde kendi ebeddi yerimiz kendi özümüzü
sevmek sayesinde tesbit ederiz. „
Düsünme eylemini suurdan asla ayri bagimsiz düsünemeyiz . Ben kimim „ Ben ben miyim“
sorusunu sordugumuzda düsünmeye baslamis oluruz. Görsel ve duyusal
organlarimizla zihinsel dosyalarimiza depoladigimiz bilgiler bir benligin sayesinde
olabilir.
Bir cali gülünün yahut akasyanin ve olmadi
igde ciceginin baygin kokusu cogu kere o varligin kendisini
degil bizim kendi düsüncemizde hakimiyeti kuran tutkularimizi
hatirlatir.
Yani ilik bir gece esnasinda uykusunda uyandigimiz bir baykusun sesi duyu tellerimizin
elemine dokundugunda hisseder ve cektigimiz acilarin hülyasina dalarak
gönlümüzü seyir eyleriz. Diger bir deyisle kanun taksimlerinde hicaz
makaminin uzaktan gelen derin bir sesin haz tellerimizi oksadigini
duyariz.
Cogu kez seyrine daldigim kendi hülyalarimda pencerenin disindaki agaca
bakarak kendimi terketmekte ve birilerinin beni alip benden götürmekte
oldugunu ve kendime dönüs yaptigimda anliyorum. Benim benden ayriligimi
bana onurla geri sunan ben icindeki baska bir
ben midir sahi? Bu soruyu sordugumda ikizim yardimima kosmakta: „ Sen
agaca bakarken bulutlardasin“ diye cevap vermekte.
Bünye dünya künye ve hülya
Görsel ve duyusal organlarimizla zihinlerimizde tutarak harmanlayip
hafizamiza kayit ettigimiz sayilarca dosya bulunmaktadir o dosyalari
fakültelerimizde siniflandirilarak numaralandirilmistir. Ihtiyac
duydugumuzda cekip cikariyoruz suurumuzla.
Zihinsel fakultelerimizde arsivledigimiz bircok mirasi ve harisi
ailemizin bize ögrettigi yahut devletin bizi
aliklastirarak islettigi yanilgilarimizi fark ederiz. Suurumuzun
varliginda süphecilik oldugu bilinir; cogu kez
süphelerimiz aliklasmamiza karsi koyan
seytani yanlarimizdir.
Seytan sorgulamada (
seyleri tanimakta) inandigimiz ve dosyaladigimiz bütün anlamsiz
bilgiler karanligin icinde dogan
akilci dürtü olan Tan’dir. Cogu kez elimizdeki sekeri kandirarak almaya
calisan bir baska cocugun kurnazligina karsi koymamiza benzer bu
durum.
Defalarca kendimizden ayrilip hülyalarimiza daldigimiz seyahatlerde geri
dönebiliyorsak buradaki benligimiz suurlu benliktir. Eger dönüsü
yapmadan kendimizden ayrilmissak benligimiz yok olmustur ama duyusunu
yitirmis bir bedenimiz vardir. Benimiz yokturdur.
O beden kimi seyircilerimiz icin
cevremizde gülünc halini aldigini bir baska benler algilar.
Yani gercek durumda
dikkatimin dagildigi ve yatisitigi andan itibaren benden uzaklasip yok
olmussa karanliklarda bu da benim ölü benimdir
ve canli bedenimdir ama suurum yerinde degildir.
Ben kendisi olan ben
degilim o kendisi olmayan
beslendigi bir deryadir. Bir cok nehirleri yutmus yuttugu nehirlerin
dalgalariyla tepistigi zihinsel harmandir.
Bunun icindir ki ; ben kendi bedeni disinda ve
bedensiz olabilirlikten mahrum bulunan bütün evrenin suuru disinda hic
birsey degildir. Bedenin beni esrarli bir gölge olayla meydana
getirmedigi gibi suurun mümkün olabilmesi icin kendimizi alemden ayird
etmemiz ve bu itibarla da sinirlanmis bir bedene malik olmamiz
lazimdir.
Antires Mansur
kazanmamiz icin verilmistir . Varolusun önceden
ileri sürülmüs bir özü var etmek icin degil onu kendi secimimizi
belirlemek ve onunla birlikte olmak icin müsade edildigi vakit bir
anlami olabilir. Biz özü varolusun
olabilirligi diyecek yerde var olusu özün
olabilirligi sayan varlik icinde kendi ebeddi yerimiz kendi özümüzü
sevmek sayesinde tesbit ederiz. „
Düsünme eylemini suurdan asla ayri bagimsiz düsünemeyiz . Ben kimim „ Ben ben miyim“
sorusunu sordugumuzda düsünmeye baslamis oluruz. Görsel ve duyusal
organlarimizla zihinsel dosyalarimiza depoladigimiz bilgiler bir benligin sayesinde
olabilir.
Bir cali gülünün yahut akasyanin ve olmadi
igde ciceginin baygin kokusu cogu kere o varligin kendisini
degil bizim kendi düsüncemizde hakimiyeti kuran tutkularimizi
hatirlatir.
Yani ilik bir gece esnasinda uykusunda uyandigimiz bir baykusun sesi duyu tellerimizin
elemine dokundugunda hisseder ve cektigimiz acilarin hülyasina dalarak
gönlümüzü seyir eyleriz. Diger bir deyisle kanun taksimlerinde hicaz
makaminin uzaktan gelen derin bir sesin haz tellerimizi oksadigini
duyariz.
Cogu kez seyrine daldigim kendi hülyalarimda pencerenin disindaki agaca
bakarak kendimi terketmekte ve birilerinin beni alip benden götürmekte
oldugunu ve kendime dönüs yaptigimda anliyorum. Benim benden ayriligimi
bana onurla geri sunan ben icindeki baska bir
ben midir sahi? Bu soruyu sordugumda ikizim yardimima kosmakta: „ Sen
agaca bakarken bulutlardasin“ diye cevap vermekte.
Bünye dünya künye ve hülya
Görsel ve duyusal organlarimizla zihinlerimizde tutarak harmanlayip
hafizamiza kayit ettigimiz sayilarca dosya bulunmaktadir o dosyalari
fakültelerimizde siniflandirilarak numaralandirilmistir. Ihtiyac
duydugumuzda cekip cikariyoruz suurumuzla.
Zihinsel fakultelerimizde arsivledigimiz bircok mirasi ve harisi
ailemizin bize ögrettigi yahut devletin bizi
aliklastirarak islettigi yanilgilarimizi fark ederiz. Suurumuzun
varliginda süphecilik oldugu bilinir; cogu kez
süphelerimiz aliklasmamiza karsi koyan
seytani yanlarimizdir.
Seytan sorgulamada (
seyleri tanimakta) inandigimiz ve dosyaladigimiz bütün anlamsiz
bilgiler karanligin icinde dogan
akilci dürtü olan Tan’dir. Cogu kez elimizdeki sekeri kandirarak almaya
calisan bir baska cocugun kurnazligina karsi koymamiza benzer bu
durum.
Defalarca kendimizden ayrilip hülyalarimiza daldigimiz seyahatlerde geri
dönebiliyorsak buradaki benligimiz suurlu benliktir. Eger dönüsü
yapmadan kendimizden ayrilmissak benligimiz yok olmustur ama duyusunu
yitirmis bir bedenimiz vardir. Benimiz yokturdur.
O beden kimi seyircilerimiz icin
cevremizde gülünc halini aldigini bir baska benler algilar.
Yani gercek durumda
dikkatimin dagildigi ve yatisitigi andan itibaren benden uzaklasip yok
olmussa karanliklarda bu da benim ölü benimdir
ve canli bedenimdir ama suurum yerinde degildir.
Ben kendisi olan ben
degilim o kendisi olmayan
beslendigi bir deryadir. Bir cok nehirleri yutmus yuttugu nehirlerin
dalgalariyla tepistigi zihinsel harmandir.
Bunun icindir ki ; ben kendi bedeni disinda ve
bedensiz olabilirlikten mahrum bulunan bütün evrenin suuru disinda hic
birsey degildir. Bedenin beni esrarli bir gölge olayla meydana
getirmedigi gibi suurun mümkün olabilmesi icin kendimizi alemden ayird
etmemiz ve bu itibarla da sinirlanmis bir bedene malik olmamiz
lazimdir.
Antires Mansur
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz