Genel İşletme Genel Ders Notları
1 sayfadaki 1 sayfası
Genel İşletme Genel Ders Notları
İŞLETME GENEL NOTLAR-1
İşletme Bilimi: İşletmelerin kuruluşu, Finansman, üretim araçlarının
sağlanması, üretilen mal ve hizmetlerin pazarlanması, örgütlenip,
yönetil¬meleri ve parasal olayların İzlenmesi konulanın ele alıp
inceleyen bilim dalıdır.
GEREKSİNME VE İSTEKLER
Ekonomik yaşamın ve ekonomik faaliyetlerin hareket noktasını insan
gereksinimleri ve istekleri oluşturur.
Bazı gereksinme ve istekler yaşamsal önemdedir. Beslenme, barınma vb.
Temel gereksinmelerin yanı sıra kişilerin mutluluğunu ve yaşama
bağlılığını geliştiren pek çok gereksinme vardır. İnsan gereksinme ve
istekleri uygarlığın gelişimine k9şut olarak gelişir.
Ülkenin ekonomik gelişme düzeyi, yeni teknoloji kullanımı, küresel¬leşme
ve yeniliklerin uygulanma derecesi, gereksinmelerin karşılanma biçimini
etkileyen unsurlardır.
Talep
İnsanların gereksinimlerini gidermek yönünde davranışta bulunması talebi
doğ1ırur. Talep, satın alma gücü bulunan bireylerin ekonomik mal ve
hizmetlere karşı gösterdikleri istekleridir.
Bir mala olan talepten söz edebilmek için şu koşulların bir arada olması
gerekir:
a) Mala karşı duyulan gereksinme ya da istek
b) Malın karşılığını ödeme isteği
c) Karşılığı ödeyebilecek gelir düzeyi
Mal ve Hizmet
Mal: İnsan gereksinimlerini ve isteklerini gidermeye yarayan somut
araçlara mal denir. Ekmek, peynir, kumaş, buzdolabı, torna tezgahı gibi.
Üretilmesi için çaba harcanıp harcanmaması açısından ele aldığımızda
mallar ikiye ayrılır:
Ekonomik Olmayan Mallar (Serbest Mallar); Üretimi için hiçbir çaba ya da
örgütlenme gerektirmeyen ve doğada hazır bulunan mallardır.
Soluduğumuz hava, gün ışığı, yağmur suyu v.b.
Ekonomik Mallar; Üretimi için emek harcanan mallardır.
Ekonomik malları iki ayrı ölçüte göre sınıflandırırız: Gereksinimleri
giderme özellikleri yönünden ve malların dayanıklılığı ya da kullanım
süreleri yönünden, Gereksinimleri giderme özellikleri yönünden ekonomik
malları, tüketim malları ve üretim malları olarak ayırıyoruz.
Tüketim Malları: Son tüketicilerce kişisel ya da aile gereksinimlerini
karşılamak için istenirler. Ekmek, ayakkabı, çamaşır makinesi gibi.
Üretim Malları(Yatırım Malları): Başka bir malın üretilmesi için gerekli
olan mallardır. İşletme binası, işletme donanımı, makineler, ham
maddeler, işlenmiş maddeler bu sınıfa irer. Ekonomik malları,
dayanıklılığı ya da kullanım süreleri yönünden,
dayanıksız mallar ve dayanıklı mallar olarak ayırıyoruz.
Dayanıksız Mallar Bir kez ya da kısa süreli kullanım sonucunda
tüketilip yok edilen mallardır.
Dayanıklı Mallar: Uzun süreli kullanımla y avaş yavaş yok edilen mal
türleridir
Hizmet: İnsan gereksi nimlerini karşılayan, ancak somut olmayan çeşitli
araçlara hizmet adı verilir. Toptancı ve perakendeci ticaret işlet¬
meleri, banka, banker, döviz büfesi, sigorta işletmeleri temel hizmet
alanlarında çalışmaktadırlar.
Tüketim ve Tüketici
Tüketim: İnsan gereksinimlerini ve isteklerini karşılamak amacıyla
üretilen mal ve hizmetlerin kullanımıdır. Gereksinme ve isteklerini
karşı¬lamak amacıyla, mal ya da hizmetleri kullanan bireyler örgütler
tüketicidir.
Tüketicileri de satın alma ve kullanma amaçları yönünden
bölümlen¬direbiliriz.
Son Tüketici: Kişisel ya da aile gereksinimleri nedeniyle bir mal ya da
hizmeti satın alan birey ya da kuruluştur.
Endüstriyel Tüketici; Üretim, yeniden satma ya da işletme kurma amacı
ile satın almada bulunan bireyler ya da örgütlerdir.
Bireyin ekonomideki rolü iki yönlüdür. Tüketicilik ve üreticilik.
1. Öncelikle her birey tüketicidir ve herkes yaşamını sürdürebilmek için
çeşitli düzeylerde mal ve hizmet tüketmek zorundadır.
2. Bireyin ikinci yönü üreticiliktir. Kişilerin mal ve hizmet
tüketmeleri için, satın alma gücüne sahip olmaları gerekir.
Başarı Ölçütleri: Etkenlik ve İlgili Kavramlar
Etkenliği, teknik, ekonomik ve işletme biliminde olmak üzere başlıca üç
anlamıyla ele alıyoruz.
Teknik Etkenlik, (1) İşletme faaliyetlerinin belirlenen niceliksel
standartlara ulaşabilme derecesi, (2) belirli bir işi en ucuz yoldan
yerine getirmek ya da belirli bir çıktıyı elden gelen en düşük girdi ile
sağlayabil¬mektedir.
Ekonomik Etkenlik, işletmelerin ellerinde bulunan kıt kaynakların
en iyi biçimde kullanımına yöneliktir.
İşletme Biliminde Etkenlik, belirli birgirdi ile en yüksek çıktının
elde edilmesi, belirli bir çıktı düzeyinin en düşıik girdiyle
sağlanabilmesidir.
Etkenlik İle İlgili Kavramlar
Verimlilik (Prodüktivite)
Verimlilik, üretimden elde edilen çıktıların fiziksel niceliklerinin
üretimde harcanan girdilerin fiziksel niceliklerine oranıdır.
Verimlilik = Çıktı (Üretilen Mal veya Hizmetler) ! Girdi (İş gücü,
Sermaye, Doğ. Kyn.)
Ekonomiklik (Rasyonellik) Üretimin satış tutarının, üretimin maliyet
tutarına oranlamasıdır.
Karlılık (Rantabilite)
Belirli bir zaman kesiti içinde, işletme faaliyetleri tutarına
oranlanmasıdır.
İşletme, insan gereksinimlerinin karşılanması için mal ve veya hizmet
üretiminin gerçekleştirildiği hizmet birimidir. İşletmeleri kar amacı
güden ve kar amacı gütmeyen olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Her türden
küçük veya büyük özel işletmeler kar amacı güden işletmeye girerken bazı
kamu sermayesiyle kurulmuş işletmeler (KİT’lerin bir bölümü,
belediyenin kurduğu bazı işletmeler) kar amacı gütmezler.
Girişim ve Girişimci
Girişim: Başkalarının gereksinimlerini karşılamak Üzere, pazarı olan ve
pazarda fiyatı oluşan ekonomik mal ve hizmetleri ortaya koymak ve
sahibine kar sağlamak amacını güden bir işletmedir. Girişim işletmeye
göre daha geniş anlamlı olarak ele alınmaktadır. Her girişim bir işletme
olurken, her işletme bir girişim olarak nitelenemez. Bir birimin bir
işletme sayılabilmesi için, insan gereksinimlerini karşılayıp ekonomik
mal ve hizmetleri ortaya koymak amacıyla üretim araçlarının bir araya
getirilip, sürekli didinmede bulunması, üretilen mal ve hizmetlerin
başkalarının gereksinimlerini karşılaması, pazarının ve fiyatının
bulunması gerekir. Girişimin temel amacı kar sağlamaktır.
Girişimci; Gereksinimleri karşılamak üzere iktisadi mal ve hizmet
üretiminin gerçekleştirilmesi için Üretim faktörlerini bir araya getiren
kişidir.
Girişimcinin temel özellikleri;
(1) Üretim araçlarını sağlayıp üretime yöneltme,
(2) ortaya çıkabilecek riskleri üstlenme olarak ele alınır. Giri¬şimci,
düşünce, buluş ve yenilik alanlarında hareket sağlayan, itici bir güç
taşıyan ve uygulayan kişidir. Girişimci, örgütünü yeni alanlara, yeni
kuruluşlara, yeni fırsatlara yöneltir. Girişimcilerin işlevleri şöyle
sıralanabilir, . Yeni ürünler ortaya çıkarmak ya da bilinen ürünlerin
niteliklerini değiştirmek,
. Yeni üretim yöntemleri geliştirip, uygulamak,
. Endüstride yeni ve gelişmiş örgütlenmelere gitmek,
. Yeni pazarlara açılmak,
. Yeni girdi kaynakları bulmak,
. Yönetim ve çalışanlar arasındaki ilişkileri arttı_ak,
. İşletme ile kamu devleti arasındaki ilişkileri geliştirmek.
Yönetici
Yönetici, başkalarının gereksinimlerini karşılamak üzere mal ve hizmet
üretimi için üretim faktörlerinin bir araya getirilmesini yöneten
kişidir. Profesyonel yönetici bu işi ücret karşılığında yapar.
Yöneticinin girişimciden farkı kendi adına değil başka¬ları için
yapması, kar etmemesidir.
Özel Girişim
Bireylerin, taşınır devlet müdahalesi olmak sızın kendi ekonomik
çıkarları doğrultusunda davrandığı bir sistemdir.
Özel girişim sistemlerinde 4 temel unsur vardır:
Özel mülkiyet hakkı, Bireylerin taşınır ve taşınmaz değerleri satın
alma, sahip olma, kullanma ve satma hakkını belirler.
Seçme özgürlüğü, tüketici ve üreticilerin ekonomik kararlarındaki
serbestliği ifade eder;
Kar elde etme, kaynaklarını riske. sokmak yatırıma girişenlerin,
faaliyetler sonucunda oluşacak kar üzerinde hakkı olduğu anlamını taşır.
Serbest rekabet, iki veya daha fazla sayıda işletmenin aynı kaynaklara
veya müşteri kitlesine yönelmesi durumunda ortaya çıkar.
İŞLETME GENEL NOTLAR-2
Amaçlar, işletmelerin ulaşmak istediği durumları ifade eder. Temel
Amaçlar
İşletmelerde geleneksel olarak iki temel amaç ortaya çıkar. Kar elde
etmek ve topluma hizmet.
Kar Elde Etmek;
Kar, bir işletmenin belirli bir dönem sonunda elde ettiği katıksız (net)
gelirlerin toplamıdır. İşletmenin belli bir dönem sonunda elde ettiği
toplam gelirler ile katlandığı toplam giderler arasındaki olumlu
farktır. İşletmeler için gelişme ve büyüme göstergesidir. Üst yönetim
için bir başarı değerlendirme ölçütü olan kar, çalışanlar içinde bir
özendirme ve teşvik aracıdır.
Topluma Hizmet, İşletmeler yaşadıklar bulunur. .
Özel Amaçlar ¬
a) Uzun Dönemli Büyüme
b) Tüketicilere Nitelikli Mal Sunma
c) Çalışanlara Uygun ücret Verme
d) Toplumsal Sorumluluk: İşletmeler, karının bir bölümünü çeşitli
toplumsal etkinliklere aktarmak zorundadır. İşletmelerin kültürel
çalış¬malara öncülük etmesi, spor kuruluşları oluşturması sağlık ve
güvenlik çalışmalarına girişmesi, eğitim-öğretim alanında etkinlik
göstermesi toplumsal yönden olumlu bir izlenim ve katkı yaratma
çabalarıdır. Günü¬müzde, doğal çevrenin korunması ve çevre kirliliğinin
en az düzeyde tutulması, toplumun ve işletmelerin büyük önem verdiği
konudur.
İşletmelerin İşlevleri
İşletmelerde uygulanan işlevlere ilişkin ilk bilimsel yaklaşım, Yönetsel
kuramın öncüsü Henry Fayol'un görüşlerini içerir. Fayol'un işletmelerde
geçerli işlevleri: ..
• Yönetim Faaliyetleri
• Teknik ya da üretim faaliyetleri,
• Ticari faaliyetler (Satın alma, satış, pazarlama)
• Finansal işlemler (Gerekli fonların sağlanması ve yönetim)
• Muhasebe işlemleri (Envanter, gelir-gider hesapları)
• Güvenlik faaliyetleri olarak sıralanmıştır.
İşletmelerin işlevleri ile ilgili bir başka sıralamada şöyledir.
. Genel işlevler - Yönetim
. Türsel işlevler
. Temel işlevler - Üretim, Pazarlama
. Kolaylaştırıcı işlevler - Finansman, Personel
. Destekleyici işlevler - Muhasebe, Ar-Ge, Halkla ilişkiler, Ulaştırma,
Depolama
İşlevlerin hangilerinin uygulanacağı veya hangileri için ayrı bölümler
açılacağı; üst yönetim yaklaşımı, üretim konusu, sektör özellikleri,
işlet¬menin içinde bulunduğu özel koşullar, büyüklük gibi unsurların
etkisi altında kararlaştırılır.
Üst yönetim yaklaşımı ve tercihleri, işlevlerin sayısı, öncelik sırası
ve kapsamının belirlenmesinde temel bir etkendir. Bir mal üreten
işletmede temel işlev üretimdir. Kalite kontrol, ar-ge ve değer
destekleyici işlevlerde bulunur. Bir ticaret ya da pazarlama
işletmesinde ise temel işlev, başka işletmelerce üretilmiş ürünlerin
alınıp bu ürünlere gereksinme duyanlara ulaştırılması yani
pazarlanmasıdır. Halkla ilişkiler, reklam, planlama, bunlara yardımcı
işlevler de mevcuttur.
Üretilen Mal Ve Hizmet Çeşidi Yönünden
Endüstri işletmeleri, kullanılan girdileri fiziksel ya da kimyasal
yönden eğişikliğe uğratarak yeni bir mala dönüştüren işletmelerdir.
Ticaret İşmeleri, malların toptancılığını, yarı toptancılığını ve
perakendeci_iğini yapan işletmelerdir.
Hizmet İşletmeleri, hizmet üreten ve pazarlayan her boyuttaki
işlet¬melerdir.
Üretim Araçlarının Mülkiyetine Göre İşletmeler
Özel Kesim İşletmeleri, üretim araçlarının mülkiyeti özel kişilerin
elinde bulunan işletmelerdir.
Kamu Kesimi İşletmeleri, Sermayesinin tümü yada çoğunluğu devlete ya da
kamu tüzel Yabancı Sermayeli İşletmeler, üretim araçlarının mülkiyeti
başka ülke girişimcilerinin olan işletmelerdir.
İŞLETME GENEL NOTLAR-3
İşletme Kavramı
İşletme Bilimi, işletmeleri ilgilendiren iç ve dış olayların
açıklanması, çözümlenmesi ve sistemleştirilmesinin yanında, işletmelerin
toplum içindeki yerini belirleme işlevini görür. Ekonomik yaşamın ve
ekonomik faaliyetlerin çıkış noktası insan gereksinme ve istekleridir.
İşletmelerin temel işlevi değişik boyutlardaki insan gereksinme ve
isteklerinin giderilmesidir. Gereksinmelerin değişimine ve gelişimine
bağlı olarak işletmelerin ortaya koyduğu ürünler de yenilenir. İnsan
gereksinmelerini giderme özelliğine sahip mal ve hizmetlere ekonomik mal
ve hizmetler denir. Mal ve hizmetlerin üretimi için, emek, doğa,
sermaye, teknoloji ve girişimci olarak sıraladığımız üretim faktörleri
bir araya getirilir. İnsan gereksinme ve isteklerini gidermeye yarayan
araba, kalem, televizyon gibi somut araçlara mal denir. Mallar değişik
ölçülere göre sınıflandırılır. İnsan gereksinmelerini karşılamakla
birlikte, somut olmayan araçlara hizmetler diyoruz. Oteller, bankalar ya
da hastaneler hizmet üreten işletmelerdir. Mal ve hizmetlerin kullanımı
ile tüketim ortaya çıkar.
Mal ya da hizmetleri bireysel gereksinmeleri için alanlara son tüketici,
üretim, alıp satma ya da işletme kurmak amacıyla satın alanlara
endüstriyel tüketici diyoruz. Satın alma gücü bulunan bireylerin
ekonomik mal ve hizmetlere karşı gösterdiği satın alma işlevi talep
olarak niteleriz. İşletme kavramının yaygın olarak kullanılan tanımı
işletmeyi mal ve/veya hizmet üretimi için üretim faktörlerinin bir araya
getirildiği ekonomik birim olarak açıklar. Özel girişim, bireylerin
devlet müdahalesi olmaksızın; kendi ekonomik çıkarları doğrultusunda
davrandığı sistemdir. Temel unsurları, özel mülkiyet hakkı, seçme,
özgürlüğü, kâr elde etme hakkı ve serbest rekabettir. Aşağıda kendimizi
sınayalım bölümündeki soruları yardım almadan yanıtlamaya çalışınız. Bu
sorulara yanıt verebiliyorsanız, bir sonraki Üniteye geçebilirsiniz.
Ancak soruları yanıtlamakta zorlanıyorsanız, geriye dönerek bu bölümleri
tekrar okuyun.
İşletmelerin Özellikleri
İşletmelerin amaçları, bir işletmenin ulaşmak istediklerini ifade
eder.Amaçlar; ne, neden. ne zaman, nasıl,hangi kapsamda, nerede
yapılacak sorularına verilecek yanıtları şekillendirir. İşletmelerin
başarılı olmasında ve sağlıklı kararlar alınmasında temel koşul, ne
yapılacağının bilinmesidir. İşletmelerin genel amaçları, kâr elde etmek,
topluma hizmet etmek, işletmenin varlığını sürekli kılmaktadır.
İşletmelerin özel amaçları, sosyal sorumluluk, çevrecilik,kaliteli ve
nitelikli bir çalışma ortamı, çalışanlara daha iyi ücret, çevre
koşullarına uyum,uluslar arası ilişkiler vb.olarak sıralanabilir.
İşletmelerin işlevlerini genel veya özel amaçları şekillendirir.
Bu işlevler işletmenin belirli bölümlerinde gerçekleştirilir. Yönetim,
üretim, pazarlama, finansman, personel, muhasebe, ar-ge, halkla
ilişkiler, ulaştırma, depolama bunlardan başlıcalarıdır. Günümüzdeki
gelişmeler, işletmecilik işlevleri ve uygulamalarında yenilikleri
zorunlu kılmıştır. Klasik işlevlerin yanı sıra, çağdaş, global ve
rekabetçi anlayışın gerektirdiği işlevler de büyük önem kazanmıştır.
İnsan kaynakları, planlama, reklam ve promosyon, eğitim, kalite kontrol,
uluslararası ilişkiler çağdaş işletmelerde sürdürülen işlevlerden
bazılarıdır. İşletmelerde, yukarıda sözü edilen işlevlerden hangilerinin
uygulanacağı ya da hangileri için ayrı bölümler açılacağı; üst
yönetimin yaklaşımı, üretim konusu, sektör özellikleri, işletmenin
içinde bulunduğu özel koşullar, büyüklük gibi unsurların etkisi altında
kararlaştırılır. İşletmelerin çevresini oluşturan çıkar grupları ile
ilişkisi, onların beklentilerini karşılama ve faaliyetleri yoluyla
onları etkileme biçiminde ortaya çıkar. Her işletme, çevresindeki kişi
veya kurumlara karşı sorumludur. Bu sorumluluğun gereği olarak bu kişi
veya kurumların çeşitli beklentileri ve gereksinmelerini karşılamak
zorundadır.İşletmelerin çevre ilişkileri ve sorumlulukları iç ve dış
çevre olarak ayrılmıştır. İç çevre unsurları, işletmeyi doğrudan
etkileyen ve karşılığında işletme faaliyetlerinden doğrudan etkilenen
unsurlardır. İşletmelerin iç çevresinde yer alan temel unsurlar; sermaye
sahipleri, yöneticiler ve yönetilenler yani çalışanlar ve onlardan
kaynaklanan yönetim biçimi ya da örgüt kültürüdür. İşletmelerin dış
çevresinde; devlet ve yasalar, tüketiciler, toplum yapısı ve kültürü,
rakipler, tedarikçi işletmeler, diğer işletmeler ve tüm bu unsurların
bir arada oluşturduğu piyasa koşulları yer alır.
İşletmeler birbirinden farklı yapı ve özelliklere sahiptir. İşletmelerin
gruplandırılmasında geçerli olan ölçütler; mal ve hizmet türü, üretim
araçlarının mülkiyeti, hukuki yapıları, ulusal kökeni, işletmeler arası
anlaşmalar ve diğerleridir.
İşletmelerin Kuruluşu
İşletmelerin kuruluşunda alınacak kararlar, yatırımın kârlılığında
önemli rol oynar. İşletmelerin kuruluşunda ilk olarak yatırım düşüncesi
oluşur. Yatırımın yapılabilirliğini belirlemek üzere ekonomik, teknik,
finansal, yasal ve örgütsel fizibilite çalışmaları yapılır. Bu
çalışmalara dayalı olarak bir ön proje oluşturulur.
Ön proje, yatırıma ilişkin bütün bilgilerin ayrıntılarını kapsar ve
yatırım kararı için temel bir göstergedir. Proje onaylandıktan sonra
kesin projeye dönüştürülür ve sonraki aşamada yatırım gerçekleştirilir.
Kesin üretim aşamasına geçilerek, yatırım süreci tamamlanır.
İşletmelerin kuruluş yeri seçimi, üzerinde titizlikle durulması gereken
bir diğer konudur. Kuruluş yeri seçiminde dikkate alınan etkenler;
hammadde, ulaştırma, pazara yakınlık, işgücü, enerji ve yakıt, su, iklim
koşulları, atıkların giderilmesi, özendirme önlemleri ve diğer
etkenlerdir.
İşletmelerin Büyümesi
İşletmelerde bazı temel amaçlar vardır. Devamlılığı sağlama, kâr ve
büyümedir. işletmeler çeşitli nedenlerle büyümeye zorlanırlar. Bazı
işletmelerin büyümenin sağlayacağı yararlara karşın, getireceği
sıkıntılar ve olumsuzluklar yüzünden büyümeye karşı isteksiz oldukları
görülmektedir. Büyüme yaşayan her canlı varlık için doğal bir
gelişmedir. işletmeler de canlı bir organizmaya benzediğine göre,
kurulması ve büyüme sürecine girmesi doğaldır. işletmeler çeşitli
nedenlerle büyümeye zorlanır. Büyüme bir işletmenin varlığı için son
derece önemlidir.
Büyüme olmayan bir işletmede yaratıcı faaliyete yer verilemeyeceği için
güçlü bir yönetim de olamaz. işletmelerde büyüme her yöneticinin temel
düşüncesi olmakta ve her fırsatta büyüme olgusunu sağlamak için yollar
aramasına neden olmaktadır. Büyümenin çevre , finansman , üretim ve
pazarlama açısından incelenmesi söz konusudur. İşletmeler başlangıçta
küçük bir işletme olarak kurulurlar. Çoğunlukla bir tek işletme olarak
faaliyete başlanır ve bu işletmeler için işletme seviyesi ile şirket
seviyesi aynı anlama gelir. Büyüme biçimlerinden birini seçmek için ele
alınacak konulardan bazıları arasında işletmelerin mevcut durumu,
işletmenin faaliyet gösterdiği endüstri alanı, üretilen mallara karşı
olan talebin trendi, ekip işletmelerin büyüme modelleri ve ekonominin
gidişi sayılabilir. İşletmelerde görülen en önemli büyüme çeşidi iç
büyümedir. işletmenin kendi kaynaklarıyla büyümesi iç büyümedir. Dış
büyüme, işletmenin iç kaynakları yeterli olmadığı durumda başvurduğu bir
yoldur. Bazen işletmeler birleşme yoluyla büyürler. Tröstler,
işletmelerin birleşmesinde en çok görülen örneklerinden biridir. Tröstte
amaç, birleşerek pazarın daha geniş bir bölümüne sahip olmaktır.
Tröstte birliğe giren işletmeler hukuki ve ekonomik bağımsızlıklarını
kaybederler.
Konsernler tipik bir tekelleşme örneğidir. Konsernde amaç maliyet
düşürmedir. Karteller tröstlerden çok farklıdır. Birleşerek
tüketicilerin aleyhine çalışan ve kâr arttırmak için faaliyet gösteren
birleşme yoludur. Bu özelliği nedeniyle, çok liberal ülkelerde bile
yasaklanmaktadır. Kartelin çeşitleri arasında en başta fiyat kartelleri
gelir. Burada amaç belli bir fiyatla malların kartele bağlı işletmeler
tarafından satılmasıdır. Diğer kartel çeşitleri arasında bölge karteli,
miktar karteli sayılabilir. Holdinglerde tamamen bağımsızlık
kaybedilmez. Bu birleşmede amaç oy çokluğu sağlayarak bazı işletmelerin
yönetimini ele geçirmektir. Farklı bir büyüme biçimi ise satın alma
yoluyla büyümedir. işletmelerin pazarını genişletmek veya yeni pazarlar
kazanmak amacıyla, tesisleri ve kaynakları uygun olan fakat başarılı bir
şekilde çalıştırılamayan işletmelerin satın alınmasını ifade eder.
işletmelerde küçülme 1980’li yıllardan sonra gündeme gelmiştir. Küçülme
ile ilgili olarak, yanlış düşünceler, küçülmenin iyi anlaşılmasını
engellemektedir. Özellikle ülkemizde küçülme, işletmenin olumsuz
koşullara itildiğini veya işletmenin iş asa doğru gittiğini
anımsatıyordu.
Bu kanı, büyüme ile ilgili varsayımlardan geliyordu. Küçülme için karar
verme riskli bir iştir. Küçülme birçok sorunu da beraberinde getirir.
Küçülme ile işletmeler bazı beklentilerin içine girerler. Bunlar
giderlerin azalması, bürokrasinin azalması, hızlı karar alma, iletişimde
açıklık, girişimciliğin gelişimi ve verimlilikte artıştır.
İş Ahlâkı ve Toplumsal Sorumluluk (Etik-Törel Kurallar)
Etik, insanlar için neyin doğru ve iyi olduğunun ortaya konmasıdır.
Geniş anlamda etik, herhangi bir eylemin kabul edilebilir biçimde
gerçekleştirilmesini sağlayan temel kurallar ya da değişkenlerdir.Etik
ve yasalar her zaman için örtüşmez. Kimi konularda etik ve yasalar
arasında tam bir uyum vardır. Kimi konularda ise etik ve yasalar
arasında farklılıklar ortaya çıkar. İşletme kararları, kimi zaman etik
olmayan ama yasal bir yapıya; kimi zaman etik ama yasadışı bir yapıya;
kimi zamanda hem etik olmayan hem de yasal olmayan bir yapı ya
dönüşebilmektedir. İşletmelerde etik açısından sorgulanacak
davranışları; denetim dışı, görevde hatalı davranma, görevi kötüye
kullanma, görevi bilinçli olarak sürekli kötüye kullanma olarak
sıralayabiliriz.
Bu davranışların her biri, işletme için olumlu veya olumsuz sonuçlara
yol açar. Toplumsal sorumluluk, toplumla işletmeler arasındaki bir
toplumsal anlaşmadır. Buna karşılık etik bireysel karar almayı
ilgilendiren ahlâk kurallarıyla ilgilidir. İşletme etiği, bireysel
kararların ahlâki kurallar ve ilkeler üzerindeki etkisiyle ilgiliyken;
toplumsal sorumluluk, örgütsel kararları ve bu kararların toplum
üzerindeki etkileriyle bağlantılıdır. İşletmelerde etik çatışmaların
nedenlerinin başında, bireysel değer yargıları ile çalışılan işin ve
yaşanılan toplumun değer yargıları arasındaki çatışma gelir. Ayrıca,
işin özellikleri ile örgüt kültürü arasındaki çelişki etik sorunlar
yaratabilir. İşletmelerde temel etik sorunları; çıkar çatışmaları,
içtenlik ve doğruluk, iletişim örgütsel ilişkiler konularında ortaya
çıkar. Kişiler kendi kişisel çıkarlarını, örgütlerin önünde tuttuğunda
çıkar çatışması ve etik sorunlar doğar.
İşletmelerin yönetimde doğruluk ve konusunda sapma olduğunda etik
sorunlar doğar. İletişim eksikliğinden ya da zamanında
bilgilendirilmemekten dolayı etik sorunlar yaşanabilir.Örgüt üyelerinin
tüketicilere,girdi sağlayanlara,astlara, üstlere ve çeşitli kişileri
karşı davranışlarından dolayı etik sorunlar yaşanabilir. Etik
davranışların denetlenmesinde çeşitle teknikler geliştirilebilir. Bu
amaçla stratejiler geliştirilmesinde izlenecek aşamalar; örgütleme, eş
güdümleme, güdüleme ve iletişim olarak sıralanabilir.
Yönetim Kavramı
Yönetim ve yönetici kavramları başkalarına iş gördürme, başkaları
aracılı¤ı ile işi başarma ve amaçlara ulaşmanın söz konusu oldu¤u her
durumda kullanılmaktadır. Ailesel yönetim, siyasal yönetim ve
profesyonel olarak özetlediğimiz üç yönetim türü birbirinden kesin
sınırlarla ayrılmış de¤ildir. Bunların üçü de bir arada bulunabilir; ama
önemli olan ekonomik gelişmeye paralel olarak bu türlerin etkinlik ve
yaygınlık derecelerinin değişmesidir. Başkaları vasıtasıyla iş görme
tanımına yani yönetime daha yakından bakarsak, bunun teknik, beşeri ve
kavramsal olmak üzere üç boyutu olan bir faaliyetler topluluğu olduğunu
görürüz.
Yöneticilerin sahip olması gereken teknik yetenek; yöneticinin doğrudan
yönetmekle sorumlu olduğu alan hakkında gerekli bilgiye sahip olmasını
ifade eder. Beşeri ilişkiler yeteneği; insanlarla işbirliği yaparak
onları çalışmaya yönlendirme yeteneğidir. Kavramsal yetenek; işletmenin
bütününe yönelik, politika ve stratejiler geliştirmeyi ifade eder.
Yönetimin incelenmesi ise geçen yüzyılda başlamıştır. Yönetim olayına
farklı yaklaşımlar klasik, neo-klasik ve modern olarak gruplanabilir.
Klasik yöntemin teorisini Bilimsel Yönetim, Yönetim Süreci Yaklaşımı ve
Bürokrasi olmak üzere ayrı akımlar halinde inceliyoruz.
Bilimsel yönetimde, üretim süreçlerinin plânlanması ve kontrolü;
yönetsel teoride, hiyerarşik yapılanma ve bürokrasi modelinde bürokratik
iç etkinliğe ilişkin kurallar önerilmektedir. Neo klasik teori,
ağırlıklı olarak insan unsuru üzerinde durur. Modern teorinin temel
yaklaşımı ise, olayları sistem bakış açısı ile ve çevre etkileşimi ile
birlikte değerlendirmesidir.
Yönetim İşlevleri
Yönetim bir süreç olarak ele alınır. Bu süreç, bir yöneticinin belirli
fonksiyonlarını açıklamak suretiyle konunun anlaşılmasını kolaylaştırır.
Bu ünitede ele alınan dört işlevler daha sonra kullanılan kavramlara
bir temel oluşturmaktadır. Diğer bir deyişle, bu işlevler yönetimle
ilgili kavramlara bir giriş olarak ele alınmaktadır. Yönetim
işlevlerinin ayrı ayrı incelenmesi sadece analitik bir amaç
taşımaktadır. Bu bölümleme işlevlerin birbirinden bağımsız oldukları
anlamına gelmemelidir.Plânlama işlevi; amaçların ve politikaların
oluşturulması ve açıklanması, programların saptanması, faaliyetler için
yöntemlerin geliştirilmesi gibi ana başlıkları içerir. Örgütleme,
işletmenin amaçlarını gerçekleştirmek için gerekli faaliyetleri
düzenlenmiş bir yapı içinde bütünleştirme; bu yapıyı nitelikli, yeterli
iş görenlerle kadrolaştırma; ve bu iş görenlerin işlevlerini yerine
getirmeleri için gerekli fiziksel ortamı sağlama sürecidir. Yöneltme,
amaçlara ulaşmak için gerekli olan ayrıntılı faaliyetler konusunda,
bireylere yol göstermeyi içerir. Denetim süreci, uygun olup olmadığını
belirleme sürecidir. Amaçlara uygun olmayan sonuçlar için düzeltici
önlemlere başvurulur.
İnsan Kaynakları Yönetimi
İnsan kaynakları yönetiminin ana konusu, üretim faktörlerinden biri olan
emek, bir başka deyişle insandır. İnsan üretimin hem amacı hem de
aracıdır. İnsan kaynakları terimi, bir işletmede en üst konumda bulunan
yöneticiden en alt konumdaki vasıfsız işçiye kadar tüm çalışanları
kapsar. Bu kapsama işletme dışında olan ve ilerde o işletmede
çalışabilecek potansiyel işgücünü de dahil etmek mümkündür. İKY’yi
işletmenin, insan kaynağının işletmeye ve bireyin kendisine yararlı
olacak şekilde, yasal çerçeve içinde, etkin yönetilmesini sağlayan işlev
ve çalışmaların tümü olarak tanımlayabiliriz. İKY, özde iki amacı
gerçekleştirmeye çalışır. Bunlar:
• Çalışanların bilgi ve becerilerini en iyi biçimde kullanmalarını
sağlayarak, onların işletmeye olan katkılarını en üst düzeye çıkarmak.
Yani, çalışandan maksimum verim almak,
• İş yaşamının kalitesini yükselterek çalışanların sağlıklı ve güvenli
bir ortamda, yaptıkları işten zevk almalarını sağlamak. İKY terimi, son
10 yılda kabul görmüş bir terimdir. Başlangıç noktası personel
yönetimidir. Personel yönetimi anlayışından İKY anlayışına geçişteki
etkenler şöyle özetlenebilir: Ülkelerin ekonomik, sosyal ve kültürel
yönden gelişmeleri, yetişkin insan gücünün artması, davranış
bilimlerinde gözlenen gelişme, sendikacılığın gelişimi, çalışma
koşullarını düzenleyen yasaların yürürlüğe girmesi, iş görenlerin eğitim
ve kültür düzeylerinin yükselmesi, refah seviyelerinin artması, istek
ve beklentilerin değişmesi, iletişim ve bilişim teknolojilerinin
gelişimi. İKY, iş görenin verimliliğini artırmak ve çalışma yaşamının
kalitesini yükseltmek çabası içindeyken iç ve dış çevrenin etkisi ve
baskısı altında kalır. İç çevre faktörleri, işletmenin yapısından
kaynaklanan, kontrol edilebilir faktörlerdir. Bunlar, bireysel
nitelikler, iş nitelikleri,bireylerarası ilişkiler ve örgütsel
özelliklerdir. Dış çevre faktörleri, işletmenin faaliyet gösterdiği
çevreden kaynaklanan, kontrol edilemeyen faktörlerdir. Bunlar, dış
kaynaklar, rakipler
ve yasalardır. İşletmelerde kurulacak olan insan kaynakları bölümlerinin
amacı, İKY işlevlerini yürütmek ve diğer bölümlere bu konuda yardımcı
olmaktır. İnsan kaynakları bölümü ve yöneticisinin günümüzde üstlenmesi
gereken görevleri şöyle sıralayabiliriz.
• İşletmenin hedeflerine uygun insan kaynakları politikalarının
saptanması için gerekli araştırmaları yapmak, bilgi ve önerileri üst
yönetime sunmak,
• Belirlenen politikalara uygun program ve çalışmaları düzenlemek ve
yürütmek,
•Bu program ve çalışmaları denetlemek ve değerlendirmek,
• İnsan kaynakları ile ilgili yenilikleri izlemek ve gerektiğinde
uygulamak,
• İnsan kaynakları ile ilgili rutin işleri yürüterek diğer yöneticilerin
işlerini hafif etmek
İnsan Kaynakları Yönetimi İşlevleri
İKY’nin iki temel amacı, çalışanlardan maksimum verim almak ve iş
yaşamının kalitesini arttırarak çalışanların yaptıkları işten zevk
almalarını sağlamaktır. Bu iki temel amacı gerçekleştirme yolunda İKY
birtakım işlevleri yerine getirir. Çağdaş bir işletmede İKY Bölümünün
üstlenmesi gereken bu işlevler:
Plânlama Kadrolama Değerleme ve ödüllendirme Yetiştirme ve geliştirme
Endüstri ilişkileri Koruma ve geliştirme olarak sıralana bilir.
İşletmenin bugün ve gelecekteki işgücü ihtiyacını sayı ve nitelik olarak
belirlemeye çalışan kişi, bu işlevi yerine getirirken bazı araçlardan
yararlanmak zorundadır. Bu araçlar; işgücü envanterleri ve personel
dönüşüm oranıdır. İşgücü envanteri; İşletmenin personel arzını nitelik
olarak irdeleyen bir çalışmadır, mevcut personeli birtakım kriterlere
göre irdeleyerek insan kaynağının profilini ortaya çıkarır.
Plânlamacı, bu bilgilere bakarak gelecekteki insan gücü gereksinimini
nitelik açısından ortaya koymaya çalışır. Personel dönüşüm oranı; belli
bir dönemde çeşitli nedenlerle (ölüm, iş kazası, emeklilik, işten
ayrılma vb.) işletmeden ayrılan personelin sayısını yüzde olarak
gösterir. Genellikle bir yıllık dönemler için hesaplanır. Oran şöyle
formüle edilir: İKY işlevlerinden biri olan iş analizlerinin en önemli
özelliği, diğer İKY işlevlerinin yerine getirilmesinde önemli bir bilgi
kaynağı oluşturmasıdır. İş analizleri; işletmede yapılan birbirinden
farklı işlere yönelik bilgilerin tek tek toplanması, değerlenmesi ve
yorumlanmasıdır. İş analizleriyle toplanan bu bilgiler daha sonra iş
tanımları ve iş gerekleri haline getirilerek karar vericilerin
kullanımına sunulur. İş analizleri işi yapan kişiyi değil, işi analiz
eder.
Analiz bilgilerinden; İnsan kaynakları plânlamasında, İşi alınacak
personelde aranması gereken niteliklerin belirlenmesinde, İşe
yerleştirme, yükseltme ve atamalarda, Eğitime alınacak personelin
belirlenmesinde, Personel değerleme ölçütlerinin saptanmasında, Adil bir
ücret sisteminin oluşturulmasında yararlanılır. İşe alma işlevi
işletmeler açısından büyük önem taşır. İşletmeler, yaşamlarını sürekli
kılmak ve rekabette üstün duruma geçmek istiyorlarsa doğru işlerde doğru
kişileri çalıştırmak zorundadırlar. Bu cümlenin anlamı şöyle formüle
edilebilir:
İşin gerekleri = Personelin nitelikleri
Bu eşitliğin en az hata payı ile sağlanamaması, yanlış kişilerin işe
alındığı anlamına gelir. Personel seçiminin başarı göstergesi, yeni
alınan personelin en kısa sürede beklenen performans düzeyine
gelmesidir. İşe alma iki aşamalı bir işlevdir. Bu aşamalar iş gören
bulma ve seçmedir. İşletmelerde iki farklı eğitimden söz edilebilir.
Birincisi, işletmeye yeni alınan personelin işe ve işletmeye
alıştırılmasına yönelik çalışmalardır. Bu çalışmalar işe alıştırma
(oryantasyon) kapsamında ele alınır.
Diğeri ise eski personelin daha üretken olmasını hedefleyen eğitim
faaliyetleridir. Performans değerleme başka bir adla personel değerleme,
personelin işinde gösterdiği başarı derecesinin, yaptığı işin
gereklerine göre saptanmasıdır. Performans değerleme başarılı ve
başarısız personeli biri birinden ayırmak amacıyla yapılır
Pazarlama İlkeleri
Günümüz iş hayatında pazarlama; kendine özgü prensipleri ve diğer
bilimlerle de ilişkisi olan bir disiplin olarak bilinir.Gerçekte
pazarlama işletmecilik konusudur ve işletmenin diğer faaliyet
alanlarıyla doğrudan ilgilidir. Aynı zamanda tüketici davranışlarıyla
yakından ilgilenir. Pazarlama rekabetçi bir ortamda müşteri istek ve
ihtiyaçlarını karşılayan mal ve hizmetlerin sağlanmasında yapılması
gereken faaliyetlerin yerine getirilmesiyle ilgili bir işletme
felsefesidir. Pazarlamanın bir işletmecilik disiplini olarak yer alması
yenidir. Başta işletmeler olmak üzere insanlar pazarlama uygulamaları
içinde yer alırlar. İşletmelerde pazarlama yönetimine olan ihtiyacı
kavrayabilmek için pazarlamanın gelişimini, toplumdaki rolünü, son
yıllarda pazarlama düşüncesinde meydana gelen gelişmeleri, pazarlamayı
ilgilendiren faaliyetleri ve bunların pazarlama yönetiminde nasıl
uygulandığını bilmekte yarar vardır.
Bu ünitede, pazarlamanın belirli faaliyetleri kapsayan bir süreç
olduğuna ve bugünkü konumuna gelinceye kadar hangi değişiklikleri
geçirdiğine değinildi. Pazarlama faaliyetleri birçok değişkenin etkisi
altında yürütülür. Bu değişkenlerden işletme yönetiminin denetimi
altında bulunanlara "pazarlama karması-4P", yönetimin denetleyemediği
değişkenler ise "pazarlamanın çevre koşulları" olarak adlandırılır.
Pazarlama karması değişkenleri ile çevre faktörlerinin bir arada
düşünülmesi işletmeyi pazarlama sistemi olarak ele almamızı gerektirir.
İşletmeler faaliyette bulunacakları pazarlar hakkında bilgiye ihtiyaç
duyarlar.
Bu tür bilgileri elde etmek için pazarlama bilgi sisteminden ve
pazarlama araştırmasından yararlanırlar. Tüketicilerin satın alma
davranışları, bireylerin bir ürünü satın almalarında ve kullanmaları
sırasında düşündükleri üzerinde durur. Pazarlama faaliyetlerinin
başarısı, tüketicilerin satın alma davranışlarının anlaşılmasına ve
analiz edilmesine bağlıdır.
Ürün ve Fiyatlama
Ürün dokunulur ve dokunulmaz niteliklerin oluşturduğu bir bütündür. En
genel anlamda belirlenen ihtiyaçları karşılayan işletme sunumları olarak
tanımlanabilir. Ürün kavramını üç boyutta ele alabiliriz: Çekirdek
ürün, tüketicinin bir ürünü satın alırken neyi satın aldığını ifade
eder. Somut ürün, çekirdek ürünü tamamlayan şekil, marka ve ambalaj gibi
niteliklerden oluşur. Zenginleştirilmiş ürün, mamulle birlikte sunulan
veya işletmenin pazarlama sistemini sağladığı ek yarar ve hizmetler
bütünüdür. Ürünleri değişik ölçülere göre gruplandırırız. Bunların
başlıcaları dayanıklılık durumlarına göre ve hedef alınan kitleye göre
yapılan gruplandırmalardır. Dayanıklılık durumuna göre mallar;
dayanıksız, dayanıklı mallar hizmetler olarak ele alıyoruz. Hedef alınan
kitle ya da Pazar bölümüne göre; tüketim malları ve endüstriyel mallar
olarak gruplandırma yapılır. Birden fazla ürün üreten işletemeler de bir
ürün karması mevcuttur. Ürün karması, üretici işletme tarafından satışa
sunulan ürün dizilerinden oluşur.
Ürün karmasını oluşturan ürün dizisi ise, ürün karması oluşturan
çeşitlerin ve işlevlerin aynı olması, aynı tüketici grubuna aynı tür
aracı işletmelerce satılması ya da belirli bir fiyat ölçüsünde olması
nedeniyle yakın ilişkisi olan bir grup maldır. Yeni mallar dört biçimde
ortaya çıkar: Bir benzeri olmayan, gerçek anlamda mallar; pazar için
yeni mallar; işletme için yeni mallar ve pazarda olan bir malın yerini
alan mallar. Ürün yaşam eğrisi, ürün satış tarihçesini grafik olarak
gösterir. Ürün yaşam eğrisi; giriş, gelişme, olgunluk ve gerileme olmak
üzere dört aşamadan oluşur. Giriş aşaması,ürünün pazarda ilk kez yer
aldığı, satışların çok az ve kârlılığın negatif olduğu aşamadır. Gelişme
dönemi, satışların hızla arttığı, kârlılığın en üst düzeye ulaşarak
ardından gerilemeye başladığı dönemdir. Olgunluk döneminde, satışlar
azalma eğilimi gösterir ve pazarda rakiplerin sayısı artar. Ürün yaşam
eğrisinin son aşamasında ise, satışlar ve kârlılık artan hızla azalmaya
devam eder. Markalama ve ambalajlama ürüne ilişkin özelliklerdir. Marka,
bir ürünü diğerlerinden ayırmak için kullanılan bir isim, sözcük,
tasarım, sembol ya da bunların bileşimidir. Ambalajlama, üretilen
malların pazarlanmasında önemli yeri olan ekonomik faaliyetlerdendir.
Ambalajlamanın; motivasyon, kolaylık ve koruma olmak üzere üç temel
işlevi vardır.
Ürünlerin fiyatlandırılmasında, işletme içi ve işletme dışı faktörler
etkilidir. İşletmelerin uyguladığı başlıca fiyatlama yaklaşımları;
maliyeti temel olan fiyatlama, pazarı temel alan fiyatlama ve rekabeti
temel alan fiyatlamadır. Yeni ürünlerin fiyatlamasında uygulanan başlıca
yöntemler ise, pazarın kaynağını alma ve pazara nüfuz etme
yöntemleridir.
Pazarlama Kanalları ve Tutundurma
Ürünlerin üretilmesinden ve fiyatlandırılmasından sonra sıra dağıtımına
gelir. Ürünün özellikleri ne kadar iyi olursa olsun, tüketiciye uygun
yerde ve zamanda ulaştırılamayan ürün bu özelliklerini yitirecektir.
Dağıtım bu anlamda zaman ve yer faydası yaratarak bu olumsuzluğu ortadan
kaldırır. Dağıtım kanalları gazın ve suyun aktığı boru yollarına
benzetilebilir. Ürün ve hizmetlerin üreticiden aracıya doğru
iletilmesini olanaklı hale getirir. Dağıtım kanalları, ticari
ilişkilerin, ürünlerin zilyetlik ve mülkiyetinin üreticiden nihai
tüketiciye geçişinin olanaklı kılınmasında sistemin etkili birimlerinden
oluşur. Üretimin ve tüketimin sınırlı olduğu, insan ihtiyaçlarının
basit ürünlerle ve tekdüze karşılandığı dönemlerde alıcılar, ürün
bilgilerini kolaylıkla elde edebiliyor, alıcı ile işletme arasında bir
iletişim sorunu yaşanmıyordu.
Ancak ekonomik yaşamdaki gelişmelere bağlı olarak pazarın büyümesi,
ihtiyaçların daha fazlalaşması ve bu ihtiyaçları karşılayacak ürün
çeşitlerinin artmasıyla birlikte işletmeler ile alıcılar arasında bir
iletişim sorunu ortaya çıktı. Bu iletişim sorunu ise işletmeler
tarafından yerine getirilen tutundurma faaliyetleriyle giderilmektedir.
Tutundurma, tüketicilerin satın alma kararlarını etkilemek amacı ile
onları bilgilendirmeyi ve ikna etmeyi amaçlayan eylemlerdir. Tutundurma
faaliyetlerini yerine getirmekle, işletme, doğru malın doğru biçimde
fiyatlanarak doğru yerlerde satışa sunulduğunu, alıcılara bildirir.
Üretim Sistemleri ve Yönetimi
Üretim sistemi, makine, araç-gereç, malzeme, enerji, işgücü, zaman gibi
girdileri, mal ve hizmet şeklindeki çıktılara dönüştüren ve sonuçları
geribildirim kanalıyla görüntüleyen bir süreçtir. Üretim sistemi,
işletmenin iç ve dış çevresiyle etkileşim içindedir. Üretim sistemini,
ekonomi, devlet düzenlemeleri, rekabet, teknoloji ve di¤er dış çevre
koşulları olumlu ve olumsuz biçimde etkiler. Üretim süreci, girdileri,
dönüşüm sürecini, çevre etkilerini görüntüleyen, standartlarla
karşılaştırıp girdiler üzerinde, dönüşüm süreci üzerinde ve çıktılar
üzerinde düzeltici kararlar alınmasını sağlayan alt sistemlerden oluşur.
Girdileri, işletmenin hedef pazarına uygun çıktılara dönüştürmekten
sorumlu olan üretim yönetimi, bütün örgütlerin en temel işlevlerinden
biridir. Üretim yönetimi kavramı; üretim stratejisi, dönüşüm sürecinin
tasarımı, stok kontrolü, üretim planlaması ve programlaması gibi birçok
alt konuyu içerir.
Üretim yönetiminin pazarlama, finans, muhasebe, personel, yönetim bilgi
sistemi ve mühendislik gibi diğer işlevleriyle çok yakın ilişkileri ve
etkileşimleri vardır. Ancak, üretim yönetimi, diğer işlevlerden farklı
olarak, işletmenin aktif varlıklarının yaklaşık %80’inden ve insan
kaynağının % 60-80’inden sorumludur. Üretim sisteminin temel öğesini,
dönüşüm süreci oluşturur.
Dönüşüm sürecinde girdiler, şekil değişikliği, taşıma, depolama,
denetleme gibi birçok faaliyet sonunda ilk durumlarından daha fazla bir
değere (katma değer) dönüşür. Hizmetlerin üretim süreci, malların üretim
sürecinden önemli ölçüde farklılıklar gösterir. Hizmetler, mallara
oranla daha soyuttur, tüketicilerin yüksek oranda katılımını gerektirir,
üretilirken tüketilir, depolanamaz, emek, yoğun nitelik ve kendine özgü
kalite özellikleri taşır. Türkiye’de mal üretiminde ve malların
kalitesinde tüketici sızlanmaları oldukça azalmıştır. Buna karşılık,
hizmet üretiminden, hemen her alanda yakınmalar vardır. Türkiye, dünya
standartlarında hizmet üretemediği için halkın tepkisi ve mutsuzluğu
artmaktadır. Tek üretim, parti üretimi, akıcı üretim, sipariş üretimi,
sürekli üretim, kitle üretimi, grup teknolojisi ve sıfır stoklu üretim,
başlıca üretim sistemleridir.
JIT sisteminde, işletmeye malzeme satanlarla işletmenin proje
takımlarının birlikte hareket etmeleri sağlanmalıdır. Satıcılar da
sisteme dahil edilerek, girdi kalite kontrolünde ve JIT programlarının
hazırlanmasında ortak hareket edebilmelidirler. JIT sistemi, planlamadan
daha çok kontrole ağırlık verir. Planlama zaman israfına yol açar.
Oysa, iyi bir kontrolle değişikliklere kolayca uyum sağlanmıştır. Basit
gözle kontrol sistemleri, karmaşık bilgisayar destekli kontrol
sistemlerine tercih edilir.
Üretim Sistemlerinin Tasarım Kuruluş ve İşleyişi
Üretim sistemi, makine, araç-gereç, malzeme, enerji, işgücü, zaman gibi
girdileri, mal ve hizmet şeklindeki çıktılara dönüştüren ve sonuçları
geribildirim kanalıyla görüntüleyen bir süreçtir. Üretim sistemi,
işletmenin iç ve dış çevresiyle etkileşim içindedir. Üretim sistemini,
ekonomi, devlet düzenlemeleri, rekabet, teknoloji ve di¤er dış çevre
koşulları olumlu ve olumsuz biçimde etkiler. Üretim süreci, girdileri,
dönüşüm sürecini, çevre etkilerini görüntüleyen, standartlarla
karşılaştırıp girdiler üzerinde, dönüşüm süreci üzerinde ve çıktılar
üzerinde düzeltici kararlar alınmasını sağlayan alt sistemlerden oluşur.
Girdileri, işletmenin hedef pazarına uygun çıktılara dönüştürmekten
sorumlu olan üretim yönetimi, bütün örgütlerin en temel işlevlerinden
biridir. Üretim yönetimi kavramı; üretim stratejisi, dönüşüm sürecinin
tasarımı, stok kontrolü, üretim planlaması ve programlaması gibi birçok
alt konuyu içerir.
Üretim yönetiminin pazarlama, finans, muhasebe, personel, yönetim bilgi
sistemi ve mühendislik gibi diğer işlevleriyle çok yakın ilişkileri ve
etkileşimleri vardır. Ancak, üretim yönetimi, diğer işlevlerden farklı
olarak, işletmenin aktif varlıklarının yaklaşık %80’inden ve insan
kaynağının % 60-80’inden sorumludur. Üretim sisteminin temel öğesini,
dönüşüm süreci oluşturur.
Dönüşüm sürecinde girdiler, şekil değişikliği, taşıma, depolama,
denetleme gibi birçok faaliyet sonunda ilk durumlarından daha fazla bir
değere (katma değer) dönüşür. Hizmetlerin üretim süreci, malların üretim
sürecinden önemli ölçüde farklılıklar gösterir. Hizmetler, mallara
oranla daha soyuttur, tüketicilerin yüksek oranda katılımını gerektirir,
üretilirken tüketilir, depolanamaz, emek, yoğun nitelik ve kendine özgü
kalite özellikleri taşır. Türkiye’de mal üretiminde ve malların
kalitesinde tüketici sızlanmaları oldukça azalmıştır. Buna karşılık,
hizmet üretiminden, hemen her alanda yakınmalar vardır. Türkiye, dünya
standartlarında hizmet üretemediği için halkın tepkisi ve mutsuzluğu
artmaktadır. Tek üretim, parti üretimi, akıcı üretim, sipariş üretimi,
sürekli üretim, kitle üretimi, grup teknolojisi ve sıfır stoklu üretim,
başlıca üretim sistemleridir.
JIT sisteminde, işletmeye malzeme satanlarla işletmenin proje
takımlarının birlikte hareket etmeleri sağlanmalıdır. Satıcılar da
sisteme dahil edilerek, girdi kalite kontrolünde ve JIT programlarının
hazırlanmasında ortak hareket edebilmelidirler. JIT sistemi, planlamadan
daha çok kontrole ağırlık verir. Planlama zaman israfına yol açar.
Oysa, iyi bir kontrolle değişikliklere kolayca uyum sağlanmıştır. Basit
gözle kontrol sistemleri, karmaşık bilgisayar destekli kontrol
sistemlerine tercih edilir.
İşletme Bilgi Sistemi
Küresel işletmecilikte bilgisayar, bilgi işlem, bilgi ve iletişim, bir
rekabet koşulu durumuna gelmiştir. Bilgi gereksinimini
hızlı bir şekilde karşılayamayan işletmeler, önemli ölçüde rekabet
zayıflığına düşmektedir. İşletmenin iç ve dış çevresiyle olan her tülü
etkileşimleri, çeşitli bilgi sistemleriyle denetim altına alınır.
İşletim bilgi sistemleri, işletmenin çevresi, işletmenin girdileri,
işletmenin süreçleri ve işletmenin çıktılarıyla, işletmenin yönetim
birimleri arasında, her türlü iletişimi sağlar. Veri, bilgiye ulaşmak
için yapılan gözlemlerdir. İşletme kararları alınırken, veriler değil,
verilerin süreçlenmesi sonunda ortaya çıkan bilgiler kullanılır.
Dolayısıyla, veriler bilgilerin hammaddesi olarak görülebilir. Verilerin
derlenmesi ve bilgiye dönüştürülmesi, işletmelere, planlama, uygulama
ve denetim yapma olanağı sağlar. İşletmeler, stratejik amaçlarla, işlem
amacıyla ve denetim amacıyla bilgiye gereksinim duyarlar. Verilerin
bilgi haline gelmesini sağlayan işlemler dizisine, bilgi işleme denir.
Bir süreç olarak bilgi işleme, kaydetme, sınama, sınıflandırma,
düzenleme, özetleme, matematiksel veya mantıksal hesaplama, saklama,
erişme, çoğaltma ve iletme aşamalarından oluşur. Küresel işletmecilikte,
bilgisayar destekli bilgi sistemleri yürürlüktedir. Bilgisayar destekli
bilgi sistemi, bilgisayar olanaklarıyla işletmenin bilgi gereksinmesini
karşılayan bütünleşik bir yapıdır. Donanım, yazılım, uzman bilgisayar
personeli ve veri tabanı, elektronik bilgi sisteminin başlıca öğelerdir.
İşletme yönetiminin bilgi gereksinimini karşılamak için, verilerin
derlenmesi, sınıflandırılması, veri tabanlarının oluşturulması,
verilerin bilgiye dönüştürülmesi ve ilgili birim
ve kişilere ulaştırılması işlevine, bütünleşik işletme bilgi sistemi
denir. İşlem süreçleme bilgi sistemi, karar destek sistemi, yapay zeta,
uzman sistemler, son kullanıcı bilgi sistemi, bütünleşik işletme bilgi
sisteminin başlıca alt sistemleridir. İşletme işlevleri bilgi sistemi,
pazarlama, üretim, insan kaynağı, finans, üst yönetim gibi işletme
işlevlerini destekleyen çeşitli bilgi sistemlerini içerir. Günümüzde,
bilgilerin girilmesi, işlenmesi, depolanması ve ulaştırılması
teknolojileri, dünya ölçüsünde bütünleştirilmiş ve birbirine
bağlanmıştır. Böylece, işletmeler, dünyanın her yerindeki bilgiye
elektronik araçlarla erişebilmekte ve istediği bilgiyi aynı yöntemle
istediği adrese ulaştırabilmektedir. İşletmeler, rekabet üstünlüğü
sağlayabilmek için, çağdaş iletişim olanaklarını kullanmak durumunda
kalmışlardır. Bu olanakların en başında ofis otomasyonu, internet ve
intranet gelmektedir.
Geleneksel ofislerde, bürolarda ya da iş yerlerinde yapılan işlerin,
elektronik araçlarla yapılmasına ofis otomasyonu denir. Dünyadaki
bilgisayarların birbirine bağlanmış durumuna, internet veya uluslararası
ağ denir. İşletmeler internet olanaklarından yararlanarak, her türlü
adrese elektronik bilgi aktarmaktadır. Ayrıca, internet sayesinde sanal
işletmecilik ve sanal işletme yönetimi de gerçekleştirilmektedir.
Dünyadaki sanal işletme pazarlarının sayısı, her geçen gün hızla
artmaktadır. İnternet teknolojisinin işletme içinde kullanılmasına,
intranet denir. İnternetle işletmeler, dışa kapalı olarak, işletme
içinde, elektronik veri ve bilgi akışını kolayca gerçekleştirmektedir.
Ayrıca çalışanlar, eskiden işletme içindeki ofislerde ya da odalarda
yaptıkları işleri, hiç işletmeye gelmeden, intranet ile evlerinde, taşıt
araçlarında ya da dünyanın herhangi bir yerinde yapabilmektedirler.
Muhasebe
Birer ekonomik birim olarak işletmelerin iyi yönetilebilmeleri,
ortakların ve di¤er ilgililerin desteklerini kazanabilmeleri
kendileri hakkında onları devamlı bilgilendirmeleriyle olur. Bu görevi
muhasebe üstlenmiştir. Bu amaçla işletme içinde, işletmeden dışarıya
veya dışarıdan işletmeye doğru gerçekleşen kıymet hareketlerinin
kaydedilmesi ve ilgililere raporlanması gerekir. Bu, muhasebenin birinci
işlevidir.
Muhasebe bilgisinin işletme içine ve dışına raporlanması yeterli
değildir. Bu bilginin analizi ve yorumlanması gerekir. Finansal analiz
yoluyla, işletmenin mevcut finansal durumunu daha iyi yorumlayabilmek
mümkün olur. Böylece, işletme ile ilgili taraflar, işletmeden
beklentilerinin karşılanıp karşılanamayacağı konusunda karar
verebilirler. Finansal analiz ve yorum, muhasebenin ikinci işlevidir.
Bilginin doğru ve güvenilir olarak üretilip raporlanması için işletmede
iç kontrol sisteminin kurulması; bilgi kullanıcılarının bilgiye güven
duymaları için de bağımsız denetimin gerçekleştirilmesi gerekir.
Finansal Yönetim
Finansal yönetim, işletme için gerekli fonların belirlenmesi, sağlanması
ve yönetilmesini ifade eder. Finansal yönetimle ilgili temel
fonksiyonlar iki ana grupta toplanmakla birlikte, gerçekte çok sayıda
karar alanlarından oluşur. Yatırımlarla ilgili olarak; ne tür
yatırımlar, ne zaman, ne miktarda, nasıl yapılmalıdır sorularına cevap
aranır. Finansmanla ilgili olarak; yapılacak yatırımlar için en uygun
fon nereden, ne miktarda, nasıl sağlanmalıdır gibi sorulara cevap
aranır. Yine işletme faaliyetleri sonucunda elde ettiği kârların ne
kadarını ortaklarına , ne kadarını işletmede bırakmalıdır gibi sorulara
cevap aranır. Finansal yönetim muhasebe ve iktisatla doğrudan,
pazarlama,üretim ve kantitatif yöntemlerle dolaylı ilişki içerisindedir.
Yukarıda belirtilen finansal kararları vermek için gerekli veriler
muhasebe departmanınca sağlanır. Bu verilerin sağlıklı ve doğru olması
gerekliliği muhasebenin önemini arttırmaktadır. Bir finansman yöneticisi
piyasalardaki gelişmelerle, iktisadi prensiplerle yakın ilişki
içersindedir. Bu nedenle finans ve iktisat bilimleri arasında da önemli
bir ilişki mevcuttur. Finans yöneticisi ayrıca karar verirken pazarlama
ve üretim sürecindeki değişiklikleri de izlemelidirler.
Bu süreçlerdeki değişiklikler işletmenin nakit akışlarında değişikliğe
yol açabilir. Ayrıca finansal yönetimde son yıllarda artan bir biçimde
kantitatif yöntemler kullanılmakta olup, bu disiplinin finans için önemi
gün geçtikçe artmaktadır. Finansal kararlar alınırken birinci amaç,
işletmenin piyasa değerini ya da ortakların varlıklarını maksimum
yapmaktır. Bir şirketin değeri, şirket anonim şirketse hisse
senetlerinin değeri ile ölçülür. Bu amaç önceleri birinci amaç olarak
belirlenen kârı maksimum yapma amacından farklıdır. Muhasebe kârı gerçek
nakit akışlarını göstermeyebilir. İşletmenin piyasa değerini maksimize
etme amacı nakit akışlarının zamanını ve bunların gerçekleşme
olasılıklarını, yani risklerini de göz önünde bulundurarak, kâr
maksimizasyonu amacına göre öne çıkmaktadır. Finansal analiz, finansal
tablolardaki çeşitli kalemler arasındaki ilişkilerin kurulmasını,
ölçülmesini ve yorumlanmasını kapsayan bir faaliyettir. Bu şekilde iyi
bir finansal planlama yapılması için işletmenin cari ve geçmiş dönemleri
değerlendirilebilir. Finansal analizde en çok kullanılan tablolar;
işletmenin belirli bir tarih itibariyle varlıklarını ve kaynaklarını
gösteren bilanço ile faaliyet dönemiyle ilgili sonuçların gösterildiği
gelir tablosudur. Finansal analizde yapılan analizin amacına göre farklı
niteliklerdeki analizler yapılabilir ve farklı yöntemler uygulanabilir.
Etkin bir planlama finansal başarı için önemlidir. Beklenmeyen
problemlerle karşılaşmamak için iyi bir analiz ve uygun finansal planlar
gereklidir. Finansal planlamanın üç önemli aktivitesinden ilki,
finansal ihtiyaçların belirlenmesidir. Bu aşamada kısa ve uzun dönemli
gelir ve giderler belirlenmeye çalışılır.
Bu da genellikle proforma finansal tablolar hazırlanarak yapılır. İkinci
aktivite, bu ihtiyaçları karşılamak için bütçelerin geliştirilmesi ve
üçüncü olarak da finansal kontrolün yapılmasıdır. Proforma finansal
tablolar hazırlanırken en çok kullanılan yöntem satışların yüzdesi
yöntemidir. Bu yönteme göre her kalemin geçmiş dönemlerde satışlar
içindeki ağırlığı belirlenerek aynı yüzdelerle proforma tablolara
yansıtılır. Oranlar ve regresyon yöntemleriyle de proforma tablolar
hazırlanabilir. Finansal kontrol ise belirlenen politikaların
uygulanmasını denetim altına almak ve piyasa koşullarındaki değişmelere
bakarak gerekli düzeltmeleri hızla yapmak amacıyla yapılır. Finans
yöneticisinin en önemli görevlerinden birisi fonların nereye
yatırılacağını belirlemektir. Bir başka deyişle dönen varlıklara ve
sabit varlıklara ne düzeyde yatırım yapılacağını belirlemektir. Sabit
varlıklara yatırım yaparken olağanüstü finansal planlar hazırlanır ve
buna sermaye bütçelemesi denir. Sabit varlıklar, ekonomik ömrü en az bir
yıl olan değerlerdir. Dönen varlıklara yatırım ise çalışma sermayesi
yönetimi başlığında incelenir. Dönen varlıklar çabuk paraya dönüşen
likit varlıklardır. Riski sevmeyen bir finans yöneticisi çalışma
sermayesine daha fazla yatırım yaptıkça işletmenin karlılığının
azalmasına neden olacaktır. Çalışma sermayesinin düzeyini; işletmenin
faaliyet konusu, büyüklüğü, satışlarındaki düzenlilik ile,
satışlarındaki artış ve azalış oranı etkiler.
Finansal Sistem ve Kurumlar
Tüketim fazlası olan bireylerin tasarruflarının, tüketim açığı olan
bireylerin kullanımına sunduğu piyasalara finansal
piyasalar denir. Bu piyasalarda fonların el değiştirmesi kıymetli evrak
da denilen finansal varlıklarla olur. Bir ekonomide fon arz edenler, fon
talep edenler, yatırım ve finansman araçları, yardımcı kuruluşlar ile
hukuki ve idari
düzen finansal sistemi oluşturur. Finansal piyasalar; süreye göre, para
ve sermaye piyasası; örgütlenme şekline göre, organize olmuş ve olmamış
piyasalar; finansal varlıkların piyasaya çıkış durumuna göre de birincil
ve ikincil piyasa şeklinde sınıflandırılabilir. Finansal piyasalarda
fon arz ve talebinin buluşması genellikle finansal kurumlar aracılığıyla
gerçekleşir. Finansal kurumlar fon maliyetini azaltmak, risk
ayarlaması, vade ayarlaması ve miktar ayarlaması yapmak, danışmanlık
yapmak gibi fonksiyonlar üstlenmişlerdir.
Finansal kurumlar, para yaratan ve para yaratmayan kurumlar olarak
gruplandırılabilir. Para yaratan finansal kurumlar merkez bankası ve
ticari bankalardır. Para yaratmayan finansal kurumlar ise yatırım ve
kalkınma bankaları, sigorta kurumları, kollektif yatırım kurumları,
factoring, forfaiting, leasing şirketleri, risk sermayesi şirketleridir.
Finansal varlıklar, ortaklık veya alacaklılık hakkı veren, belli bir
meblağı temsil eden hisse senetleri, tahviller, finansman bonoları ve
hazine bonoları gibi varlıklardır. Finansal araçlar; paraya
çevrilebilirlik, bölünebilirlik, geri dönülebilirlik, getiri, vade, risk
gibi özellikleri açısından
farklılıklar gösterirler. Vadesi bir yıla kadar olan fon arz ve talebin
karşılaştığı piyasaların başlıca finansal varlıkları, hazine bonoları,
REPO, banka mevduatı,finansman bonosu, banka bonosu ve varlığa dayalı
menkul kıymetlerdir. Sermaye piyasasının temel finansal varlıkları hisse
senedi ve tahvillerdir.
Çokuluslu İşletmeler
Uluslararası işletmecilik ve çokuluslu işletmeler son yıllarda
globalleşme ile işletmecilik konularının vazgeçilmez bir parçası olmaya
başladı. 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde ekonomik ve sosyal
gelişmelere paralel olarak işletmelerin ekonomik güçlerinin çok artması
ve bazı ülkelerin GSMH’dan daha fazla satış hacmine ulaşmaları
globalleşmenin başlangıcı olmuştur. Çokuluslu işletmeler bugün artık,
çeşitli ülkelerin vatandaşları gibi görülmekte, ülkelerin yasal, politik
koşullarına uymakta ve vergi vermektedirler. Çokuluslu işletmeleri
etkileyen üç çevreden söz edebiliriz. Bunlar ülke içi çevre, yabancı
çevre ve uluslararası çevredir.
Çokuluslu işletmenin tanımında bazı ölçütler vardır. Bunlar iki veya
daha fazla ülkede faaliyet gösterme, ülke dışında mülkiyet, üst
yönetimin milliyeti ve benzer ölçütlerdir. "Çokuluslu işletme ülke içi
ve ülke dışındaki yatırımları işletme amaçlarına ve işletme sahiplerinin
çıkarlarına uygun bir biçimde yöneten ticaret ve sanayi işletmesidir".
Çokuluslu işletmelerin ülke dışında faaliyet göstermelerinde ilk adım
ihracat yapmaktır. Bu aşamadan sonra lisans anlaşması, franchising, dış
ticaret işletmelerini kullanma, ülke dışında şube açma ve joint venture
ile diğerleri gelir.
Çokuluslu işletmeler yabancı ülkelere girişleri ve faaliyetleri
sırasında değişik koşullarla karşılaşırlar. Toplumsal, kültürel,
ekonomik, yasal veya siyasi farklılıklar işletmelerin yabancı ülkelere
yatırım kararlarında etkili olur. Çokuluslu işletmelerin yönetiminde ilk
adım planlamadır. Ulusal planlama ile uluslararası planlama arasında
büyük farklar vardır.
İşletme Bilimi: İşletmelerin kuruluşu, Finansman, üretim araçlarının
sağlanması, üretilen mal ve hizmetlerin pazarlanması, örgütlenip,
yönetil¬meleri ve parasal olayların İzlenmesi konulanın ele alıp
inceleyen bilim dalıdır.
GEREKSİNME VE İSTEKLER
Ekonomik yaşamın ve ekonomik faaliyetlerin hareket noktasını insan
gereksinimleri ve istekleri oluşturur.
Bazı gereksinme ve istekler yaşamsal önemdedir. Beslenme, barınma vb.
Temel gereksinmelerin yanı sıra kişilerin mutluluğunu ve yaşama
bağlılığını geliştiren pek çok gereksinme vardır. İnsan gereksinme ve
istekleri uygarlığın gelişimine k9şut olarak gelişir.
Ülkenin ekonomik gelişme düzeyi, yeni teknoloji kullanımı, küresel¬leşme
ve yeniliklerin uygulanma derecesi, gereksinmelerin karşılanma biçimini
etkileyen unsurlardır.
Talep
İnsanların gereksinimlerini gidermek yönünde davranışta bulunması talebi
doğ1ırur. Talep, satın alma gücü bulunan bireylerin ekonomik mal ve
hizmetlere karşı gösterdikleri istekleridir.
Bir mala olan talepten söz edebilmek için şu koşulların bir arada olması
gerekir:
a) Mala karşı duyulan gereksinme ya da istek
b) Malın karşılığını ödeme isteği
c) Karşılığı ödeyebilecek gelir düzeyi
Mal ve Hizmet
Mal: İnsan gereksinimlerini ve isteklerini gidermeye yarayan somut
araçlara mal denir. Ekmek, peynir, kumaş, buzdolabı, torna tezgahı gibi.
Üretilmesi için çaba harcanıp harcanmaması açısından ele aldığımızda
mallar ikiye ayrılır:
Ekonomik Olmayan Mallar (Serbest Mallar); Üretimi için hiçbir çaba ya da
örgütlenme gerektirmeyen ve doğada hazır bulunan mallardır.
Soluduğumuz hava, gün ışığı, yağmur suyu v.b.
Ekonomik Mallar; Üretimi için emek harcanan mallardır.
Ekonomik malları iki ayrı ölçüte göre sınıflandırırız: Gereksinimleri
giderme özellikleri yönünden ve malların dayanıklılığı ya da kullanım
süreleri yönünden, Gereksinimleri giderme özellikleri yönünden ekonomik
malları, tüketim malları ve üretim malları olarak ayırıyoruz.
Tüketim Malları: Son tüketicilerce kişisel ya da aile gereksinimlerini
karşılamak için istenirler. Ekmek, ayakkabı, çamaşır makinesi gibi.
Üretim Malları(Yatırım Malları): Başka bir malın üretilmesi için gerekli
olan mallardır. İşletme binası, işletme donanımı, makineler, ham
maddeler, işlenmiş maddeler bu sınıfa irer. Ekonomik malları,
dayanıklılığı ya da kullanım süreleri yönünden,
dayanıksız mallar ve dayanıklı mallar olarak ayırıyoruz.
Dayanıksız Mallar Bir kez ya da kısa süreli kullanım sonucunda
tüketilip yok edilen mallardır.
Dayanıklı Mallar: Uzun süreli kullanımla y avaş yavaş yok edilen mal
türleridir
Hizmet: İnsan gereksi nimlerini karşılayan, ancak somut olmayan çeşitli
araçlara hizmet adı verilir. Toptancı ve perakendeci ticaret işlet¬
meleri, banka, banker, döviz büfesi, sigorta işletmeleri temel hizmet
alanlarında çalışmaktadırlar.
Tüketim ve Tüketici
Tüketim: İnsan gereksinimlerini ve isteklerini karşılamak amacıyla
üretilen mal ve hizmetlerin kullanımıdır. Gereksinme ve isteklerini
karşı¬lamak amacıyla, mal ya da hizmetleri kullanan bireyler örgütler
tüketicidir.
Tüketicileri de satın alma ve kullanma amaçları yönünden
bölümlen¬direbiliriz.
Son Tüketici: Kişisel ya da aile gereksinimleri nedeniyle bir mal ya da
hizmeti satın alan birey ya da kuruluştur.
Endüstriyel Tüketici; Üretim, yeniden satma ya da işletme kurma amacı
ile satın almada bulunan bireyler ya da örgütlerdir.
Bireyin ekonomideki rolü iki yönlüdür. Tüketicilik ve üreticilik.
1. Öncelikle her birey tüketicidir ve herkes yaşamını sürdürebilmek için
çeşitli düzeylerde mal ve hizmet tüketmek zorundadır.
2. Bireyin ikinci yönü üreticiliktir. Kişilerin mal ve hizmet
tüketmeleri için, satın alma gücüne sahip olmaları gerekir.
Başarı Ölçütleri: Etkenlik ve İlgili Kavramlar
Etkenliği, teknik, ekonomik ve işletme biliminde olmak üzere başlıca üç
anlamıyla ele alıyoruz.
Teknik Etkenlik, (1) İşletme faaliyetlerinin belirlenen niceliksel
standartlara ulaşabilme derecesi, (2) belirli bir işi en ucuz yoldan
yerine getirmek ya da belirli bir çıktıyı elden gelen en düşük girdi ile
sağlayabil¬mektedir.
Ekonomik Etkenlik, işletmelerin ellerinde bulunan kıt kaynakların
en iyi biçimde kullanımına yöneliktir.
İşletme Biliminde Etkenlik, belirli birgirdi ile en yüksek çıktının
elde edilmesi, belirli bir çıktı düzeyinin en düşıik girdiyle
sağlanabilmesidir.
Etkenlik İle İlgili Kavramlar
Verimlilik (Prodüktivite)
Verimlilik, üretimden elde edilen çıktıların fiziksel niceliklerinin
üretimde harcanan girdilerin fiziksel niceliklerine oranıdır.
Verimlilik = Çıktı (Üretilen Mal veya Hizmetler) ! Girdi (İş gücü,
Sermaye, Doğ. Kyn.)
Ekonomiklik (Rasyonellik) Üretimin satış tutarının, üretimin maliyet
tutarına oranlamasıdır.
Karlılık (Rantabilite)
Belirli bir zaman kesiti içinde, işletme faaliyetleri tutarına
oranlanmasıdır.
İşletme, insan gereksinimlerinin karşılanması için mal ve veya hizmet
üretiminin gerçekleştirildiği hizmet birimidir. İşletmeleri kar amacı
güden ve kar amacı gütmeyen olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Her türden
küçük veya büyük özel işletmeler kar amacı güden işletmeye girerken bazı
kamu sermayesiyle kurulmuş işletmeler (KİT’lerin bir bölümü,
belediyenin kurduğu bazı işletmeler) kar amacı gütmezler.
Girişim ve Girişimci
Girişim: Başkalarının gereksinimlerini karşılamak Üzere, pazarı olan ve
pazarda fiyatı oluşan ekonomik mal ve hizmetleri ortaya koymak ve
sahibine kar sağlamak amacını güden bir işletmedir. Girişim işletmeye
göre daha geniş anlamlı olarak ele alınmaktadır. Her girişim bir işletme
olurken, her işletme bir girişim olarak nitelenemez. Bir birimin bir
işletme sayılabilmesi için, insan gereksinimlerini karşılayıp ekonomik
mal ve hizmetleri ortaya koymak amacıyla üretim araçlarının bir araya
getirilip, sürekli didinmede bulunması, üretilen mal ve hizmetlerin
başkalarının gereksinimlerini karşılaması, pazarının ve fiyatının
bulunması gerekir. Girişimin temel amacı kar sağlamaktır.
Girişimci; Gereksinimleri karşılamak üzere iktisadi mal ve hizmet
üretiminin gerçekleştirilmesi için Üretim faktörlerini bir araya getiren
kişidir.
Girişimcinin temel özellikleri;
(1) Üretim araçlarını sağlayıp üretime yöneltme,
(2) ortaya çıkabilecek riskleri üstlenme olarak ele alınır. Giri¬şimci,
düşünce, buluş ve yenilik alanlarında hareket sağlayan, itici bir güç
taşıyan ve uygulayan kişidir. Girişimci, örgütünü yeni alanlara, yeni
kuruluşlara, yeni fırsatlara yöneltir. Girişimcilerin işlevleri şöyle
sıralanabilir, . Yeni ürünler ortaya çıkarmak ya da bilinen ürünlerin
niteliklerini değiştirmek,
. Yeni üretim yöntemleri geliştirip, uygulamak,
. Endüstride yeni ve gelişmiş örgütlenmelere gitmek,
. Yeni pazarlara açılmak,
. Yeni girdi kaynakları bulmak,
. Yönetim ve çalışanlar arasındaki ilişkileri arttı_ak,
. İşletme ile kamu devleti arasındaki ilişkileri geliştirmek.
Yönetici
Yönetici, başkalarının gereksinimlerini karşılamak üzere mal ve hizmet
üretimi için üretim faktörlerinin bir araya getirilmesini yöneten
kişidir. Profesyonel yönetici bu işi ücret karşılığında yapar.
Yöneticinin girişimciden farkı kendi adına değil başka¬ları için
yapması, kar etmemesidir.
Özel Girişim
Bireylerin, taşınır devlet müdahalesi olmak sızın kendi ekonomik
çıkarları doğrultusunda davrandığı bir sistemdir.
Özel girişim sistemlerinde 4 temel unsur vardır:
Özel mülkiyet hakkı, Bireylerin taşınır ve taşınmaz değerleri satın
alma, sahip olma, kullanma ve satma hakkını belirler.
Seçme özgürlüğü, tüketici ve üreticilerin ekonomik kararlarındaki
serbestliği ifade eder;
Kar elde etme, kaynaklarını riske. sokmak yatırıma girişenlerin,
faaliyetler sonucunda oluşacak kar üzerinde hakkı olduğu anlamını taşır.
Serbest rekabet, iki veya daha fazla sayıda işletmenin aynı kaynaklara
veya müşteri kitlesine yönelmesi durumunda ortaya çıkar.
İŞLETME GENEL NOTLAR-2
Amaçlar, işletmelerin ulaşmak istediği durumları ifade eder. Temel
Amaçlar
İşletmelerde geleneksel olarak iki temel amaç ortaya çıkar. Kar elde
etmek ve topluma hizmet.
Kar Elde Etmek;
Kar, bir işletmenin belirli bir dönem sonunda elde ettiği katıksız (net)
gelirlerin toplamıdır. İşletmenin belli bir dönem sonunda elde ettiği
toplam gelirler ile katlandığı toplam giderler arasındaki olumlu
farktır. İşletmeler için gelişme ve büyüme göstergesidir. Üst yönetim
için bir başarı değerlendirme ölçütü olan kar, çalışanlar içinde bir
özendirme ve teşvik aracıdır.
Topluma Hizmet, İşletmeler yaşadıklar bulunur. .
Özel Amaçlar ¬
a) Uzun Dönemli Büyüme
b) Tüketicilere Nitelikli Mal Sunma
c) Çalışanlara Uygun ücret Verme
d) Toplumsal Sorumluluk: İşletmeler, karının bir bölümünü çeşitli
toplumsal etkinliklere aktarmak zorundadır. İşletmelerin kültürel
çalış¬malara öncülük etmesi, spor kuruluşları oluşturması sağlık ve
güvenlik çalışmalarına girişmesi, eğitim-öğretim alanında etkinlik
göstermesi toplumsal yönden olumlu bir izlenim ve katkı yaratma
çabalarıdır. Günü¬müzde, doğal çevrenin korunması ve çevre kirliliğinin
en az düzeyde tutulması, toplumun ve işletmelerin büyük önem verdiği
konudur.
İşletmelerin İşlevleri
İşletmelerde uygulanan işlevlere ilişkin ilk bilimsel yaklaşım, Yönetsel
kuramın öncüsü Henry Fayol'un görüşlerini içerir. Fayol'un işletmelerde
geçerli işlevleri: ..
• Yönetim Faaliyetleri
• Teknik ya da üretim faaliyetleri,
• Ticari faaliyetler (Satın alma, satış, pazarlama)
• Finansal işlemler (Gerekli fonların sağlanması ve yönetim)
• Muhasebe işlemleri (Envanter, gelir-gider hesapları)
• Güvenlik faaliyetleri olarak sıralanmıştır.
İşletmelerin işlevleri ile ilgili bir başka sıralamada şöyledir.
. Genel işlevler - Yönetim
. Türsel işlevler
. Temel işlevler - Üretim, Pazarlama
. Kolaylaştırıcı işlevler - Finansman, Personel
. Destekleyici işlevler - Muhasebe, Ar-Ge, Halkla ilişkiler, Ulaştırma,
Depolama
İşlevlerin hangilerinin uygulanacağı veya hangileri için ayrı bölümler
açılacağı; üst yönetim yaklaşımı, üretim konusu, sektör özellikleri,
işlet¬menin içinde bulunduğu özel koşullar, büyüklük gibi unsurların
etkisi altında kararlaştırılır.
Üst yönetim yaklaşımı ve tercihleri, işlevlerin sayısı, öncelik sırası
ve kapsamının belirlenmesinde temel bir etkendir. Bir mal üreten
işletmede temel işlev üretimdir. Kalite kontrol, ar-ge ve değer
destekleyici işlevlerde bulunur. Bir ticaret ya da pazarlama
işletmesinde ise temel işlev, başka işletmelerce üretilmiş ürünlerin
alınıp bu ürünlere gereksinme duyanlara ulaştırılması yani
pazarlanmasıdır. Halkla ilişkiler, reklam, planlama, bunlara yardımcı
işlevler de mevcuttur.
Üretilen Mal Ve Hizmet Çeşidi Yönünden
Endüstri işletmeleri, kullanılan girdileri fiziksel ya da kimyasal
yönden eğişikliğe uğratarak yeni bir mala dönüştüren işletmelerdir.
Ticaret İşmeleri, malların toptancılığını, yarı toptancılığını ve
perakendeci_iğini yapan işletmelerdir.
Hizmet İşletmeleri, hizmet üreten ve pazarlayan her boyuttaki
işlet¬melerdir.
Üretim Araçlarının Mülkiyetine Göre İşletmeler
Özel Kesim İşletmeleri, üretim araçlarının mülkiyeti özel kişilerin
elinde bulunan işletmelerdir.
Kamu Kesimi İşletmeleri, Sermayesinin tümü yada çoğunluğu devlete ya da
kamu tüzel Yabancı Sermayeli İşletmeler, üretim araçlarının mülkiyeti
başka ülke girişimcilerinin olan işletmelerdir.
İŞLETME GENEL NOTLAR-3
İşletme Kavramı
İşletme Bilimi, işletmeleri ilgilendiren iç ve dış olayların
açıklanması, çözümlenmesi ve sistemleştirilmesinin yanında, işletmelerin
toplum içindeki yerini belirleme işlevini görür. Ekonomik yaşamın ve
ekonomik faaliyetlerin çıkış noktası insan gereksinme ve istekleridir.
İşletmelerin temel işlevi değişik boyutlardaki insan gereksinme ve
isteklerinin giderilmesidir. Gereksinmelerin değişimine ve gelişimine
bağlı olarak işletmelerin ortaya koyduğu ürünler de yenilenir. İnsan
gereksinmelerini giderme özelliğine sahip mal ve hizmetlere ekonomik mal
ve hizmetler denir. Mal ve hizmetlerin üretimi için, emek, doğa,
sermaye, teknoloji ve girişimci olarak sıraladığımız üretim faktörleri
bir araya getirilir. İnsan gereksinme ve isteklerini gidermeye yarayan
araba, kalem, televizyon gibi somut araçlara mal denir. Mallar değişik
ölçülere göre sınıflandırılır. İnsan gereksinmelerini karşılamakla
birlikte, somut olmayan araçlara hizmetler diyoruz. Oteller, bankalar ya
da hastaneler hizmet üreten işletmelerdir. Mal ve hizmetlerin kullanımı
ile tüketim ortaya çıkar.
Mal ya da hizmetleri bireysel gereksinmeleri için alanlara son tüketici,
üretim, alıp satma ya da işletme kurmak amacıyla satın alanlara
endüstriyel tüketici diyoruz. Satın alma gücü bulunan bireylerin
ekonomik mal ve hizmetlere karşı gösterdiği satın alma işlevi talep
olarak niteleriz. İşletme kavramının yaygın olarak kullanılan tanımı
işletmeyi mal ve/veya hizmet üretimi için üretim faktörlerinin bir araya
getirildiği ekonomik birim olarak açıklar. Özel girişim, bireylerin
devlet müdahalesi olmaksızın; kendi ekonomik çıkarları doğrultusunda
davrandığı sistemdir. Temel unsurları, özel mülkiyet hakkı, seçme,
özgürlüğü, kâr elde etme hakkı ve serbest rekabettir. Aşağıda kendimizi
sınayalım bölümündeki soruları yardım almadan yanıtlamaya çalışınız. Bu
sorulara yanıt verebiliyorsanız, bir sonraki Üniteye geçebilirsiniz.
Ancak soruları yanıtlamakta zorlanıyorsanız, geriye dönerek bu bölümleri
tekrar okuyun.
İşletmelerin Özellikleri
İşletmelerin amaçları, bir işletmenin ulaşmak istediklerini ifade
eder.Amaçlar; ne, neden. ne zaman, nasıl,hangi kapsamda, nerede
yapılacak sorularına verilecek yanıtları şekillendirir. İşletmelerin
başarılı olmasında ve sağlıklı kararlar alınmasında temel koşul, ne
yapılacağının bilinmesidir. İşletmelerin genel amaçları, kâr elde etmek,
topluma hizmet etmek, işletmenin varlığını sürekli kılmaktadır.
İşletmelerin özel amaçları, sosyal sorumluluk, çevrecilik,kaliteli ve
nitelikli bir çalışma ortamı, çalışanlara daha iyi ücret, çevre
koşullarına uyum,uluslar arası ilişkiler vb.olarak sıralanabilir.
İşletmelerin işlevlerini genel veya özel amaçları şekillendirir.
Bu işlevler işletmenin belirli bölümlerinde gerçekleştirilir. Yönetim,
üretim, pazarlama, finansman, personel, muhasebe, ar-ge, halkla
ilişkiler, ulaştırma, depolama bunlardan başlıcalarıdır. Günümüzdeki
gelişmeler, işletmecilik işlevleri ve uygulamalarında yenilikleri
zorunlu kılmıştır. Klasik işlevlerin yanı sıra, çağdaş, global ve
rekabetçi anlayışın gerektirdiği işlevler de büyük önem kazanmıştır.
İnsan kaynakları, planlama, reklam ve promosyon, eğitim, kalite kontrol,
uluslararası ilişkiler çağdaş işletmelerde sürdürülen işlevlerden
bazılarıdır. İşletmelerde, yukarıda sözü edilen işlevlerden hangilerinin
uygulanacağı ya da hangileri için ayrı bölümler açılacağı; üst
yönetimin yaklaşımı, üretim konusu, sektör özellikleri, işletmenin
içinde bulunduğu özel koşullar, büyüklük gibi unsurların etkisi altında
kararlaştırılır. İşletmelerin çevresini oluşturan çıkar grupları ile
ilişkisi, onların beklentilerini karşılama ve faaliyetleri yoluyla
onları etkileme biçiminde ortaya çıkar. Her işletme, çevresindeki kişi
veya kurumlara karşı sorumludur. Bu sorumluluğun gereği olarak bu kişi
veya kurumların çeşitli beklentileri ve gereksinmelerini karşılamak
zorundadır.İşletmelerin çevre ilişkileri ve sorumlulukları iç ve dış
çevre olarak ayrılmıştır. İç çevre unsurları, işletmeyi doğrudan
etkileyen ve karşılığında işletme faaliyetlerinden doğrudan etkilenen
unsurlardır. İşletmelerin iç çevresinde yer alan temel unsurlar; sermaye
sahipleri, yöneticiler ve yönetilenler yani çalışanlar ve onlardan
kaynaklanan yönetim biçimi ya da örgüt kültürüdür. İşletmelerin dış
çevresinde; devlet ve yasalar, tüketiciler, toplum yapısı ve kültürü,
rakipler, tedarikçi işletmeler, diğer işletmeler ve tüm bu unsurların
bir arada oluşturduğu piyasa koşulları yer alır.
İşletmeler birbirinden farklı yapı ve özelliklere sahiptir. İşletmelerin
gruplandırılmasında geçerli olan ölçütler; mal ve hizmet türü, üretim
araçlarının mülkiyeti, hukuki yapıları, ulusal kökeni, işletmeler arası
anlaşmalar ve diğerleridir.
İşletmelerin Kuruluşu
İşletmelerin kuruluşunda alınacak kararlar, yatırımın kârlılığında
önemli rol oynar. İşletmelerin kuruluşunda ilk olarak yatırım düşüncesi
oluşur. Yatırımın yapılabilirliğini belirlemek üzere ekonomik, teknik,
finansal, yasal ve örgütsel fizibilite çalışmaları yapılır. Bu
çalışmalara dayalı olarak bir ön proje oluşturulur.
Ön proje, yatırıma ilişkin bütün bilgilerin ayrıntılarını kapsar ve
yatırım kararı için temel bir göstergedir. Proje onaylandıktan sonra
kesin projeye dönüştürülür ve sonraki aşamada yatırım gerçekleştirilir.
Kesin üretim aşamasına geçilerek, yatırım süreci tamamlanır.
İşletmelerin kuruluş yeri seçimi, üzerinde titizlikle durulması gereken
bir diğer konudur. Kuruluş yeri seçiminde dikkate alınan etkenler;
hammadde, ulaştırma, pazara yakınlık, işgücü, enerji ve yakıt, su, iklim
koşulları, atıkların giderilmesi, özendirme önlemleri ve diğer
etkenlerdir.
İşletmelerin Büyümesi
İşletmelerde bazı temel amaçlar vardır. Devamlılığı sağlama, kâr ve
büyümedir. işletmeler çeşitli nedenlerle büyümeye zorlanırlar. Bazı
işletmelerin büyümenin sağlayacağı yararlara karşın, getireceği
sıkıntılar ve olumsuzluklar yüzünden büyümeye karşı isteksiz oldukları
görülmektedir. Büyüme yaşayan her canlı varlık için doğal bir
gelişmedir. işletmeler de canlı bir organizmaya benzediğine göre,
kurulması ve büyüme sürecine girmesi doğaldır. işletmeler çeşitli
nedenlerle büyümeye zorlanır. Büyüme bir işletmenin varlığı için son
derece önemlidir.
Büyüme olmayan bir işletmede yaratıcı faaliyete yer verilemeyeceği için
güçlü bir yönetim de olamaz. işletmelerde büyüme her yöneticinin temel
düşüncesi olmakta ve her fırsatta büyüme olgusunu sağlamak için yollar
aramasına neden olmaktadır. Büyümenin çevre , finansman , üretim ve
pazarlama açısından incelenmesi söz konusudur. İşletmeler başlangıçta
küçük bir işletme olarak kurulurlar. Çoğunlukla bir tek işletme olarak
faaliyete başlanır ve bu işletmeler için işletme seviyesi ile şirket
seviyesi aynı anlama gelir. Büyüme biçimlerinden birini seçmek için ele
alınacak konulardan bazıları arasında işletmelerin mevcut durumu,
işletmenin faaliyet gösterdiği endüstri alanı, üretilen mallara karşı
olan talebin trendi, ekip işletmelerin büyüme modelleri ve ekonominin
gidişi sayılabilir. İşletmelerde görülen en önemli büyüme çeşidi iç
büyümedir. işletmenin kendi kaynaklarıyla büyümesi iç büyümedir. Dış
büyüme, işletmenin iç kaynakları yeterli olmadığı durumda başvurduğu bir
yoldur. Bazen işletmeler birleşme yoluyla büyürler. Tröstler,
işletmelerin birleşmesinde en çok görülen örneklerinden biridir. Tröstte
amaç, birleşerek pazarın daha geniş bir bölümüne sahip olmaktır.
Tröstte birliğe giren işletmeler hukuki ve ekonomik bağımsızlıklarını
kaybederler.
Konsernler tipik bir tekelleşme örneğidir. Konsernde amaç maliyet
düşürmedir. Karteller tröstlerden çok farklıdır. Birleşerek
tüketicilerin aleyhine çalışan ve kâr arttırmak için faaliyet gösteren
birleşme yoludur. Bu özelliği nedeniyle, çok liberal ülkelerde bile
yasaklanmaktadır. Kartelin çeşitleri arasında en başta fiyat kartelleri
gelir. Burada amaç belli bir fiyatla malların kartele bağlı işletmeler
tarafından satılmasıdır. Diğer kartel çeşitleri arasında bölge karteli,
miktar karteli sayılabilir. Holdinglerde tamamen bağımsızlık
kaybedilmez. Bu birleşmede amaç oy çokluğu sağlayarak bazı işletmelerin
yönetimini ele geçirmektir. Farklı bir büyüme biçimi ise satın alma
yoluyla büyümedir. işletmelerin pazarını genişletmek veya yeni pazarlar
kazanmak amacıyla, tesisleri ve kaynakları uygun olan fakat başarılı bir
şekilde çalıştırılamayan işletmelerin satın alınmasını ifade eder.
işletmelerde küçülme 1980’li yıllardan sonra gündeme gelmiştir. Küçülme
ile ilgili olarak, yanlış düşünceler, küçülmenin iyi anlaşılmasını
engellemektedir. Özellikle ülkemizde küçülme, işletmenin olumsuz
koşullara itildiğini veya işletmenin iş asa doğru gittiğini
anımsatıyordu.
Bu kanı, büyüme ile ilgili varsayımlardan geliyordu. Küçülme için karar
verme riskli bir iştir. Küçülme birçok sorunu da beraberinde getirir.
Küçülme ile işletmeler bazı beklentilerin içine girerler. Bunlar
giderlerin azalması, bürokrasinin azalması, hızlı karar alma, iletişimde
açıklık, girişimciliğin gelişimi ve verimlilikte artıştır.
İş Ahlâkı ve Toplumsal Sorumluluk (Etik-Törel Kurallar)
Etik, insanlar için neyin doğru ve iyi olduğunun ortaya konmasıdır.
Geniş anlamda etik, herhangi bir eylemin kabul edilebilir biçimde
gerçekleştirilmesini sağlayan temel kurallar ya da değişkenlerdir.Etik
ve yasalar her zaman için örtüşmez. Kimi konularda etik ve yasalar
arasında tam bir uyum vardır. Kimi konularda ise etik ve yasalar
arasında farklılıklar ortaya çıkar. İşletme kararları, kimi zaman etik
olmayan ama yasal bir yapıya; kimi zaman etik ama yasadışı bir yapıya;
kimi zamanda hem etik olmayan hem de yasal olmayan bir yapı ya
dönüşebilmektedir. İşletmelerde etik açısından sorgulanacak
davranışları; denetim dışı, görevde hatalı davranma, görevi kötüye
kullanma, görevi bilinçli olarak sürekli kötüye kullanma olarak
sıralayabiliriz.
Bu davranışların her biri, işletme için olumlu veya olumsuz sonuçlara
yol açar. Toplumsal sorumluluk, toplumla işletmeler arasındaki bir
toplumsal anlaşmadır. Buna karşılık etik bireysel karar almayı
ilgilendiren ahlâk kurallarıyla ilgilidir. İşletme etiği, bireysel
kararların ahlâki kurallar ve ilkeler üzerindeki etkisiyle ilgiliyken;
toplumsal sorumluluk, örgütsel kararları ve bu kararların toplum
üzerindeki etkileriyle bağlantılıdır. İşletmelerde etik çatışmaların
nedenlerinin başında, bireysel değer yargıları ile çalışılan işin ve
yaşanılan toplumun değer yargıları arasındaki çatışma gelir. Ayrıca,
işin özellikleri ile örgüt kültürü arasındaki çelişki etik sorunlar
yaratabilir. İşletmelerde temel etik sorunları; çıkar çatışmaları,
içtenlik ve doğruluk, iletişim örgütsel ilişkiler konularında ortaya
çıkar. Kişiler kendi kişisel çıkarlarını, örgütlerin önünde tuttuğunda
çıkar çatışması ve etik sorunlar doğar.
İşletmelerin yönetimde doğruluk ve konusunda sapma olduğunda etik
sorunlar doğar. İletişim eksikliğinden ya da zamanında
bilgilendirilmemekten dolayı etik sorunlar yaşanabilir.Örgüt üyelerinin
tüketicilere,girdi sağlayanlara,astlara, üstlere ve çeşitli kişileri
karşı davranışlarından dolayı etik sorunlar yaşanabilir. Etik
davranışların denetlenmesinde çeşitle teknikler geliştirilebilir. Bu
amaçla stratejiler geliştirilmesinde izlenecek aşamalar; örgütleme, eş
güdümleme, güdüleme ve iletişim olarak sıralanabilir.
Yönetim Kavramı
Yönetim ve yönetici kavramları başkalarına iş gördürme, başkaları
aracılı¤ı ile işi başarma ve amaçlara ulaşmanın söz konusu oldu¤u her
durumda kullanılmaktadır. Ailesel yönetim, siyasal yönetim ve
profesyonel olarak özetlediğimiz üç yönetim türü birbirinden kesin
sınırlarla ayrılmış de¤ildir. Bunların üçü de bir arada bulunabilir; ama
önemli olan ekonomik gelişmeye paralel olarak bu türlerin etkinlik ve
yaygınlık derecelerinin değişmesidir. Başkaları vasıtasıyla iş görme
tanımına yani yönetime daha yakından bakarsak, bunun teknik, beşeri ve
kavramsal olmak üzere üç boyutu olan bir faaliyetler topluluğu olduğunu
görürüz.
Yöneticilerin sahip olması gereken teknik yetenek; yöneticinin doğrudan
yönetmekle sorumlu olduğu alan hakkında gerekli bilgiye sahip olmasını
ifade eder. Beşeri ilişkiler yeteneği; insanlarla işbirliği yaparak
onları çalışmaya yönlendirme yeteneğidir. Kavramsal yetenek; işletmenin
bütününe yönelik, politika ve stratejiler geliştirmeyi ifade eder.
Yönetimin incelenmesi ise geçen yüzyılda başlamıştır. Yönetim olayına
farklı yaklaşımlar klasik, neo-klasik ve modern olarak gruplanabilir.
Klasik yöntemin teorisini Bilimsel Yönetim, Yönetim Süreci Yaklaşımı ve
Bürokrasi olmak üzere ayrı akımlar halinde inceliyoruz.
Bilimsel yönetimde, üretim süreçlerinin plânlanması ve kontrolü;
yönetsel teoride, hiyerarşik yapılanma ve bürokrasi modelinde bürokratik
iç etkinliğe ilişkin kurallar önerilmektedir. Neo klasik teori,
ağırlıklı olarak insan unsuru üzerinde durur. Modern teorinin temel
yaklaşımı ise, olayları sistem bakış açısı ile ve çevre etkileşimi ile
birlikte değerlendirmesidir.
Yönetim İşlevleri
Yönetim bir süreç olarak ele alınır. Bu süreç, bir yöneticinin belirli
fonksiyonlarını açıklamak suretiyle konunun anlaşılmasını kolaylaştırır.
Bu ünitede ele alınan dört işlevler daha sonra kullanılan kavramlara
bir temel oluşturmaktadır. Diğer bir deyişle, bu işlevler yönetimle
ilgili kavramlara bir giriş olarak ele alınmaktadır. Yönetim
işlevlerinin ayrı ayrı incelenmesi sadece analitik bir amaç
taşımaktadır. Bu bölümleme işlevlerin birbirinden bağımsız oldukları
anlamına gelmemelidir.Plânlama işlevi; amaçların ve politikaların
oluşturulması ve açıklanması, programların saptanması, faaliyetler için
yöntemlerin geliştirilmesi gibi ana başlıkları içerir. Örgütleme,
işletmenin amaçlarını gerçekleştirmek için gerekli faaliyetleri
düzenlenmiş bir yapı içinde bütünleştirme; bu yapıyı nitelikli, yeterli
iş görenlerle kadrolaştırma; ve bu iş görenlerin işlevlerini yerine
getirmeleri için gerekli fiziksel ortamı sağlama sürecidir. Yöneltme,
amaçlara ulaşmak için gerekli olan ayrıntılı faaliyetler konusunda,
bireylere yol göstermeyi içerir. Denetim süreci, uygun olup olmadığını
belirleme sürecidir. Amaçlara uygun olmayan sonuçlar için düzeltici
önlemlere başvurulur.
İnsan Kaynakları Yönetimi
İnsan kaynakları yönetiminin ana konusu, üretim faktörlerinden biri olan
emek, bir başka deyişle insandır. İnsan üretimin hem amacı hem de
aracıdır. İnsan kaynakları terimi, bir işletmede en üst konumda bulunan
yöneticiden en alt konumdaki vasıfsız işçiye kadar tüm çalışanları
kapsar. Bu kapsama işletme dışında olan ve ilerde o işletmede
çalışabilecek potansiyel işgücünü de dahil etmek mümkündür. İKY’yi
işletmenin, insan kaynağının işletmeye ve bireyin kendisine yararlı
olacak şekilde, yasal çerçeve içinde, etkin yönetilmesini sağlayan işlev
ve çalışmaların tümü olarak tanımlayabiliriz. İKY, özde iki amacı
gerçekleştirmeye çalışır. Bunlar:
• Çalışanların bilgi ve becerilerini en iyi biçimde kullanmalarını
sağlayarak, onların işletmeye olan katkılarını en üst düzeye çıkarmak.
Yani, çalışandan maksimum verim almak,
• İş yaşamının kalitesini yükselterek çalışanların sağlıklı ve güvenli
bir ortamda, yaptıkları işten zevk almalarını sağlamak. İKY terimi, son
10 yılda kabul görmüş bir terimdir. Başlangıç noktası personel
yönetimidir. Personel yönetimi anlayışından İKY anlayışına geçişteki
etkenler şöyle özetlenebilir: Ülkelerin ekonomik, sosyal ve kültürel
yönden gelişmeleri, yetişkin insan gücünün artması, davranış
bilimlerinde gözlenen gelişme, sendikacılığın gelişimi, çalışma
koşullarını düzenleyen yasaların yürürlüğe girmesi, iş görenlerin eğitim
ve kültür düzeylerinin yükselmesi, refah seviyelerinin artması, istek
ve beklentilerin değişmesi, iletişim ve bilişim teknolojilerinin
gelişimi. İKY, iş görenin verimliliğini artırmak ve çalışma yaşamının
kalitesini yükseltmek çabası içindeyken iç ve dış çevrenin etkisi ve
baskısı altında kalır. İç çevre faktörleri, işletmenin yapısından
kaynaklanan, kontrol edilebilir faktörlerdir. Bunlar, bireysel
nitelikler, iş nitelikleri,bireylerarası ilişkiler ve örgütsel
özelliklerdir. Dış çevre faktörleri, işletmenin faaliyet gösterdiği
çevreden kaynaklanan, kontrol edilemeyen faktörlerdir. Bunlar, dış
kaynaklar, rakipler
ve yasalardır. İşletmelerde kurulacak olan insan kaynakları bölümlerinin
amacı, İKY işlevlerini yürütmek ve diğer bölümlere bu konuda yardımcı
olmaktır. İnsan kaynakları bölümü ve yöneticisinin günümüzde üstlenmesi
gereken görevleri şöyle sıralayabiliriz.
• İşletmenin hedeflerine uygun insan kaynakları politikalarının
saptanması için gerekli araştırmaları yapmak, bilgi ve önerileri üst
yönetime sunmak,
• Belirlenen politikalara uygun program ve çalışmaları düzenlemek ve
yürütmek,
•Bu program ve çalışmaları denetlemek ve değerlendirmek,
• İnsan kaynakları ile ilgili yenilikleri izlemek ve gerektiğinde
uygulamak,
• İnsan kaynakları ile ilgili rutin işleri yürüterek diğer yöneticilerin
işlerini hafif etmek
İnsan Kaynakları Yönetimi İşlevleri
İKY’nin iki temel amacı, çalışanlardan maksimum verim almak ve iş
yaşamının kalitesini arttırarak çalışanların yaptıkları işten zevk
almalarını sağlamaktır. Bu iki temel amacı gerçekleştirme yolunda İKY
birtakım işlevleri yerine getirir. Çağdaş bir işletmede İKY Bölümünün
üstlenmesi gereken bu işlevler:
Plânlama Kadrolama Değerleme ve ödüllendirme Yetiştirme ve geliştirme
Endüstri ilişkileri Koruma ve geliştirme olarak sıralana bilir.
İşletmenin bugün ve gelecekteki işgücü ihtiyacını sayı ve nitelik olarak
belirlemeye çalışan kişi, bu işlevi yerine getirirken bazı araçlardan
yararlanmak zorundadır. Bu araçlar; işgücü envanterleri ve personel
dönüşüm oranıdır. İşgücü envanteri; İşletmenin personel arzını nitelik
olarak irdeleyen bir çalışmadır, mevcut personeli birtakım kriterlere
göre irdeleyerek insan kaynağının profilini ortaya çıkarır.
Plânlamacı, bu bilgilere bakarak gelecekteki insan gücü gereksinimini
nitelik açısından ortaya koymaya çalışır. Personel dönüşüm oranı; belli
bir dönemde çeşitli nedenlerle (ölüm, iş kazası, emeklilik, işten
ayrılma vb.) işletmeden ayrılan personelin sayısını yüzde olarak
gösterir. Genellikle bir yıllık dönemler için hesaplanır. Oran şöyle
formüle edilir: İKY işlevlerinden biri olan iş analizlerinin en önemli
özelliği, diğer İKY işlevlerinin yerine getirilmesinde önemli bir bilgi
kaynağı oluşturmasıdır. İş analizleri; işletmede yapılan birbirinden
farklı işlere yönelik bilgilerin tek tek toplanması, değerlenmesi ve
yorumlanmasıdır. İş analizleriyle toplanan bu bilgiler daha sonra iş
tanımları ve iş gerekleri haline getirilerek karar vericilerin
kullanımına sunulur. İş analizleri işi yapan kişiyi değil, işi analiz
eder.
Analiz bilgilerinden; İnsan kaynakları plânlamasında, İşi alınacak
personelde aranması gereken niteliklerin belirlenmesinde, İşe
yerleştirme, yükseltme ve atamalarda, Eğitime alınacak personelin
belirlenmesinde, Personel değerleme ölçütlerinin saptanmasında, Adil bir
ücret sisteminin oluşturulmasında yararlanılır. İşe alma işlevi
işletmeler açısından büyük önem taşır. İşletmeler, yaşamlarını sürekli
kılmak ve rekabette üstün duruma geçmek istiyorlarsa doğru işlerde doğru
kişileri çalıştırmak zorundadırlar. Bu cümlenin anlamı şöyle formüle
edilebilir:
İşin gerekleri = Personelin nitelikleri
Bu eşitliğin en az hata payı ile sağlanamaması, yanlış kişilerin işe
alındığı anlamına gelir. Personel seçiminin başarı göstergesi, yeni
alınan personelin en kısa sürede beklenen performans düzeyine
gelmesidir. İşe alma iki aşamalı bir işlevdir. Bu aşamalar iş gören
bulma ve seçmedir. İşletmelerde iki farklı eğitimden söz edilebilir.
Birincisi, işletmeye yeni alınan personelin işe ve işletmeye
alıştırılmasına yönelik çalışmalardır. Bu çalışmalar işe alıştırma
(oryantasyon) kapsamında ele alınır.
Diğeri ise eski personelin daha üretken olmasını hedefleyen eğitim
faaliyetleridir. Performans değerleme başka bir adla personel değerleme,
personelin işinde gösterdiği başarı derecesinin, yaptığı işin
gereklerine göre saptanmasıdır. Performans değerleme başarılı ve
başarısız personeli biri birinden ayırmak amacıyla yapılır
Pazarlama İlkeleri
Günümüz iş hayatında pazarlama; kendine özgü prensipleri ve diğer
bilimlerle de ilişkisi olan bir disiplin olarak bilinir.Gerçekte
pazarlama işletmecilik konusudur ve işletmenin diğer faaliyet
alanlarıyla doğrudan ilgilidir. Aynı zamanda tüketici davranışlarıyla
yakından ilgilenir. Pazarlama rekabetçi bir ortamda müşteri istek ve
ihtiyaçlarını karşılayan mal ve hizmetlerin sağlanmasında yapılması
gereken faaliyetlerin yerine getirilmesiyle ilgili bir işletme
felsefesidir. Pazarlamanın bir işletmecilik disiplini olarak yer alması
yenidir. Başta işletmeler olmak üzere insanlar pazarlama uygulamaları
içinde yer alırlar. İşletmelerde pazarlama yönetimine olan ihtiyacı
kavrayabilmek için pazarlamanın gelişimini, toplumdaki rolünü, son
yıllarda pazarlama düşüncesinde meydana gelen gelişmeleri, pazarlamayı
ilgilendiren faaliyetleri ve bunların pazarlama yönetiminde nasıl
uygulandığını bilmekte yarar vardır.
Bu ünitede, pazarlamanın belirli faaliyetleri kapsayan bir süreç
olduğuna ve bugünkü konumuna gelinceye kadar hangi değişiklikleri
geçirdiğine değinildi. Pazarlama faaliyetleri birçok değişkenin etkisi
altında yürütülür. Bu değişkenlerden işletme yönetiminin denetimi
altında bulunanlara "pazarlama karması-4P", yönetimin denetleyemediği
değişkenler ise "pazarlamanın çevre koşulları" olarak adlandırılır.
Pazarlama karması değişkenleri ile çevre faktörlerinin bir arada
düşünülmesi işletmeyi pazarlama sistemi olarak ele almamızı gerektirir.
İşletmeler faaliyette bulunacakları pazarlar hakkında bilgiye ihtiyaç
duyarlar.
Bu tür bilgileri elde etmek için pazarlama bilgi sisteminden ve
pazarlama araştırmasından yararlanırlar. Tüketicilerin satın alma
davranışları, bireylerin bir ürünü satın almalarında ve kullanmaları
sırasında düşündükleri üzerinde durur. Pazarlama faaliyetlerinin
başarısı, tüketicilerin satın alma davranışlarının anlaşılmasına ve
analiz edilmesine bağlıdır.
Ürün ve Fiyatlama
Ürün dokunulur ve dokunulmaz niteliklerin oluşturduğu bir bütündür. En
genel anlamda belirlenen ihtiyaçları karşılayan işletme sunumları olarak
tanımlanabilir. Ürün kavramını üç boyutta ele alabiliriz: Çekirdek
ürün, tüketicinin bir ürünü satın alırken neyi satın aldığını ifade
eder. Somut ürün, çekirdek ürünü tamamlayan şekil, marka ve ambalaj gibi
niteliklerden oluşur. Zenginleştirilmiş ürün, mamulle birlikte sunulan
veya işletmenin pazarlama sistemini sağladığı ek yarar ve hizmetler
bütünüdür. Ürünleri değişik ölçülere göre gruplandırırız. Bunların
başlıcaları dayanıklılık durumlarına göre ve hedef alınan kitleye göre
yapılan gruplandırmalardır. Dayanıklılık durumuna göre mallar;
dayanıksız, dayanıklı mallar hizmetler olarak ele alıyoruz. Hedef alınan
kitle ya da Pazar bölümüne göre; tüketim malları ve endüstriyel mallar
olarak gruplandırma yapılır. Birden fazla ürün üreten işletemeler de bir
ürün karması mevcuttur. Ürün karması, üretici işletme tarafından satışa
sunulan ürün dizilerinden oluşur.
Ürün karmasını oluşturan ürün dizisi ise, ürün karması oluşturan
çeşitlerin ve işlevlerin aynı olması, aynı tüketici grubuna aynı tür
aracı işletmelerce satılması ya da belirli bir fiyat ölçüsünde olması
nedeniyle yakın ilişkisi olan bir grup maldır. Yeni mallar dört biçimde
ortaya çıkar: Bir benzeri olmayan, gerçek anlamda mallar; pazar için
yeni mallar; işletme için yeni mallar ve pazarda olan bir malın yerini
alan mallar. Ürün yaşam eğrisi, ürün satış tarihçesini grafik olarak
gösterir. Ürün yaşam eğrisi; giriş, gelişme, olgunluk ve gerileme olmak
üzere dört aşamadan oluşur. Giriş aşaması,ürünün pazarda ilk kez yer
aldığı, satışların çok az ve kârlılığın negatif olduğu aşamadır. Gelişme
dönemi, satışların hızla arttığı, kârlılığın en üst düzeye ulaşarak
ardından gerilemeye başladığı dönemdir. Olgunluk döneminde, satışlar
azalma eğilimi gösterir ve pazarda rakiplerin sayısı artar. Ürün yaşam
eğrisinin son aşamasında ise, satışlar ve kârlılık artan hızla azalmaya
devam eder. Markalama ve ambalajlama ürüne ilişkin özelliklerdir. Marka,
bir ürünü diğerlerinden ayırmak için kullanılan bir isim, sözcük,
tasarım, sembol ya da bunların bileşimidir. Ambalajlama, üretilen
malların pazarlanmasında önemli yeri olan ekonomik faaliyetlerdendir.
Ambalajlamanın; motivasyon, kolaylık ve koruma olmak üzere üç temel
işlevi vardır.
Ürünlerin fiyatlandırılmasında, işletme içi ve işletme dışı faktörler
etkilidir. İşletmelerin uyguladığı başlıca fiyatlama yaklaşımları;
maliyeti temel olan fiyatlama, pazarı temel alan fiyatlama ve rekabeti
temel alan fiyatlamadır. Yeni ürünlerin fiyatlamasında uygulanan başlıca
yöntemler ise, pazarın kaynağını alma ve pazara nüfuz etme
yöntemleridir.
Pazarlama Kanalları ve Tutundurma
Ürünlerin üretilmesinden ve fiyatlandırılmasından sonra sıra dağıtımına
gelir. Ürünün özellikleri ne kadar iyi olursa olsun, tüketiciye uygun
yerde ve zamanda ulaştırılamayan ürün bu özelliklerini yitirecektir.
Dağıtım bu anlamda zaman ve yer faydası yaratarak bu olumsuzluğu ortadan
kaldırır. Dağıtım kanalları gazın ve suyun aktığı boru yollarına
benzetilebilir. Ürün ve hizmetlerin üreticiden aracıya doğru
iletilmesini olanaklı hale getirir. Dağıtım kanalları, ticari
ilişkilerin, ürünlerin zilyetlik ve mülkiyetinin üreticiden nihai
tüketiciye geçişinin olanaklı kılınmasında sistemin etkili birimlerinden
oluşur. Üretimin ve tüketimin sınırlı olduğu, insan ihtiyaçlarının
basit ürünlerle ve tekdüze karşılandığı dönemlerde alıcılar, ürün
bilgilerini kolaylıkla elde edebiliyor, alıcı ile işletme arasında bir
iletişim sorunu yaşanmıyordu.
Ancak ekonomik yaşamdaki gelişmelere bağlı olarak pazarın büyümesi,
ihtiyaçların daha fazlalaşması ve bu ihtiyaçları karşılayacak ürün
çeşitlerinin artmasıyla birlikte işletmeler ile alıcılar arasında bir
iletişim sorunu ortaya çıktı. Bu iletişim sorunu ise işletmeler
tarafından yerine getirilen tutundurma faaliyetleriyle giderilmektedir.
Tutundurma, tüketicilerin satın alma kararlarını etkilemek amacı ile
onları bilgilendirmeyi ve ikna etmeyi amaçlayan eylemlerdir. Tutundurma
faaliyetlerini yerine getirmekle, işletme, doğru malın doğru biçimde
fiyatlanarak doğru yerlerde satışa sunulduğunu, alıcılara bildirir.
Üretim Sistemleri ve Yönetimi
Üretim sistemi, makine, araç-gereç, malzeme, enerji, işgücü, zaman gibi
girdileri, mal ve hizmet şeklindeki çıktılara dönüştüren ve sonuçları
geribildirim kanalıyla görüntüleyen bir süreçtir. Üretim sistemi,
işletmenin iç ve dış çevresiyle etkileşim içindedir. Üretim sistemini,
ekonomi, devlet düzenlemeleri, rekabet, teknoloji ve di¤er dış çevre
koşulları olumlu ve olumsuz biçimde etkiler. Üretim süreci, girdileri,
dönüşüm sürecini, çevre etkilerini görüntüleyen, standartlarla
karşılaştırıp girdiler üzerinde, dönüşüm süreci üzerinde ve çıktılar
üzerinde düzeltici kararlar alınmasını sağlayan alt sistemlerden oluşur.
Girdileri, işletmenin hedef pazarına uygun çıktılara dönüştürmekten
sorumlu olan üretim yönetimi, bütün örgütlerin en temel işlevlerinden
biridir. Üretim yönetimi kavramı; üretim stratejisi, dönüşüm sürecinin
tasarımı, stok kontrolü, üretim planlaması ve programlaması gibi birçok
alt konuyu içerir.
Üretim yönetiminin pazarlama, finans, muhasebe, personel, yönetim bilgi
sistemi ve mühendislik gibi diğer işlevleriyle çok yakın ilişkileri ve
etkileşimleri vardır. Ancak, üretim yönetimi, diğer işlevlerden farklı
olarak, işletmenin aktif varlıklarının yaklaşık %80’inden ve insan
kaynağının % 60-80’inden sorumludur. Üretim sisteminin temel öğesini,
dönüşüm süreci oluşturur.
Dönüşüm sürecinde girdiler, şekil değişikliği, taşıma, depolama,
denetleme gibi birçok faaliyet sonunda ilk durumlarından daha fazla bir
değere (katma değer) dönüşür. Hizmetlerin üretim süreci, malların üretim
sürecinden önemli ölçüde farklılıklar gösterir. Hizmetler, mallara
oranla daha soyuttur, tüketicilerin yüksek oranda katılımını gerektirir,
üretilirken tüketilir, depolanamaz, emek, yoğun nitelik ve kendine özgü
kalite özellikleri taşır. Türkiye’de mal üretiminde ve malların
kalitesinde tüketici sızlanmaları oldukça azalmıştır. Buna karşılık,
hizmet üretiminden, hemen her alanda yakınmalar vardır. Türkiye, dünya
standartlarında hizmet üretemediği için halkın tepkisi ve mutsuzluğu
artmaktadır. Tek üretim, parti üretimi, akıcı üretim, sipariş üretimi,
sürekli üretim, kitle üretimi, grup teknolojisi ve sıfır stoklu üretim,
başlıca üretim sistemleridir.
JIT sisteminde, işletmeye malzeme satanlarla işletmenin proje
takımlarının birlikte hareket etmeleri sağlanmalıdır. Satıcılar da
sisteme dahil edilerek, girdi kalite kontrolünde ve JIT programlarının
hazırlanmasında ortak hareket edebilmelidirler. JIT sistemi, planlamadan
daha çok kontrole ağırlık verir. Planlama zaman israfına yol açar.
Oysa, iyi bir kontrolle değişikliklere kolayca uyum sağlanmıştır. Basit
gözle kontrol sistemleri, karmaşık bilgisayar destekli kontrol
sistemlerine tercih edilir.
Üretim Sistemlerinin Tasarım Kuruluş ve İşleyişi
Üretim sistemi, makine, araç-gereç, malzeme, enerji, işgücü, zaman gibi
girdileri, mal ve hizmet şeklindeki çıktılara dönüştüren ve sonuçları
geribildirim kanalıyla görüntüleyen bir süreçtir. Üretim sistemi,
işletmenin iç ve dış çevresiyle etkileşim içindedir. Üretim sistemini,
ekonomi, devlet düzenlemeleri, rekabet, teknoloji ve di¤er dış çevre
koşulları olumlu ve olumsuz biçimde etkiler. Üretim süreci, girdileri,
dönüşüm sürecini, çevre etkilerini görüntüleyen, standartlarla
karşılaştırıp girdiler üzerinde, dönüşüm süreci üzerinde ve çıktılar
üzerinde düzeltici kararlar alınmasını sağlayan alt sistemlerden oluşur.
Girdileri, işletmenin hedef pazarına uygun çıktılara dönüştürmekten
sorumlu olan üretim yönetimi, bütün örgütlerin en temel işlevlerinden
biridir. Üretim yönetimi kavramı; üretim stratejisi, dönüşüm sürecinin
tasarımı, stok kontrolü, üretim planlaması ve programlaması gibi birçok
alt konuyu içerir.
Üretim yönetiminin pazarlama, finans, muhasebe, personel, yönetim bilgi
sistemi ve mühendislik gibi diğer işlevleriyle çok yakın ilişkileri ve
etkileşimleri vardır. Ancak, üretim yönetimi, diğer işlevlerden farklı
olarak, işletmenin aktif varlıklarının yaklaşık %80’inden ve insan
kaynağının % 60-80’inden sorumludur. Üretim sisteminin temel öğesini,
dönüşüm süreci oluşturur.
Dönüşüm sürecinde girdiler, şekil değişikliği, taşıma, depolama,
denetleme gibi birçok faaliyet sonunda ilk durumlarından daha fazla bir
değere (katma değer) dönüşür. Hizmetlerin üretim süreci, malların üretim
sürecinden önemli ölçüde farklılıklar gösterir. Hizmetler, mallara
oranla daha soyuttur, tüketicilerin yüksek oranda katılımını gerektirir,
üretilirken tüketilir, depolanamaz, emek, yoğun nitelik ve kendine özgü
kalite özellikleri taşır. Türkiye’de mal üretiminde ve malların
kalitesinde tüketici sızlanmaları oldukça azalmıştır. Buna karşılık,
hizmet üretiminden, hemen her alanda yakınmalar vardır. Türkiye, dünya
standartlarında hizmet üretemediği için halkın tepkisi ve mutsuzluğu
artmaktadır. Tek üretim, parti üretimi, akıcı üretim, sipariş üretimi,
sürekli üretim, kitle üretimi, grup teknolojisi ve sıfır stoklu üretim,
başlıca üretim sistemleridir.
JIT sisteminde, işletmeye malzeme satanlarla işletmenin proje
takımlarının birlikte hareket etmeleri sağlanmalıdır. Satıcılar da
sisteme dahil edilerek, girdi kalite kontrolünde ve JIT programlarının
hazırlanmasında ortak hareket edebilmelidirler. JIT sistemi, planlamadan
daha çok kontrole ağırlık verir. Planlama zaman israfına yol açar.
Oysa, iyi bir kontrolle değişikliklere kolayca uyum sağlanmıştır. Basit
gözle kontrol sistemleri, karmaşık bilgisayar destekli kontrol
sistemlerine tercih edilir.
İşletme Bilgi Sistemi
Küresel işletmecilikte bilgisayar, bilgi işlem, bilgi ve iletişim, bir
rekabet koşulu durumuna gelmiştir. Bilgi gereksinimini
hızlı bir şekilde karşılayamayan işletmeler, önemli ölçüde rekabet
zayıflığına düşmektedir. İşletmenin iç ve dış çevresiyle olan her tülü
etkileşimleri, çeşitli bilgi sistemleriyle denetim altına alınır.
İşletim bilgi sistemleri, işletmenin çevresi, işletmenin girdileri,
işletmenin süreçleri ve işletmenin çıktılarıyla, işletmenin yönetim
birimleri arasında, her türlü iletişimi sağlar. Veri, bilgiye ulaşmak
için yapılan gözlemlerdir. İşletme kararları alınırken, veriler değil,
verilerin süreçlenmesi sonunda ortaya çıkan bilgiler kullanılır.
Dolayısıyla, veriler bilgilerin hammaddesi olarak görülebilir. Verilerin
derlenmesi ve bilgiye dönüştürülmesi, işletmelere, planlama, uygulama
ve denetim yapma olanağı sağlar. İşletmeler, stratejik amaçlarla, işlem
amacıyla ve denetim amacıyla bilgiye gereksinim duyarlar. Verilerin
bilgi haline gelmesini sağlayan işlemler dizisine, bilgi işleme denir.
Bir süreç olarak bilgi işleme, kaydetme, sınama, sınıflandırma,
düzenleme, özetleme, matematiksel veya mantıksal hesaplama, saklama,
erişme, çoğaltma ve iletme aşamalarından oluşur. Küresel işletmecilikte,
bilgisayar destekli bilgi sistemleri yürürlüktedir. Bilgisayar destekli
bilgi sistemi, bilgisayar olanaklarıyla işletmenin bilgi gereksinmesini
karşılayan bütünleşik bir yapıdır. Donanım, yazılım, uzman bilgisayar
personeli ve veri tabanı, elektronik bilgi sisteminin başlıca öğelerdir.
İşletme yönetiminin bilgi gereksinimini karşılamak için, verilerin
derlenmesi, sınıflandırılması, veri tabanlarının oluşturulması,
verilerin bilgiye dönüştürülmesi ve ilgili birim
ve kişilere ulaştırılması işlevine, bütünleşik işletme bilgi sistemi
denir. İşlem süreçleme bilgi sistemi, karar destek sistemi, yapay zeta,
uzman sistemler, son kullanıcı bilgi sistemi, bütünleşik işletme bilgi
sisteminin başlıca alt sistemleridir. İşletme işlevleri bilgi sistemi,
pazarlama, üretim, insan kaynağı, finans, üst yönetim gibi işletme
işlevlerini destekleyen çeşitli bilgi sistemlerini içerir. Günümüzde,
bilgilerin girilmesi, işlenmesi, depolanması ve ulaştırılması
teknolojileri, dünya ölçüsünde bütünleştirilmiş ve birbirine
bağlanmıştır. Böylece, işletmeler, dünyanın her yerindeki bilgiye
elektronik araçlarla erişebilmekte ve istediği bilgiyi aynı yöntemle
istediği adrese ulaştırabilmektedir. İşletmeler, rekabet üstünlüğü
sağlayabilmek için, çağdaş iletişim olanaklarını kullanmak durumunda
kalmışlardır. Bu olanakların en başında ofis otomasyonu, internet ve
intranet gelmektedir.
Geleneksel ofislerde, bürolarda ya da iş yerlerinde yapılan işlerin,
elektronik araçlarla yapılmasına ofis otomasyonu denir. Dünyadaki
bilgisayarların birbirine bağlanmış durumuna, internet veya uluslararası
ağ denir. İşletmeler internet olanaklarından yararlanarak, her türlü
adrese elektronik bilgi aktarmaktadır. Ayrıca, internet sayesinde sanal
işletmecilik ve sanal işletme yönetimi de gerçekleştirilmektedir.
Dünyadaki sanal işletme pazarlarının sayısı, her geçen gün hızla
artmaktadır. İnternet teknolojisinin işletme içinde kullanılmasına,
intranet denir. İnternetle işletmeler, dışa kapalı olarak, işletme
içinde, elektronik veri ve bilgi akışını kolayca gerçekleştirmektedir.
Ayrıca çalışanlar, eskiden işletme içindeki ofislerde ya da odalarda
yaptıkları işleri, hiç işletmeye gelmeden, intranet ile evlerinde, taşıt
araçlarında ya da dünyanın herhangi bir yerinde yapabilmektedirler.
Muhasebe
Birer ekonomik birim olarak işletmelerin iyi yönetilebilmeleri,
ortakların ve di¤er ilgililerin desteklerini kazanabilmeleri
kendileri hakkında onları devamlı bilgilendirmeleriyle olur. Bu görevi
muhasebe üstlenmiştir. Bu amaçla işletme içinde, işletmeden dışarıya
veya dışarıdan işletmeye doğru gerçekleşen kıymet hareketlerinin
kaydedilmesi ve ilgililere raporlanması gerekir. Bu, muhasebenin birinci
işlevidir.
Muhasebe bilgisinin işletme içine ve dışına raporlanması yeterli
değildir. Bu bilginin analizi ve yorumlanması gerekir. Finansal analiz
yoluyla, işletmenin mevcut finansal durumunu daha iyi yorumlayabilmek
mümkün olur. Böylece, işletme ile ilgili taraflar, işletmeden
beklentilerinin karşılanıp karşılanamayacağı konusunda karar
verebilirler. Finansal analiz ve yorum, muhasebenin ikinci işlevidir.
Bilginin doğru ve güvenilir olarak üretilip raporlanması için işletmede
iç kontrol sisteminin kurulması; bilgi kullanıcılarının bilgiye güven
duymaları için de bağımsız denetimin gerçekleştirilmesi gerekir.
Finansal Yönetim
Finansal yönetim, işletme için gerekli fonların belirlenmesi, sağlanması
ve yönetilmesini ifade eder. Finansal yönetimle ilgili temel
fonksiyonlar iki ana grupta toplanmakla birlikte, gerçekte çok sayıda
karar alanlarından oluşur. Yatırımlarla ilgili olarak; ne tür
yatırımlar, ne zaman, ne miktarda, nasıl yapılmalıdır sorularına cevap
aranır. Finansmanla ilgili olarak; yapılacak yatırımlar için en uygun
fon nereden, ne miktarda, nasıl sağlanmalıdır gibi sorulara cevap
aranır. Yine işletme faaliyetleri sonucunda elde ettiği kârların ne
kadarını ortaklarına , ne kadarını işletmede bırakmalıdır gibi sorulara
cevap aranır. Finansal yönetim muhasebe ve iktisatla doğrudan,
pazarlama,üretim ve kantitatif yöntemlerle dolaylı ilişki içerisindedir.
Yukarıda belirtilen finansal kararları vermek için gerekli veriler
muhasebe departmanınca sağlanır. Bu verilerin sağlıklı ve doğru olması
gerekliliği muhasebenin önemini arttırmaktadır. Bir finansman yöneticisi
piyasalardaki gelişmelerle, iktisadi prensiplerle yakın ilişki
içersindedir. Bu nedenle finans ve iktisat bilimleri arasında da önemli
bir ilişki mevcuttur. Finans yöneticisi ayrıca karar verirken pazarlama
ve üretim sürecindeki değişiklikleri de izlemelidirler.
Bu süreçlerdeki değişiklikler işletmenin nakit akışlarında değişikliğe
yol açabilir. Ayrıca finansal yönetimde son yıllarda artan bir biçimde
kantitatif yöntemler kullanılmakta olup, bu disiplinin finans için önemi
gün geçtikçe artmaktadır. Finansal kararlar alınırken birinci amaç,
işletmenin piyasa değerini ya da ortakların varlıklarını maksimum
yapmaktır. Bir şirketin değeri, şirket anonim şirketse hisse
senetlerinin değeri ile ölçülür. Bu amaç önceleri birinci amaç olarak
belirlenen kârı maksimum yapma amacından farklıdır. Muhasebe kârı gerçek
nakit akışlarını göstermeyebilir. İşletmenin piyasa değerini maksimize
etme amacı nakit akışlarının zamanını ve bunların gerçekleşme
olasılıklarını, yani risklerini de göz önünde bulundurarak, kâr
maksimizasyonu amacına göre öne çıkmaktadır. Finansal analiz, finansal
tablolardaki çeşitli kalemler arasındaki ilişkilerin kurulmasını,
ölçülmesini ve yorumlanmasını kapsayan bir faaliyettir. Bu şekilde iyi
bir finansal planlama yapılması için işletmenin cari ve geçmiş dönemleri
değerlendirilebilir. Finansal analizde en çok kullanılan tablolar;
işletmenin belirli bir tarih itibariyle varlıklarını ve kaynaklarını
gösteren bilanço ile faaliyet dönemiyle ilgili sonuçların gösterildiği
gelir tablosudur. Finansal analizde yapılan analizin amacına göre farklı
niteliklerdeki analizler yapılabilir ve farklı yöntemler uygulanabilir.
Etkin bir planlama finansal başarı için önemlidir. Beklenmeyen
problemlerle karşılaşmamak için iyi bir analiz ve uygun finansal planlar
gereklidir. Finansal planlamanın üç önemli aktivitesinden ilki,
finansal ihtiyaçların belirlenmesidir. Bu aşamada kısa ve uzun dönemli
gelir ve giderler belirlenmeye çalışılır.
Bu da genellikle proforma finansal tablolar hazırlanarak yapılır. İkinci
aktivite, bu ihtiyaçları karşılamak için bütçelerin geliştirilmesi ve
üçüncü olarak da finansal kontrolün yapılmasıdır. Proforma finansal
tablolar hazırlanırken en çok kullanılan yöntem satışların yüzdesi
yöntemidir. Bu yönteme göre her kalemin geçmiş dönemlerde satışlar
içindeki ağırlığı belirlenerek aynı yüzdelerle proforma tablolara
yansıtılır. Oranlar ve regresyon yöntemleriyle de proforma tablolar
hazırlanabilir. Finansal kontrol ise belirlenen politikaların
uygulanmasını denetim altına almak ve piyasa koşullarındaki değişmelere
bakarak gerekli düzeltmeleri hızla yapmak amacıyla yapılır. Finans
yöneticisinin en önemli görevlerinden birisi fonların nereye
yatırılacağını belirlemektir. Bir başka deyişle dönen varlıklara ve
sabit varlıklara ne düzeyde yatırım yapılacağını belirlemektir. Sabit
varlıklara yatırım yaparken olağanüstü finansal planlar hazırlanır ve
buna sermaye bütçelemesi denir. Sabit varlıklar, ekonomik ömrü en az bir
yıl olan değerlerdir. Dönen varlıklara yatırım ise çalışma sermayesi
yönetimi başlığında incelenir. Dönen varlıklar çabuk paraya dönüşen
likit varlıklardır. Riski sevmeyen bir finans yöneticisi çalışma
sermayesine daha fazla yatırım yaptıkça işletmenin karlılığının
azalmasına neden olacaktır. Çalışma sermayesinin düzeyini; işletmenin
faaliyet konusu, büyüklüğü, satışlarındaki düzenlilik ile,
satışlarındaki artış ve azalış oranı etkiler.
Finansal Sistem ve Kurumlar
Tüketim fazlası olan bireylerin tasarruflarının, tüketim açığı olan
bireylerin kullanımına sunduğu piyasalara finansal
piyasalar denir. Bu piyasalarda fonların el değiştirmesi kıymetli evrak
da denilen finansal varlıklarla olur. Bir ekonomide fon arz edenler, fon
talep edenler, yatırım ve finansman araçları, yardımcı kuruluşlar ile
hukuki ve idari
düzen finansal sistemi oluşturur. Finansal piyasalar; süreye göre, para
ve sermaye piyasası; örgütlenme şekline göre, organize olmuş ve olmamış
piyasalar; finansal varlıkların piyasaya çıkış durumuna göre de birincil
ve ikincil piyasa şeklinde sınıflandırılabilir. Finansal piyasalarda
fon arz ve talebinin buluşması genellikle finansal kurumlar aracılığıyla
gerçekleşir. Finansal kurumlar fon maliyetini azaltmak, risk
ayarlaması, vade ayarlaması ve miktar ayarlaması yapmak, danışmanlık
yapmak gibi fonksiyonlar üstlenmişlerdir.
Finansal kurumlar, para yaratan ve para yaratmayan kurumlar olarak
gruplandırılabilir. Para yaratan finansal kurumlar merkez bankası ve
ticari bankalardır. Para yaratmayan finansal kurumlar ise yatırım ve
kalkınma bankaları, sigorta kurumları, kollektif yatırım kurumları,
factoring, forfaiting, leasing şirketleri, risk sermayesi şirketleridir.
Finansal varlıklar, ortaklık veya alacaklılık hakkı veren, belli bir
meblağı temsil eden hisse senetleri, tahviller, finansman bonoları ve
hazine bonoları gibi varlıklardır. Finansal araçlar; paraya
çevrilebilirlik, bölünebilirlik, geri dönülebilirlik, getiri, vade, risk
gibi özellikleri açısından
farklılıklar gösterirler. Vadesi bir yıla kadar olan fon arz ve talebin
karşılaştığı piyasaların başlıca finansal varlıkları, hazine bonoları,
REPO, banka mevduatı,finansman bonosu, banka bonosu ve varlığa dayalı
menkul kıymetlerdir. Sermaye piyasasının temel finansal varlıkları hisse
senedi ve tahvillerdir.
Çokuluslu İşletmeler
Uluslararası işletmecilik ve çokuluslu işletmeler son yıllarda
globalleşme ile işletmecilik konularının vazgeçilmez bir parçası olmaya
başladı. 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde ekonomik ve sosyal
gelişmelere paralel olarak işletmelerin ekonomik güçlerinin çok artması
ve bazı ülkelerin GSMH’dan daha fazla satış hacmine ulaşmaları
globalleşmenin başlangıcı olmuştur. Çokuluslu işletmeler bugün artık,
çeşitli ülkelerin vatandaşları gibi görülmekte, ülkelerin yasal, politik
koşullarına uymakta ve vergi vermektedirler. Çokuluslu işletmeleri
etkileyen üç çevreden söz edebiliriz. Bunlar ülke içi çevre, yabancı
çevre ve uluslararası çevredir.
Çokuluslu işletmenin tanımında bazı ölçütler vardır. Bunlar iki veya
daha fazla ülkede faaliyet gösterme, ülke dışında mülkiyet, üst
yönetimin milliyeti ve benzer ölçütlerdir. "Çokuluslu işletme ülke içi
ve ülke dışındaki yatırımları işletme amaçlarına ve işletme sahiplerinin
çıkarlarına uygun bir biçimde yöneten ticaret ve sanayi işletmesidir".
Çokuluslu işletmelerin ülke dışında faaliyet göstermelerinde ilk adım
ihracat yapmaktır. Bu aşamadan sonra lisans anlaşması, franchising, dış
ticaret işletmelerini kullanma, ülke dışında şube açma ve joint venture
ile diğerleri gelir.
Çokuluslu işletmeler yabancı ülkelere girişleri ve faaliyetleri
sırasında değişik koşullarla karşılaşırlar. Toplumsal, kültürel,
ekonomik, yasal veya siyasi farklılıklar işletmelerin yabancı ülkelere
yatırım kararlarında etkili olur. Çokuluslu işletmelerin yönetiminde ilk
adım planlamadır. Ulusal planlama ile uluslararası planlama arasında
büyük farklar vardır.
Geri: Genel İşletme Genel Ders Notları
Çokuluslu İşletmeler
Uluslararası işletmecilik ve çokuluslu işletmeler son yıllarda
globalleşme ile işletmecilik konularının vazgeçilmez bir parçası olmaya
başladı. 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde ekonomik ve sosyal
gelişmelere paralel olarak işletmelerin ekonomik güçlerinin çok artması
ve bazı ülkelerin GSMH’dan daha fazla satış hacmine ulaşmaları
globalleşmenin başlangıcı olmuştur. Çokuluslu işletmeler bugün artık,
çeşitli ülkelerin vatandaşları gibi görülmekte, ülkelerin yasal, politik
koşullarına uymakta ve vergi vermektedirler. Çokuluslu işletmeleri
etkileyen üç çevreden söz edebiliriz. Bunlar ülke içi çevre, yabancı
çevre ve uluslararası çevredir.
Çokuluslu işletmenin tanımında bazı ölçütler vardır. Bunlar iki veya
daha fazla ülkede faaliyet gösterme, ülke dışında mülkiyet, üst
yönetimin milliyeti ve benzer ölçütlerdir. "Çokuluslu işletme ülke içi
ve ülke dışındaki yatırımları işletme amaçlarına ve işletme sahiplerinin
çıkarlarına uygun bir biçimde yöneten ticaret ve sanayi işletmesidir".
Çokuluslu işletmelerin ülke dışında faaliyet göstermelerinde ilk adım
ihracat yapmaktır. Bu aşamadan sonra lisans anlaşması, franchising, dış
ticaret işletmelerini kullanma, ülke dışında şube açma ve joint venture
ile diğerleri gelir.
Çokuluslu işletmeler yabancı ülkelere girişleri ve faaliyetleri
sırasında değişik koşullarla karşılaşırlar. Toplumsal, kültürel,
ekonomik, yasal veya siyasi farklılıklar işletmelerin yabancı ülkelere
yatırım kararlarında etkili olur. Çokuluslu işletmelerin yönetiminde ilk
adım planlamadır. Ulusal planlama ile uluslararası planlama arasında
büyük farklar vardır.
Finansal Yönetim
Finansal yönetim, işletme için gerekli fonların belirlenmesi, sağlanması
ve yönetilmesini ifade eder. Finansal yönetimle ilgili temel
fonksiyonlar iki ana grupta toplanmakla birlikte, gerçekte çok sayıda
karar alanlarından oluşur. Yatırımlarla ilgili olarak; ne tür
yatırımlar, ne zaman, ne miktarda, nasıl yapılmalıdır sorularına cevap
aranır. Finansmanla ilgili olarak; yapılacak yatırımlar için en uygun
fon nereden, ne miktarda, nasıl sağlanmalıdır gibi sorulara cevap
aranır. Yine işletme faaliyetleri sonucunda elde ettiği kârların ne
kadarını ortaklarına , ne kadarını işletmede bırakmalıdır gibi sorulara
cevap aranır. Finansal yönetim muhasebe ve iktisatla doğrudan,
pazarlama,üretim ve kantitatif yöntemlerle dolaylı ilişki içerisindedir.
Yukarıda belirtilen finansal kararları vermek için gerekli veriler
muhasebe departmanınca sağlanır. Bu verilerin sağlıklı ve doğru olması
gerekliliği muhasebenin önemini arttırmaktadır. Bir finansman yöneticisi
piyasalardaki gelişmelerle, iktisadi prensiplerle yakın ilişki
içersindedir. Bu nedenle finans ve iktisat bilimleri arasında da önemli
bir ilişki mevcuttur. Finans yöneticisi ayrıca karar verirken pazarlama
ve üretim sürecindeki değişiklikleri de izlemelidirler.
Bu süreçlerdeki değişiklikler işletmenin nakit akışlarında değişikliğe
yol açabilir. Ayrıca finansal yönetimde son yıllarda artan bir biçimde
kantitatif yöntemler kullanılmakta olup, bu disiplinin finans için önemi
gün geçtikçe artmaktadır. Finansal kararlar alınırken birinci amaç,
işletmenin piyasa değerini ya da ortakların varlıklarını maksimum
yapmaktır. Bir şirketin değeri, şirket anonim şirketse hisse
senetlerinin değeri ile ölçülür. Bu amaç önceleri birinci amaç olarak
belirlenen kârı maksimum yapma amacından farklıdır. Muhasebe kârı gerçek
nakit akışlarını göstermeyebilir. İşletmenin piyasa değerini maksimize
etme amacı nakit akışlarının zamanını ve bunların gerçekleşme
olasılıklarını, yani risklerini de göz önünde bulundurarak, kâr
maksimizasyonu amacına göre öne çıkmaktadır. Finansal analiz, finansal
tablolardaki çeşitli kalemler arasındaki ilişkilerin kurulmasını,
ölçülmesini ve yorumlanmasını kapsayan bir faaliyettir. Bu şekilde iyi
bir finansal planlama yapılması için işletmenin cari ve geçmiş dönemleri
değerlendirilebilir. Finansal analizde en çok kullanılan tablolar;
işletmenin belirli bir tarih itibariyle varlıklarını ve kaynaklarını
gösteren bilanço ile faaliyet dönemiyle ilgili sonuçların gösterildiği
gelir tablosudur. Finansal analizde yapılan analizin amacına göre farklı
niteliklerdeki analizler yapılabilir ve farklı yöntemler uygulanabilir.
Etkin bir planlama finansal başarı için önemlidir. Beklenmeyen
problemlerle karşılaşmamak için iyi bir analiz ve uygun finansal planlar
gereklidir. Finansal planlamanın üç önemli aktivitesinden ilki,
finansal ihtiyaçların belirlenmesidir. Bu aşamada kısa ve uzun dönemli
gelir ve giderler belirlenmeye çalışılır.
Bu da genellikle proforma finansal tablolar hazırlanarak yapılır. İkinci
aktivite, bu ihtiyaçları karşılamak için bütçelerin geliştirilmesi ve
üçüncü olarak da finansal kontrolün yapılmasıdır. Proforma finansal
tablolar hazırlanırken en çok kullanılan yöntem satışların yüzdesi
yöntemidir. Bu yönteme göre her kalemin geçmiş dönemlerde satışlar
içindeki ağırlığı belirlenerek aynı yüzdelerle proforma tablolara
yansıtılır. Oranlar ve regresyon yöntemleriyle de proforma tablolar
hazırlanabilir. Finansal kontrol ise belirlenen politikaların
uygulanmasını denetim altına almak ve piyasa koşullarındaki değişmelere
bakarak gerekli düzeltmeleri hızla yapmak amacıyla yapılır. Finans
yöneticisinin en önemli görevlerinden birisi fonların nereye
yatırılacağını belirlemektir. Bir başka deyişle dönen varlıklara ve
sabit varlıklara ne düzeyde yatırım yapılacağını belirlemektir. Sabit
varlıklara yatırım yaparken olağanüstü finansal planlar hazırlanır ve
buna sermaye bütçelemesi denir. Sabit varlıklar, ekonomik ömrü en az bir
yıl olan değerlerdir. Dönen varlıklara yatırım ise çalışma sermayesi
yönetimi başlığında incelenir. Dönen varlıklar çabuk paraya dönüşen
likit varlıklardır. Riski sevmeyen bir finans yöneticisi çalışma
sermayesine daha fazla yatırım yaptıkça işletmenin karlılığının
azalmasına neden olacaktır. Çalışma sermayesinin düzeyini; işletmenin
faaliyet konusu, büyüklüğü, satışlarındaki düzenlilik ile,
satışlarındaki artış ve azalış oranı etkiler.
Finansal Sistem ve Kurumlar
Tüketim fazlası olan bireylerin tasarruflarının, tüketim açığı olan
bireylerin kullanımına sunduğu piyasalara finansal
piyasalar denir. Bu piyasalarda fonların el değiştirmesi kıymetli evrak
da denilen finansal varlıklarla olur. Bir ekonomide fon arz edenler, fon
talep edenler, yatırım ve finansman araçları, yardımcı kuruluşlar ile
hukuki ve idari
düzen finansal sistemi oluşturur. Finansal piyasalar; süreye göre, para
ve sermaye piyasası; örgütlenme şekline göre, organize olmuş ve olmamış
piyasalar; finansal varlıkların piyasaya çıkış durumuna göre de birincil
ve ikincil piyasa şeklinde sınıflandırılabilir. Finansal piyasalarda
fon arz ve talebinin buluşması genellikle finansal kurumlar aracılığıyla
gerçekleşir. Finansal kurumlar fon maliyetini azaltmak, risk
ayarlaması, vade ayarlaması ve miktar ayarlaması yapmak, danışmanlık
yapmak gibi fonksiyonlar üstlenmişlerdir.
Finansal kurumlar, para yaratan ve para yaratmayan kurumlar olarak
gruplandırılabilir. Para yaratan finansal kurumlar merkez bankası ve
ticari bankalardır. Para yaratmayan finansal kurumlar ise yatırım ve
kalkınma bankaları, sigorta kurumları, kollektif yatırım kurumları,
factoring, forfaiting, leasing şirketleri, risk sermayesi şirketleridir.
Finansal varlıklar, ortaklık veya alacaklılık hakkı veren, belli bir
meblağı temsil eden hisse senetleri, tahviller, finansman bonoları ve
hazine bonoları gibi varlıklardır. Finansal araçlar; paraya
çevrilebilirlik, bölünebilirlik, geri dönülebilirlik, getiri, vade, risk
gibi özellikleri açısından
farklılıklar gösterirler. Vadesi bir yıla kadar olan fon arz ve talebin
karşılaştığı piyasaların başlıca finansal varlıkları, hazine bonoları,
REPO, banka mevduatı,finansman bonosu, banka bonosu ve varlığa dayalı
menkul kıymetlerdir. Sermaye piyasasının temel finansal varlıkları hisse
senedi ve tahvillerdir.
İnsan Kaynakları Yönetimi
İnsan kaynakları yönetiminin ana konusu, üretim faktörlerinden biri olan
emek, bir başka deyişle insandır. İnsan üretimin hem amacı hem de
aracıdır. İnsan kaynakları terimi, bir işletmede en üst konumda bulunan
yöneticiden en alt konumdaki vasıfsız işçiye kadar tüm çalışanları
kapsar. Bu kapsama işletme dışında olan ve ilerde o işletmede
çalışabilecek potansiyel işgücünü de dahil etmek mümkündür. İKY’yi
işletmenin, insan kaynağının işletmeye ve bireyin kendisine yararlı
olacak şekilde, yasal çerçeve içinde, etkin yönetilmesini sağlayan işlev
ve çalışmaların tümü olarak tanımlayabiliriz. İKY, özde iki amacı
gerçekleştirmeye çalışır. Bunlar:
• Çalışanların bilgi ve becerilerini en iyi biçimde kullanmalarını
sağlayarak, onların işletmeye olan katkılarını en üst düzeye çıkarmak.
Yani, çalışandan maksimum verim almak,
• İş yaşamının kalitesini yükselterek çalışanların sağlıklı ve güvenli
bir ortamda, yaptıkları işten zevk almalarını sağlamak. İKY terimi, son
10 yılda kabul görmüş bir terimdir. Başlangıç noktası personel
yönetimidir. Personel yönetimi anlayışından İKY anlayışına geçişteki
etkenler şöyle özetlenebilir: Ülkelerin ekonomik, sosyal ve kültürel
yönden gelişmeleri, yetişkin insan gücünün artması, davranış
bilimlerinde gözlenen gelişme, sendikacılığın gelişimi, çalışma
koşullarını düzenleyen yasaların yürürlüğe girmesi, iş görenlerin eğitim
ve kültür düzeylerinin yükselmesi, refah seviyelerinin artması, istek
ve beklentilerin değişmesi, iletişim ve bilişim teknolojilerinin
gelişimi. İKY, iş görenin verimliliğini artırmak ve çalışma yaşamının
kalitesini yükseltmek çabası içindeyken iç ve dış çevrenin etkisi ve
baskısı altında kalır. İç çevre faktörleri, işletmenin yapısından
kaynaklanan, kontrol edilebilir faktörlerdir. Bunlar, bireysel
nitelikler, iş nitelikleri,bireylerarası ilişkiler ve örgütsel
özelliklerdir. Dış çevre faktörleri, işletmenin faaliyet gösterdiği
çevreden kaynaklanan, kontrol edilemeyen faktörlerdir. Bunlar, dış
kaynaklar, rakipler
ve yasalardır. İşletmelerde kurulacak olan insan kaynakları bölümlerinin
amacı, İKY işlevlerini yürütmek ve diğer bölümlere bu konuda yardımcı
olmaktır. İnsan kaynakları bölümü ve yöneticisinin günümüzde üstlenmesi
gereken görevleri şöyle sıralayabiliriz.
• İşletmenin hedeflerine uygun insan kaynakları politikalarının
saptanması için gerekli araştırmaları yapmak, bilgi ve önerileri üst
yönetime sunmak,
• Belirlenen politikalara uygun program ve çalışmaları düzenlemek ve
yürütmek,
•Bu program ve çalışmaları denetlemek ve değerlendirmek,
• İnsan kaynakları ile ilgili yenilikleri izlemek ve gerektiğinde
uygulamak,
• İnsan kaynakları ile ilgili rutin işleri yürüterek diğer yöneticilerin
işlerini hafif etmek
İnsan Kaynakları Yönetimi İşlevleri
İKY’nin iki temel amacı, çalışanlardan maksimum verim almak ve iş
yaşamının kalitesini arttırarak çalışanların yaptıkları işten zevk
almalarını sağlamaktır. Bu iki temel amacı gerçekleştirme yolunda İKY
birtakım işlevleri yerine getirir. Çağdaş bir işletmede İKY Bölümünün
üstlenmesi gereken bu işlevler:
Plânlama Kadrolama Değerleme ve ödüllendirme Yetiştirme ve geliştirme
Endüstri ilişkileri Koruma ve geliştirme olarak sıralana bilir.
İşletmenin bugün ve gelecekteki işgücü ihtiyacını sayı ve nitelik olarak
belirlemeye çalışan kişi, bu işlevi yerine getirirken bazı araçlardan
yararlanmak zorundadır. Bu araçlar; işgücü envanterleri ve personel
dönüşüm oranıdır. İşgücü envanteri; İşletmenin personel arzını nitelik
olarak irdeleyen bir çalışmadır, mevcut personeli birtakım kriterlere
göre irdeleyerek insan kaynağının profilini ortaya çıkarır.
Plânlamacı, bu bilgilere bakarak gelecekteki insan gücü gereksinimini
nitelik açısından ortaya koymaya çalışır. Personel dönüşüm oranı; belli
bir dönemde çeşitli nedenlerle (ölüm, iş kazası, emeklilik, işten
ayrılma vb.) işletmeden ayrılan personelin sayısını yüzde olarak
gösterir. Genellikle bir yıllık dönemler için hesaplanır. Oran şöyle
formüle edilir: İKY işlevlerinden biri olan iş analizlerinin en önemli
özelliği, diğer İKY işlevlerinin yerine getirilmesinde önemli bir bilgi
kaynağı oluşturmasıdır. İş analizleri; işletmede yapılan birbirinden
farklı işlere yönelik bilgilerin tek tek toplanması, değerlenmesi ve
yorumlanmasıdır. İş analizleriyle toplanan bu bilgiler daha sonra iş
tanımları ve iş gerekleri haline getirilerek karar vericilerin
kullanımına sunulur. İş analizleri işi yapan kişiyi değil, işi analiz
eder.
Analiz bilgilerinden; İnsan kaynakları plânlamasında, İşi alınacak
personelde aranması gereken niteliklerin belirlenmesinde, İşe
yerleştirme, yükseltme ve atamalarda, Eğitime alınacak personelin
belirlenmesinde, Personel değerleme ölçütlerinin saptanmasında, Adil bir
ücret sisteminin oluşturulmasında yararlanılır. İşe alma işlevi
işletmeler açısından büyük önem taşır. İşletmeler, yaşamlarını sürekli
kılmak ve rekabette üstün duruma geçmek istiyorlarsa doğru işlerde doğru
kişileri çalıştırmak zorundadırlar. Bu cümlenin anlamı şöyle formüle
edilebilir:
İşin gerekleri = Personelin nitelikleri
Bu eşitliğin en az hata payı ile sağlanamaması, yanlış kişilerin işe
alındığı anlamına gelir. Personel seçiminin başarı göstergesi, yeni
alınan personelin en kısa sürede beklenen performans düzeyine
gelmesidir. İşe alma iki aşamalı bir işlevdir. Bu aşamalar iş gören
bulma ve seçmedir. İşletmelerde iki farklı eğitimden söz edilebilir.
Birincisi, işletmeye yeni alınan personelin işe ve işletmeye
alıştırılmasına yönelik çalışmalardır. Bu çalışmalar işe alıştırma (
oryantasyon ) kapsamında ele alınır.
Diğeri ise eski personelin daha üretken olmasını hedefleyen eğitim
faaliyetleridir. Performans değerleme başka bir adla personel değerleme,
personelin işinde gösterdiği başarı derecesinin, yaptığı işin
gereklerine göre saptanmasıdır. Performans değerleme başarılı ve
başarısız personeli biri birinden ayırmak amacıyla yapılır.
İş Ahlâkı ve Toplumsal Sorumluluk ( Etik-Törel Kurallar )
Etik, insanlar için neyin doğru ve iyi olduğunun ortaya konmasıdır.
Geniş anlamda etik, herhangi bir eylemin kabul edilebilir biçimde
gerçekleştirilmesini sağlayan temel kurallar ya da değişkenlerdir.Etik
ve yasalar her zaman için örtüşmez. Kimi konularda etik ve yasalar
arasında tam bir uyum vardır. Kimi konularda ise etik ve yasalar
arasında farklılıklar ortaya çıkar. İşletme kararları, kimi zaman etik
olmayan ama yasal bir yapıya; kimi zaman etik ama yasadışı bir yapıya;
kimi zamanda hem etik olmayan hem de yasal olmayan bir yapı ya
dönüşebilmektedir. İşletmelerde etik açısından sorgulanacak
davranışları; denetim dışı, görevde hatalı davranma, görevi kötüye
kullanma, görevi bilinçli olarak sürekli kötüye kullanma olarak
sıralayabiliriz.
Bu davranışların her biri, işletme için olumlu veya olumsuz sonuçlara
yol açar. Toplumsal sorumluluk, toplumla işletmeler arasındaki bir
toplumsal anlaşmadır. Buna karşılık etik bireysel karar almayı
ilgilendiren ahlâk kurallarıyla ilgilidir. İşletme etiği, bireysel
kararların ahlâki kurallar ve ilkeler üzerindeki etkisiyle ilgiliyken;
toplumsal sorumluluk, örgütsel kararları ve bu kararların toplum
üzerindeki etkileriyle bağlantılıdır. İşletmelerde etik çatışmaların
nedenlerinin başında, bireysel değer yargıları ile çalışılan işin ve
yaşanılan toplumun değer yargıları arasındaki çatışma gelir. Ayrıca,
işin özellikleri ile örgüt kültürü arasındaki çelişki etik sorunlar
yaratabilir. İşletmelerde temel etik sorunları; çıkar çatışmaları,
içtenlik ve doğruluk, iletişim örgütsel ilişkiler konularında ortaya
çıkar. Kişiler kendi kişisel çıkarlarını, örgütlerin önünde tuttuğunda
çıkar çatışması ve etik sorunlar doğar.
İşletmelerin yönetimde doğruluk ve konusunda sapma olduğunda etik
sorunlar doğar. İletişim eksikliğinden ya da zamanında
bilgilendirilmemekten dolayı etik sorunlar yaşanabilir.Örgüt üyelerinin
tüketicilere,girdi sağlayanlara,astlara, üstlere ve çeşitli kişileri
karşı davranışlarından dolayı etik sorunlar yaşanabilir. Etik
davranışların denetlenmesinde çeşitle teknikler geliştirilebilir. Bu
amaçla stratejiler geliştirilmesinde izlenecek aşamalar; örgütleme, eş
güdümleme, güdüleme ve iletişim olarak sıralanabilir.
İşletme Bilgi Sistemi
Küresel işletmecilikte bilgisayar, bilgi işlem, bilgi ve iletişim, bir
rekabet koşulu durumuna gelmiştir. Bilgi gereksinimini
hızlı bir şekilde karşılayamayan işletmeler, önemli ölçüde rekabet
zayıflığına düşmektedir. İşletmenin iç ve dış çevresiyle olan her tülü
etkileşimleri, çeşitli bilgi sistemleriyle denetim altına alınır.
İşletim bilgi sistemleri, işletmenin çevresi, işletmenin girdileri,
işletmenin süreçleri ve işletmenin çıktılarıyla, işletmenin yönetim
birimleri arasında, her türlü iletişimi sağlar. Veri, bilgiye ulaşmak
için yapılan gözlemlerdir. İşletme kararları alınırken, veriler değil,
verilerin süreçlenmesi sonunda ortaya çıkan bilgiler kullanılır.
Dolayısıyla, veriler bilgilerin hammaddesi olarak görülebilir. Verilerin
derlenmesi ve bilgiye dönüştürülmesi, işletmelere, planlama, uygulama
ve denetim yapma olanağı sağlar. İşletmeler, stratejik amaçlarla, işlem
amacıyla ve denetim amacıyla bilgiye gereksinim duyarlar. Verilerin
bilgi haline gelmesini sağlayan işlemler dizisine, bilgi işleme denir.
Bir süreç olarak bilgi işleme, kaydetme, sınama, sınıflandırma,
düzenleme, özetleme, matematiksel veya mantıksal hesaplama, saklama,
erişme, çoğaltma ve iletme aşamalarından oluşur. Küresel işletmecilikte,
bilgisayar destekli bilgi sistemleri yürürlüktedir. Bilgisayar destekli
bilgi sistemi, bilgisayar olanaklarıyla işletmenin bilgi gereksinmesini
karşılayan bütünleşik bir yapıdır. Donanım, yazılım, uzman bilgisayar
personeli ve veri tabanı, elektronik bilgi sisteminin başlıca öğelerdir.
İşletme yönetiminin bilgi gereksinimini karşılamak için, verilerin
derlenmesi, sınıflandırılması, veri tabanlarının oluşturulması,
verilerin bilgiye dönüştürülmesi ve ilgili birim
ve kişilere ulaştırılması işlevine, bütünleşik işletme bilgi sistemi
denir. İşlem süreçleme bilgi sistemi, karar destek sistemi, yapay zeta,
uzman sistemler, son kullanıcı bilgi sistemi, bütünleşik işletme bilgi
sisteminin başlıca alt sistemleridir. İşletme işlevleri bilgi sistemi,
pazarlama, üretim, insan kaynağı, finans, üst yönetim gibi işletme
işlevlerini destekleyen çeşitli bilgi sistemlerini içerir. Günümüzde,
bilgilerin girilmesi, işlenmesi, depolanması ve ulaştırılması
teknolojileri, dünya ölçüsünde bütünleştirilmiş ve birbirine
bağlanmıştır. Böylece, işletmeler, dünyanın her yerindeki bilgiye
elektronik araçlarla erişebilmekte ve istediği bilgiyi aynı yöntemle
istediği adrese ulaştırabilmektedir. İşletmeler, rekabet üstünlüğü
sağlayabilmek için, çağdaş iletişim olanaklarını kullanmak durumunda
kalmışlardır. Bu olanakların en başında ofis otomasyonu, internet ve
intranet gelmektedir.
Geleneksel ofislerde, bürolarda ya da iş yerlerinde yapılan işlerin,
elektronik araçlarla yapılmasına ofis otomasyonu denir. Dünyadaki
bilgisayarların birbirine bağlanmış durumuna, internet veya uluslararası
ağ denir. İşletmeler internet olanaklarından yararlanarak, her türlü
adrese elektronik bilgi aktarmaktadır. Ayrıca, internet sayesinde sanal
işletmecilik ve sanal işletme yönetimi de gerçekleştirilmektedir.
Dünyadaki sanal işletme pazarlarının sayısı, her geçen gün hızla
artmaktadır. İnternet teknolojisinin işletme içinde kullanılmasına,
intranet denir. İnternetle işletmeler, dışa kapalı olarak, işletme
içinde, elektronik veri ve bilgi akışını kolayca gerçekleştirmektedir.
Ayrıca çalışanlar, eskiden işletme içindeki ofislerde ya da odalarda
yaptıkları işleri, hiç işletmeye gelmeden, intranet ile evlerinde, taşıt
araçlarında ya da dünyanın herhangi bir yerinde yapabilmektedirler.
1. Ekonomi (İktisat):İnsanların ve toplumun ihtiyaçlarını tatmin etmek
için, toplam arz ve talep arasındaki dengenin sağlanmasına denir.
Ekonomi, var olan ihtiyaçların giderilmesi için mal ve hizmetlerin
ortaya konmasına yönelik tüm çabalardan oluşur.
Ekonomi, Para kullanarak veya kullanmayarak, inanalar arasında değiş
tokuşa sebep olana faaliyetleri inceleri. İnsanların çeşitli mallar
üretmek ve bunları tüketmek üzere toplumun çeşitli üyelerine dağıtmak
için kıt ve sınırlı üretim kaynaklarının ne şekilde kullanıldığını
inceler.
2. Nedret Kanunu: Kaynaklar sınırsız olsaydı hangi mal ve hizmetlerin,
nasıl ve kimin için istihsal edileceği sorun olmayacaktı. Her mal sonsuz
miktarda üretile bilseydi veya insana ihtiyaçları tamamen tatmin
olsaydı, herhangi bir malın fazla üretilmesi veya emek ve maddenin uygun
olmayan bir şekilde bileşimi bir sakınca oluşturmayacaktı. Herkes
istediği şeylere , istediği kadar sahip olabilseydi, mal ve gelirlerin
fertler ve aileler arasında ne şekilde dağıldı bir problem
sayılmayacaktı.
3. İhtiyaç: İnsanları çalışmaya yönelten itici güçtür. Tatmin
edilmediği, giderilmediği zaman sahibine hoşnutsuzluk, sıkıntı acı veren
bir duygudur.
4. Talep: Herhangi bir anda, bir tüketicinin veya toplam tüketicilerin,
belli bir maldan çeşitli fiyatlarda almak isledikleri miktarları
gösteren bir çizelgedir. Talep, Fiyatın azalan bir fonksiyonudur.
Toplam Talep: Bireysel taleplerin toplamıdır. Teke tek tükenicilerin ve
tüketim birimlerinin aile gibi, talebelerinin toplamından meydana gelir
5. Arz: Bir satıcının veya üreticinin arzı, belirli bi zaman süresi
içinde, elinde bulundurduğu malın değişik fiyatları karşısında, piyasada
bu maldan satmaya razı olduğu miktardır. Fiyatın artan fonksiyonudur.
Toplam Arz: Bir malın arzına etki yapan unsurların toplamı veya piyasa
arzında gözlemlenir. Bireysel arzların toplamıdır
6. Mal: Belirli bir ihtiyacı ve isteği doyurma özelliği bulunana ve
değişime konu olan, dokunulur ve dokunulmaz niteliklerin oluşturduğu bir
bütündür.
Hizmet: Tüketicinin ihtiyacını karşılamak ve tatmin etmek amacıyla
üretilen, maddi olmayan, herhangi bir sahiplenmeyle sonuçlanmayan,
tüketiciye sunulan faaliyetlerdir.
Serbest Mal: İnsanın yaşamı için hayati önem taşımasına karşın doğada
bol miktarlarda bulunduklarından parasal değer taşımayan hava, yağmur,
su, güneş ışığı gibi mallara denir.
Ekonomik Mal: İnsan gereksinimlerinin karşılanmasına yarayan ve
genellikle parayla ya da başka mal ve hizmetle değişimi yapılan araçlara
denir.
7. Ekonomik Faaliyet: Talebin arzuladığı mal ve hizmetlerin ortaya
konması, bir yandan da tükenmek bilmeyen yeni ihtiyaçları giderici mal
ve hizmetlerin üretilmesi amacıyla o toplum bireylerinin kişisel veya
toplu harcadıkları çabadır.
Fayda: Mal ve hizmet üreterek insanların ihtiyaçlarını karşılamaktır.
Mal veya hizmetlerin ihtiyaçları giderme özelliğidir. Kullanma değeri
olan birşeye faydalı, kullanma değeri olmayan bir şeye ise faydasız
denilmektedir.
8. Değer:
Katma Değer :Bir malın üretiminin tüm aşamalarında satış fiyatından bir
önceki aşamada yapılmamış ana tüketim harcamasının çıkarılmasından kalan
miktardır.
9. Fiyat: Pazarlama karmasının dört karar değişkeninden biridir. Pazara
dayalı ekonomilerde, arz ve talebi karşılaştırır. Mal veya hizmetin para
karşılığındaki değeridir.
10. Üretim: Mal ve hizmet yaratmaktır . Beşeri ve maddi faktörlerin mal
veya hizmete dönüşümüdür. Zaman, yer, mülkiyet ve toplumsal kaynaklar
malın faydalarını artırır.
Yer Faydası: Üretilen mal ve hizmetlerin üretim yerinden tüketim yerine
ulaştırma fonksiyonundan kaynaklanır
Zaman Faydası: Üretim ve tüketim zamanları aynı olmayan mal ve
hizmetlerin üretim ve tüketim zamanlarını birleştirilmesidir.
Mülkiyet Faydası: Alım satım işlevleri aracılığıyla yaratılmaktadır.
Toplumsal Kaynakların Verimli Kullanılması Faydası: Ekonominin sahip
olduğu kıt kaynakların en olumlu alanlarda kullanımını sağlamaktır.
11. Ekonomi Bilimi Açısından Üretim Faktörleri: Emek, doğal kaynaklar ve
sermayedir. Daha sonra girişimci ve son olarak da teknoloji ilave
edilmiştir.
Emek: işletme sahiplerinin ve işletme çalışanlarını amaca ulaşabilmek
için gerek bedensel, gerekse zihinsel çabalarının tümü emek olarak
adlandırılır.
Doğal Kaynaklar: arazi, konumluk yer veya bunlara ödenen bedeldir.
Sermaye: işletmen,çalışmalarını sürdürebilesi için gerekli tüm maddesel
ve maddesel olmayan varlıkların toplamıdır.
12. İşletme Bilimi Açısından Üretim Faktörleri: İş gücü, işletme
araçları ve hammaddelerdir. İyi işleyen, etkili ve verimli bir üretim
sürecinin temel özellikleri de uzmanlaşma, çeşitlendirme,
standartlaştırma, entegrasyon genişleme ve daralma önemli faktörlerdir.
13. İşletme: Her çeşit ekonomik fayda yaratama çalışmalarının yapıldığı
yerdir.Mal veya hizmet üretmek için ve /veya pazarlamak için kurulan
kuruluşlardır.
İşleme, amaçlarını gerçekleştirmek ve insan gereksinimlerini Pazar
istekleri doğrultusunda karşılama için (ki bu amaçlar kar, topluma
hizmet, istihdam sağlamak, global normları sağlamak...) üretim
faktörleri ile teknoloji, finansman ve insan kaynaklarının mal ve hizmet
üretimine belirli bir yönetim kültürü çerçevesinde yönlendirildiği
yapılara ya da örgütlere kuruluşlara denir.
İşletme Yönetimi: Belirli bir amaca ulaşmak için, işletme çalışanların
tüm uğraşlarını planlamak, örgütlemek, düzenlemek, yöneltmek, denetlemek
ve bu arada insan dışı tüm diğer kaynaklarında en verimli olacak
şekilde amaca uygun kullanılmasını sağlama sürecidir.
14. Teşebbüs ( Girişim ) : Başkalarının ihtiyacını sürekli olarak
karşılamak üzere, pazarı olan ve pazarda fiyatı oluşan ekonomik mal ve
hizmetleri ortaya koymak ve sahibine kar sağlamak amacını güden bir
işletmedir.
Bir başka görüşte teşebbüsle işletmeyi birbirinden ayrı iki varlık
olarak kabul etmektedir. Bu görüşe göre teşebbüs, işletmeden daha üst
düzeyde yer alan ve bir veya birden çok sayıdaki işletmeyi bünyesinde
toplayarak, örgütleyen, yöneten finanse eden ve bunlara sahip olan bir
kuruluştur.
Bir başka görüşte işletme ve teşebbüsü birbiriden farklı iki varlık
olarak görmeyip, aynı kuruluşun değişik işlevlerini üstlenmiş birimleri
olarak kabule etmektedir.
Girişim bir işletmeyi kurma düşüncesine sahip olma, bunun için çaba sarf
etme ve bir işletmeyi kurmadır. İşletme teknik konuyu, girişim ise
yasal ve finansal konuları ifade etmektedir.
15. Girişimci: Belirli işletmecilik faaliyetlerini gerçekleştirmek
amacıyla sahip olduğu finansal kaynakları riske eden ve kar amacı güden
kişilere denir.
Ekonomik mal ve/veya hizmet üretmek ve/veya pazarlamak için üretim
faktörlerini ele geçirip, düzenli bir şekilde bir araya getiren, kar
amacı güden ve girişimlerinin sonucu doğabilecek tüm risklere katlanan
kişidir.
Bilgiyi temel alarak genel eğilimlere ve kendisine uygun alanı seçerek
ve/veya bilgisini girişimciliğe konu ederek, herhangi bir finansman
yöntemi kullanıp (öz kaynaklarıyla, tasarrufuyla krediyle, borçla
parasız) tüm insanların yararı için mal ve hizmet yaratma üretmek
amacıyla işletme açıp ekonomik gereksinimini ekonomik zenginliğin
bağımsızlığını, sosyal prestijini, kendini kabul ettirmeyi ve kendisini
aşmayı, açtığı işletmesinde sürdüren, sürdürme arzusunda didinmesinde
olana kişidir.
Girişimci, öncelikle başkalarının baktığı ama göremediği fırsatları
görüp, bunları birer iş fikrine dönüştürülebilmesini sağlayan ve risk
alma yatkınlığı olan kişidir.
Girişimci,
Mal veya hizmet üretmek ve/veya pazarlamak için ya kendi sahip olduğu,
veya başka kaynaklardan sağladığı sermayeyi tehlikeye koyar.
İşletmenin amaç veya amaçlarına ulaşması için toplumun ihtiyaç ve
isteklerini ve bunlardaki gelişmeleri en iyi biçimde bilir ve sezer.
İsterse, işletme yöneticiliği de yapabilir.
Yönetim görevini bizzat yürütmek istemiyorsa bunu, bir başkasına
devredebilir.
16. Fırsat Girişimciliği: Pazardaki fırsatları görerek ya da potansiyel
fırsatları sezinleyerek mevcut olan bir mal veya hizmeti pazara
sunmaktır. Bu fırsat mevcut bir mal veya hizmetin pazara yeterince
sunulmaması veya pazarda hiç olmamsı yada pazarda ki mevcut işletmelerin
istenilen kalitede ki mal veya hizmet pazara sunmamaları nedeniyle
ortay çıkar. Bu tür girişimcilik pazardaki fırsatları
değerlendirebilecek görüş açısını ve kar edecek biçimdeki kaynakları
organize ederek, yönlendirme yeteneği gerektirir.
Yaratıcı Girişimcilik: Yeni bir fikir yada buluşun veya mevcut olan bir
mal veya hizmetin, dizayn, fiyat kalite gibi yönlerden iyileştirilerek,
kar edecek biçimde pazara sunulmasıdır.
17. Yönetici: Başkaları vasıtasıyla iş gören kişidir.
Yönetici, emrine verilmiş bir grup insanı belirli bir takım amaçlara
ulaştırmak için ahenk ve işbirliği içinde çalıştıran kimsedir. Daha net
bir tanımla yönetici, bir zaman dilimi içerisinde bir takım amaçlara
ulaşmak için insan, para hammadde, malzeme, makine, demir baş v.b üretim
amaçlarını bir araya getiren onlar arasında uygun bir bileşim,
uyumlaşma ve ahenkleşme sağlayan kimsedir.
Yönetici kendisini işe alan işletme sahibine karşı sorumludur. Ve
çalışmaları işletme sahibi tarafından denetlenir.
18. İş: Bir kişinin faaliyetlerin oluşturan görevlerin toplamıdır.
Görev: Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş yada iş görme yetisi.
(fonksiyon)
Fonksiyon: Bağımsız değişkenin kat sayıları ile beraber bağımlı
değişkenin değerini belirlemesinin kantitatifsel olarak yorumlanmasıdır.
Y= f( x ) şeklinde ifade edilir. Burada y bağımlı, x bağımsız değişkeni
simgeler.
İşlev: Bir nesne veya bir kimsenin gördüğü iş
19. Çalışan(eleman, personel, iş gören,işçi): Bir hizmet anlaşması ile
fikri veya bedeni emeğini işverenin emrine arz eden ve işverene ait bir
işte ücret karşılığı çalışan insanlardır.
Patron: Bir ticaret ve sanayi kurumunun başı, mal sahibi.
Müşteri: Kendisinin veya bir başkasının ihtiyaçlarını karşılamak için
pazara çıkan kişidir.
Tüketici: kendisinin veya ailesinin istek ve ihtiyaçlarını tatmin etmek
için satın alma satın alma faaliyetinde bulanan veya potansiyeli olan
geçek kişilerdir.
Tüketici Hakları: tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik
çıkarlarını koruyucu,aydınlatıcı,eğitici,zararlarını tazmin edici,
çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve
tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu
konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik
etmeye ilişkin kavramlardır.
20. Ücret: Üretim faktörlerinde emeğin karşılığıdır. İşveren açısından,
iş görene bedensel veya fikirsel olarak yaptığı iş ya da işler
karşılığında ödenen bir giderdir.
Ücret, teşebbüsün kar veya zararına bağlı olmayan ve müteşebbis
tarafından emek sahibine üretilen malın satışı beklenmeden ödenen
miktarı belirlemiş bir gelirdir.
Kar: İşletmenin kazancı ile sermayesi arasındaki ilişkidir. Satış geliri
ile maliyet arasındaki farktır. Bir başka deyişle bir işin riskine
katlamanın bedelidir.
Faiz: Fon sahibi olan kişiler bunları şimdi tüketmek yerine ileride
tüketmeye razı olmak için ve/veya bu çeşit fonları arttırmak yani
tasarruf etmek için belirli bir getiridir. Ödünç alınan belirli bir
fonun kullanma bedelidir.
Rant: Bir arazi parçası veya her türlü doğal kaynak ve servetler kiraya
verilince, bunların sağladığı gelire denir.
21. Sermaye: Üretimde kullanılan ve kendileri de üretilmiş olan
mallardır.
İşletmecililik Açısından Sermaye: işletmenin çalışmalarını
sürdürebilmesi için gerek duyduğu tüm maddesel ve maddesel olmayan
varlıkların toplamıdır.
Muhasebe Açısından Sermaye: Üretimde kullanılan, üretim araçlar ile
üretime etken olan iktisadi değerlerdir.
Ekonomi Bilimi Açısında Sermaye: Faiz oranının ödünç verilip alınan
paranın arz ve talebine göre oluşmasıdır.
22. Bilim: Evrenin ya da olayları bir kısmını konu edinip deney yolları
ile ve gerçekliğe dayanılarak yasalara yükselmeye çalışan bilgidir.
İşletme Bilimi: İşletme yapılarının sürekli, gelişme gösteren, değişken
ve değişken olduğu kadar dinamik bir yapıya sahip olmasıdır.
İşletme bilimi, işletme içi ve işletmeler arası olay ve faaliyetlerle
ilgili sebep-sonuç ilişkilerini ele alarak bir işletmenin amaçlarına en
etkin biçimde nasıl ulaşacağını inceler.
İşletme bilimi, iktisat, matematik, istatistik, hukuk ve davranış
bilimleriyle ilgilidir.
23. Sanayii (Endüstri): Büyük işletmelerin makineler kullanarak mekanik
ve kimyasal yöntemlerle çeşitli maddelerden üretim yaptıklarını ortaya
koymalarıdır. Girdi olarak kullanılan ham maddeleri, yarı mamulleri veya
mamulleri çeşitli işlemlerden geçirerek, insanlara belili yararlar
sağlayan tüketim mallarına yada endüstriyel mamalar dönüşmesini sağlayan
büyük ve küçük ölçekli işletmelere denir.
Sanayii Devrimi: kömürün ve ısı makinasının büyük çapta kullanımı ile
genişleyip büyük insan topluluklarını egemenliği altına almasıdır.
1763'de James Watt'ın icat ettiği buhar makinasının teknolojik yeniliğe
dönüşmesiyle başlamıştır. Önce buhar daha sonra elektrik enerjisi üretim
sürecinin içine girmiştir. Bu dönem ,aynı zamanda fabrika üretiminin
ortaya çıkışıyla yoğunlaşan işçi hareketinin dünyaya devrimler yaşattığı
bir dönemdir.
24. Teknoloji: “teknoloji; bilimsel yöntemleri kullanarak gerçek hayat
problemlerinin çözülmesinde bir köprü oluşturmaktır”
Teknoloji, sermaye malı, proje, teknik özellikler, bilgi ve teknik
yardım şeklinde olabileceği gibi (hard technology), yönetim, pazarlama,
finansal organizasyon, idari teknikler ve bilgisayar programları
şeklinde de (soft technology) olabilir
Teknoloji çeşitleri:
Üretim Süreci Teknolojisi (Process Technology)
Ürün Teknolojisi (Product Technology)
Katı Teknoloji (Hard Technology)
Yumuşak Teknoloji (Soft Technology)
Sahip olunan Teknoloji (Proprietary Technology)
Taklit Teknoloji (Nonproprietary Technology)
Yenileme Teknolojisi (Innovation Technology)
Üretim Teknolojisi (Production Technology)
İnsan Teknolojisi- Malzeme Teknolojisi (Human Technology (Material
Technology)
Bilgi Teknolojisi (Knowledge Technology)
Genel Teknoloji-Sisteme Özgün Tek. (General Technology)
(System-Specific Technology)
Firmaya Özgün Teknoloji (Company-specific)
Yeni Teknoloji (Front-end Technology)
Eski Teknoloji (Old Technology)
Paket halinde Teknoloji (Bundled Technology)
Bağımsız Teknoloji (Unbundled Technology)
İçerilmiş Teknoloji (Embodied Technology)
İçirilmemiş Teknoloji (Disembodied Technology)
25. Lisans: Lisans genel anlamda Yasal İzin olarak değerlendirilir.
Tescilli bir markanın kullanım hakkı (lisans) tescil edildiği mal veya
hizmetlerin bir kısmı veya tamamı lisans yoluyla üçüncü kişilere
verilebilir.
Patent: Yeni, tekniğin bilinen durumunu aşan ve sanayiye uygulanabilir
olan buluşlara yetkili makamlar tarafından (Türk Patent Enstitüsü)
verilen belgeye kısaca Patent diyebiliriz. Patent belgesi ile buluş
sahibi, buluşunun başkaları tarafından kullanılmasını engelleme hakkına
sahip olmaktadır.
Patent; buluş sahibinin buluş konusu ürünü belirli bir süre üretme,
kullanma veya satma hakkıdır. Aynı zamanda, bu hakkı gösteren belgeye de
patent denir.
Know-how: bir firma tarafından geliştirilen üretim, satış yönetimi gibi,
o firmayı diğerlerinden ayıran teknik. Eğer bir yöntem başkaları
tarafından biliniyorsa bu know-how olarak düşünülemez.
26. Küreselleşme : Küreselleşme, dünyadaki ekonomilerin, özellikle
ticari ve finansal akımlar aracılığıyla giderek artan biçimde
bütünleşmeleridir.
Küreselleşme; tüm konulara ulusal ve uluslar arası boyutların ötesinde
en kapsamlı olarak yaklaşmadır. Planlama, uygulama, kontrol eylemlerinin
tek ölçüye, en uç ölçüye göre yapılmasına denir.
27. Küresel işletmecilik: teknolojiye, finansmana, insan kaynaklarına,
yönetim kültürüne en ekstrem dünya ölçeklerinde yaklaşılmasıdır.
28. İnternet: bir çok bilgisayar sisteminin birbirine bağlı olduğu,
dünya çapında yaygın olan ve sürekli büyüyen bir iletişim ağıdır. Aynı
zamanda, insanların her geçen gün gittikçe artan "üretilen bilgiyi
saklama / paylaşma ve ona kolayca ulaşma" istekleri sonrasında ortaya
çıkmış bir teknolojidir. Bu teknoloji yardımıyla pek çok alandaki
bilgilere insanlar kolay, ucuz, hızlı ve güvenli bir şekilde
erişebilmektedir."Bilgi Ağı" üzerindeki bilgi iletimi ve paylaşımı bazı
kurallar dahilinde yapılmaktadır. Bu kurallara kısaca "internet
protokolleri", ya da TCP/IP protokoller ailesi denir.
WWW (Word Wide Web): Dünya çapında ağ. Hypertext tabanlı, dağıtılmış
Internet bilgi sistemi. Kullanıcılar hypertext dokümanları
oluşturabilir, daha önce oluşturulan dokümanları düzenleyebilir, gözden
geçirebilir. İstek birimi ve hizmet birimi programlarını ücretsiz olarak
temin edebilir İsviçre parçacık araştırma merkezi tarafından yaratılmış
olan hipertext tabanlı, dağıtılmış bilgi sistemi. Kullanıcılar
hipertext dökümanları yaratabilir, düzeltebilir, yaratılmışları gözden
geçirebilir. Kullanıcı (client) ve dağıtıcı (server) programalarını
ücretsiz olarak temin etmek mümkündür.
29. Intranet: Intranet, firmadaki personelin ya da müşterilerin,
hazırlanan dokümanlara, takvimlere, grup içindeki duyurulara, haberlere
ve üye bilgilerine kolayca ulaşabileceği ve onları paylaşabileceği
güvenli ve firmaya özel bir alandır. Intranet şifre ile korunur yani
Intranete kimin erişip erişemeyeceğinin kontrolü tamamen firmaya aittir.
Intranet Internet'in lokal yani şirket içi dahili olanıdır. Kuruluş ve
inşa tarzı olarak bir Internet sayfasından hiçbir farkı olmamasına
rağmen Internet sayfalarında genel ağırlık görüntü ve bilgi vermeye
yöneliktir. Oysa Intranet'de uygulama yönü ağır basan işlevsel sayfalar
çoğunluktadır.
Intranet, sadece belirli bir kuruluş içindeki bilgisayarları, yerel
ağları (LAN) ve geniş alan ağlarını (WAN) birbirine bağlayan, çoğunlukla
TCP/IP tabanlı bir ağdır. Yani, küçük Internet!, Internet'in daha özel
bir hali. Intranet'ler gateway'ler ile diğer networklere bağlanabilir.
Temel oluşturulma amaçları, kuruluş bünyesinde bilgileri ve bilgi işlem
kapasitesini paylaşmaktır. Intranet'ler, şirket(ler) içi tele-konferans
uygulamalarında ve farklı birimlerdeki kişilerin biraraya gelebildiği iş
gruplarının oluşturulmasında da kullanılırlar.
Elektronik İşletme: İşletme fonksiyonlarını elektronik faydaları ve
sanal ortamı kullanarak karşılayan işletmelere denir.
30. Web Sitesi: Internet'in en çok kullanılan alanı. Elinizde yazı,
resim, grafik, hatta müzik, video, animasyon gibi öğelerden oluşan
bilgileri uygun bir şekilde bir araya getirip, başkalarıyla paylaşmak,
bu malzemeleri dosyalayıp, çoğaltıp, adresini bilmediğiniz kişilere
ulaştırmayı belli bir sitede toplamayı sağlar.
31. Elektronik Pazar: Pazar alanı kavramı ticarette yeni bir kavram
değil. Binlerce yıldır insanlar birçok satıcının aynı fiziksel ortamda
buluştuğu pazar alanlarında ticaret yaptılar. Pazar alanlarının en büyük
yararı ticaret yapmaya gelen satıcı ile müşteriyi buluşturmak ve kısa
bir zaman dilimi içerisinde pazardaki müşterinin birçok farklı ürüne tek
noktadan hızlı ulaşmasını sağlamaktı. Bugün ticaretin amacı değişmeden
kalmış ama yapılış biçimi internet teknolojisinin vaad ettikleri ile çok
farklı bir şekle bürünmüştür.
Elektronik Ticaret: birçok alıcı ve satıcı firmanın elektronik ortamda
biraraya gelip alım satım işlemlerini gerçekleştirdikleri yeni ticaret
şeklini ifade etmektedir.
Elektronik Ticaret veya "E-Ticaret" anlam olarak genellikle internet
üzerinde mal ve/vaya hizmet satın alma hareketi olarak tanımlanmaktadır.
32. Bilgi: İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek, ve ilkelerin bütününe
verilen ad, malumat. Öğrenme araştırma veya gözlem yoluyla elde edilen
gerçek.
Bilgi Kuramı: Bilginin temelini bilim alanında uygulanan yöntemleri
sınır ve güvenilirlik bakımından inceleyip araştıran felsefe dalı yada
epistemoloji.
Bilgi İşlem: Özellikle bilgisayar ve benzeri makinalarla yapılan
işlemlerin düzenli biçimde yürütülmesi.
33. Veri: Bir araştırmanın bir tartışmanın ir muhakemenin temeli olan
ana öğe, mut veya done. Bilişim de olgu, kavram veya komutların iletişim
yorum ve işlem için elverişi biçimli gösterimi.
Data(Veri)
34. Amaç: Belli bir süre içinde gerçekleştirilmesi veya ulaşılmak
istenen sonuçlardır.
Amaçlar, işletmenin erişmeye çalıştığı uzun dönemi genel sonuçlardır.
Hedef: Amaçlara erişmek için gerekli olan kısa dönemli şama durumlarını
oluşturur. Daha açık ve ölçülebilirdir.
Hedef, belirlenmiş bulunana stratejik amaçların işletmenin bölümlerine
göre ayrıntılı hale getirilmiş son durumudur.
35. İşletmelerin Genel Amaçlarırucker’a göre çalışılan pazarın
belirlenmesi, yenilik, verimlilik, finansal ve fiziksel kaynaklar,
karlılık yönetici yetiştirme ve geliştirme, işçi yetiştirme ve
geliştirme halka karşı sorumluluk genel amaçların geliştirilebileceği
alanlardır. Uzun süreli amaçlardır. İşletmenin ömrü boyunca devam
edebilir.
İşletmelerin genel amaçları, uzun dönemde kar sağlamak, topluma hizmet
etmek e iletmenin yaşamını sürekli kılmaktır.
36. İşletmelerin Özel Amaçları: sürekli olarak tüketicilere daha iyi ve
kaliteli mal veya hizmet sunmak, işletmede çalışan personele iyi ücret
ödemek, topluma veya devlete hizmet ve işletmede çalışmayı sürekli
kılmaktır.
Ucuza mal edip ucuza satmak, büyümek gelişmek, topluma ve devlete
yardımcı olmak hizmet etmek, bir düşünce veya varlığın işlenmesi için
olanak sağlamak, ulusal yada uluslarası bir işletme olmak ve
uluslararası ilişkileri güçlendirmek.
37. İşletmelerin;
Faaliyet Alanlarına Göre İşletmeler :
Üretim işletmeleri
Ticari işletmeler
Her iki tür faaliyeti birlikte ürüten işletmeler.
Tüketici Türleri :
En son, nihai, tüketiciler
Ara tüketiciler
Üretilen Mal Ve Hizmetlere Göre İşletmeler :
Dayanıklı mallar üreten işletmeler
Dayanıksız mallar üreten işletmeler
Üretim Araçlarının Mülkiyeti Biçimlerine Göre İşletmeler :
Özel İşletmeler
Kamu işletmeleri
Karma işletmeler
Yabancı sermayeli işletmeler
Büyüklüklerine Göre İşletmeler:
Büyük İşletmeler
Orta ölçekli İşletmeler
Küçük işletmeler
38. İşletme Kurma Aşamaları :
1. İşletme kurma fikri
2. Kuruluş çalışmalarının planlanması
2.1.1. Yatırım
2.1.2. Yatırım projesi
2.1.2.1.1. yatırım yapma fikri
2.1.2.1.2. Proje öncesi çalışmalar
2.1.2.1.3. Ön proje aşaması
2.1.2.1.4. Değerlendirme
2.1.2.1.5. Kesin proje hazırlanması
2.1.2.1.6. Kesin projenin uygulanması
2.1.2.1.7. Deneme üretimi aşaması
2.1.2.1.8. Açılış ve kapanış projesinin sona ermesi
3. Kuruluş araştırmaları
3.1.1. Ekonomik Araştırmalar
3.1.1.1.1. Piyasa etüdü ve talep tahmini
3.1.1.1.2. Kuruluş yeri ve konumluk yer seçim
3.1.1.1.3. Kapasite belirleme
3.1.2. İşletme büyüklüğünün saptanması
3.1.3. Teknik Araştırmalar:
3.1.4. Mali Araştırmalar:
39. Talep Tahmini: Yatırıma konu ürünün talebine ilişkin kestirimde
bulunabilmek için ekonomide ki mevcut üretim kapasitesi, satışlar,
stokla, ithalat, ve ihracata ilişkin verilerin n son yıllar itibariyle
incelenip, pazar koşullarının bilinmesidir.
Talep tahmini, anketlerle, kilit personelin fikriyle, zaman dizinlerinin
projeksiyonuyla, model karararak ve istatistiki yöntemleler belirlenir.
40. İşletmelerin Büyüklüğünü Belirleyen Ölçüler: Nicelik belirten
ölçütler; personel sayısı, sermaye miktarı, satış miktarı ve tutarı,
kullanılan makine ve tezgahlar ile enerjinin sayısı ve miktarı,
işletmenin kuruluş alanı, tüketilen hammadde ve yardımcı madde miktarı,
Nitelik belirten ölçütler; işletmenin yönetim biçimi, sermaye koyanların
sayısı ve nitelikleri, işletmenin faaliyet alanının bölgesel, ulusal
veya uluslar arası olması, işletmenin ait olduğu iş kolu içinde durumu
ve diğer iş kollarına göre yeri.
41. Kapasite: Bir işletmenin elindeki üretim faktörlerini en iyi şekilde
kullanarak yapabileceği üretim faktörüdür.
Teorik, pratik,fiili, optimum ve çalışma derecesi olmak üzere beş çeşit
kapasite vardır.
Teorik Kapasite( Maksimum Kapasite): İşletmenin veya sahip olduğu makine
ve teçhizatın , hiç duraksama ve arıza olmadan, uzaman işçiler elinde
yapabileceği en yüksek düzedeki üretim miktarıdır.
Pratik Kapasite (Gerçekleştirilebilir Kapasite): Olağan duraklamalar
sonucu elde edilebilen ve teorik kapasitenin altında oluşan en yüksek
üretim miktarına denir.
Fiili Kapasite (Uygulama Kapasitesi): İşletmenin belirli faaliyet
döneminde gerçekleştirdiği üretim miktarına denir.
Çalışma Derecesi ( Kapasite Kullanım Oranı): İşletmenin o dönem elde
ettiği fiili kapasitenin pratik kapasiteye bölünmesi sonucu, çalışa
derecesi 8apaite kullanım oranı) elde edilir.
Optimum Kapasite (Kıvamlı Kapasite): Birim başına değişmez ve değişir
giderler toplamının en az olduğu kapasitedir.
42. Kuruluş Yer Seçiminde Bölge Ve Yer Seçimini Etkileyen Faktörler:
Ticari yarışma durumunda belirlenen üretim yöntemleri ve büyüklüğü
altında olası öteki kuruluş yerlerine kıyasla en yüksek kazancı ve
rantabiliteyi sağlayan yerdir. Ekonomik ve ekonomik olmayan faktörler
şeklinde sınıflandırılabilir. Aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.
Pazara Yakınlık
Hammadde, Enerji, İklim Ve Su
İşgücü
Taşıma
Devletin Teşvik Ve Sınırlamaları İşletme Dışı Tasarruflar , Kültüre
Sosyal Şartlar
Konuşlandırma Yeri: Toplam maliyeti minimum olan yerin seçilip spesifik
olarak, şehrin hangi kısmı, hangi arsa veya arazinin en uygun olduğuna
karar verildiği yerdir.
Organize Sanayii Bölgesi: İşletmelerin daha sağlıklı bir araya
toplanmasına olanak vermek, toplanmanın doğuracağı bazı sakıncaları da
ortadan kaldırarak toplanmanın, su, elektrik, kanalizasyon gibi alt yapı
problemlerini ortadan kaldırarak yararları artırabilmek amacıyla bir
bölgenin düzenlenerek girişimciye sunulmasıdır.
Elektrik, su, kanalizasyon,haberleşme, banka, postane,, ilk yardım
istasyonu, eğitim ve araştırma merkezi gibi kolaylıkları olan ve
girişimciye uygun bir konumda işyeri sağlayan yerdir.
Sanayi Sitesi: Organize sanayilerle aynı amaca sahiptir, küçük
işletmelere hitap etmektedirler, küçük işletmelere alt yapı
kolaylıklarına ilave olarak standart bina (atölye) sağlamaktadır.
Serbest Bölge: Ülkenin siyasi sınırları içinde olmakla beraber, dış
ticaret, vergi ve gümrük mevzuatının uygulanması bakımından gümrük hattı
dışında sayıldığından ülkede geçerli ticari, mali ve iktisadi alanlara
ilişkin yasal düzenlemelerin uygulandığı, yapılan sınai ve ticari
faaliyetler için daha geniş muafiyet ve teşviklerin tanındığı ülkenin
diğer kısımlarında fiziki olarak ayrılan ve ticari, endüstriyel ve
hizmet faaliyetlerinin yapıldığı yerlerdir.
Serbest Bölgeler, ülkenin siyasi sınırları içinde ama gümrük sınırları
dışında kalan; özel teşvikler sağlanarak yabancı sermaye ve teknoloji
girişini hızlandırarak ihracat, yatırım ve üretimi geliştirme ve
arttırma amacı ile, Bakanlar Kurulu Kararı ve buna bağlı 3218 sayılı
Serbest Bölgeler mevzuatı uyarınca kurulmuş bölgelerdir.
43. Anayasamızdaki İşletmeyle İlgili Hükümler :
13/8/1999 – 4446/1 md.) Devletin, kamu iktisadî teşebbüslerinin ve diğer
kamu tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıkların
özelleştirilmesine ilişkin esas ve usuller kanunla gösterilir.
165. madde Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Denetimi Sermayesinin
yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Devlete ait olan
kamu kuruluş ve ortaklıklarının Türkiye Büyük Millet Meclisince
denetlenmesi esasları kanunla düzenlenir.
166. Madde Planlama: Planda milli tasarrufu ve üretimi artırıcı,
fiyatlarda istikrar ve dış ödemelerde dengeyi sağlayıcı, yatırım ve
istihdamı geliştirici tedbirler öngörülür; yatırımlarda toplum yararları
ve gerekleri gözetilir; kaynakların verimli şekilde kullanılması hedef
alınır. Kalkınma girişimleri, bu plana göre gerçekleştirilir.
167. madde II. Piyasaların Denetimi ve Dış Ticaretin Düzenlenmesi
Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve
düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır;
piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve
kartelleşmeyi önler.
Dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına olmak üzere düzenlenmesi
amacıyla ithalat, ihracat ve diğer dış ticaret işlemleri üzerine vergi
ve benzeri yükümlülükler dışında ek mali yükümlülükler koymaya ve
bunları kaldırmaya kanunla Bakanlar Kuruluna yetki verilebilir.
168. Madde Tabii Servetlerin Ve Kaynakların Aranması Ve İşletilmesi
tabii servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir. Devlet bu hakkını
belli bir süre için, gerçek ve tüzelkişilere devredebilir. Hangi tabii
servet ve kaynağın arama ve işletmesinin, Devletin gerçek ve
tüzelkişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzelkişiler eliyle
yapılması, kanunun açık iznine bağlıdır. Bu durumda gerçek ve
tüzelkişilerin uyması gereken şartlar ve Devletçe yapılacak gözetim,
denetim usul ve esasları ve müeyyideler kanunda gösterilir.
171. Madde Kooperatifçiliğin Geliştirilmesi Devlet, milli ekonominin
yararlarını dikkate alarak, öncelikle üretimin artırılmasını ve
tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini
sağlayacak tedbirleri alır.
172. Madde Tüketicilerin Korunması Devlet, tüketicileri koruyucu ve
aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu
girişimlerini teşvik eder.
44. Tek Kişi İşletmesi: İşletmenin tek bir sahibi vardır. Bu kişiye
tacir denir. İşletmenin her türlü faaliyetinden sorumludur. Kar
bölüşümüne olanak sağlar, örgüt yapısı esnektir. Yetki tek elde
toplanmıştı.
45. Kuruluş Yeri Seçiminde Kullanılan Etmenler: Geleneksel ve çağdaş
kuruluş yeri seçimi yöntemleri vardır:
Geleneksel kuruluş yeri seçimi:
Kuruluş yeri üçgeni
Eş maliyet eğrileri yöntemi
Çağdaş kuruluş yeri seçimi:
Karşılaştırmalı yöntemler
Ulaştırma modeli
Doğrusal programlama modeli
Dinamik programlama modeli
Karma tam sayılı programlama modeli
Simülasyon yöntemleridir
46. Adi Ortalık: Şirketlerin özelliklerine sahip olmayan ve özel
kanunlarla kurulan işletmelerin dışında kalan ortaklıklardır. Tüzel
kişiliği yoktur. Ticaret unvanı olmak zorunda değildir,siciline şirket
olarak kayıt olmaz, borçlar kanını hükümlerine tabidir.
47. Kolektif Ortaklık: Ticari bir işletmeyi bir ticaret unvan altında
çalıştırmak amacıyla gerçek kişiler arasında kurulan, ortaklıkların her
birinin şirket alacaklarına karşı sınırlı sorumlu olmaları alacaklıları
karşı sınırsız sorumlu olduğu ortaklılara denir.
48. Adi Komandit Ortaklık: En az iki kişi tarafından kurulur, yazılı ve
imzaları noterce imzalanmış bir sözleşmeyle kurulu. Sınırsız bir biçimde
tüm malarından sorumlu olan ortaklara komandite, yalnızca koydukları
sermayeden sorumlu olanlara ise komanditer ortak denir.
49. Anonim Ortaklık: Beş yada daha fazla gerçek veya tüzel kişi
tarafından kurulmuş ve paylara bölünmüş bir temel kapitali, ekonomik
amaç ve konusu bulunup, borçlarından ötürü yalnızca şirketin varlığı
kadarıyla sorumlu olduğu ortaklıklara denir.
50. Limited Ortaklık: Ekonomik amaç ve konuları için en az iki en çok
elli gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında
kurulmuş olup, ortaklarının sorumluluğu şirkete getirmeyi taahhüt
ettikleri sermaye ile sınırlı ve temel kapitali beli olan ortaklıklara
denir.
51. Kooperatif: Tüzel kişiliğe haiz olmak üzer ortaklarının belirli
ekonomik çıkarlarını ve özellikle meslek ve ekonomik gereksinimlerini
karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak
amacıyla gerçek e kamu tüzel kişileri ile özel iareler, belediyeler ,
köyle ve dernekler tarafından kurulan esnek sayıda ortaklık ve esnek
sermayeli kuruluşlardır.
52. Dernek Ve Vakıf İşletmeleri: Kazanç paylaştırma dışında kurulan kişi
ve mal topluluklarıdır. Temel amaçlarına ulaşmak için iktisadi amaçlı
işletmeler kurabilirler.
53. Kamu Sektöründeki İşletme Sınıfları :
Genel Yönetim İçinde Faaliyet Gösteren İşletmeler: İdarenin içinde diğer
kamu hizmetleri gibi yürütülürler. Bazılarının, ek nitelikte bir
ticaret ya da üretim işini sürdürmek için bir bütçede ayrılan sermaye
anlamında döner sermayeli oldukları görülür.
Katma Bütçeli Dairelere Bağlı İşletmeler: Bağlı bulundukları daireden
döner sermaye olarak faaliyetlerini yürütürler.
Özel Yapılı (Statülü Kuruluşlar): Hizmetin niteliği ve günün koşulları
gereği çeşitli düzenlemelerde kurulurlar.
Yerel Yönetim İşletmeleri: yönetim yapısı içinde yerel yönetim kurumları
olarak görülen il özel idaresi, belediyeler ve köy idarelerine bağlı
olarak kurulan işletmelerdir.
Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK) Ve İktisadi Devlet Teşekkülleri(İDT):
Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK) 1984 yılında çıkarılan 233 sayılı kanun
hükmünde kararnameye göre sermayesinin tamamı devlete ait olan ve tekel
niteliğindeki mallar ile temel mal ve hizmet üremek ve pazarlamak üzere
kurulan kamu hizmeti niteliği ağır basan kuruluşlardır.Sermayesinin
tamamı devlete ait iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet
göstermek için kanunla kurulan kuruluşlara İktisadi Devlet
Teşekkülü(İDT) denilmektedir.
54. Çevre: işletmenin kendi dışındaki fakat kendisiyle doğrudan veya
dolaylı olarak ilgili faktörleri ifade eder.
İşletme Çevresi :
Toplumsal Çevre
Ekonomik Çevre
Hukuki Çevre
Teknolojik
Siyasal Çevre olmak üzere 5’e ayrılır.
55. İşletmenin İç Çevre Unsurları :
Örgüt Yapısı
Fonksiyonel Analiz
Beşeri Kabiliyet
56. İşletmenin Dış Çevre Unsurları : İşletmeyi az veya çok dolayı veya
doğrudan etkileyen ve kararlarını şekillendiren faktörler dizinine
denir. Çevre faktörlerini üç grupta inceleye bilriz.
İşletmeyi Doğrudan Doğruya Etkileyen İş Çevresi
İşletmeyi Dolaylı Olarak Etkileyen Ulusal Çevre
Hem Doğrudan Hem Dolaylı Yoldan Etkileye Küresel Çevre
57. Uluslararası Çevre: hem işletmenin içinde yaşadığı toplumu ve ulusal
çevreyi dolaylı olarak etkileyen, hem de rekabet çevresini doğrudan
etkileyen bir nitelik taşır.
Çok Uluslu İşleme: İki yada daha fazla ülkede iş yapan işletmelere
denir. Birden çok ülkede yatırım yapı, bu ülkelerde pazarın ve
kaynakların denetimde etkin olan işletmelerdir.
58. Ulusal İşletmecilik: Fonksiyonlarını işletme sınırları içersinde
sürdüren işlemelere denir.
Uluslar Arası İşletmecilik: İki yada daha fazla ülke arasında
işletmecilik faaliyetlerini gerçekleştiren kuruluşlardır.
Çok Uluslu İşletmecilik: İki yada daha fazla ülkede iş yapan işletmelere
denir. Birden çok ülkede yatırım yapı, bu ülkelerde pazarın ve
kaynakların denetimde etkin olan işletmelerdir.
Birden çok ülkede faaliyette bulunan, kendi ülkeleri dışında üretim
faaliyetlerini sürdüren şirketlerdir. Çok uluslu şirketler genellikle
dünya pazarları için üretim yaparlar ve gelişme stratejilerine bir
ülkeye göre değil, dünya çapında yaparlar.
Uluslar Ötesi İşletmecilik: Ulusal sınırlarını şan çok uluslu bir
işletme, kendisiyle birlikte teknolojisini, kültürünü, yönetsel
uygulamalarını ve iş yaşamının felsefesini de ülkeye taşımasıdır.
59. Uluslar Arası Rekabet: . “Sermayenin fiyatının en ucuz olduğu yerde
elde edilmesi ve en yüksek karı getireceği yerde kullanılmasıdır”
felsefesiyle ekonomik faaliyetlerini yönlendiren çok uluslu şirketler,
zaman zaman ekonomik boyutu aşan siyasi amaçlar gütmüşler, ekonomik
açıdan zarar görme pahasına uzun vadeli stratejiler uygulamışlardır. Bir
ülke ne kadar büyük, güçlü ve verimli olursa olsun, dünya pazarındaki
konumu için başkalarıyla rekabet halindedir. Aslında tek başına hiçbir
ülke teknolojide, yönetimde, yenileşmede, tasarımda, rekabet üstünlüğünü
uzun süre korumayı bekleyemez; ama uluslarlaşırı bir şirket bütün
ülkelerde iş yapar ve bütün ülkelerde kendini rahat hisseder .
Bölgesel Ticari Bloklar (Uluslararası Ticaret Blokları -International
Trade Blocks) : Bazı ülkelerin, aralarındaki ticareti engelleyici
nitelikteki koşuları kaldırmak, ekonomilerinin ve ticaretlerinin
hacimlerini genişletmek, verimliliği artırmak amacıyla aralarında
oluşturdukları ticari birliklerdir. Bu birlikler genellikle, ülkeler
coğrafi ve tarihi ilişkilerinden kaynaklanmaktadır.
60. İşletme Bilgi Akışı: Bilginin doğru, zamanında, etkin iletilmesini
sağlayan sistemdir.
61. Rasyonellik: İktisatçılara göre "rasyonellik" "kâr
maksimizasyonu"dur
Rasyonellik:Bir verimlilik ölçütü olarak kullanılan rasyonellik, eldeki
üretim faktörleri ve teknikleri ile mümkün olan en yüksek toplam
üretimin yapılmasını ifade eder. Bu kavram en az maliyet bileşiminin
gerçekleştirilmesini de kapsar. Bir işletmede belirlenmiş bir amaca en
az maliyetle ulaşılması “minimizasyon ilkesi”nin gerçekleştirilmesine
dayanır. İşte bu ilke işletmecilik biliminde “rasyonelleştirme” diye
adlandırılır. Rasyonelliğin sağlanması, standartlaştırma, yalınlaştırma,
makineleştirme, usta işçi kullanma, malzemeden, enerji ve zamandan
tasarruf sağlayıcı önlemlere bağlıdır. Bu sayılan önlemler, işletmede
verimliliğin, prodüktivitenin arttırılması ve bunun sonucu maliyetlerin
düşürülmesine neden olur .
Verimlilik: verimlilikten işçiler başka, işverenler başka, hükümet de
başka bir anlam çıkarma eğilimi sergilemektedir. İşçiler yönünden “ücret
karşılığı olmaksızın daha çok çalışma” biçiminde anlamlandırıldığı için
ürküntüyle karşılanan verimlilik işverenler yönünden “karlılıkta bir
yükselme”, hükümet yönünden ise “vergilerdeki artış” diye
anlaşılabilmektedir. Verimlilik tek bir anlam taşımakta ve kaynakların
ürüne dönüşebilirlik düzeyini yansıtmaktadır.
İktisadilik: İktisadi faaliyetin veya çalışma amacının ihtiyaçlarının
giderilmesidir.
Karlılık(Profitability) : işletmenin belli bir dönemde sağladığı karın
aynı dönem işletmede kullanılan sermayeye oranıdır.Karlılık ayrıca
üretim maliyetinin sermayeye bölünmesi şeklinde de formüle edilebilir.
Üretkenlik: Üretken olma durumu.
Etkenlik: etki yapan olma durumu-faktör.
Etkinlik (Effectiveness):, işletme/kurumun amaçlarını
gerçekleştirebilmek için kaynaklarını, sinerjik güçlerini
değerlendirerek, çevresi ile ilişkilerini de dikkate alıp, kurumun
yapısını buna göre biçimlendirmesini ifade etmektedir.
Etkililik: Etkili olma durumu
62. Risk: Zararın veya hasarın ortaya çıkmasının muhtemel olduğu
durumdur. Risk temel olarak yatırılan paranın kaybedilme tehlikesidir.
Ticari ya da spekülatif riskler
Mutlak ya da tesadüfi riskler
Ticari riskler,bir işin karlı olup olmaması,piyasanın beklenen cevabı
verip vermemesi, fiyat ve maliyetlerin sonuçlara etkileri gibi; iş
adamının kısmen kontrolünde, işin doğası gereği karşımıza çıkan
risklerdir. Örneğin, puanlı ve kırmızı renkli kumaş ile yapılacak
mayoların önümüzdeki yaz çok satacağını düşünen bir girişimcinin, bu
yönde yatırım yapması, bir mutlak risktir. Bu tür riskleri,
yatırımcıların kendileri ile o işe kredi ya da teminat veren bankalar
taşımaktadır.
Mutlak riskler ise, işin doğal yapısı ve akışına bağlı olmaksızın
meydana gelen, işadamının kontrolü dışındaki ani ve beklenmeyen
olayların ortaya çıkardığı risklerdir. İnsan hataları ve kasıtları ile
doğal afetler ve kazalar bu tür riskler arasındadır.
Risk Nedenleri: spekülatif, doğadan, teknolojiden, insandan, sosyal ve
politik nedenlerden olabilir.
63. İşletmelerin Birleşme Nedenleri: iki yada daha fazla işlemenin
kaynaklarını birleştirerek yeni bir işletme oluşturduklarında ortaya
çıkan işletmelere denir.
Daha fazla kar sağlayabilmek başlıca amaçlarıdır.
64. Yasal Birleşme Türleri :
İşletmelerin Hukuksal Bağımsızlıklarını Etkilemeyen Birleşmeler:
Centilmenlik anlaşmaları
Konsorsiyumlar
Karteller
Konsernler
İşletmelerin Hukuksal Bağımsızlıklarını Etkileyen Birleşmeler:
Tröstler
Oy(Voting) Trösleri
Kaynaşma (Füzyon –Merger) Tröstler
Holdingler
65. Yasal Olmayan Birleşme :
66. Concern: şirket; teşebbüs, işletme , müessese, iki veya daha fazla
işletmenin tasarruf amacıyla , hukuk ve ekonomi yönünden bağımsız kalmak
şartıyla mali açıdan tek bir yönetim altında toplanmasıdır. Bu
toplanma, hisse senetlerinin el değiştirmesi yoluyla kurulmuş bir
ortaklık olur. Diğer ortaklıklardan ayıran en önemli konu budur. Böylece
yönetim dolaylı da olsa tek elde toplanmış olmaktadır.
Corner: işletmelerin yönetimini ellerinde bulunduran iş adamlarının
sözlü olarak anlaşmaları ile belirli kalitedeki bir veya birkaç malı
f
Uluslararası işletmecilik ve çokuluslu işletmeler son yıllarda
globalleşme ile işletmecilik konularının vazgeçilmez bir parçası olmaya
başladı. 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde ekonomik ve sosyal
gelişmelere paralel olarak işletmelerin ekonomik güçlerinin çok artması
ve bazı ülkelerin GSMH’dan daha fazla satış hacmine ulaşmaları
globalleşmenin başlangıcı olmuştur. Çokuluslu işletmeler bugün artık,
çeşitli ülkelerin vatandaşları gibi görülmekte, ülkelerin yasal, politik
koşullarına uymakta ve vergi vermektedirler. Çokuluslu işletmeleri
etkileyen üç çevreden söz edebiliriz. Bunlar ülke içi çevre, yabancı
çevre ve uluslararası çevredir.
Çokuluslu işletmenin tanımında bazı ölçütler vardır. Bunlar iki veya
daha fazla ülkede faaliyet gösterme, ülke dışında mülkiyet, üst
yönetimin milliyeti ve benzer ölçütlerdir. "Çokuluslu işletme ülke içi
ve ülke dışındaki yatırımları işletme amaçlarına ve işletme sahiplerinin
çıkarlarına uygun bir biçimde yöneten ticaret ve sanayi işletmesidir".
Çokuluslu işletmelerin ülke dışında faaliyet göstermelerinde ilk adım
ihracat yapmaktır. Bu aşamadan sonra lisans anlaşması, franchising, dış
ticaret işletmelerini kullanma, ülke dışında şube açma ve joint venture
ile diğerleri gelir.
Çokuluslu işletmeler yabancı ülkelere girişleri ve faaliyetleri
sırasında değişik koşullarla karşılaşırlar. Toplumsal, kültürel,
ekonomik, yasal veya siyasi farklılıklar işletmelerin yabancı ülkelere
yatırım kararlarında etkili olur. Çokuluslu işletmelerin yönetiminde ilk
adım planlamadır. Ulusal planlama ile uluslararası planlama arasında
büyük farklar vardır.
Finansal Yönetim
Finansal yönetim, işletme için gerekli fonların belirlenmesi, sağlanması
ve yönetilmesini ifade eder. Finansal yönetimle ilgili temel
fonksiyonlar iki ana grupta toplanmakla birlikte, gerçekte çok sayıda
karar alanlarından oluşur. Yatırımlarla ilgili olarak; ne tür
yatırımlar, ne zaman, ne miktarda, nasıl yapılmalıdır sorularına cevap
aranır. Finansmanla ilgili olarak; yapılacak yatırımlar için en uygun
fon nereden, ne miktarda, nasıl sağlanmalıdır gibi sorulara cevap
aranır. Yine işletme faaliyetleri sonucunda elde ettiği kârların ne
kadarını ortaklarına , ne kadarını işletmede bırakmalıdır gibi sorulara
cevap aranır. Finansal yönetim muhasebe ve iktisatla doğrudan,
pazarlama,üretim ve kantitatif yöntemlerle dolaylı ilişki içerisindedir.
Yukarıda belirtilen finansal kararları vermek için gerekli veriler
muhasebe departmanınca sağlanır. Bu verilerin sağlıklı ve doğru olması
gerekliliği muhasebenin önemini arttırmaktadır. Bir finansman yöneticisi
piyasalardaki gelişmelerle, iktisadi prensiplerle yakın ilişki
içersindedir. Bu nedenle finans ve iktisat bilimleri arasında da önemli
bir ilişki mevcuttur. Finans yöneticisi ayrıca karar verirken pazarlama
ve üretim sürecindeki değişiklikleri de izlemelidirler.
Bu süreçlerdeki değişiklikler işletmenin nakit akışlarında değişikliğe
yol açabilir. Ayrıca finansal yönetimde son yıllarda artan bir biçimde
kantitatif yöntemler kullanılmakta olup, bu disiplinin finans için önemi
gün geçtikçe artmaktadır. Finansal kararlar alınırken birinci amaç,
işletmenin piyasa değerini ya da ortakların varlıklarını maksimum
yapmaktır. Bir şirketin değeri, şirket anonim şirketse hisse
senetlerinin değeri ile ölçülür. Bu amaç önceleri birinci amaç olarak
belirlenen kârı maksimum yapma amacından farklıdır. Muhasebe kârı gerçek
nakit akışlarını göstermeyebilir. İşletmenin piyasa değerini maksimize
etme amacı nakit akışlarının zamanını ve bunların gerçekleşme
olasılıklarını, yani risklerini de göz önünde bulundurarak, kâr
maksimizasyonu amacına göre öne çıkmaktadır. Finansal analiz, finansal
tablolardaki çeşitli kalemler arasındaki ilişkilerin kurulmasını,
ölçülmesini ve yorumlanmasını kapsayan bir faaliyettir. Bu şekilde iyi
bir finansal planlama yapılması için işletmenin cari ve geçmiş dönemleri
değerlendirilebilir. Finansal analizde en çok kullanılan tablolar;
işletmenin belirli bir tarih itibariyle varlıklarını ve kaynaklarını
gösteren bilanço ile faaliyet dönemiyle ilgili sonuçların gösterildiği
gelir tablosudur. Finansal analizde yapılan analizin amacına göre farklı
niteliklerdeki analizler yapılabilir ve farklı yöntemler uygulanabilir.
Etkin bir planlama finansal başarı için önemlidir. Beklenmeyen
problemlerle karşılaşmamak için iyi bir analiz ve uygun finansal planlar
gereklidir. Finansal planlamanın üç önemli aktivitesinden ilki,
finansal ihtiyaçların belirlenmesidir. Bu aşamada kısa ve uzun dönemli
gelir ve giderler belirlenmeye çalışılır.
Bu da genellikle proforma finansal tablolar hazırlanarak yapılır. İkinci
aktivite, bu ihtiyaçları karşılamak için bütçelerin geliştirilmesi ve
üçüncü olarak da finansal kontrolün yapılmasıdır. Proforma finansal
tablolar hazırlanırken en çok kullanılan yöntem satışların yüzdesi
yöntemidir. Bu yönteme göre her kalemin geçmiş dönemlerde satışlar
içindeki ağırlığı belirlenerek aynı yüzdelerle proforma tablolara
yansıtılır. Oranlar ve regresyon yöntemleriyle de proforma tablolar
hazırlanabilir. Finansal kontrol ise belirlenen politikaların
uygulanmasını denetim altına almak ve piyasa koşullarındaki değişmelere
bakarak gerekli düzeltmeleri hızla yapmak amacıyla yapılır. Finans
yöneticisinin en önemli görevlerinden birisi fonların nereye
yatırılacağını belirlemektir. Bir başka deyişle dönen varlıklara ve
sabit varlıklara ne düzeyde yatırım yapılacağını belirlemektir. Sabit
varlıklara yatırım yaparken olağanüstü finansal planlar hazırlanır ve
buna sermaye bütçelemesi denir. Sabit varlıklar, ekonomik ömrü en az bir
yıl olan değerlerdir. Dönen varlıklara yatırım ise çalışma sermayesi
yönetimi başlığında incelenir. Dönen varlıklar çabuk paraya dönüşen
likit varlıklardır. Riski sevmeyen bir finans yöneticisi çalışma
sermayesine daha fazla yatırım yaptıkça işletmenin karlılığının
azalmasına neden olacaktır. Çalışma sermayesinin düzeyini; işletmenin
faaliyet konusu, büyüklüğü, satışlarındaki düzenlilik ile,
satışlarındaki artış ve azalış oranı etkiler.
Finansal Sistem ve Kurumlar
Tüketim fazlası olan bireylerin tasarruflarının, tüketim açığı olan
bireylerin kullanımına sunduğu piyasalara finansal
piyasalar denir. Bu piyasalarda fonların el değiştirmesi kıymetli evrak
da denilen finansal varlıklarla olur. Bir ekonomide fon arz edenler, fon
talep edenler, yatırım ve finansman araçları, yardımcı kuruluşlar ile
hukuki ve idari
düzen finansal sistemi oluşturur. Finansal piyasalar; süreye göre, para
ve sermaye piyasası; örgütlenme şekline göre, organize olmuş ve olmamış
piyasalar; finansal varlıkların piyasaya çıkış durumuna göre de birincil
ve ikincil piyasa şeklinde sınıflandırılabilir. Finansal piyasalarda
fon arz ve talebinin buluşması genellikle finansal kurumlar aracılığıyla
gerçekleşir. Finansal kurumlar fon maliyetini azaltmak, risk
ayarlaması, vade ayarlaması ve miktar ayarlaması yapmak, danışmanlık
yapmak gibi fonksiyonlar üstlenmişlerdir.
Finansal kurumlar, para yaratan ve para yaratmayan kurumlar olarak
gruplandırılabilir. Para yaratan finansal kurumlar merkez bankası ve
ticari bankalardır. Para yaratmayan finansal kurumlar ise yatırım ve
kalkınma bankaları, sigorta kurumları, kollektif yatırım kurumları,
factoring, forfaiting, leasing şirketleri, risk sermayesi şirketleridir.
Finansal varlıklar, ortaklık veya alacaklılık hakkı veren, belli bir
meblağı temsil eden hisse senetleri, tahviller, finansman bonoları ve
hazine bonoları gibi varlıklardır. Finansal araçlar; paraya
çevrilebilirlik, bölünebilirlik, geri dönülebilirlik, getiri, vade, risk
gibi özellikleri açısından
farklılıklar gösterirler. Vadesi bir yıla kadar olan fon arz ve talebin
karşılaştığı piyasaların başlıca finansal varlıkları, hazine bonoları,
REPO, banka mevduatı,finansman bonosu, banka bonosu ve varlığa dayalı
menkul kıymetlerdir. Sermaye piyasasının temel finansal varlıkları hisse
senedi ve tahvillerdir.
İnsan Kaynakları Yönetimi
İnsan kaynakları yönetiminin ana konusu, üretim faktörlerinden biri olan
emek, bir başka deyişle insandır. İnsan üretimin hem amacı hem de
aracıdır. İnsan kaynakları terimi, bir işletmede en üst konumda bulunan
yöneticiden en alt konumdaki vasıfsız işçiye kadar tüm çalışanları
kapsar. Bu kapsama işletme dışında olan ve ilerde o işletmede
çalışabilecek potansiyel işgücünü de dahil etmek mümkündür. İKY’yi
işletmenin, insan kaynağının işletmeye ve bireyin kendisine yararlı
olacak şekilde, yasal çerçeve içinde, etkin yönetilmesini sağlayan işlev
ve çalışmaların tümü olarak tanımlayabiliriz. İKY, özde iki amacı
gerçekleştirmeye çalışır. Bunlar:
• Çalışanların bilgi ve becerilerini en iyi biçimde kullanmalarını
sağlayarak, onların işletmeye olan katkılarını en üst düzeye çıkarmak.
Yani, çalışandan maksimum verim almak,
• İş yaşamının kalitesini yükselterek çalışanların sağlıklı ve güvenli
bir ortamda, yaptıkları işten zevk almalarını sağlamak. İKY terimi, son
10 yılda kabul görmüş bir terimdir. Başlangıç noktası personel
yönetimidir. Personel yönetimi anlayışından İKY anlayışına geçişteki
etkenler şöyle özetlenebilir: Ülkelerin ekonomik, sosyal ve kültürel
yönden gelişmeleri, yetişkin insan gücünün artması, davranış
bilimlerinde gözlenen gelişme, sendikacılığın gelişimi, çalışma
koşullarını düzenleyen yasaların yürürlüğe girmesi, iş görenlerin eğitim
ve kültür düzeylerinin yükselmesi, refah seviyelerinin artması, istek
ve beklentilerin değişmesi, iletişim ve bilişim teknolojilerinin
gelişimi. İKY, iş görenin verimliliğini artırmak ve çalışma yaşamının
kalitesini yükseltmek çabası içindeyken iç ve dış çevrenin etkisi ve
baskısı altında kalır. İç çevre faktörleri, işletmenin yapısından
kaynaklanan, kontrol edilebilir faktörlerdir. Bunlar, bireysel
nitelikler, iş nitelikleri,bireylerarası ilişkiler ve örgütsel
özelliklerdir. Dış çevre faktörleri, işletmenin faaliyet gösterdiği
çevreden kaynaklanan, kontrol edilemeyen faktörlerdir. Bunlar, dış
kaynaklar, rakipler
ve yasalardır. İşletmelerde kurulacak olan insan kaynakları bölümlerinin
amacı, İKY işlevlerini yürütmek ve diğer bölümlere bu konuda yardımcı
olmaktır. İnsan kaynakları bölümü ve yöneticisinin günümüzde üstlenmesi
gereken görevleri şöyle sıralayabiliriz.
• İşletmenin hedeflerine uygun insan kaynakları politikalarının
saptanması için gerekli araştırmaları yapmak, bilgi ve önerileri üst
yönetime sunmak,
• Belirlenen politikalara uygun program ve çalışmaları düzenlemek ve
yürütmek,
•Bu program ve çalışmaları denetlemek ve değerlendirmek,
• İnsan kaynakları ile ilgili yenilikleri izlemek ve gerektiğinde
uygulamak,
• İnsan kaynakları ile ilgili rutin işleri yürüterek diğer yöneticilerin
işlerini hafif etmek
İnsan Kaynakları Yönetimi İşlevleri
İKY’nin iki temel amacı, çalışanlardan maksimum verim almak ve iş
yaşamının kalitesini arttırarak çalışanların yaptıkları işten zevk
almalarını sağlamaktır. Bu iki temel amacı gerçekleştirme yolunda İKY
birtakım işlevleri yerine getirir. Çağdaş bir işletmede İKY Bölümünün
üstlenmesi gereken bu işlevler:
Plânlama Kadrolama Değerleme ve ödüllendirme Yetiştirme ve geliştirme
Endüstri ilişkileri Koruma ve geliştirme olarak sıralana bilir.
İşletmenin bugün ve gelecekteki işgücü ihtiyacını sayı ve nitelik olarak
belirlemeye çalışan kişi, bu işlevi yerine getirirken bazı araçlardan
yararlanmak zorundadır. Bu araçlar; işgücü envanterleri ve personel
dönüşüm oranıdır. İşgücü envanteri; İşletmenin personel arzını nitelik
olarak irdeleyen bir çalışmadır, mevcut personeli birtakım kriterlere
göre irdeleyerek insan kaynağının profilini ortaya çıkarır.
Plânlamacı, bu bilgilere bakarak gelecekteki insan gücü gereksinimini
nitelik açısından ortaya koymaya çalışır. Personel dönüşüm oranı; belli
bir dönemde çeşitli nedenlerle (ölüm, iş kazası, emeklilik, işten
ayrılma vb.) işletmeden ayrılan personelin sayısını yüzde olarak
gösterir. Genellikle bir yıllık dönemler için hesaplanır. Oran şöyle
formüle edilir: İKY işlevlerinden biri olan iş analizlerinin en önemli
özelliği, diğer İKY işlevlerinin yerine getirilmesinde önemli bir bilgi
kaynağı oluşturmasıdır. İş analizleri; işletmede yapılan birbirinden
farklı işlere yönelik bilgilerin tek tek toplanması, değerlenmesi ve
yorumlanmasıdır. İş analizleriyle toplanan bu bilgiler daha sonra iş
tanımları ve iş gerekleri haline getirilerek karar vericilerin
kullanımına sunulur. İş analizleri işi yapan kişiyi değil, işi analiz
eder.
Analiz bilgilerinden; İnsan kaynakları plânlamasında, İşi alınacak
personelde aranması gereken niteliklerin belirlenmesinde, İşe
yerleştirme, yükseltme ve atamalarda, Eğitime alınacak personelin
belirlenmesinde, Personel değerleme ölçütlerinin saptanmasında, Adil bir
ücret sisteminin oluşturulmasında yararlanılır. İşe alma işlevi
işletmeler açısından büyük önem taşır. İşletmeler, yaşamlarını sürekli
kılmak ve rekabette üstün duruma geçmek istiyorlarsa doğru işlerde doğru
kişileri çalıştırmak zorundadırlar. Bu cümlenin anlamı şöyle formüle
edilebilir:
İşin gerekleri = Personelin nitelikleri
Bu eşitliğin en az hata payı ile sağlanamaması, yanlış kişilerin işe
alındığı anlamına gelir. Personel seçiminin başarı göstergesi, yeni
alınan personelin en kısa sürede beklenen performans düzeyine
gelmesidir. İşe alma iki aşamalı bir işlevdir. Bu aşamalar iş gören
bulma ve seçmedir. İşletmelerde iki farklı eğitimden söz edilebilir.
Birincisi, işletmeye yeni alınan personelin işe ve işletmeye
alıştırılmasına yönelik çalışmalardır. Bu çalışmalar işe alıştırma (
oryantasyon ) kapsamında ele alınır.
Diğeri ise eski personelin daha üretken olmasını hedefleyen eğitim
faaliyetleridir. Performans değerleme başka bir adla personel değerleme,
personelin işinde gösterdiği başarı derecesinin, yaptığı işin
gereklerine göre saptanmasıdır. Performans değerleme başarılı ve
başarısız personeli biri birinden ayırmak amacıyla yapılır.
İş Ahlâkı ve Toplumsal Sorumluluk ( Etik-Törel Kurallar )
Etik, insanlar için neyin doğru ve iyi olduğunun ortaya konmasıdır.
Geniş anlamda etik, herhangi bir eylemin kabul edilebilir biçimde
gerçekleştirilmesini sağlayan temel kurallar ya da değişkenlerdir.Etik
ve yasalar her zaman için örtüşmez. Kimi konularda etik ve yasalar
arasında tam bir uyum vardır. Kimi konularda ise etik ve yasalar
arasında farklılıklar ortaya çıkar. İşletme kararları, kimi zaman etik
olmayan ama yasal bir yapıya; kimi zaman etik ama yasadışı bir yapıya;
kimi zamanda hem etik olmayan hem de yasal olmayan bir yapı ya
dönüşebilmektedir. İşletmelerde etik açısından sorgulanacak
davranışları; denetim dışı, görevde hatalı davranma, görevi kötüye
kullanma, görevi bilinçli olarak sürekli kötüye kullanma olarak
sıralayabiliriz.
Bu davranışların her biri, işletme için olumlu veya olumsuz sonuçlara
yol açar. Toplumsal sorumluluk, toplumla işletmeler arasındaki bir
toplumsal anlaşmadır. Buna karşılık etik bireysel karar almayı
ilgilendiren ahlâk kurallarıyla ilgilidir. İşletme etiği, bireysel
kararların ahlâki kurallar ve ilkeler üzerindeki etkisiyle ilgiliyken;
toplumsal sorumluluk, örgütsel kararları ve bu kararların toplum
üzerindeki etkileriyle bağlantılıdır. İşletmelerde etik çatışmaların
nedenlerinin başında, bireysel değer yargıları ile çalışılan işin ve
yaşanılan toplumun değer yargıları arasındaki çatışma gelir. Ayrıca,
işin özellikleri ile örgüt kültürü arasındaki çelişki etik sorunlar
yaratabilir. İşletmelerde temel etik sorunları; çıkar çatışmaları,
içtenlik ve doğruluk, iletişim örgütsel ilişkiler konularında ortaya
çıkar. Kişiler kendi kişisel çıkarlarını, örgütlerin önünde tuttuğunda
çıkar çatışması ve etik sorunlar doğar.
İşletmelerin yönetimde doğruluk ve konusunda sapma olduğunda etik
sorunlar doğar. İletişim eksikliğinden ya da zamanında
bilgilendirilmemekten dolayı etik sorunlar yaşanabilir.Örgüt üyelerinin
tüketicilere,girdi sağlayanlara,astlara, üstlere ve çeşitli kişileri
karşı davranışlarından dolayı etik sorunlar yaşanabilir. Etik
davranışların denetlenmesinde çeşitle teknikler geliştirilebilir. Bu
amaçla stratejiler geliştirilmesinde izlenecek aşamalar; örgütleme, eş
güdümleme, güdüleme ve iletişim olarak sıralanabilir.
İşletme Bilgi Sistemi
Küresel işletmecilikte bilgisayar, bilgi işlem, bilgi ve iletişim, bir
rekabet koşulu durumuna gelmiştir. Bilgi gereksinimini
hızlı bir şekilde karşılayamayan işletmeler, önemli ölçüde rekabet
zayıflığına düşmektedir. İşletmenin iç ve dış çevresiyle olan her tülü
etkileşimleri, çeşitli bilgi sistemleriyle denetim altına alınır.
İşletim bilgi sistemleri, işletmenin çevresi, işletmenin girdileri,
işletmenin süreçleri ve işletmenin çıktılarıyla, işletmenin yönetim
birimleri arasında, her türlü iletişimi sağlar. Veri, bilgiye ulaşmak
için yapılan gözlemlerdir. İşletme kararları alınırken, veriler değil,
verilerin süreçlenmesi sonunda ortaya çıkan bilgiler kullanılır.
Dolayısıyla, veriler bilgilerin hammaddesi olarak görülebilir. Verilerin
derlenmesi ve bilgiye dönüştürülmesi, işletmelere, planlama, uygulama
ve denetim yapma olanağı sağlar. İşletmeler, stratejik amaçlarla, işlem
amacıyla ve denetim amacıyla bilgiye gereksinim duyarlar. Verilerin
bilgi haline gelmesini sağlayan işlemler dizisine, bilgi işleme denir.
Bir süreç olarak bilgi işleme, kaydetme, sınama, sınıflandırma,
düzenleme, özetleme, matematiksel veya mantıksal hesaplama, saklama,
erişme, çoğaltma ve iletme aşamalarından oluşur. Küresel işletmecilikte,
bilgisayar destekli bilgi sistemleri yürürlüktedir. Bilgisayar destekli
bilgi sistemi, bilgisayar olanaklarıyla işletmenin bilgi gereksinmesini
karşılayan bütünleşik bir yapıdır. Donanım, yazılım, uzman bilgisayar
personeli ve veri tabanı, elektronik bilgi sisteminin başlıca öğelerdir.
İşletme yönetiminin bilgi gereksinimini karşılamak için, verilerin
derlenmesi, sınıflandırılması, veri tabanlarının oluşturulması,
verilerin bilgiye dönüştürülmesi ve ilgili birim
ve kişilere ulaştırılması işlevine, bütünleşik işletme bilgi sistemi
denir. İşlem süreçleme bilgi sistemi, karar destek sistemi, yapay zeta,
uzman sistemler, son kullanıcı bilgi sistemi, bütünleşik işletme bilgi
sisteminin başlıca alt sistemleridir. İşletme işlevleri bilgi sistemi,
pazarlama, üretim, insan kaynağı, finans, üst yönetim gibi işletme
işlevlerini destekleyen çeşitli bilgi sistemlerini içerir. Günümüzde,
bilgilerin girilmesi, işlenmesi, depolanması ve ulaştırılması
teknolojileri, dünya ölçüsünde bütünleştirilmiş ve birbirine
bağlanmıştır. Böylece, işletmeler, dünyanın her yerindeki bilgiye
elektronik araçlarla erişebilmekte ve istediği bilgiyi aynı yöntemle
istediği adrese ulaştırabilmektedir. İşletmeler, rekabet üstünlüğü
sağlayabilmek için, çağdaş iletişim olanaklarını kullanmak durumunda
kalmışlardır. Bu olanakların en başında ofis otomasyonu, internet ve
intranet gelmektedir.
Geleneksel ofislerde, bürolarda ya da iş yerlerinde yapılan işlerin,
elektronik araçlarla yapılmasına ofis otomasyonu denir. Dünyadaki
bilgisayarların birbirine bağlanmış durumuna, internet veya uluslararası
ağ denir. İşletmeler internet olanaklarından yararlanarak, her türlü
adrese elektronik bilgi aktarmaktadır. Ayrıca, internet sayesinde sanal
işletmecilik ve sanal işletme yönetimi de gerçekleştirilmektedir.
Dünyadaki sanal işletme pazarlarının sayısı, her geçen gün hızla
artmaktadır. İnternet teknolojisinin işletme içinde kullanılmasına,
intranet denir. İnternetle işletmeler, dışa kapalı olarak, işletme
içinde, elektronik veri ve bilgi akışını kolayca gerçekleştirmektedir.
Ayrıca çalışanlar, eskiden işletme içindeki ofislerde ya da odalarda
yaptıkları işleri, hiç işletmeye gelmeden, intranet ile evlerinde, taşıt
araçlarında ya da dünyanın herhangi bir yerinde yapabilmektedirler.
1. Ekonomi (İktisat):İnsanların ve toplumun ihtiyaçlarını tatmin etmek
için, toplam arz ve talep arasındaki dengenin sağlanmasına denir.
Ekonomi, var olan ihtiyaçların giderilmesi için mal ve hizmetlerin
ortaya konmasına yönelik tüm çabalardan oluşur.
Ekonomi, Para kullanarak veya kullanmayarak, inanalar arasında değiş
tokuşa sebep olana faaliyetleri inceleri. İnsanların çeşitli mallar
üretmek ve bunları tüketmek üzere toplumun çeşitli üyelerine dağıtmak
için kıt ve sınırlı üretim kaynaklarının ne şekilde kullanıldığını
inceler.
2. Nedret Kanunu: Kaynaklar sınırsız olsaydı hangi mal ve hizmetlerin,
nasıl ve kimin için istihsal edileceği sorun olmayacaktı. Her mal sonsuz
miktarda üretile bilseydi veya insana ihtiyaçları tamamen tatmin
olsaydı, herhangi bir malın fazla üretilmesi veya emek ve maddenin uygun
olmayan bir şekilde bileşimi bir sakınca oluşturmayacaktı. Herkes
istediği şeylere , istediği kadar sahip olabilseydi, mal ve gelirlerin
fertler ve aileler arasında ne şekilde dağıldı bir problem
sayılmayacaktı.
3. İhtiyaç: İnsanları çalışmaya yönelten itici güçtür. Tatmin
edilmediği, giderilmediği zaman sahibine hoşnutsuzluk, sıkıntı acı veren
bir duygudur.
4. Talep: Herhangi bir anda, bir tüketicinin veya toplam tüketicilerin,
belli bir maldan çeşitli fiyatlarda almak isledikleri miktarları
gösteren bir çizelgedir. Talep, Fiyatın azalan bir fonksiyonudur.
Toplam Talep: Bireysel taleplerin toplamıdır. Teke tek tükenicilerin ve
tüketim birimlerinin aile gibi, talebelerinin toplamından meydana gelir
5. Arz: Bir satıcının veya üreticinin arzı, belirli bi zaman süresi
içinde, elinde bulundurduğu malın değişik fiyatları karşısında, piyasada
bu maldan satmaya razı olduğu miktardır. Fiyatın artan fonksiyonudur.
Toplam Arz: Bir malın arzına etki yapan unsurların toplamı veya piyasa
arzında gözlemlenir. Bireysel arzların toplamıdır
6. Mal: Belirli bir ihtiyacı ve isteği doyurma özelliği bulunana ve
değişime konu olan, dokunulur ve dokunulmaz niteliklerin oluşturduğu bir
bütündür.
Hizmet: Tüketicinin ihtiyacını karşılamak ve tatmin etmek amacıyla
üretilen, maddi olmayan, herhangi bir sahiplenmeyle sonuçlanmayan,
tüketiciye sunulan faaliyetlerdir.
Serbest Mal: İnsanın yaşamı için hayati önem taşımasına karşın doğada
bol miktarlarda bulunduklarından parasal değer taşımayan hava, yağmur,
su, güneş ışığı gibi mallara denir.
Ekonomik Mal: İnsan gereksinimlerinin karşılanmasına yarayan ve
genellikle parayla ya da başka mal ve hizmetle değişimi yapılan araçlara
denir.
7. Ekonomik Faaliyet: Talebin arzuladığı mal ve hizmetlerin ortaya
konması, bir yandan da tükenmek bilmeyen yeni ihtiyaçları giderici mal
ve hizmetlerin üretilmesi amacıyla o toplum bireylerinin kişisel veya
toplu harcadıkları çabadır.
Fayda: Mal ve hizmet üreterek insanların ihtiyaçlarını karşılamaktır.
Mal veya hizmetlerin ihtiyaçları giderme özelliğidir. Kullanma değeri
olan birşeye faydalı, kullanma değeri olmayan bir şeye ise faydasız
denilmektedir.
8. Değer:
Katma Değer :Bir malın üretiminin tüm aşamalarında satış fiyatından bir
önceki aşamada yapılmamış ana tüketim harcamasının çıkarılmasından kalan
miktardır.
9. Fiyat: Pazarlama karmasının dört karar değişkeninden biridir. Pazara
dayalı ekonomilerde, arz ve talebi karşılaştırır. Mal veya hizmetin para
karşılığındaki değeridir.
10. Üretim: Mal ve hizmet yaratmaktır . Beşeri ve maddi faktörlerin mal
veya hizmete dönüşümüdür. Zaman, yer, mülkiyet ve toplumsal kaynaklar
malın faydalarını artırır.
Yer Faydası: Üretilen mal ve hizmetlerin üretim yerinden tüketim yerine
ulaştırma fonksiyonundan kaynaklanır
Zaman Faydası: Üretim ve tüketim zamanları aynı olmayan mal ve
hizmetlerin üretim ve tüketim zamanlarını birleştirilmesidir.
Mülkiyet Faydası: Alım satım işlevleri aracılığıyla yaratılmaktadır.
Toplumsal Kaynakların Verimli Kullanılması Faydası: Ekonominin sahip
olduğu kıt kaynakların en olumlu alanlarda kullanımını sağlamaktır.
11. Ekonomi Bilimi Açısından Üretim Faktörleri: Emek, doğal kaynaklar ve
sermayedir. Daha sonra girişimci ve son olarak da teknoloji ilave
edilmiştir.
Emek: işletme sahiplerinin ve işletme çalışanlarını amaca ulaşabilmek
için gerek bedensel, gerekse zihinsel çabalarının tümü emek olarak
adlandırılır.
Doğal Kaynaklar: arazi, konumluk yer veya bunlara ödenen bedeldir.
Sermaye: işletmen,çalışmalarını sürdürebilesi için gerekli tüm maddesel
ve maddesel olmayan varlıkların toplamıdır.
12. İşletme Bilimi Açısından Üretim Faktörleri: İş gücü, işletme
araçları ve hammaddelerdir. İyi işleyen, etkili ve verimli bir üretim
sürecinin temel özellikleri de uzmanlaşma, çeşitlendirme,
standartlaştırma, entegrasyon genişleme ve daralma önemli faktörlerdir.
13. İşletme: Her çeşit ekonomik fayda yaratama çalışmalarının yapıldığı
yerdir.Mal veya hizmet üretmek için ve /veya pazarlamak için kurulan
kuruluşlardır.
İşleme, amaçlarını gerçekleştirmek ve insan gereksinimlerini Pazar
istekleri doğrultusunda karşılama için (ki bu amaçlar kar, topluma
hizmet, istihdam sağlamak, global normları sağlamak...) üretim
faktörleri ile teknoloji, finansman ve insan kaynaklarının mal ve hizmet
üretimine belirli bir yönetim kültürü çerçevesinde yönlendirildiği
yapılara ya da örgütlere kuruluşlara denir.
İşletme Yönetimi: Belirli bir amaca ulaşmak için, işletme çalışanların
tüm uğraşlarını planlamak, örgütlemek, düzenlemek, yöneltmek, denetlemek
ve bu arada insan dışı tüm diğer kaynaklarında en verimli olacak
şekilde amaca uygun kullanılmasını sağlama sürecidir.
14. Teşebbüs ( Girişim ) : Başkalarının ihtiyacını sürekli olarak
karşılamak üzere, pazarı olan ve pazarda fiyatı oluşan ekonomik mal ve
hizmetleri ortaya koymak ve sahibine kar sağlamak amacını güden bir
işletmedir.
Bir başka görüşte teşebbüsle işletmeyi birbirinden ayrı iki varlık
olarak kabul etmektedir. Bu görüşe göre teşebbüs, işletmeden daha üst
düzeyde yer alan ve bir veya birden çok sayıdaki işletmeyi bünyesinde
toplayarak, örgütleyen, yöneten finanse eden ve bunlara sahip olan bir
kuruluştur.
Bir başka görüşte işletme ve teşebbüsü birbiriden farklı iki varlık
olarak görmeyip, aynı kuruluşun değişik işlevlerini üstlenmiş birimleri
olarak kabule etmektedir.
Girişim bir işletmeyi kurma düşüncesine sahip olma, bunun için çaba sarf
etme ve bir işletmeyi kurmadır. İşletme teknik konuyu, girişim ise
yasal ve finansal konuları ifade etmektedir.
15. Girişimci: Belirli işletmecilik faaliyetlerini gerçekleştirmek
amacıyla sahip olduğu finansal kaynakları riske eden ve kar amacı güden
kişilere denir.
Ekonomik mal ve/veya hizmet üretmek ve/veya pazarlamak için üretim
faktörlerini ele geçirip, düzenli bir şekilde bir araya getiren, kar
amacı güden ve girişimlerinin sonucu doğabilecek tüm risklere katlanan
kişidir.
Bilgiyi temel alarak genel eğilimlere ve kendisine uygun alanı seçerek
ve/veya bilgisini girişimciliğe konu ederek, herhangi bir finansman
yöntemi kullanıp (öz kaynaklarıyla, tasarrufuyla krediyle, borçla
parasız) tüm insanların yararı için mal ve hizmet yaratma üretmek
amacıyla işletme açıp ekonomik gereksinimini ekonomik zenginliğin
bağımsızlığını, sosyal prestijini, kendini kabul ettirmeyi ve kendisini
aşmayı, açtığı işletmesinde sürdüren, sürdürme arzusunda didinmesinde
olana kişidir.
Girişimci, öncelikle başkalarının baktığı ama göremediği fırsatları
görüp, bunları birer iş fikrine dönüştürülebilmesini sağlayan ve risk
alma yatkınlığı olan kişidir.
Girişimci,
Mal veya hizmet üretmek ve/veya pazarlamak için ya kendi sahip olduğu,
veya başka kaynaklardan sağladığı sermayeyi tehlikeye koyar.
İşletmenin amaç veya amaçlarına ulaşması için toplumun ihtiyaç ve
isteklerini ve bunlardaki gelişmeleri en iyi biçimde bilir ve sezer.
İsterse, işletme yöneticiliği de yapabilir.
Yönetim görevini bizzat yürütmek istemiyorsa bunu, bir başkasına
devredebilir.
16. Fırsat Girişimciliği: Pazardaki fırsatları görerek ya da potansiyel
fırsatları sezinleyerek mevcut olan bir mal veya hizmeti pazara
sunmaktır. Bu fırsat mevcut bir mal veya hizmetin pazara yeterince
sunulmaması veya pazarda hiç olmamsı yada pazarda ki mevcut işletmelerin
istenilen kalitede ki mal veya hizmet pazara sunmamaları nedeniyle
ortay çıkar. Bu tür girişimcilik pazardaki fırsatları
değerlendirebilecek görüş açısını ve kar edecek biçimdeki kaynakları
organize ederek, yönlendirme yeteneği gerektirir.
Yaratıcı Girişimcilik: Yeni bir fikir yada buluşun veya mevcut olan bir
mal veya hizmetin, dizayn, fiyat kalite gibi yönlerden iyileştirilerek,
kar edecek biçimde pazara sunulmasıdır.
17. Yönetici: Başkaları vasıtasıyla iş gören kişidir.
Yönetici, emrine verilmiş bir grup insanı belirli bir takım amaçlara
ulaştırmak için ahenk ve işbirliği içinde çalıştıran kimsedir. Daha net
bir tanımla yönetici, bir zaman dilimi içerisinde bir takım amaçlara
ulaşmak için insan, para hammadde, malzeme, makine, demir baş v.b üretim
amaçlarını bir araya getiren onlar arasında uygun bir bileşim,
uyumlaşma ve ahenkleşme sağlayan kimsedir.
Yönetici kendisini işe alan işletme sahibine karşı sorumludur. Ve
çalışmaları işletme sahibi tarafından denetlenir.
18. İş: Bir kişinin faaliyetlerin oluşturan görevlerin toplamıdır.
Görev: Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş yada iş görme yetisi.
(fonksiyon)
Fonksiyon: Bağımsız değişkenin kat sayıları ile beraber bağımlı
değişkenin değerini belirlemesinin kantitatifsel olarak yorumlanmasıdır.
Y= f( x ) şeklinde ifade edilir. Burada y bağımlı, x bağımsız değişkeni
simgeler.
İşlev: Bir nesne veya bir kimsenin gördüğü iş
19. Çalışan(eleman, personel, iş gören,işçi): Bir hizmet anlaşması ile
fikri veya bedeni emeğini işverenin emrine arz eden ve işverene ait bir
işte ücret karşılığı çalışan insanlardır.
Patron: Bir ticaret ve sanayi kurumunun başı, mal sahibi.
Müşteri: Kendisinin veya bir başkasının ihtiyaçlarını karşılamak için
pazara çıkan kişidir.
Tüketici: kendisinin veya ailesinin istek ve ihtiyaçlarını tatmin etmek
için satın alma satın alma faaliyetinde bulanan veya potansiyeli olan
geçek kişilerdir.
Tüketici Hakları: tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik
çıkarlarını koruyucu,aydınlatıcı,eğitici,zararlarını tazmin edici,
çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve
tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu
konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik
etmeye ilişkin kavramlardır.
20. Ücret: Üretim faktörlerinde emeğin karşılığıdır. İşveren açısından,
iş görene bedensel veya fikirsel olarak yaptığı iş ya da işler
karşılığında ödenen bir giderdir.
Ücret, teşebbüsün kar veya zararına bağlı olmayan ve müteşebbis
tarafından emek sahibine üretilen malın satışı beklenmeden ödenen
miktarı belirlemiş bir gelirdir.
Kar: İşletmenin kazancı ile sermayesi arasındaki ilişkidir. Satış geliri
ile maliyet arasındaki farktır. Bir başka deyişle bir işin riskine
katlamanın bedelidir.
Faiz: Fon sahibi olan kişiler bunları şimdi tüketmek yerine ileride
tüketmeye razı olmak için ve/veya bu çeşit fonları arttırmak yani
tasarruf etmek için belirli bir getiridir. Ödünç alınan belirli bir
fonun kullanma bedelidir.
Rant: Bir arazi parçası veya her türlü doğal kaynak ve servetler kiraya
verilince, bunların sağladığı gelire denir.
21. Sermaye: Üretimde kullanılan ve kendileri de üretilmiş olan
mallardır.
İşletmecililik Açısından Sermaye: işletmenin çalışmalarını
sürdürebilmesi için gerek duyduğu tüm maddesel ve maddesel olmayan
varlıkların toplamıdır.
Muhasebe Açısından Sermaye: Üretimde kullanılan, üretim araçlar ile
üretime etken olan iktisadi değerlerdir.
Ekonomi Bilimi Açısında Sermaye: Faiz oranının ödünç verilip alınan
paranın arz ve talebine göre oluşmasıdır.
22. Bilim: Evrenin ya da olayları bir kısmını konu edinip deney yolları
ile ve gerçekliğe dayanılarak yasalara yükselmeye çalışan bilgidir.
İşletme Bilimi: İşletme yapılarının sürekli, gelişme gösteren, değişken
ve değişken olduğu kadar dinamik bir yapıya sahip olmasıdır.
İşletme bilimi, işletme içi ve işletmeler arası olay ve faaliyetlerle
ilgili sebep-sonuç ilişkilerini ele alarak bir işletmenin amaçlarına en
etkin biçimde nasıl ulaşacağını inceler.
İşletme bilimi, iktisat, matematik, istatistik, hukuk ve davranış
bilimleriyle ilgilidir.
23. Sanayii (Endüstri): Büyük işletmelerin makineler kullanarak mekanik
ve kimyasal yöntemlerle çeşitli maddelerden üretim yaptıklarını ortaya
koymalarıdır. Girdi olarak kullanılan ham maddeleri, yarı mamulleri veya
mamulleri çeşitli işlemlerden geçirerek, insanlara belili yararlar
sağlayan tüketim mallarına yada endüstriyel mamalar dönüşmesini sağlayan
büyük ve küçük ölçekli işletmelere denir.
Sanayii Devrimi: kömürün ve ısı makinasının büyük çapta kullanımı ile
genişleyip büyük insan topluluklarını egemenliği altına almasıdır.
1763'de James Watt'ın icat ettiği buhar makinasının teknolojik yeniliğe
dönüşmesiyle başlamıştır. Önce buhar daha sonra elektrik enerjisi üretim
sürecinin içine girmiştir. Bu dönem ,aynı zamanda fabrika üretiminin
ortaya çıkışıyla yoğunlaşan işçi hareketinin dünyaya devrimler yaşattığı
bir dönemdir.
24. Teknoloji: “teknoloji; bilimsel yöntemleri kullanarak gerçek hayat
problemlerinin çözülmesinde bir köprü oluşturmaktır”
Teknoloji, sermaye malı, proje, teknik özellikler, bilgi ve teknik
yardım şeklinde olabileceği gibi (hard technology), yönetim, pazarlama,
finansal organizasyon, idari teknikler ve bilgisayar programları
şeklinde de (soft technology) olabilir
Teknoloji çeşitleri:
Üretim Süreci Teknolojisi (Process Technology)
Ürün Teknolojisi (Product Technology)
Katı Teknoloji (Hard Technology)
Yumuşak Teknoloji (Soft Technology)
Sahip olunan Teknoloji (Proprietary Technology)
Taklit Teknoloji (Nonproprietary Technology)
Yenileme Teknolojisi (Innovation Technology)
Üretim Teknolojisi (Production Technology)
İnsan Teknolojisi- Malzeme Teknolojisi (Human Technology (Material
Technology)
Bilgi Teknolojisi (Knowledge Technology)
Genel Teknoloji-Sisteme Özgün Tek. (General Technology)
(System-Specific Technology)
Firmaya Özgün Teknoloji (Company-specific)
Yeni Teknoloji (Front-end Technology)
Eski Teknoloji (Old Technology)
Paket halinde Teknoloji (Bundled Technology)
Bağımsız Teknoloji (Unbundled Technology)
İçerilmiş Teknoloji (Embodied Technology)
İçirilmemiş Teknoloji (Disembodied Technology)
25. Lisans: Lisans genel anlamda Yasal İzin olarak değerlendirilir.
Tescilli bir markanın kullanım hakkı (lisans) tescil edildiği mal veya
hizmetlerin bir kısmı veya tamamı lisans yoluyla üçüncü kişilere
verilebilir.
Patent: Yeni, tekniğin bilinen durumunu aşan ve sanayiye uygulanabilir
olan buluşlara yetkili makamlar tarafından (Türk Patent Enstitüsü)
verilen belgeye kısaca Patent diyebiliriz. Patent belgesi ile buluş
sahibi, buluşunun başkaları tarafından kullanılmasını engelleme hakkına
sahip olmaktadır.
Patent; buluş sahibinin buluş konusu ürünü belirli bir süre üretme,
kullanma veya satma hakkıdır. Aynı zamanda, bu hakkı gösteren belgeye de
patent denir.
Know-how: bir firma tarafından geliştirilen üretim, satış yönetimi gibi,
o firmayı diğerlerinden ayıran teknik. Eğer bir yöntem başkaları
tarafından biliniyorsa bu know-how olarak düşünülemez.
26. Küreselleşme : Küreselleşme, dünyadaki ekonomilerin, özellikle
ticari ve finansal akımlar aracılığıyla giderek artan biçimde
bütünleşmeleridir.
Küreselleşme; tüm konulara ulusal ve uluslar arası boyutların ötesinde
en kapsamlı olarak yaklaşmadır. Planlama, uygulama, kontrol eylemlerinin
tek ölçüye, en uç ölçüye göre yapılmasına denir.
27. Küresel işletmecilik: teknolojiye, finansmana, insan kaynaklarına,
yönetim kültürüne en ekstrem dünya ölçeklerinde yaklaşılmasıdır.
28. İnternet: bir çok bilgisayar sisteminin birbirine bağlı olduğu,
dünya çapında yaygın olan ve sürekli büyüyen bir iletişim ağıdır. Aynı
zamanda, insanların her geçen gün gittikçe artan "üretilen bilgiyi
saklama / paylaşma ve ona kolayca ulaşma" istekleri sonrasında ortaya
çıkmış bir teknolojidir. Bu teknoloji yardımıyla pek çok alandaki
bilgilere insanlar kolay, ucuz, hızlı ve güvenli bir şekilde
erişebilmektedir."Bilgi Ağı" üzerindeki bilgi iletimi ve paylaşımı bazı
kurallar dahilinde yapılmaktadır. Bu kurallara kısaca "internet
protokolleri", ya da TCP/IP protokoller ailesi denir.
WWW (Word Wide Web): Dünya çapında ağ. Hypertext tabanlı, dağıtılmış
Internet bilgi sistemi. Kullanıcılar hypertext dokümanları
oluşturabilir, daha önce oluşturulan dokümanları düzenleyebilir, gözden
geçirebilir. İstek birimi ve hizmet birimi programlarını ücretsiz olarak
temin edebilir İsviçre parçacık araştırma merkezi tarafından yaratılmış
olan hipertext tabanlı, dağıtılmış bilgi sistemi. Kullanıcılar
hipertext dökümanları yaratabilir, düzeltebilir, yaratılmışları gözden
geçirebilir. Kullanıcı (client) ve dağıtıcı (server) programalarını
ücretsiz olarak temin etmek mümkündür.
29. Intranet: Intranet, firmadaki personelin ya da müşterilerin,
hazırlanan dokümanlara, takvimlere, grup içindeki duyurulara, haberlere
ve üye bilgilerine kolayca ulaşabileceği ve onları paylaşabileceği
güvenli ve firmaya özel bir alandır. Intranet şifre ile korunur yani
Intranete kimin erişip erişemeyeceğinin kontrolü tamamen firmaya aittir.
Intranet Internet'in lokal yani şirket içi dahili olanıdır. Kuruluş ve
inşa tarzı olarak bir Internet sayfasından hiçbir farkı olmamasına
rağmen Internet sayfalarında genel ağırlık görüntü ve bilgi vermeye
yöneliktir. Oysa Intranet'de uygulama yönü ağır basan işlevsel sayfalar
çoğunluktadır.
Intranet, sadece belirli bir kuruluş içindeki bilgisayarları, yerel
ağları (LAN) ve geniş alan ağlarını (WAN) birbirine bağlayan, çoğunlukla
TCP/IP tabanlı bir ağdır. Yani, küçük Internet!, Internet'in daha özel
bir hali. Intranet'ler gateway'ler ile diğer networklere bağlanabilir.
Temel oluşturulma amaçları, kuruluş bünyesinde bilgileri ve bilgi işlem
kapasitesini paylaşmaktır. Intranet'ler, şirket(ler) içi tele-konferans
uygulamalarında ve farklı birimlerdeki kişilerin biraraya gelebildiği iş
gruplarının oluşturulmasında da kullanılırlar.
Elektronik İşletme: İşletme fonksiyonlarını elektronik faydaları ve
sanal ortamı kullanarak karşılayan işletmelere denir.
30. Web Sitesi: Internet'in en çok kullanılan alanı. Elinizde yazı,
resim, grafik, hatta müzik, video, animasyon gibi öğelerden oluşan
bilgileri uygun bir şekilde bir araya getirip, başkalarıyla paylaşmak,
bu malzemeleri dosyalayıp, çoğaltıp, adresini bilmediğiniz kişilere
ulaştırmayı belli bir sitede toplamayı sağlar.
31. Elektronik Pazar: Pazar alanı kavramı ticarette yeni bir kavram
değil. Binlerce yıldır insanlar birçok satıcının aynı fiziksel ortamda
buluştuğu pazar alanlarında ticaret yaptılar. Pazar alanlarının en büyük
yararı ticaret yapmaya gelen satıcı ile müşteriyi buluşturmak ve kısa
bir zaman dilimi içerisinde pazardaki müşterinin birçok farklı ürüne tek
noktadan hızlı ulaşmasını sağlamaktı. Bugün ticaretin amacı değişmeden
kalmış ama yapılış biçimi internet teknolojisinin vaad ettikleri ile çok
farklı bir şekle bürünmüştür.
Elektronik Ticaret: birçok alıcı ve satıcı firmanın elektronik ortamda
biraraya gelip alım satım işlemlerini gerçekleştirdikleri yeni ticaret
şeklini ifade etmektedir.
Elektronik Ticaret veya "E-Ticaret" anlam olarak genellikle internet
üzerinde mal ve/vaya hizmet satın alma hareketi olarak tanımlanmaktadır.
32. Bilgi: İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek, ve ilkelerin bütününe
verilen ad, malumat. Öğrenme araştırma veya gözlem yoluyla elde edilen
gerçek.
Bilgi Kuramı: Bilginin temelini bilim alanında uygulanan yöntemleri
sınır ve güvenilirlik bakımından inceleyip araştıran felsefe dalı yada
epistemoloji.
Bilgi İşlem: Özellikle bilgisayar ve benzeri makinalarla yapılan
işlemlerin düzenli biçimde yürütülmesi.
33. Veri: Bir araştırmanın bir tartışmanın ir muhakemenin temeli olan
ana öğe, mut veya done. Bilişim de olgu, kavram veya komutların iletişim
yorum ve işlem için elverişi biçimli gösterimi.
Data(Veri)
34. Amaç: Belli bir süre içinde gerçekleştirilmesi veya ulaşılmak
istenen sonuçlardır.
Amaçlar, işletmenin erişmeye çalıştığı uzun dönemi genel sonuçlardır.
Hedef: Amaçlara erişmek için gerekli olan kısa dönemli şama durumlarını
oluşturur. Daha açık ve ölçülebilirdir.
Hedef, belirlenmiş bulunana stratejik amaçların işletmenin bölümlerine
göre ayrıntılı hale getirilmiş son durumudur.
35. İşletmelerin Genel Amaçlarırucker’a göre çalışılan pazarın
belirlenmesi, yenilik, verimlilik, finansal ve fiziksel kaynaklar,
karlılık yönetici yetiştirme ve geliştirme, işçi yetiştirme ve
geliştirme halka karşı sorumluluk genel amaçların geliştirilebileceği
alanlardır. Uzun süreli amaçlardır. İşletmenin ömrü boyunca devam
edebilir.
İşletmelerin genel amaçları, uzun dönemde kar sağlamak, topluma hizmet
etmek e iletmenin yaşamını sürekli kılmaktır.
36. İşletmelerin Özel Amaçları: sürekli olarak tüketicilere daha iyi ve
kaliteli mal veya hizmet sunmak, işletmede çalışan personele iyi ücret
ödemek, topluma veya devlete hizmet ve işletmede çalışmayı sürekli
kılmaktır.
Ucuza mal edip ucuza satmak, büyümek gelişmek, topluma ve devlete
yardımcı olmak hizmet etmek, bir düşünce veya varlığın işlenmesi için
olanak sağlamak, ulusal yada uluslarası bir işletme olmak ve
uluslararası ilişkileri güçlendirmek.
37. İşletmelerin;
Faaliyet Alanlarına Göre İşletmeler :
Üretim işletmeleri
Ticari işletmeler
Her iki tür faaliyeti birlikte ürüten işletmeler.
Tüketici Türleri :
En son, nihai, tüketiciler
Ara tüketiciler
Üretilen Mal Ve Hizmetlere Göre İşletmeler :
Dayanıklı mallar üreten işletmeler
Dayanıksız mallar üreten işletmeler
Üretim Araçlarının Mülkiyeti Biçimlerine Göre İşletmeler :
Özel İşletmeler
Kamu işletmeleri
Karma işletmeler
Yabancı sermayeli işletmeler
Büyüklüklerine Göre İşletmeler:
Büyük İşletmeler
Orta ölçekli İşletmeler
Küçük işletmeler
38. İşletme Kurma Aşamaları :
1. İşletme kurma fikri
2. Kuruluş çalışmalarının planlanması
2.1.1. Yatırım
2.1.2. Yatırım projesi
2.1.2.1.1. yatırım yapma fikri
2.1.2.1.2. Proje öncesi çalışmalar
2.1.2.1.3. Ön proje aşaması
2.1.2.1.4. Değerlendirme
2.1.2.1.5. Kesin proje hazırlanması
2.1.2.1.6. Kesin projenin uygulanması
2.1.2.1.7. Deneme üretimi aşaması
2.1.2.1.8. Açılış ve kapanış projesinin sona ermesi
3. Kuruluş araştırmaları
3.1.1. Ekonomik Araştırmalar
3.1.1.1.1. Piyasa etüdü ve talep tahmini
3.1.1.1.2. Kuruluş yeri ve konumluk yer seçim
3.1.1.1.3. Kapasite belirleme
3.1.2. İşletme büyüklüğünün saptanması
3.1.3. Teknik Araştırmalar:
3.1.4. Mali Araştırmalar:
39. Talep Tahmini: Yatırıma konu ürünün talebine ilişkin kestirimde
bulunabilmek için ekonomide ki mevcut üretim kapasitesi, satışlar,
stokla, ithalat, ve ihracata ilişkin verilerin n son yıllar itibariyle
incelenip, pazar koşullarının bilinmesidir.
Talep tahmini, anketlerle, kilit personelin fikriyle, zaman dizinlerinin
projeksiyonuyla, model karararak ve istatistiki yöntemleler belirlenir.
40. İşletmelerin Büyüklüğünü Belirleyen Ölçüler: Nicelik belirten
ölçütler; personel sayısı, sermaye miktarı, satış miktarı ve tutarı,
kullanılan makine ve tezgahlar ile enerjinin sayısı ve miktarı,
işletmenin kuruluş alanı, tüketilen hammadde ve yardımcı madde miktarı,
Nitelik belirten ölçütler; işletmenin yönetim biçimi, sermaye koyanların
sayısı ve nitelikleri, işletmenin faaliyet alanının bölgesel, ulusal
veya uluslar arası olması, işletmenin ait olduğu iş kolu içinde durumu
ve diğer iş kollarına göre yeri.
41. Kapasite: Bir işletmenin elindeki üretim faktörlerini en iyi şekilde
kullanarak yapabileceği üretim faktörüdür.
Teorik, pratik,fiili, optimum ve çalışma derecesi olmak üzere beş çeşit
kapasite vardır.
Teorik Kapasite( Maksimum Kapasite): İşletmenin veya sahip olduğu makine
ve teçhizatın , hiç duraksama ve arıza olmadan, uzaman işçiler elinde
yapabileceği en yüksek düzedeki üretim miktarıdır.
Pratik Kapasite (Gerçekleştirilebilir Kapasite): Olağan duraklamalar
sonucu elde edilebilen ve teorik kapasitenin altında oluşan en yüksek
üretim miktarına denir.
Fiili Kapasite (Uygulama Kapasitesi): İşletmenin belirli faaliyet
döneminde gerçekleştirdiği üretim miktarına denir.
Çalışma Derecesi ( Kapasite Kullanım Oranı): İşletmenin o dönem elde
ettiği fiili kapasitenin pratik kapasiteye bölünmesi sonucu, çalışa
derecesi 8apaite kullanım oranı) elde edilir.
Optimum Kapasite (Kıvamlı Kapasite): Birim başına değişmez ve değişir
giderler toplamının en az olduğu kapasitedir.
42. Kuruluş Yer Seçiminde Bölge Ve Yer Seçimini Etkileyen Faktörler:
Ticari yarışma durumunda belirlenen üretim yöntemleri ve büyüklüğü
altında olası öteki kuruluş yerlerine kıyasla en yüksek kazancı ve
rantabiliteyi sağlayan yerdir. Ekonomik ve ekonomik olmayan faktörler
şeklinde sınıflandırılabilir. Aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.
Pazara Yakınlık
Hammadde, Enerji, İklim Ve Su
İşgücü
Taşıma
Devletin Teşvik Ve Sınırlamaları İşletme Dışı Tasarruflar , Kültüre
Sosyal Şartlar
Konuşlandırma Yeri: Toplam maliyeti minimum olan yerin seçilip spesifik
olarak, şehrin hangi kısmı, hangi arsa veya arazinin en uygun olduğuna
karar verildiği yerdir.
Organize Sanayii Bölgesi: İşletmelerin daha sağlıklı bir araya
toplanmasına olanak vermek, toplanmanın doğuracağı bazı sakıncaları da
ortadan kaldırarak toplanmanın, su, elektrik, kanalizasyon gibi alt yapı
problemlerini ortadan kaldırarak yararları artırabilmek amacıyla bir
bölgenin düzenlenerek girişimciye sunulmasıdır.
Elektrik, su, kanalizasyon,haberleşme, banka, postane,, ilk yardım
istasyonu, eğitim ve araştırma merkezi gibi kolaylıkları olan ve
girişimciye uygun bir konumda işyeri sağlayan yerdir.
Sanayi Sitesi: Organize sanayilerle aynı amaca sahiptir, küçük
işletmelere hitap etmektedirler, küçük işletmelere alt yapı
kolaylıklarına ilave olarak standart bina (atölye) sağlamaktadır.
Serbest Bölge: Ülkenin siyasi sınırları içinde olmakla beraber, dış
ticaret, vergi ve gümrük mevzuatının uygulanması bakımından gümrük hattı
dışında sayıldığından ülkede geçerli ticari, mali ve iktisadi alanlara
ilişkin yasal düzenlemelerin uygulandığı, yapılan sınai ve ticari
faaliyetler için daha geniş muafiyet ve teşviklerin tanındığı ülkenin
diğer kısımlarında fiziki olarak ayrılan ve ticari, endüstriyel ve
hizmet faaliyetlerinin yapıldığı yerlerdir.
Serbest Bölgeler, ülkenin siyasi sınırları içinde ama gümrük sınırları
dışında kalan; özel teşvikler sağlanarak yabancı sermaye ve teknoloji
girişini hızlandırarak ihracat, yatırım ve üretimi geliştirme ve
arttırma amacı ile, Bakanlar Kurulu Kararı ve buna bağlı 3218 sayılı
Serbest Bölgeler mevzuatı uyarınca kurulmuş bölgelerdir.
43. Anayasamızdaki İşletmeyle İlgili Hükümler :
13/8/1999 – 4446/1 md.) Devletin, kamu iktisadî teşebbüslerinin ve diğer
kamu tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıkların
özelleştirilmesine ilişkin esas ve usuller kanunla gösterilir.
165. madde Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Denetimi Sermayesinin
yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Devlete ait olan
kamu kuruluş ve ortaklıklarının Türkiye Büyük Millet Meclisince
denetlenmesi esasları kanunla düzenlenir.
166. Madde Planlama: Planda milli tasarrufu ve üretimi artırıcı,
fiyatlarda istikrar ve dış ödemelerde dengeyi sağlayıcı, yatırım ve
istihdamı geliştirici tedbirler öngörülür; yatırımlarda toplum yararları
ve gerekleri gözetilir; kaynakların verimli şekilde kullanılması hedef
alınır. Kalkınma girişimleri, bu plana göre gerçekleştirilir.
167. madde II. Piyasaların Denetimi ve Dış Ticaretin Düzenlenmesi
Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve
düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır;
piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve
kartelleşmeyi önler.
Dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına olmak üzere düzenlenmesi
amacıyla ithalat, ihracat ve diğer dış ticaret işlemleri üzerine vergi
ve benzeri yükümlülükler dışında ek mali yükümlülükler koymaya ve
bunları kaldırmaya kanunla Bakanlar Kuruluna yetki verilebilir.
168. Madde Tabii Servetlerin Ve Kaynakların Aranması Ve İşletilmesi
tabii servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir. Devlet bu hakkını
belli bir süre için, gerçek ve tüzelkişilere devredebilir. Hangi tabii
servet ve kaynağın arama ve işletmesinin, Devletin gerçek ve
tüzelkişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzelkişiler eliyle
yapılması, kanunun açık iznine bağlıdır. Bu durumda gerçek ve
tüzelkişilerin uyması gereken şartlar ve Devletçe yapılacak gözetim,
denetim usul ve esasları ve müeyyideler kanunda gösterilir.
171. Madde Kooperatifçiliğin Geliştirilmesi Devlet, milli ekonominin
yararlarını dikkate alarak, öncelikle üretimin artırılmasını ve
tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini
sağlayacak tedbirleri alır.
172. Madde Tüketicilerin Korunması Devlet, tüketicileri koruyucu ve
aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu
girişimlerini teşvik eder.
44. Tek Kişi İşletmesi: İşletmenin tek bir sahibi vardır. Bu kişiye
tacir denir. İşletmenin her türlü faaliyetinden sorumludur. Kar
bölüşümüne olanak sağlar, örgüt yapısı esnektir. Yetki tek elde
toplanmıştı.
45. Kuruluş Yeri Seçiminde Kullanılan Etmenler: Geleneksel ve çağdaş
kuruluş yeri seçimi yöntemleri vardır:
Geleneksel kuruluş yeri seçimi:
Kuruluş yeri üçgeni
Eş maliyet eğrileri yöntemi
Çağdaş kuruluş yeri seçimi:
Karşılaştırmalı yöntemler
Ulaştırma modeli
Doğrusal programlama modeli
Dinamik programlama modeli
Karma tam sayılı programlama modeli
Simülasyon yöntemleridir
46. Adi Ortalık: Şirketlerin özelliklerine sahip olmayan ve özel
kanunlarla kurulan işletmelerin dışında kalan ortaklıklardır. Tüzel
kişiliği yoktur. Ticaret unvanı olmak zorunda değildir,siciline şirket
olarak kayıt olmaz, borçlar kanını hükümlerine tabidir.
47. Kolektif Ortaklık: Ticari bir işletmeyi bir ticaret unvan altında
çalıştırmak amacıyla gerçek kişiler arasında kurulan, ortaklıkların her
birinin şirket alacaklarına karşı sınırlı sorumlu olmaları alacaklıları
karşı sınırsız sorumlu olduğu ortaklılara denir.
48. Adi Komandit Ortaklık: En az iki kişi tarafından kurulur, yazılı ve
imzaları noterce imzalanmış bir sözleşmeyle kurulu. Sınırsız bir biçimde
tüm malarından sorumlu olan ortaklara komandite, yalnızca koydukları
sermayeden sorumlu olanlara ise komanditer ortak denir.
49. Anonim Ortaklık: Beş yada daha fazla gerçek veya tüzel kişi
tarafından kurulmuş ve paylara bölünmüş bir temel kapitali, ekonomik
amaç ve konusu bulunup, borçlarından ötürü yalnızca şirketin varlığı
kadarıyla sorumlu olduğu ortaklıklara denir.
50. Limited Ortaklık: Ekonomik amaç ve konuları için en az iki en çok
elli gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında
kurulmuş olup, ortaklarının sorumluluğu şirkete getirmeyi taahhüt
ettikleri sermaye ile sınırlı ve temel kapitali beli olan ortaklıklara
denir.
51. Kooperatif: Tüzel kişiliğe haiz olmak üzer ortaklarının belirli
ekonomik çıkarlarını ve özellikle meslek ve ekonomik gereksinimlerini
karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak
amacıyla gerçek e kamu tüzel kişileri ile özel iareler, belediyeler ,
köyle ve dernekler tarafından kurulan esnek sayıda ortaklık ve esnek
sermayeli kuruluşlardır.
52. Dernek Ve Vakıf İşletmeleri: Kazanç paylaştırma dışında kurulan kişi
ve mal topluluklarıdır. Temel amaçlarına ulaşmak için iktisadi amaçlı
işletmeler kurabilirler.
53. Kamu Sektöründeki İşletme Sınıfları :
Genel Yönetim İçinde Faaliyet Gösteren İşletmeler: İdarenin içinde diğer
kamu hizmetleri gibi yürütülürler. Bazılarının, ek nitelikte bir
ticaret ya da üretim işini sürdürmek için bir bütçede ayrılan sermaye
anlamında döner sermayeli oldukları görülür.
Katma Bütçeli Dairelere Bağlı İşletmeler: Bağlı bulundukları daireden
döner sermaye olarak faaliyetlerini yürütürler.
Özel Yapılı (Statülü Kuruluşlar): Hizmetin niteliği ve günün koşulları
gereği çeşitli düzenlemelerde kurulurlar.
Yerel Yönetim İşletmeleri: yönetim yapısı içinde yerel yönetim kurumları
olarak görülen il özel idaresi, belediyeler ve köy idarelerine bağlı
olarak kurulan işletmelerdir.
Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK) Ve İktisadi Devlet Teşekkülleri(İDT):
Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK) 1984 yılında çıkarılan 233 sayılı kanun
hükmünde kararnameye göre sermayesinin tamamı devlete ait olan ve tekel
niteliğindeki mallar ile temel mal ve hizmet üremek ve pazarlamak üzere
kurulan kamu hizmeti niteliği ağır basan kuruluşlardır.Sermayesinin
tamamı devlete ait iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet
göstermek için kanunla kurulan kuruluşlara İktisadi Devlet
Teşekkülü(İDT) denilmektedir.
54. Çevre: işletmenin kendi dışındaki fakat kendisiyle doğrudan veya
dolaylı olarak ilgili faktörleri ifade eder.
İşletme Çevresi :
Toplumsal Çevre
Ekonomik Çevre
Hukuki Çevre
Teknolojik
Siyasal Çevre olmak üzere 5’e ayrılır.
55. İşletmenin İç Çevre Unsurları :
Örgüt Yapısı
Fonksiyonel Analiz
Beşeri Kabiliyet
56. İşletmenin Dış Çevre Unsurları : İşletmeyi az veya çok dolayı veya
doğrudan etkileyen ve kararlarını şekillendiren faktörler dizinine
denir. Çevre faktörlerini üç grupta inceleye bilriz.
İşletmeyi Doğrudan Doğruya Etkileyen İş Çevresi
İşletmeyi Dolaylı Olarak Etkileyen Ulusal Çevre
Hem Doğrudan Hem Dolaylı Yoldan Etkileye Küresel Çevre
57. Uluslararası Çevre: hem işletmenin içinde yaşadığı toplumu ve ulusal
çevreyi dolaylı olarak etkileyen, hem de rekabet çevresini doğrudan
etkileyen bir nitelik taşır.
Çok Uluslu İşleme: İki yada daha fazla ülkede iş yapan işletmelere
denir. Birden çok ülkede yatırım yapı, bu ülkelerde pazarın ve
kaynakların denetimde etkin olan işletmelerdir.
58. Ulusal İşletmecilik: Fonksiyonlarını işletme sınırları içersinde
sürdüren işlemelere denir.
Uluslar Arası İşletmecilik: İki yada daha fazla ülke arasında
işletmecilik faaliyetlerini gerçekleştiren kuruluşlardır.
Çok Uluslu İşletmecilik: İki yada daha fazla ülkede iş yapan işletmelere
denir. Birden çok ülkede yatırım yapı, bu ülkelerde pazarın ve
kaynakların denetimde etkin olan işletmelerdir.
Birden çok ülkede faaliyette bulunan, kendi ülkeleri dışında üretim
faaliyetlerini sürdüren şirketlerdir. Çok uluslu şirketler genellikle
dünya pazarları için üretim yaparlar ve gelişme stratejilerine bir
ülkeye göre değil, dünya çapında yaparlar.
Uluslar Ötesi İşletmecilik: Ulusal sınırlarını şan çok uluslu bir
işletme, kendisiyle birlikte teknolojisini, kültürünü, yönetsel
uygulamalarını ve iş yaşamının felsefesini de ülkeye taşımasıdır.
59. Uluslar Arası Rekabet: . “Sermayenin fiyatının en ucuz olduğu yerde
elde edilmesi ve en yüksek karı getireceği yerde kullanılmasıdır”
felsefesiyle ekonomik faaliyetlerini yönlendiren çok uluslu şirketler,
zaman zaman ekonomik boyutu aşan siyasi amaçlar gütmüşler, ekonomik
açıdan zarar görme pahasına uzun vadeli stratejiler uygulamışlardır. Bir
ülke ne kadar büyük, güçlü ve verimli olursa olsun, dünya pazarındaki
konumu için başkalarıyla rekabet halindedir. Aslında tek başına hiçbir
ülke teknolojide, yönetimde, yenileşmede, tasarımda, rekabet üstünlüğünü
uzun süre korumayı bekleyemez; ama uluslarlaşırı bir şirket bütün
ülkelerde iş yapar ve bütün ülkelerde kendini rahat hisseder .
Bölgesel Ticari Bloklar (Uluslararası Ticaret Blokları -International
Trade Blocks) : Bazı ülkelerin, aralarındaki ticareti engelleyici
nitelikteki koşuları kaldırmak, ekonomilerinin ve ticaretlerinin
hacimlerini genişletmek, verimliliği artırmak amacıyla aralarında
oluşturdukları ticari birliklerdir. Bu birlikler genellikle, ülkeler
coğrafi ve tarihi ilişkilerinden kaynaklanmaktadır.
60. İşletme Bilgi Akışı: Bilginin doğru, zamanında, etkin iletilmesini
sağlayan sistemdir.
61. Rasyonellik: İktisatçılara göre "rasyonellik" "kâr
maksimizasyonu"dur
Rasyonellik:Bir verimlilik ölçütü olarak kullanılan rasyonellik, eldeki
üretim faktörleri ve teknikleri ile mümkün olan en yüksek toplam
üretimin yapılmasını ifade eder. Bu kavram en az maliyet bileşiminin
gerçekleştirilmesini de kapsar. Bir işletmede belirlenmiş bir amaca en
az maliyetle ulaşılması “minimizasyon ilkesi”nin gerçekleştirilmesine
dayanır. İşte bu ilke işletmecilik biliminde “rasyonelleştirme” diye
adlandırılır. Rasyonelliğin sağlanması, standartlaştırma, yalınlaştırma,
makineleştirme, usta işçi kullanma, malzemeden, enerji ve zamandan
tasarruf sağlayıcı önlemlere bağlıdır. Bu sayılan önlemler, işletmede
verimliliğin, prodüktivitenin arttırılması ve bunun sonucu maliyetlerin
düşürülmesine neden olur .
Verimlilik: verimlilikten işçiler başka, işverenler başka, hükümet de
başka bir anlam çıkarma eğilimi sergilemektedir. İşçiler yönünden “ücret
karşılığı olmaksızın daha çok çalışma” biçiminde anlamlandırıldığı için
ürküntüyle karşılanan verimlilik işverenler yönünden “karlılıkta bir
yükselme”, hükümet yönünden ise “vergilerdeki artış” diye
anlaşılabilmektedir. Verimlilik tek bir anlam taşımakta ve kaynakların
ürüne dönüşebilirlik düzeyini yansıtmaktadır.
İktisadilik: İktisadi faaliyetin veya çalışma amacının ihtiyaçlarının
giderilmesidir.
Karlılık(Profitability) : işletmenin belli bir dönemde sağladığı karın
aynı dönem işletmede kullanılan sermayeye oranıdır.Karlılık ayrıca
üretim maliyetinin sermayeye bölünmesi şeklinde de formüle edilebilir.
Üretkenlik: Üretken olma durumu.
Etkenlik: etki yapan olma durumu-faktör.
Etkinlik (Effectiveness):, işletme/kurumun amaçlarını
gerçekleştirebilmek için kaynaklarını, sinerjik güçlerini
değerlendirerek, çevresi ile ilişkilerini de dikkate alıp, kurumun
yapısını buna göre biçimlendirmesini ifade etmektedir.
Etkililik: Etkili olma durumu
62. Risk: Zararın veya hasarın ortaya çıkmasının muhtemel olduğu
durumdur. Risk temel olarak yatırılan paranın kaybedilme tehlikesidir.
Ticari ya da spekülatif riskler
Mutlak ya da tesadüfi riskler
Ticari riskler,bir işin karlı olup olmaması,piyasanın beklenen cevabı
verip vermemesi, fiyat ve maliyetlerin sonuçlara etkileri gibi; iş
adamının kısmen kontrolünde, işin doğası gereği karşımıza çıkan
risklerdir. Örneğin, puanlı ve kırmızı renkli kumaş ile yapılacak
mayoların önümüzdeki yaz çok satacağını düşünen bir girişimcinin, bu
yönde yatırım yapması, bir mutlak risktir. Bu tür riskleri,
yatırımcıların kendileri ile o işe kredi ya da teminat veren bankalar
taşımaktadır.
Mutlak riskler ise, işin doğal yapısı ve akışına bağlı olmaksızın
meydana gelen, işadamının kontrolü dışındaki ani ve beklenmeyen
olayların ortaya çıkardığı risklerdir. İnsan hataları ve kasıtları ile
doğal afetler ve kazalar bu tür riskler arasındadır.
Risk Nedenleri: spekülatif, doğadan, teknolojiden, insandan, sosyal ve
politik nedenlerden olabilir.
63. İşletmelerin Birleşme Nedenleri: iki yada daha fazla işlemenin
kaynaklarını birleştirerek yeni bir işletme oluşturduklarında ortaya
çıkan işletmelere denir.
Daha fazla kar sağlayabilmek başlıca amaçlarıdır.
64. Yasal Birleşme Türleri :
İşletmelerin Hukuksal Bağımsızlıklarını Etkilemeyen Birleşmeler:
Centilmenlik anlaşmaları
Konsorsiyumlar
Karteller
Konsernler
İşletmelerin Hukuksal Bağımsızlıklarını Etkileyen Birleşmeler:
Tröstler
Oy(Voting) Trösleri
Kaynaşma (Füzyon –Merger) Tröstler
Holdingler
65. Yasal Olmayan Birleşme :
66. Concern: şirket; teşebbüs, işletme , müessese, iki veya daha fazla
işletmenin tasarruf amacıyla , hukuk ve ekonomi yönünden bağımsız kalmak
şartıyla mali açıdan tek bir yönetim altında toplanmasıdır. Bu
toplanma, hisse senetlerinin el değiştirmesi yoluyla kurulmuş bir
ortaklık olur. Diğer ortaklıklardan ayıran en önemli konu budur. Böylece
yönetim dolaylı da olsa tek elde toplanmış olmaktadır.
Corner: işletmelerin yönetimini ellerinde bulunduran iş adamlarının
sözlü olarak anlaşmaları ile belirli kalitedeki bir veya birkaç malı
f
Similar topics
» Genel İşletme 1-9 Ünite Notları
» AÖF 3. Sınıf Ders Notlari
» İş Hukuku Ders Notları
» Türk Vergi Sistemi Ders Notları
» Iş Ve Sosyal Güvenlik Hukuku Ders Notlari
» AÖF 3. Sınıf Ders Notlari
» İş Hukuku Ders Notları
» Türk Vergi Sistemi Ders Notları
» Iş Ve Sosyal Güvenlik Hukuku Ders Notlari
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz