Umut Çiçegi
1 sayfadaki 1 sayfası
Umut Çiçegi
Evet kaybeden biziz.
Üzülen acı çeken…
Biz hayatı yaşarken;
onlar kazanmış olmanın
hesaplarını yapanlardır.
Bütün acılarımızdan kayıplarımızda üzüntülerimizden daha
büyük; hepsine bedel umudumuz var bizim.
Kan göz yaşı ve barut
kokusu içinde çember çeviren umarsız çocuklardır
bizim umudumuz.
Unutulmuş dağ başlarında bir başınalığın görkemini
kuşanmış her dem taze kalan çam
ağacı
Kendisinden taşan şehirlerde kalbi yürek kafeslerine
dar gelen acılı babalar
Çağının anlayışının üzerinde hakikat söyleyen Hallac-ı Mansur'un
asıldığı dar ağacında dinmez bir titreyişle
titreyen o yağlı urgandır bizim
umudumuz.
Haksız bir savaşta en geri safta yürüyen insanlarla barışık
askerdir
Yarım bırakılmış bir şiire eklenecek kafiyesiz bir kelimedir
Ele ele tutuşmuş sonsuzluğuna uzanan
yollardır
Gözlerini son hudut olduğunu bilen göz çeperleri göz yaşları
ile donatılmış annelerdir
Dervişlik hırkasını dahi geride koyup hiçlik libasını giyen
Yunus'tur
Göç yollarında serin serin akan kurumuş dudakları
yeşerten bulaklardır bizim umudumuz.
Onlar umutları olmayanlar yani
hayatı kazananlar...
Hayatı kazananlar; çember çeviren çocuklarla çam ağaçları ile acılı babalarla dar ağacında titreyen
iple geri saftaki
askerle kelimelerle uzayıp giden yollarla gücünü göz yaşlarında
gösteren annelerle dünyayı kaybeden Yunus'la serin akan bulaklarla
kavgalıdırlar.
Evet umudumuzu kaybettik!
Bire bin veren münbit topraklar kadar umutsuzuz.
Umut kervanına katılan masum gülücüklerle ezgilerle umudumuzu
örgütleyen bebekler kadar umutsuzuz.
Göz yaşları ile yıldızları aydınlatan dolunay kadar umutsuzuz.
Kokusunu rüzgara katıp kıtalar dolaşan çiçekler kadar umutsuzuz.
Kanatlarını henüz bezemiş kelebekler kadar umutsuzuz.
Birileri bize umutsuz kalmadığımızı
söylüyor:
Doludizgin koşan binicilerini zaferlere
taşıyan atlar umutsuz olmadığımızı
söylüyor.
Elimizde beslenmiş ürkek ceylanlar umutsuz olmadığımızı
söylüyor.
Her bahar bize selam veren göçmen kuşları umutsuz olmadığımızı
söylüyor.
Kabzası firuzelerle
süslenmiş kınında unutulmuş
kılıçlar umutsuz olmadığımızı
söylüyor.
Dilinde ağular gizli güneşe kuğuran kumrular umutsuz olmadığımızı
söylüyor.
Umudum umudun olsun da sen gör bak nasıl değişir dünya?
Mansur pişmanlıkla bakan
gözler önünde iner dağ ağacından.
Çocuklar ışıltılı bahar
sabahlarında korkusuzca çember çevirir.
Çam ağacı bir birliktelik yemini eder ve dağlarda ahenkli bir koro
duyulur.
Askerler bulundukları saflarda
niçin bulunduklarını sorgular.
Şiirler en kafiyeli
kelimelerle yazılır.
Ayrılığa kavuşma ilmiği atan yollar sonsuzluğa uzar.
Annelerin göz yaşlarında taze gökkuşakları belirir.
Yunus'la çözülür dünyanın dili.
Bulaklar coşku ile çavlanlara
dönüşür.
Umut kervanı dünyanın her yerinde
bahar münadisi yağmurlar gibi nağme neğme yağıyor. "Umut yalnız umudu olanları
ısıtır umudun değerini
bil ve umut ülkesinde kış olmadığını unutma."
Geride kalanlar evet onlar geride kalanlardı başları önlerine eğik...
Umut kervanına katabilecekleri bir umutları yoktu; umudu taşıyacak
yürekten de mahrumdular. Onlar geride kalmaya yazgılı umutsuz kalmaya
yazgılıydılar.
Umut çiçekleri filizlendi kökleri tarih kadar
derinlerde. Siz de bir umut bağlayın kalbinizi en naif yerine umutla yeşersin dünyayı sarsın.
Umut dünyanın en anlamlı şiiri; şiiri umudun duası dilinde şiiri eksik
etme.
"Ne yapsam
döl saçan her rüzgârın
vebası bende kalacak
varsın bende biriksin
durgun suyun sayhası
yumuşatmayı bilen ateş
öğüt sahibi toprak
nasıl olsa geri verecek
benim kılıcımı."
Üzülen acı çeken…
Biz hayatı yaşarken;
onlar kazanmış olmanın
hesaplarını yapanlardır.
Bütün acılarımızdan kayıplarımızda üzüntülerimizden daha
büyük; hepsine bedel umudumuz var bizim.
Kan göz yaşı ve barut
kokusu içinde çember çeviren umarsız çocuklardır
bizim umudumuz.
Unutulmuş dağ başlarında bir başınalığın görkemini
kuşanmış her dem taze kalan çam
ağacı
Kendisinden taşan şehirlerde kalbi yürek kafeslerine
dar gelen acılı babalar
Çağının anlayışının üzerinde hakikat söyleyen Hallac-ı Mansur'un
asıldığı dar ağacında dinmez bir titreyişle
titreyen o yağlı urgandır bizim
umudumuz.
Haksız bir savaşta en geri safta yürüyen insanlarla barışık
askerdir
Yarım bırakılmış bir şiire eklenecek kafiyesiz bir kelimedir
Ele ele tutuşmuş sonsuzluğuna uzanan
yollardır
Gözlerini son hudut olduğunu bilen göz çeperleri göz yaşları
ile donatılmış annelerdir
Dervişlik hırkasını dahi geride koyup hiçlik libasını giyen
Yunus'tur
Göç yollarında serin serin akan kurumuş dudakları
yeşerten bulaklardır bizim umudumuz.
Onlar umutları olmayanlar yani
hayatı kazananlar...
Hayatı kazananlar; çember çeviren çocuklarla çam ağaçları ile acılı babalarla dar ağacında titreyen
iple geri saftaki
askerle kelimelerle uzayıp giden yollarla gücünü göz yaşlarında
gösteren annelerle dünyayı kaybeden Yunus'la serin akan bulaklarla
kavgalıdırlar.
Evet umudumuzu kaybettik!
Bire bin veren münbit topraklar kadar umutsuzuz.
Umut kervanına katılan masum gülücüklerle ezgilerle umudumuzu
örgütleyen bebekler kadar umutsuzuz.
Göz yaşları ile yıldızları aydınlatan dolunay kadar umutsuzuz.
Kokusunu rüzgara katıp kıtalar dolaşan çiçekler kadar umutsuzuz.
Kanatlarını henüz bezemiş kelebekler kadar umutsuzuz.
Birileri bize umutsuz kalmadığımızı
söylüyor:
Doludizgin koşan binicilerini zaferlere
taşıyan atlar umutsuz olmadığımızı
söylüyor.
Elimizde beslenmiş ürkek ceylanlar umutsuz olmadığımızı
söylüyor.
Her bahar bize selam veren göçmen kuşları umutsuz olmadığımızı
söylüyor.
Kabzası firuzelerle
süslenmiş kınında unutulmuş
kılıçlar umutsuz olmadığımızı
söylüyor.
Dilinde ağular gizli güneşe kuğuran kumrular umutsuz olmadığımızı
söylüyor.
Umudum umudun olsun da sen gör bak nasıl değişir dünya?
Mansur pişmanlıkla bakan
gözler önünde iner dağ ağacından.
Çocuklar ışıltılı bahar
sabahlarında korkusuzca çember çevirir.
Çam ağacı bir birliktelik yemini eder ve dağlarda ahenkli bir koro
duyulur.
Askerler bulundukları saflarda
niçin bulunduklarını sorgular.
Şiirler en kafiyeli
kelimelerle yazılır.
Ayrılığa kavuşma ilmiği atan yollar sonsuzluğa uzar.
Annelerin göz yaşlarında taze gökkuşakları belirir.
Yunus'la çözülür dünyanın dili.
Bulaklar coşku ile çavlanlara
dönüşür.
Umut kervanı dünyanın her yerinde
bahar münadisi yağmurlar gibi nağme neğme yağıyor. "Umut yalnız umudu olanları
ısıtır umudun değerini
bil ve umut ülkesinde kış olmadığını unutma."
Geride kalanlar evet onlar geride kalanlardı başları önlerine eğik...
Umut kervanına katabilecekleri bir umutları yoktu; umudu taşıyacak
yürekten de mahrumdular. Onlar geride kalmaya yazgılı umutsuz kalmaya
yazgılıydılar.
Umut çiçekleri filizlendi kökleri tarih kadar
derinlerde. Siz de bir umut bağlayın kalbinizi en naif yerine umutla yeşersin dünyayı sarsın.
Umut dünyanın en anlamlı şiiri; şiiri umudun duası dilinde şiiri eksik
etme.
"Ne yapsam
döl saçan her rüzgârın
vebası bende kalacak
varsın bende biriksin
durgun suyun sayhası
yumuşatmayı bilen ateş
öğüt sahibi toprak
nasıl olsa geri verecek
benim kılıcımı."
Similar topics
» En golcüsü Umut !
» Kaleci Umut'a yeniler talip
» Seviyorum sevmenin acı verdiğini Her sevenin sevilmediği bile bile ... Ama yine de bir umut taşıyorum .Belki seven sevilir diye.
» Kaleci Umut'a yeniler talip
» Seviyorum sevmenin acı verdiğini Her sevenin sevilmediği bile bile ... Ama yine de bir umut taşıyorum .Belki seven sevilir diye.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz