Şevval Ayı
1 sayfadaki 1 sayfası
Şevval Ayı
Ramazan-ı Şerif'ten sonraki şevval ayında oruç tutmak öteden beri
sevimli bir adet olarak gelmiştir.
Bir ay boyunca oruca alışmış olan insanlar şevval ayında da altı gün
oruç tutmaya büyük bir ilgi göstermiş hatta teravih gibi sıcak
bir ilgiyle şevval ayı orucunu sürdüre gelmişlerdir... Elbette bu sıcak
ilgi sebepsiz değildir. Nitekim Efendimiz (sas) Hazretleri şevval ayı orucunun bir
sene oruç tutmuş gibi sevaba vesile olacağını duyurmuş bu yüzden de bir ay
Ramazan orucu tutanlar şevvalde altı gün oruç
tutmakla bütün seneyi oruçlu geçirmiş olma sevabını kaçırmak
istememişlerdir. Bu konudaki hadisi ve yorumunu şöyle ifade edebiliriz:
"Kim oruçla geçirdiği Ramazan ayından sonraki şevvâl ayında altı gün
oruç tutarsa bütün seneyi oruçla
geçirmiş gibi olur!."
Demek ki bir aylık Ramazan
orucundan sonra şevvâlde de altı gün oruç tutarak orucunu otuz altıya
çıkaran kimse bütün seneyi oruçlu
geçirmiş gibi sevap almaktadır.
Âlimlerimiz bütün seneyi oruçla
geçirmiş gibi sevap almanın izahını şöyle yapmaktalar:
Ramazan boyunca oruç tutan insan her orucuna on sevap almışsa yekûnu üç
yüz eder. Şevvâl ayında tuttuğu altı orucuna da onardan altmış sevap
alınca eder üç yüz
altmış. Yani bir sene.. Dolayısıyla hadîsin işaret ettiği sırra nâil
olur. Bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi mânevî kazanç elde edebilir..
Aslında bu gibi mânevî konularda esas olan o işi ihlasla yapmak büyük bir gönül arzusu
ile talip olmak mühimdir. Bâzen öyle oruçlar olur ki tutanın gönlünde
beslediği derin ve sâfî ihlas yüzünden 360 gün değil belki 360 senelik nâfile
oruç sevabını alabilir.. İhlas ile kim ne isterse Rabbimiz onu
verebilir. Bu bir niyet ve yorum meselesidir.
Tıpkı yolun kenarına uzaklardan bir taşı yuvarlayarak güç bela getirip
yerleştiren adamla bu taşı oradan aynı
güçlükle uzaklaştıran bir başka adamın niyeti ve yorumu gibi.
Biri düşünmüş ki:
- Bu çölün ortasında yaşlı bir adam yolda giderken bineğine binmek
istese üzerine çıkıp da
hayvana binebileceği yüksek bir yer yoktur. Öyle ise şu taşı yuvarlayıp
yolun kenarına getireyim de yolda gitmekte olan yaşlı
ve çocuklar hayvanlarına binmek istediklerinde taşın üstüne çıkıp
bineklerinin üzerine kolayca atlasınlar sevabı da bana olsun.
Adamın bu hâlis niyetine bakan Rabbimiz ondan razı olmuş istediği sevabı ihsan
eylemiş.
Böyle güzel niyetle getirilen taşı oradan öfke ile yuvarlayıp
uzaklaştıran adam ise şöyle düşünmüş:
- Bu taşı buraya getiren kimse ne kadar da yanlış bir iş yapmış. Hiç
düşünmemiş ki gözleri görmeyenler karanlıkta fark
edemeyenler taşa takılıp yere düşerler. Şu taşı buradan uzaklaştırayım
da kimse takılıp yere düşmesin sevabı da bana olsun. ..
İşte bu adam da taşı buradan uzaklaştırdığından dolayı Allah rızasını
kazanmış ümit ettiği sevaba nail
olmuş.. Her ikisinde de niyet hâlis yorum makul...
Biz de sâfi bir niyetle altı gün orucumuzu tutarsak belki Rabbimiz bu
niyetimize bu bağlılığımıza bütün
seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevaplar ihsan edebilir hatâlarımızı
affedebilir.. Rabbimizin hudutsuz rahmetine kimse sınır çizemez. Kimse
kendi cimriliğini O' na da şâmil kılamaz.
Bu orucun arka arkaya olması şart değildir. Şevvâl ayı içinde olması
yeterlidir.
Bir de Ramazan içinde tutulamayan oruçlar varsa önce o borç olanı tutmak
da makul ve meşru olur. Bir an önce borçtan kurtulmayı düşünmek elbette
çok yerindedir. Ancak borcu sonra da tutabilirim diye de düşünebilir..
Bu bir tercih meselesidir. Her ikisi de caizdir.
Bir diğer husus da şevval ayında iki bayram
arası nikah yapılmaz iddiası vardır ki artık bu batıl iddia
etkisini kaybetmektedir. Çünkü Aişe validemizin nikahı şevvalde olmuş yani iki bayram arasında
yapılmış ne uğursuzluk ne de bir başka dinî
yasak söz konusu olmuştur. Bu yanlış yorum şuradan da beslenmiş
olabilir. Şayet bayram cuma gününe rastlarsa bayram namazı ile cuma
namazı arası iki bayram namazı arasıdır. Böylesine dar bir vakte nikahı
sıkıştırmayın iki bayram namazının
dışında yapın nikahınızı tavsiyesini Ramazan ve Kurban Bayramı
arası gibi geniş zamana yayanlar böyle bir yanlış anlamaya
sebep olmuşlardır diye de düşünülebilir.
Bir Menkîbe
Süfyanı Sevri anlatıyor:
- Ben Mekke-i Mükerreme'de üç sene oturdum. Mekkelilerden bir kimse her
gün Harem-i şerife gelir tavaf eder namaz kılar ve sonra bana
selam verip giderdi. Ben bu kimse ile tanıştım. Bir gün o kimse beni
yanına çağırdı. Bana dedi ki:
-Ben öldüğüm vakittekendi elinle beni yıka namazımı kıl ve defneyle.
O gece beni terk etmeyip kabrimde gecele. Mükireyn suali anında bana
Tevhid'i telkin et! dedi.
Ben de o kimsenin istediklerini yapmayı kabul ettim. Bana emrettiğinin
aynını yaptım: Kabrinde geceledim. O gece uyku ile uyanıklık arasında
iken :
-Ya Süfyan! Beni korumaya ve senin telkinine ihtiyaç kalmadı diye bir ses işittim.
O zaman:
-Ne sebeple bu lütfa eriştin diye sordum
Bana cevap olarak:- Ramazan-ı Şerifin orucunu tutup Şevval'den altı gün
daha eklemem sebebiyle dedi.
O zaman ben uyandım. Yanımda kimseyi göremedim. Abdest aldım namaz kıldım uyudum; böylece üç kere
gördüm. Bildim ki bu Rahmanîdir; şeytandan değildir. O zaman da kabrin
yanından ayrıldım ve "Ya Rabbi! Beni Ramazanın orucuna ve Şevval'den
altı gün orucuna muvaffak kıl" diye dua ettim. Allahü Teala Hazretleri
beni de muvaffak kıldı.
sevimli bir adet olarak gelmiştir.
Bir ay boyunca oruca alışmış olan insanlar şevval ayında da altı gün
oruç tutmaya büyük bir ilgi göstermiş hatta teravih gibi sıcak
bir ilgiyle şevval ayı orucunu sürdüre gelmişlerdir... Elbette bu sıcak
ilgi sebepsiz değildir. Nitekim Efendimiz (sas) Hazretleri şevval ayı orucunun bir
sene oruç tutmuş gibi sevaba vesile olacağını duyurmuş bu yüzden de bir ay
Ramazan orucu tutanlar şevvalde altı gün oruç
tutmakla bütün seneyi oruçlu geçirmiş olma sevabını kaçırmak
istememişlerdir. Bu konudaki hadisi ve yorumunu şöyle ifade edebiliriz:
"Kim oruçla geçirdiği Ramazan ayından sonraki şevvâl ayında altı gün
oruç tutarsa bütün seneyi oruçla
geçirmiş gibi olur!."
Demek ki bir aylık Ramazan
orucundan sonra şevvâlde de altı gün oruç tutarak orucunu otuz altıya
çıkaran kimse bütün seneyi oruçlu
geçirmiş gibi sevap almaktadır.
Âlimlerimiz bütün seneyi oruçla
geçirmiş gibi sevap almanın izahını şöyle yapmaktalar:
Ramazan boyunca oruç tutan insan her orucuna on sevap almışsa yekûnu üç
yüz eder. Şevvâl ayında tuttuğu altı orucuna da onardan altmış sevap
alınca eder üç yüz
altmış. Yani bir sene.. Dolayısıyla hadîsin işaret ettiği sırra nâil
olur. Bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi mânevî kazanç elde edebilir..
Aslında bu gibi mânevî konularda esas olan o işi ihlasla yapmak büyük bir gönül arzusu
ile talip olmak mühimdir. Bâzen öyle oruçlar olur ki tutanın gönlünde
beslediği derin ve sâfî ihlas yüzünden 360 gün değil belki 360 senelik nâfile
oruç sevabını alabilir.. İhlas ile kim ne isterse Rabbimiz onu
verebilir. Bu bir niyet ve yorum meselesidir.
Tıpkı yolun kenarına uzaklardan bir taşı yuvarlayarak güç bela getirip
yerleştiren adamla bu taşı oradan aynı
güçlükle uzaklaştıran bir başka adamın niyeti ve yorumu gibi.
Biri düşünmüş ki:
- Bu çölün ortasında yaşlı bir adam yolda giderken bineğine binmek
istese üzerine çıkıp da
hayvana binebileceği yüksek bir yer yoktur. Öyle ise şu taşı yuvarlayıp
yolun kenarına getireyim de yolda gitmekte olan yaşlı
ve çocuklar hayvanlarına binmek istediklerinde taşın üstüne çıkıp
bineklerinin üzerine kolayca atlasınlar sevabı da bana olsun.
Adamın bu hâlis niyetine bakan Rabbimiz ondan razı olmuş istediği sevabı ihsan
eylemiş.
Böyle güzel niyetle getirilen taşı oradan öfke ile yuvarlayıp
uzaklaştıran adam ise şöyle düşünmüş:
- Bu taşı buraya getiren kimse ne kadar da yanlış bir iş yapmış. Hiç
düşünmemiş ki gözleri görmeyenler karanlıkta fark
edemeyenler taşa takılıp yere düşerler. Şu taşı buradan uzaklaştırayım
da kimse takılıp yere düşmesin sevabı da bana olsun. ..
İşte bu adam da taşı buradan uzaklaştırdığından dolayı Allah rızasını
kazanmış ümit ettiği sevaba nail
olmuş.. Her ikisinde de niyet hâlis yorum makul...
Biz de sâfi bir niyetle altı gün orucumuzu tutarsak belki Rabbimiz bu
niyetimize bu bağlılığımıza bütün
seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevaplar ihsan edebilir hatâlarımızı
affedebilir.. Rabbimizin hudutsuz rahmetine kimse sınır çizemez. Kimse
kendi cimriliğini O' na da şâmil kılamaz.
Bu orucun arka arkaya olması şart değildir. Şevvâl ayı içinde olması
yeterlidir.
Bir de Ramazan içinde tutulamayan oruçlar varsa önce o borç olanı tutmak
da makul ve meşru olur. Bir an önce borçtan kurtulmayı düşünmek elbette
çok yerindedir. Ancak borcu sonra da tutabilirim diye de düşünebilir..
Bu bir tercih meselesidir. Her ikisi de caizdir.
Bir diğer husus da şevval ayında iki bayram
arası nikah yapılmaz iddiası vardır ki artık bu batıl iddia
etkisini kaybetmektedir. Çünkü Aişe validemizin nikahı şevvalde olmuş yani iki bayram arasında
yapılmış ne uğursuzluk ne de bir başka dinî
yasak söz konusu olmuştur. Bu yanlış yorum şuradan da beslenmiş
olabilir. Şayet bayram cuma gününe rastlarsa bayram namazı ile cuma
namazı arası iki bayram namazı arasıdır. Böylesine dar bir vakte nikahı
sıkıştırmayın iki bayram namazının
dışında yapın nikahınızı tavsiyesini Ramazan ve Kurban Bayramı
arası gibi geniş zamana yayanlar böyle bir yanlış anlamaya
sebep olmuşlardır diye de düşünülebilir.
Bir Menkîbe
Süfyanı Sevri anlatıyor:
- Ben Mekke-i Mükerreme'de üç sene oturdum. Mekkelilerden bir kimse her
gün Harem-i şerife gelir tavaf eder namaz kılar ve sonra bana
selam verip giderdi. Ben bu kimse ile tanıştım. Bir gün o kimse beni
yanına çağırdı. Bana dedi ki:
-Ben öldüğüm vakittekendi elinle beni yıka namazımı kıl ve defneyle.
O gece beni terk etmeyip kabrimde gecele. Mükireyn suali anında bana
Tevhid'i telkin et! dedi.
Ben de o kimsenin istediklerini yapmayı kabul ettim. Bana emrettiğinin
aynını yaptım: Kabrinde geceledim. O gece uyku ile uyanıklık arasında
iken :
-Ya Süfyan! Beni korumaya ve senin telkinine ihtiyaç kalmadı diye bir ses işittim.
O zaman:
-Ne sebeple bu lütfa eriştin diye sordum
Bana cevap olarak:- Ramazan-ı Şerifin orucunu tutup Şevval'den altı gün
daha eklemem sebebiyle dedi.
O zaman ben uyandım. Yanımda kimseyi göremedim. Abdest aldım namaz kıldım uyudum; böylece üç kere
gördüm. Bildim ki bu Rahmanîdir; şeytandan değildir. O zaman da kabrin
yanından ayrıldım ve "Ya Rabbi! Beni Ramazanın orucuna ve Şevval'den
altı gün orucuna muvaffak kıl" diye dua ettim. Allahü Teala Hazretleri
beni de muvaffak kıldı.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz